Atatürk Daha Kurtuluş Savaşının başında Erzurum Kongresi sırasında Mazhar Müfit Kansu’ya Cumhuriyeti kuracağını söylemişti. Kansu’ya “Yaz çocuk, zaferden sonra hükümet şekli Cumhuriyet olacaktır” deyince o da “Paşam, kızmayın ama çok hayalperest siniz” diye cevap vermişti.
O geleceği tasarlıyor ve seziyordu. Tıpkı 13 Kasım 1918’de Adanadan İstanbul’a geldiği gün, Osmanlı Devletinin 1. Dünya Savaşındaki yenilgisi sonucu İtilaf Devletleri donanmasının Mondros Ateşkes Antlaşmasına dayanarak Hardarpaşa önlerine demirleyerek İstanbul’a girdiklerini görünce Yaveri Cevat Abbas’a işgal donanması için “geldikleri gibi giderler” dediği gibi. Zaten bu sözler Kurtuluş Savaşının ilk işaret fişeğinin ateşlenme siydi.
Mazhar Müfit Kansu’nun hayalperest bulduğu Atatürk aslında zaman zaman Cumhuriyet fikrini benimsediğini çok açık olmazsa bile konuşma ve açıklamalarında vurguluyordu.
Ancak 28 Ekim 1923 Günü Çankaya’daki akşam yemeğinde yol arkadaşlarına açık olarak Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz! Der.
O geceyi Nutuk’ta şöyle anlatır:
“ Çankaya'ya gitmek üzere Meclis'ten ayrılırken, koridorlarda beni beklemekte olan Kemallettin Sami ve Halit Paşalara rastladım. Akşam yemeğine gelmelerini Milli Savunma Vekili Kazım Paşa aracılığıyla söylettim. İsmet Paşa ile Kazım Paşa'ya Fethi Bey'e de Çankaya'ya benimle birlikte gelmelerini söyledim.
Çankaya'ya varınca, orada beni görmek için gelmiş Rize Milletvekili Fuat, Afyonkarahisar Milletvekili Ruşen Eşref Beylere rastladım. Onları da yemeğe alıkoydum.
Yemek sırasında, "Yarın Cumhuriyet'i ilan edeceğiz dedim. Orada bulunan arkadaşlar düşünceme katıldılar.
Yemeği bıraktık, hemen o dakikada nasıl davranılacağı üzerinde kısa bir program saptadım ve arkadaşları görevlendirdim. O gece bulunduğumuz arkadaşlar erkenden ayrıldılar.
Yalnız İsmet Paşa Çankaya'da konuk idi. Onunla yalnız kaldıktan sonra, bir yasa tasarısı hazırladık.
Bu tasarıda 20 Ocak 1921 günlü Anayasanın devlet biçimini saptayan maddelerini şöyle değiştirmiştim: Birinci maddenin sonuna, "Türkiye Devletinin hükümet biçimi cumhuriyettir," cümlesini ekledim." Cumhuriyetin ilan edilmesinin Türkiye Büyük millet Meclisinde kabul edilmesinin ardından kürsüye çıkan Rasih Kaplan bağırdı:
"Yaşasın Cumhuriyet!"
İşte o günden sonra bizde binlerce kez “Yaşasın Cumhuriyet!" diye haykırdık.
Cumhuriyetin ilanı 101 pare top atılarak kutlandı. Ankara sokaklarında Cumhuriyet ilan edildi diye bir köylü sevinç çığlıkları atıyordu. Çevredekilerden biri sordu;
-Bu sevincin nedendir?
Köylü: Cumhuriyet kabul edilmiş dedi
-Cumhuriyetin ne olduğunu biliyor musun diye yeniden sordular.
Köylü bu kez- Sarı Paşa yapmış. O ne yaparsa doğru yapar, ne yaparsa güzel olur diye yanıtlamış.
İşte o Sarı Paşa, o sarışın kurt “ Ordular ilk hedefiniz Akdenizdir “ demişti.
O mavi gözle sarışın kurdun önderliğinde vatan kurtulmuş, yeni bir devlet kurulmuş, egemenliğin bir kişi ya da bir aileye ait olanlar tarafından kullanılmasına son verilmişti.
Cumhuriyetin ilanıyla Türk toplumuna çağdaşlaşma yolunu aralamış, yenileşme ve reformların önünü açmıştır.
Türk toplumu ümmet anlayışını geride bırakarak ulus olma bilincine ulaşmıştır.
Devlet ve din işleri birbirinden ayrılarak Laiklik ilkesi Anayasaya eklenmiştir.
Şapka ve Kıyafet kanunu ilan edilmiş, modern giyim tarzı ortaya çıkarılmıştır. Cumhuriyet tanımına uygun biçimde çok partili siyasi hayata geçilmiştir. Laiklik ilkesi gereği tekkeler, zaviyeler ve türbeler kapatılmıştır. Kadınlara seçme seçilme hakkı tanınmıştır. Tanınan bu hak hem belediye ve hem de genel seçimleri kapsamaktadır.
Soyadı kanunu çıkartılarak isim karmaşasına son verilmiştir. Uluslararası saat, uzunluk ölçüleri ve takvim kullanılmaya başlanmıştır. Dil devrimi ilan edilerek yeni Türk harfleri kabul edilmiş ve Arap alfabesinin yerine kullanılmıştır. Bu doğrultuda Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu ortaya çıkarılmıştır.
En önemli yeniliklerden biri 1926 yılında Medeni kanunun kabul edilmesi olup, nüfus sayımlarında sayılmayan kadınlara erkeklerle haklar konusunda eşitlik yolunun açılmasıydı. Türk Medeni Kanunu ve Ceza Kanunu düzenlemesi ile laik hukuk düzenine geçilmiştir.
Eğitim ve kültür alanında yeni Türk harflerinin kabulü önemli bir adıma işaret etmektedir. Bunun ardından Türk Dil ve Tarih Kurumları meydana getirilmiştir. Üniversite öğrenimine dair düzenlemeler yapılmıştır.
Aklın ve bilimin yolu hurafelerin yerini almıştır.
Böylece Türkiye'yi çağdaş uygarlık düzeyine getirme amacı taşıyan bu yenilikler, pek çok değişimin başlatıcısı olmuştur.
Bu gün Anadolu’nun bir köyünden gelen insan Cumhurbaşkanı oluyorsa, Nobel ödülü alıyorsa, uluslararası bir sanatçı olma başarısına ulaşıyorsa, kadınlarımız çeşitli spor dallarında dünya şampiyonlukları alıyorsa bu Atatürk’ün açtığı yolda Cumhuriyet kazanımları ile gerçekleşmektedir.
Atatürk'ün bize emanet ettiği Cumhuriyet Onun dediği gibi : “ilelebet payidar olacaktır.”