Özet

Anayasa Mahkemesi; 20 Şubat 1930 tarihli 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun’un 1. maddesini — yani Cumhurbaşkanına döviz, kıymetli maden, tahvil, hisse senedi alım-satımı ve Türk parasının değerini koruma konusunda karar alma yetkisi veren hükmü — Anayasa’ya aykırı bularak iptal etti. Mahkeme, bu hükmün yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine (Anayasa m.7) aykırı olduğu sonucuna varmıştır. İptal hükmü; 15 Ekim 2025’te Resmî Gazete’de yayımlandı ve dokuz ay sonra, yani 15 Temmuz 2026’da yürürlüğe girecek. Bu karar, yasama yetkisinin devredilmezliği, hukuki belirlilik ve kuvvetler ayrılığı ilkeleri çerçevesinde değerlendirilmektedir.

1. Giriş

Yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesi, kuvvetler ayrılığı sisteminin temel unsurlarından biridir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 7. maddesi, “Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir; bu yetki devredilemez.” hükmünü içermekte olup, kanun koyma yetkisinin yürütme organına aktarılmasını yasaklamaktadır. Bu ilke, demokratik hukuk devletinin temel güvencelerinden biri olarak, yürütmenin keyfî düzenlemelerde bulunmasının önüne geçmeyi amaçlar.

1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun, 1930’lu yılların ekonomik şartları içinde yürütmeye geniş müdahale yetkileri tanıyan bir düzenleme olarak kabul edilmiştir. Ancak ekonomik hayatın demokratik hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde yeniden şekillenmesiyle birlikte, bu kanunun günümüzdeki anayasal normlarla ne ölçüde bağdaşacağı tartışma konusu olmuştur.

2. Kararın Arka Planı ve Başvuru Süreci

Danıştay Onüçüncü Dairesi, Kıymetli Madenler Borsası Aracı Kuruluşlarının Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmelik’in 21. maddesine ilişkin bir iptal davasında, yönetmeliğin dayanağı olan 1567 sayılı Kanun’un 1. maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varmış ve Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştur.

Söz konusu madde, Cumhurbaşkanına döviz, banknot, hisse senetleri, tahviller ve kıymetli madenlerin alım-satımı, ithalatı ve ihracatı konusunda karar alma yetkisi tanımaktaydı. Mahkeme, bu yetkinin ekonomik hayatın geniş bir alanını kapsadığını ve temel haklara doğrudan etki ettiğini vurgulamıştır.

3. Anayasa Mahkemesi’nin Değerlendirmesi

3.1. İncelenen Anayasal İlkeler

Anayasa Mahkemesi incelemesini, özellikle Anayasa’nın 7. maddesi (yasama yetkisinin devredilmezliği), 13. maddesi (temel hakların yalnızca kanunla sınırlanması) ve 35. maddesi (mülkiyet hakkı) çerçevesinde yürütmüştür.

Mahkeme’ye göre, döviz ve kıymetli maden işlemleri doğrudan mülkiyet hakkı, teşebbüs özgürlüğü ve sözleşme özgürlüğüyle bağlantılıdır. Bu haklara getirilecek sınırlamaların yalnızca kanunla yapılabileceği açıktır. Ancak 1567 sayılı Kanun, Cumhurbaşkanına sınırsız bir takdir yetkisi tanımış; herhangi bir ilke, sınır veya çerçeve belirlememiştir.

3.2. Yasama Yetkisinin Devredilmezliği İlkesi

Mahkeme, yürütmenin düzenleme yetkisinin türevsel, yani kanuna bağlı ve tamamlayıcı nitelikte olduğunu vurgulamıştır.

Ancak bu olayda, kanun Cumhurbaşkanına ekonomik düzeni doğrudan belirleme yetkisi tanımış; bu da asli (yasama) yetkinin yürütmeye devri anlamına gelmiştir.

3.3. Çerçevenin Belirlenmemesi

Kararda, “Türk parasının değerinin korunması” amacının tek başına yeterli bir yasal çerçeve oluşturmadığı belirtilmiştir. Kanun, bu amacın nasıl, hangi araçlarla ve hangi ilkeler doğrultusunda gerçekleştirileceğini düzenlememiştir. Bu nedenle Mahkeme, Cumhurbaşkanına verilen yetkinin “belirsiz ve geniş” olduğu sonucuna ulaşmıştır.

4. Kararın Sonuçları ve Etkileri

4.1. İptalin Kapsamı ve Yürürlük

Mahkeme, yalnızca 1. maddeyi değil, onunla bağlantılı olarak uygulanma imkânı kalmayan 2. madde ve Ek 5. maddeyi de iptal etmiştir. İptal kararının 9 ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir. Bu süre, TBMM’nin doğacak hukuki boşluğu giderecek yeni bir kanun hazırlayabilmesi için tanınmıştır.

4.2. Ekonomik Düzenleme Alanında Yeni Dönem

Bu karar, ekonomik alanlarda yürütmeye tanınan yetkilerin sınırlarını yeniden tartışmaya açmıştır. Para, döviz ve sermaye piyasası gibi alanlarda, yürütmenin esnek müdahalesi ile yasama yetkisinin sınırları arasındaki denge, yeniden tanımlanmak zorunda kalacaktır.

5. Karşıoy Gerekçesinin Değerlendirilmesi

Karşıoy kullanan altı üye (Rıdvan Güleç, Recai Akyel, Muhterem İnce, Yılmaz Akçil, Ömer Çınar, Metin Kıratlı), Cumhurbaşkanına tanınan yetkinin Türk parasının değerinin korunması amacıyla sınırlı olduğunu ve uzmanlık gerektiren teknik bir alana ilişkin bulunduğunu savunmuştur.

Bu görüşe göre, kanun gerekli çerçeveyi “amaç” üzerinden çizmiş olup, yürütmeye bırakılan detaylar “idare tekniği” kapsamındadır. Ayrıca, Cumhurbaşkanlığı kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması zorunluluğu sayesinde öngörülebilirlik ve hukuki güvenlik ilkeleri sağlanmaktadır.

Bu yaklaşım, yürütmeye geniş takdir yetkisi tanınmasının özellikle para politikası ve finansal istikrar alanında idari etkinlik açısından zorunlu olduğunu ileri sürmektedir. Ancak çoğunluk, ekonomik istikrar gerekçesinin yasama yetkisinin özünü ortadan kaldıracak kadar geniş yorumlanamayacağı görüşündedir.

6. Sonuç

Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı, Türkiye’de yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine ilişkin içtihadın güncellenmesi bakımından önemlidir. Mahkeme, teknik veya ekonomik gerekçelerle dahi olsa, kanunla belirlenmesi gereken temel ilkelerin yürütmeye bırakılamayacağı yönündeki tutumunu sürdürmüştür.

Karar, yürütmenin ekonomi alanındaki müdahale yetkilerini sınırlarken, aynı zamanda TBMM’nin norm koyma sorumluluğunu da güçlendirmektedir. Önümüzdeki dönemde, Türk parasının değerinin korunmasına ilişkin yeni bir yasal düzenleme yapılması kaçınılmaz görünmektedir.