Ziynet Alacağına ilişkin davalar kapsamında oluşturulan gerekçeli kararda ziynet eşyalarının tek tek cins, nitelik, miktar ve değerleri gösterilerek infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekmektedir. Dava dilekçesi veya bilirkişi raporu gibi herhangi bir belgeye atıf yapılarak hüküm kurulamayacağı da Yargıtay kararlarında özellikle belirtilmektedir. Zira HMK’nın 297/2 maddesine göre “hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” Bu hususlara kısa kararda da uyulması gerekmektedir. HMK 298/2 maddesine göre “gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/243 E. ve 2019/4471 K. sayılı kararında şöyle demektedir:
“…Tefhim edilen kısa kararda ve hükümde davanın kısmen kabulü ile; 13.453,80 TL ziynet bedelinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine şeklinde hüküm kurulmuş, ancak hüküm altına alınan ziynetlerin cins, nitelik, ayar, miktar ve değerlerinin hükümde ayrı ayrı yazılmadığı görülmüştür. … hüküm altına alınan eşyanın cins, nitelik, ayar, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakların infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekir...”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/2392 E. ve 2019/4380 K. sayılı kararında şöyle demektedir:
“…dava dilekçesinde kendisine düğünde takılan 90 çeyrek altın, 17 bilezik ve 3000,00 TL takı parası alacağı toplamından ibaret 42.636,00 TL'nin yasal faiziyle birlikte erkekten tahsilini istemiş, … dava dilekçesi, bilirkişi raporu gibi herhangi bir belgeye atıf yapılarak hüküm kurulamaz. … ziynet eşyalarının tek tek cins, nitelik, miktar ve değerleri gösterilmeksizin hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/1729 E. ve 2019/3614 K. sayılı kararında şöyle demektedir:
… Mahkemece herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin 7.500,00 TL ziynet eşyası bedelinin erkekten tahsili ile kadına ödenmesine karar verilmiş ise de bu bedele nasıl ulaşıldığı anlaşılamamıştır. Gerçekleşen bu durum karşısında mahkemece hakimin davayı aydınlatma görevi kapsamında … talep ettiği ziynetlerin nelerden ibaret olduğu ve değerleri ayrı ayrı açıklattırılıp dava konusu ziynet ve para alacağının bilirkişi marifetiyle dava tarihindeki değerleri belirlenerek ve dosyadaki tüm deliller hep birlikte değerlendirilip gerçekleşecek sonucu uyarınca ziynet ve para alacağına ilişkin bir karar verilmesi gerekirken…”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/2000 E. ve 2019/3417 K. sayılı kararında şöyle demektedir:
“… bu miktara nasıl ulaşıldığı, hangi ziynet eşyaları bedelinin bu miktar olduğu karar yerinde tartışılmamış ve gösterilmemiştir … infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmemesi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir…”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/6814 E. ve 2018/13418 K. sayılı kararında şöyle demektedir:
“ziynet alacağı davası yönünden davacı tarafından aynen iade talebi de bulunduğu halde mahkemece bu husus tartışılmaksızın bedele hükmedilmesi doğru olmadığı gibi bu bedele nasıl ulaşıldığı, hangi eşyaların karşılığı olduğu Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde hüküm fıkrasında açıklanmamıştır.”
Ziynet alacağı talebi boşanmanın eki niteliğinde değildir ve nispi harca tabidir. Ziynet alacağı talebi nedeniyle dava açılırken nispi harç alınmadıysa ve bu eksiklik yargılama sırasında da giderilmediyse, Yargıtay önüne gelen dosyalarda ziynet eşyalarının bedelleri üzerinden nispi harcın peşin kısmının yatırılması için usulüne uygun olarak süre verilmesi gerektiğini belirtmektedir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/7022 E. ve 2018/13818 K. sayılı kararında şöyle demektedir:
“…dava dilekçesinde boşanmanın yanı sıra ziynet alacağı talebinde de bulunmuştur. Dava açılırken alınan başvuru harcı, dava dilekçesindeki isteklerin tümünü kapsar. Davalı-karşı davacı kadının ziynet alacağı talebi boşanmanın eki niteliğinde olmayıp nispi harca tabidir. … davanın açılması esnasında nispi harç alınmadığı gibi, bu eksiklik yargılama sırasında da giderilmemiştir. Nispi harç tamamlattırılmadan müteakip işlemler yapılamaz. O halde kadının talep ettiği ziynet eşyalarının bedelleri üzerinden nispi harcın peşin kısmının yatırılması için usulüne uygun olarak süre verilmesi (Harçlar Kanunu m. 30-32), harç noksanlığı giderildiği takdirde, bu talebin esasının incelenmesi ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi, aksi halde; Harçlar Kanunu'nun 30. maddesi gereğince işlem yapılması gerekirken, belirtilen hususlar gözetilmeden işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir…”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/471 E. ve 2018/12909 K. sayılı kararında şöyle demektedir:
“…boşanmanın yanı sıra ziynet eşyası alacağı talebinde de bulunmuştur. Karşı dava açılırken alınan başvuru harcı, dava dilekçesindeki isteklerin tümünü kapsar. Ayrıca dosyada davalı-karşı davacı vekili tarafından 27.05.2015 tarihinde ve 16.06.2015 tarihlerinde iki kez 27,70’er TL harç yatırıldığı ve bilirkişi incelemesi ve değer tespiti yapılması sonrasında nispi harcın da ikmal edileceğinin bildirildiği görülmüştür. Davalı-karşı davacının ziynet alacağı talebi boşanmanın eki niteliğinde olmayıp nispi harca tabidir. Nispi harç tamamlattırılmadan müteakip işlemler yapılamaz. O halde, mahkemece öncelikle bilirkişi incelemesi yaptırılarak talep edilen ziynetlerin bedelinin tespit edilmesi, ardından nispi harcın peşin kısmının yatırılması için davalı-karşı davacıya usulüne uygun olarak süre verilmesi gerekmektedir (Harçlar Kanunu m. 30- 32). Harç noksanlığı giderildiği takdirde, bu talebin esası incelenmeli ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmeli, aksi halde; Harçlar Kanunu'nun 30. maddesi gereğince işlem yapılması gerekirken…”
Ziynet eşyaları hakkındaki iddia kapsamında yemin deliline dayanılması mümkündür. Eğer yemin deliline dayanılmış ise yemin deliline dayanılan tarafa yemin teklif etme hakkının hatırlatılması gerekmektedir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2017/5638 E. ve 2019/2562 K. sayılı kararında şöyle demektedir:
“…kadın, ziynetlerle ilgili iddiasını, dinlenen tanık beyanlarıyla ispatlayamamış olup, bu hususa ilişkin tanık sözleri yeterli değildir. … delil listesinde ziynetler hakkındaki iddiasıyla ilgili olarak "Yemin" deliline de dayanmıştır. Uyuşmazlık konusu vakıanın ispatı için yeminden başka delili olduğunu beyan etmiş olan taraf dahi yemin teklif edebilir … ziynetlerle ilgili iddiası yönünden diğer tarafa yemin teklif etme hakkının hatırlatılması, karşı tarafın teklif olunan yemini edaya hazır olduğunu bildirmesi halinde, yemin teklif edilen tarafın usulünce yemine davet edilmesi (HMK m. 228) ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken…”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/6000 E. ve 2018/14721 K. sayılı kararında şöyle demektedir:
“…dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayandığı halde, kadına yemin teklif etme hakkı hatırlatılmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle ispat yükü kendisine düşen ve davasını diğer delillerle kanıtlayamayan davalı-karşı davacı kadına reddedilen ziynetlere ilişkin talebi konusunda diğer tarafa yemin teklif etme hakkı bulunduğu hatırlatılıp, kabul edildiği taktirde … yeminle ilgili usul işlemleri yerine getirilip, gerçekleşecek sonuca göre karar verilmesi gerekirken…”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2017/6104 E. ve 2018/13374 K. sayılı kararında şöyle demektedir:
“…erkeğe yeminin eda edileceği gün ihtaratlı olarak usulune uygun şekilde tebliğ edilmiş ise de davalı-karşı davacı erkeğin mazeretsiz şekilde o celseye katılmadığı anlaşılmıştır. O halde, erkek tarafından yemin konusu vakıalar ikrar edilmiş sayılmalıdır. … erkeğe yeniden yemin davetiyesi gönderilmesi ve erkeğin yemin etmesi sebebiyle temyize konu ziynetler yönünden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış…”
Ziynet alacağı davası boşanmanın fer'i niteliğinde olmayıp ayrı bir davadır. Yargılama giderleri kapsamında olan vekalet ücreti haksız çıkan taraftan alınır. Bu nedenle haklı çıkan taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiyse karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince nispi vekalet ücreti takdir edilmesi gerekmektedir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/1199 E. ve 2019/2115 K. sayılı kararında şöyle demektedir:
“…Davacı kadının kabul edilen ziynet alacağı davası nedeniyle kabul edilen miktar üzerinden kendisini vekil ile temsil ettiren davacı kadın lehine karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince nispi vekalet ücreti takdir edilmemesi doğru görülmemiştir…”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/1481 E. ve 2018/13178 K. sayılı kararında şöyle demektedir:
“…Reddedilen ziynet eşyası alacağı yönünden, yargılamada kendisini vekille temsil ettiren davalı-karşı davalı erkek yararına, karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince nispi vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, maktu vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanmasına…”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2017/5659 E. ve 2018/13302 K. sayılı kararında şöyle demektedir:
“…kadının ziynet alacağı talebi kısmen kabul kısmen red edildiğine göre, reddedilen miktar üzerinden davacı-karşı davalı erkek yararına karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince nispi vekalet ücreti takdiri gerekirken…”
Düğünde takılan ziynetler kadına bağışlanmış sayılır ve kadının kişisel malı niteliğini kazanır. Fakat sadece erkek tarafından kullanılabilecek özellikteki eşyalar söz konusu olur ise aksi bir durum söz konusu olabilir. İspat yükü hayatın olağan akışına aykırı iddia ve savunmada bulunana düşer. Diğer yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir. Yargıtay, ziynetlerin geri istenmemek üzere verildiği iddia ve ispat edilmedikçe, bunları alanın iade etmekle yükümlü olduğunu belirtmektedir. Ancak Ziynet eşyaları genellikle rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen eşyalardır. Bu nedenle Yargıtay ziynet eşyalarının niteliği gereği, normal şartlar altında kadının ortak konuttan ayrılırken bu eşyaları da yanında götürmesinin hayatın olağan akışına uygun düşeceğini belirtmektedir. Ziynet eşyalarının erkekte olduğunu ispat yükü genellikle kadındadır. Bu hususların somut olaya göre değişebileceğini de belirtmek gerekir. Ziynet eşyalarının nerede muhafaza edildiği, kadının ortak konuttan ayrılması gibi bir durum söz konusu ise bu olayın ne şekilde ortaya çıktığı, kadın tarafından ortak konutun aceleyle ve ziynet eşyaları alınmadan terk edilmesini gerektiren bir durum olup olmadığı, kadının ortak konuttan ayrılırken kişisel mallarını almasını engelleyecek bir durum olup olmadığı, kadının ortak konuttan ayrılırken takılar dışındaki kıyafetleri gibi kişisel eşyalarını alıp almadığı, ziynet eşyalarının harcandığı iddia ediliyorsa buna ilişkin delil bulunup bulunmaması ve yapılan harcamalar ile ziynet eşyalarının değerleri arasındaki ilişki, düğüne ilişkin kamera kayıtlarının ve fotoğraflarının bulunup bulunmaması, tanıkların ziynet eşyalarına ilişkin görgüye dayalı bilgilerinin bulunup bulunmaması gibi hususlar ziynet alacağı davası bakımından önemli olabilmektedir. Aşağıda konuyla ilgili bazı Yargıtay kararlarına yer verilmektedir:
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2017/6650 E. ve 2019/1279 K. sayılı kararında şöyle demektedir:
“…kadın dava dilekçesiyle düğünde takılan ziynet eşyalarının erkek tarafından alındığını,fırın açmak için kullanıldığını ancak kendisine iade edilmediğini belirterek… erkek ise cevap dilekçesinde ziynet eşyalarını davacı kadının giderken yanında götürdüğünü, beyan etmiştir. Mahkemece ziynet alacağı davasının reddine hükmedilmiştir. Dinlenen davacı kadın tanıkları kadına, düğünde her biri 40 gr. 6 adet bilezik ile tam, yarım ve çeyrek altın, hediyelik altın kolye ve küpe takıldığını bu altınların bileziğe dönüştürüldüğünü, kadının 11 adet bileziğinin olduğunu, bu bileziklerin erkeğin iş yeri açması için bozdurulduğunu beyan etmişler, davalı erkek tanığı da altınların bir kısmının erkek tarafından bozdurulduğunu belirtmiştir. Tanık beyanları ile davacı kadın, dava konusu ziynet eşyalarının erkek tarafından elinden alındığını ispat etmiştir. O halde kadının ziynet alacağı davasının sadece varlığı ispatlanan 5 adet 40'ar gram bileziğin bilirkişi tarafından hesaplanan 17.700 TL'lik miktar yönünden kabulü gerekirken…”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/1934 E. , 2018/15095 K.sayılı kararında şöyle demektedir:
“…Davalı-karşı davacı kadın, karşı dava dilekçesi ile 33 adet çeyrek altının da iadesini istemiş, davacı-karşı davalı erkek, düğünde takılan çeyrek altınları davalı-karşı davacı kadının bilgisi ve onayı ile sattığını, taksitle aldığı mobilya ve beyaz eşyaların ödemelerini yaptığını, çeyrek altınların 30 adet civarında olduğunu, mobilya ve beyaz eşyaların davalı-karşı davacı kadının kullanımında olduğunu, davalı-karşı davacı kadının müşterek evde oturduğunu beyan etmiştir. Davacı-karşı davalı erkeğin bu beyanıyla düğünde takılan çeyrek altınların bozdurularak harcandığı ve bir daha da geri verilmediği ispatlanmıştır. Düğünde takılan ziynetler kadına bağışlanmış sayılır ve kadının kişisel malı niteliğini kazanır. Ziynetlerin geri istenmemek üzere verildiği iddia ve ispat edilmedikçe, bunları alan iade etmekle yükümlüdür. Kaldı ki, davalı-karşı davacı kadın, davacı-karşı davalı erkeğin babasına ait evde oturmakta ve çeyrek altınların bozdurularak alınması sonucu edinilmiş eşyalar, kadının kayınbabasına ait bu evde bulunmaktadır. Davalı-karşı davacı kadın, bu evden her zaman çıkarılma tehdidi altındadır. Bu nedenle mahkemece, çeyrek altınların harcanarak ev eşyası alındığı ve bu eşyaların kadının kullanımında olduğu gerekçesiyle, çeyrek altınlar yönünden ziynet alacağı davasının reddi hatalıdır…”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/6467 E. ve 2019/65 K. sayılı kararında şöyle demektedir:
“…Davacı kadın dava dilekçesinde düğünde takılan ziynetlerin erkek tarafından alındığını, bozdurulup kendi ihtiyaçları için harcadığını ve motorsiklet aldığını, kendisine iade edilmediğini iddia etmiş, davalı erkek ise süresinde verdiği cevap dilekçesinde kadının ziynetleri alarak evden kaçtığını beyan etmiştir. Davacı kadın ziynet eşyasının erkekte kaldığını ispat yükü altındadır. Ziynet eşyalarının niteliği gereği, kadının ortak konuttan ayrılırken yanında götürmesi hayatın olağan akışına uygun düşer. Tanıkların iddia edilen vakıayla ilgili somut, görgüye dayalı bir bilgileri yoktur. Dosyada iddiayı kanıtlamaya elverişli başkaca bir delil de bulunmamaktadır. Davacı kadın yemin deliline dayanmamış, gösterdiği diğer delillerle de dava konusu ziynet eşyalarının erkekte kaldığını ispat edememiştir. Bu durumda mahkemece, davacı kadının ziynet talebinin reddi gerekirken, kabulü doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir…”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/6923 E. ve 2019/302 K. sayılı kararında şöyle demektedir:
“…takı parasının erkek tarafından düğün masrafları için bozdurulduğu anlaşılmaktadır… bozdurulduğu anlaşılan 6.500,00 TL takı parasının da kabulüne karar verilmesi gerekirken…”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/2118 E. ve 2019/3732 K. sayılı kararında şöyle demektedir:
“… Mahkemece, “Ziynet eşyası alacağı davasında davacı kadının ziynetlerin elinden alındığını iddia ettiği, davalı erkeğin ise kadının ziynetleri yanında götürdüğünü savunduğu, ispat yükünün davalı tarafta olup iddiasını ispat edemediği” gerekçesiyle … davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir … kadın, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, bunların zorla elinden alındığını, götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, ispat yükü altında olup, toplanan, deliller bu ilkeler ışığında değerlendirilerek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, ispat yükü ters çevirilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir…”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/7344 E. ve 2018/15050 K. sayılı kararında şöyle demektedir:
“…düğünde takılan ziynetlerin davalı erkek tarafından borçları için alındığı iddiasında bulunmuş tanık ifadeleri ile de bu husus ispatlanmıştır. Bu nedenle mahkemece taleple bağlı kalınarak, talep edilen 150 gram 22 ayar altının iadesine, mümkün olmadığı halde bedelinin iadesine karar verilmesi gerekirken…”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/7393 E. , 2018/14984 K. sayılı kararında şöyle demektedir:
“…erkek ise ziynetlerden 2 adet bileziğin evlilikte bozdurularak harcandığını, diğer ziynetlerin ise kadın tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olan, bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanmış, muhafaza edilmiş bulunmasıdır. … erkeğin zilyetlik ve siyanetine terk edilmiş olması olağana ters düşer… eşya rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen nev'idendir. … kadın evden ayrılış şekli de göz önüne alındığında … ziynet eşyalarının erkekte kaldığını ispat yükü altındadır. Olayda kadın, dava konusu ziynet eşyalarının götürülmesine engel olunduğunu, ziynet eşyalarının evde kaldığını ispat edememiştir. … sadece erkek tarafından kadından alınarak bozdurulduğu kabul edilen ve geri iade edildiği veya kadın tarafından geri iade talebi olmaksızın verildiği ispat edilemeyen 2 bileziğin hangileri olduğu erkeğe açıklatılarak bu bilezikler yönünden talebin kısmen kabulü … bedelinin iadesine karar verilmesi gerekirken…”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2017/583 E. , 2018/14780 K.sayılı kararında şöyle demektedir:
“…Toplanan delillerden ve dinlenen tanık beyanlarından kadının fiziksel şiddet görerek evden ayrıldığı, altınların erkekte kaldığı, düğünde takılan ziynetlerin düğünden sonra erkek tarafından alındığı, … iade edilmediği anlaşılmaktadır. … kadının talep ettiği ziynetler yönünden davanın kabulüne karar vermek gerekirken…”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/7357 E. ve 2018/14540 K. sayılı kararında şöyle demektedir:
“…ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayıldığı, … düğün fotoğraflarından ve videodan yapılan inceleme sonucunda bilirkişice tespit edilen … ziynet eşyalarının toplam bedelinin 16.590,19 TL olarak tespit edildiğinden bahisle, …kadın, dava konusu ziynet eşyasının erkek tarafından alındığını ve kendisine iade edilmediğini gösterdiği delillerle ispat edememiştir … ziynet alacağı talebinin reddi gerekirken …”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/5273 E. ve 2018/14435 K. sayılı kararında şöyle demektedir:
“…dilekçesinde düğünde takılan ziynetlerin bir kısmının elinden alındığını, kalan kısmının ise … erkeğin babasına ev alınırken kullanılmak üzere bozdurulduğunu, kendisine iade edilmediğini iddia etmiş, … erkek ise … düğünde kendi ailesi tarafından 4 bilezik, kadının babası tarafından ise 1 bilezik takıldığını, bu ziynetlerin kasada bulnduğunu kabul etmiştir … kadının ortak konuttan ayrılırken yanında götürmesi hayatın olağan akışına uygun düşer. Dosyada ziynetlere ilişkin tanık beyanları soyut nitelikte olup, … ziynet eşyalarının erkekte kaldığını ispat edememiştir. … yalnızca davalı-karşı davacı erkeğin kadına iade edilmediğini kabul ettiği her biri 25 gram 22 ayar 5 adet bilezik yönünden ziynet alacağı davasının kısmen kabulüne karar vermek gerekirken yazılı şekilde 15'er gram 2 bilezik ve 7 adet çeyrek altının da kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir…”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/5216 E. ve 2018/14294 K.sayılı kararında şöyle demektedir:
“… Hayat deneyimlerine göre olağan olan, bu çeşit eşyanın kadın üzerinde olması yada evde saklanmış, muhafaza edilmiş bulunmasıdır. Diğer bir deyişle bunların davalı-karşı davacı erkeğin zilyetlik ve siyanetine terk edilmiş olması olağana ters düşer. Diğer taraftan söz konusu eşya rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen nev'idendir. Onun için evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi gizlemesi her zaman mümkündür. … kadın dava konusu ziynet eşyasının varlığını, erkek tarafından bunların elinden alındığını, götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, isbat yükü altındadır. Olayda kadın, dava konusu ziynet eşyasının, götürülmesine engel olunduğunu ve erkek tarafından elinden alındığını, daha öncede götürme fırsatı elde edemediğini ispat edememiştir. Ziynet alacağı davasının reddi gerekirken…”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/3170 E. ve 2018/14087 K. sayılı kararında şöyle demektedir:
“…ziynetlerin satıldığı, … kadına iade edilmediği hususunun sabit olduğundan bahisle ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmiş ise de, … ziynetler ile... plaka sayılı ... marka binek aracın alındığı ve aracın trafik tescil kaydının davacı kadın üzerine yapıldığı anlaşılmıştır. O halde mahkemece yapılacak iş, davacı kadına ait olan ... plaka sayılı aracın satın alınmasına ilişkin kayıtların ilgili yerden celbi ile aracın satın alma bedelinin belirlenmesi, aracın satın alındığı tarihte dava konusu edilen ziynetlerin piyasa satış değerlerinin tespiti, bozdurulan ziynetlerin, aracın satın alındığı tarihte aracın satım bedelinden az yahut eşit olması durumunda ziynet alacağı davasının reddi, ziynetlerin bedelinin aracın satış değerinden fazla olması durumunda ise araç satış fiyatının mahsubu ile bakiye kısmı yönünden davanın kabul edilmesine karar verilmesi gerekirken”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/7352 E. ve 2018/13918 K. sayılı kararında şöyle demektedir:
“…kuyumcu bilirkişi rapor hazırlayarak dosyaya sunmuş olup ziynetlere ilişkin tanık beyanı bulunmamaktadır… kadının tanıklarının ziynetlere ilişkin beyanı bizzat görgüye dayalı olmayıp aktarımdan ibarettir. Tanıkların iddia edilen vakıayla ilgili somut, görgüye dayalı bir bilgileri yoktur … ziynet eşyalarının erkek tarafından elinden alındığını ve iade edilmediğini ispat edememiştir. … ziynet talebinin reddi gerekirken…”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/21768 E. ve 2018/11225 K. sayılı kararında şöyle demektedir:
“…Davacı-karşı davalı kadın dava dilekçesinde ilgili banka şubesinin adını da belirterek ziynet eşyalarının banka şubesinde erkeğe ait bir kasada ya da aynı bankada yine erkeğe ait bir hesapta bedel olarak bulunabileceğini belirtmiş, bu yönde araştırma yapılmamıştır. Açıklanan sebeple ilgili bankada erkeğe ait bir kasa ya da hesap bulunup bulunmadığı kadının iddiaları doğrultusunda araştırılarak ve tüm deliller birlikte değerlendirilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir…”
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/3440 E. ve 2015/8565 K. sayılı kararında şöyle demektedir:
“…bilirkişi raporuna bakıldığında; dosyada bulunan 2 adet düğün CD'si ve 7 adet fotoğrafın incelenmesi sonucunda … ancak düğünde takı merasiminin anonssuz olması nedeniyle takılan altınların yarın veya büyük altın olarak tespitinin mümkün olmadığından çeyrek olarak tespit edildiği, … Mahkemece; davacı tarafından 25 adet tam altın ve 45 adet çeyrek altın talep edilmesine karşılık, bilirkişi tarafından tam ya da yarım oldukları tespit edilemediğinden, rapor gibi 70 adet çeyrek altının tahsiline karar verilmesinde bir yanlışlık görülmemiştir…”
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/11642 E. ve 2018/2852 K. sayılı kararında şöyle demektedir:
“…Dinlenen davacı tanığı (davacının kız kardeşi).... "...Düğünde ablama çeyrek altın, bilezik, dolar , Türk lirası vb. takılar takıldı. Şu anda bu takıların kaç gram kaç adet ve ayarları konusunda bir şey diyemem. Düğünden sonra bu takıların bir kısmı borçlar için, bir kısmı ise araba alınması için kullanılmıştır. Şu ana kadar söz konusu takılar ablama iade edilmemiştir. Her ne kadar karşı taraf ziynetleri ablamın götürdüğünü iddia etmiş iseler de ablam boşanma davası ile işbu davayı bankadan kredi çekerek açmıştır. Altınları yanında götürseydi bankadan kredi çekmezdi” şeklinde beyanda bulunmuştur. Aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olmalarıdır. Akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamaz. Dosyada tanığın gerçek olmayan olayları gerçekmiş gibi ifade ettiğini kabule yeterli delil ve olgu yoktur. O halde, tanığın sözlerine değer vermek gerekir. Buna göre davacı kadının, ziynet eşyalarının bir kısmının harcandığı ve iade edilmediği yönündeki iddiasını ispat ettiği anlaşılmaktadır. Davalı, davacı kadının bunları iade edilmemek üzere rıza ile verdiğini kanıtlayamamıştır…”
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/12122 E. ve 2018/4369 K. sayılı kararında şöyle demektedir:
“…düğünde takılan ziynetlerin bir ay kadar sonra davalı eş tarafından bozdurulduğu ileri sürülmüş ise de; davacının sonradan katıldığı törenlerde ziynetlerin bir bölümünü taktığı 09.04.2015 tarihli ek bilirkişi raporuyla belirlenmiştir. Bu belirleme üzerine davacı asil 17.12.2015 tarihli celsede; tüm ziynetlerin bozdurulmadığını, törenlerde taktığı ziynetlerin kaynanası tarafından muhafaza edildiğini, bu nedenle evden ayrıldığı sırada yanında götürme imkanı bulamadığını bildirmek suretiyle iddiasını değiştirmiştir. Davalılar, iddianın değiştirmesine açıkça muvafakat etmemiştir… Bu durumda, mahkemece; davacının bozdurulmadığını kabul ettiği 1 adet 14 ayar fantezi set takımı, 1 adet 14 ayar mini set takımı, 2 adet 10'ar gram 14 ayar künye, 1 adet bayan kol saati ve 1 adet 14 ayar alyans yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken…”
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/17620 E. ve 2018/5718 K. sayılı kararında şöyle demektedir:
“…dava dilekçesinde ziynetleri alamadan müşterek konuttan ayrılmak zorunda kaldığını belirtmiş, 01.04.2016 tarihli duruşma sırasında; ziynetlerin davalı askerdeyken kayınpederi tarafından elinden alındığını, ..., ... ... ve ...’in de olay anında orada olduklarını, hatta ...’nun altınlarının da alındığını fakat sonra geri iade edildiğini duyduğunu, kendisine ait ziynetlerin ise iade edilmediğini iddia etmiştir. … Davacının tanık listesinde isimlerini bildirdiği tanıkların; … beyanlarında ziynetlerin davacıdan alındığı ve iade edilmediğine dair görgüye dayalı bilgileri olmadığı anlaşılmaktadır. davacının ziynetlerin elinden alındığı sırada ..., ... ... ve ...’in orada bulunduklarını ifade etmiş ise de; ismi belirtilen kişilerin beyanlarında; davacının iddasını destekler mahiyette açıklamaya rastlanmamıştır. Her ne kadar mahkeme tanık ...’in “Kayınpederime ...’ya giderken altı küçük altınımı vererek bileklik yaptırmasını istemiştim, bileklik yapılarak tarafıma verildi.” şeklindeki beyanını tevil yollu ikrar kabul etmiş ise de; ismi geçen tanığın aynı celse ve dosya kapsamındaki alınan diğer beyanlarında ziynetlerin ellerinden alınmadığı ve davacının evden ayrıldığı sırada annesinin sorusu üzerine annesine ziynetleri aldığını söylediğini beyan ettiği, davacının altınlarının kayınpederi tarafından elinden zorla alındığına dair söylemi olmadığı anlaşılmaktadır.Görüldüğü üzere; davacı, tanık beyanları, boşanma ve eldeki dosyadaki diğer delillerle ziynetlerin elinden alındığını, evden ayrılırken ziynetleri yanında götürmediğini, davalının ziynetleri kendisine iade etmediğini ispat edememiştir…”
Av. Umut Cırıkcı