Türk Hukukunda “yıkım” uygulamasını düzenleyen yaklaşık 20 farklı mevzuat bulunmaktadır. Somut durumda hangi mevzuat hükümlerinin uygulanacağı yıkılacak yapının niteliğine ve yapının bulunduğu arazinin mülkiyet rejimine göre belirlenir. Yıkımı gerektiren durumlar ve izlenecek usuller ilgili olduğu mevzuata göre farklılık arz eder.
Bu çalışmada İmar Kanunu’nun 32. maddesi kapsamında “ruhsatsız ve ruhsata aykırı yapılar” hakkındaki yıkım uygulamaları, yargı kararları ışığında ele alınacaktır.
Yıkım İşleminin Niteliği ve Yıkım Kararına Getirilmiş Kriterler
Yıkım işlemleri, Anayasayla korunan temel haklardan olan “mülkiyet hakkı” ile doğrudan ilgilidir. Anayasa’nın 13. maddesine göre temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar ölçülülük ilkesine aykırı olamaz. Ayrıca mülkiyet hakkını koruyan 35. maddede de mülkiyet hakkının ancak kamu yararı amacıyla ve kanunla sınırlanabileceği belirtilmiştir.
Yıkımın hazırlık işlemlerinin eksiksiz olması Anayasayla korunan mülkiyet hakkının ihlal edilmemesi için bir zarurettir. Dolayısıyla yıkımın uygulanabilmesi için kanunda aranan şartların gerçekleştiğinin kabulü yanında tereddüte yer bırakmayacak derecede somut, net, ayrıntılı tespitlerin bulunması gerekir.
- Yıkım işleminin ilk aşaması yapı tatil tutanağının düzenlenmesidir. 3194 sayılı Kanun’da belirtilen usule uygun düzenlenmiş ve somut, ayrıntılı ve gerekçeli tespitler içeren bir yapı tatil tutanağı düzenlenmeden yıkım kararı verilemeyeceğinden, öngörülen usule uygun düzenlenmeyen tutanağa dayalı olarak tesis edilen dava konusu yıkıma ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır. (Danıştay 14. Dairesi, 26.9.2018)
- Yapı tatil tutanağında “yıkım” ifadesine açıkça yer verilmelidir. “Gerekli işlemlerin yapılacağı” ve benzeri ifadelere yer verilmesi yeterli değildir. (Danıştay 6. Dairesi, 23.1.2004)
- 3194 sayılı Kanun’da belirtilen usule uygun düzenlenmiş ve yukarıda yapılan açıklamalarda da belirtildiği üzere, encümen kararının bütünü açısından yapı tatil tutanağının usulüne uygun olarak düzenlenip düzenlenmediğinin değerlendirilmesi gerektiğinden, somut, ayrıntılı ve gerekçeli tespitler içeren bir yapı tatil tutanağı düzenlenmeden ruhsata bağlanma olanağı bulunmayan aykırılıkların giderilmesi ve yapının projesine uygun hale getirilmesi kararı da verilemeyeceğinden, mevzuatta öngörülen usule uygun düzenlenmeyen tutanak ve bu tutanağa dayalı olarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir (Danıştay 14. Dairesi, 27.9.2018).
- 3194 sayılı Kanun’un 32. maddesinde belirtilen usule, açık ve somut tespitlere yer verildiği anlaşılan yapı tatil tutanağına dayalı olarak, bu tutanağın tanzimi ve tebliği tarihinden itibaren, bir aylık yasal sürenin hitamından sonra verilen yıkıma ilişkin dava konusu encümen kararında hukuka aykırılık bulunmadığından 13.06.2014 günlü, 2014/198 sayılı encümen kararının iptali yolunda verilen Mahkeme kararının bu kısmında hukuka uyarlık bulunmamaktadır. (Danıştay 14. Dairesi, 25.9.2018)
- Yapı tatil tutanağında “yapının mühürlendiğine, yapı yerine asıldığına ve bu durumu teyit eder mahiyette muhtara bırakıldığına” dair bir ifadenin konulması gerekir. Danıştay 14. Dairesi bir kararında, ruhsata aykırılığı açıkça ortaya koyacak bir tespitin yapılmasına ilişkin olarak yapı tatil tutanağının düzenlenmesi aşamasında, yapının mühürlendiğine, yapı yerine asıldığına ve bu durumu teyit eder mahiyette muhtara bırakıldığına dair bir kaydın bulunmadığı olayda davacıya yapısını mevzuata uygun hale getirme imkanı tanınmadan, inşaat teknikeri ve zabıta memurları tarafından düzenlenen yapı tatil tutanağının 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 32. maddesine uygun şekilde düzenlenmediği kararına varmıştır. (Danıştay 14. Dairesi, 16.5.2014)
Tereddüte yer bırakmayacak derecede somut, net ve ayrıntılı tespitlerin bulunduğu yapı tatil tutanağının düzenlenmesinden sonra konu hakkında bir encümen kararı alınması gerekmektedir. Encümen kararında dikkat edilmesi gereken önemli hususlar bulunmaktadır.
Öncelikle, encümen kararındaki tespitlerle, yapı tatil tutanağındaki tespitlerin örtüşmesi gerekir. Bu şekilde bir örtüşmenin söz konusu olmadığı durumlarda encümen kararının iptali gerekecektir. Danıştay 14. Dairesi, 25.9.2018 tarihli kararında şu ifadelere yer vermiştir: “Yapı tatil tutanağında sadece ön bahçe ve otopark kısmına ilişkin aykırılıkların tespit altına alındığı, (…) Belediye Encümen kararında ise bunlara ek olarak yan bahçeye ait 47,75 metre karelik alanında cam panellerle kapatılarak iş yerinin kapalı kullanım alanına dahil edildiği hususunun da yer aldığı; yapı tatil tutanağı ile ilk encümen kararının içeriğinin örtüşmediği görülmektedir. Bu itibarla, dava konusu edilen 14/05/2014 günlü, 335 sayılı (…) Belediye Encümeni kararının içeriği ile bu kararın dayanağı olan 13/02/2014 günlü yapı tatil tutanağının içeriği uyuşmadığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık, Mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.”
Yıkım Kararına Konu Olabilecek ve Olamayacak İmalatlar
İmar Kanunu’nun 32. maddesine göre “Bu Kanun hükümlerine göre; ruhsat alınmadan yapıya başlandığı veya ruhsat ve eklerine veya ruhsat alınmadan yapılabilecek yapılarda projelerine ve ilgili mevzuatına aykırı yapı yapıldığı ilgili idarece tespiti, fenni mesulce tespiti ve ihbarı veya herhangi bir şekilde bu duruma muttali olunması üzerine, belediye veya valiliklerce o andaki inşaat durumu tespit edilir. Yapı mühürlenerek inşaat derhal durdurulur.”
Dolayısıyla yıkım kararına konu olabilecek yapıları üç grupta toplayabiliriz:
1) Ruhsat alınmadan başlanan yapılar,
2) Ruhsat ve eklerine aykırı yapılan yapılar,
3) Ruhsat alınmadan yapılabilecek yapılarda projelerine ve ilgili mevzuatına aykırı yapılan yapılar.
a) Ruhsat Alınmadan Yapılan Yapılar
İmar Kanunu’nun 32. maddesine göre, ruhsat ve eklerine aykırı yapılar hakkında doğrudan yıkım kararı verilemez. Madde metnine göre yapı tatil tutanağı tarihinden itibaren en çok bir ay içinde yapı sahibi, yapısını ruhsata uygun hale getirerek veya ruhsat alarak, belediyeden veya valilikten mührün kaldırılmasını ister. Ruhsata aykırılık olan yapıda, bu aykırılığın giderilmiş olduğu veya ruhsat alındığı ve yapının bu ruhsata uygunluğu, inceleme sonunda anlaşılırsa, mühür, belediye veya valilikçe kaldırılır ve inşaatın devamına izin verilir.
- Dolayısıyla ruhsata bağlanması mümkün olan yapılarda bir aylık süre verilmesi gerekir. “Uyuşmazlıkta, 11.02.2014 günlü yapı tatil tutanağında, davacıya ruhsat alması için 30 gün süre verildiği görülmektedir. Bu durumda, 11.02.2014 günlü yapı tatil tutanağının düzenlenmesinden itibaren bir aylık süre beklenmeden, söz konusu yapının 3194 sayılı İmar Kanununun 32. maddesi uyarınca yıkımına yönelik tesis edilen 18.02.2014 günlü, Belediye Encümeni kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.” (Danıştay 14. Dairesi, 27.9.2018)
- Yapı tatil tutanağında ruhsatsız yapı hakkında 3194 sayılı Kanunun 32. maddesi uyarınca işlem yapılacağının belirtildiği, anılan maddenin belirtilmiş olmasının, kanunda belirtilen 30 güne kadar olan sürenin verilmiş olduğunun kabulünü gerektirdiğinden, tespit tarihi olan 20/10/2014 tarihinden itibaren Kanunda yazılı olan bir aylık sürenin sonu beklenilmeden, söz konusu yapının 3194 sayılı Kanunun 32. maddesi uyarınca yıkımına yönelik tesis edilen 27/10/2014 günlü, 50 sayılı Belediye Encümeni kararının bu kısmında hukuka uyarlık görülmemiştir. (Danıştay 14. Dairesi, 25.9.2018)
- Hakkında yıkım kararı verilen, ruhsat ve projesine aykırı olarak yapılan imalatın, dava devam ederken ruhsata bağlanması durumunda; sonradan ruhsata bağlanmış olan yapı hakkında daha önceden alınan yıkım kararının uygulanması olanaklı olmadığından; böyle bir durumda, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmektedir. (Danıştay 14. Dairesi, 15.1.2019)
b) Ruhsat ve Eklerine Aykırı Yapılan Yapılar
İmar mevzuatına göre yapının ruhsat ve eklerine uygun yapılması gerekmektedir. Ruhsat ve eklerine uygun şekilde yapılmayan imalatların yıkıma konu edilmesi gerekir.
Ancak, ruhsat ve ekleri ile imar mevzuatına aykırı yapılan yapıların yıkılması için öncelikle yapı ruhsatının iptal edilmesi, ardından belediye encümeni kararı alınarak yıktırılması gerekmektedir. Danıştay 14. Dairesinin bir kararında, inşa edildiği haliyle ruhsatlandırıldığı ve bu ruhsatın halen geçerli olduğu anlaşıldığından, söz konusu ruhsat iptal edilmeden, konutun arsanın çekme mesafeleri içine yapıldığından bahisle, arsa çekme mesafelerini ihlal eden kısımlarının yıkımına ilişkin encümen kararında hukuka uyarlık görülmemiştir. (Danıştay 14. Dairesi, 14.4.2015)
Üstelik yapı kullanma izni bulunan yapının, ruhsata aykırı kısımlarının yıkımına karar verilebilmesi için, yapı kullanma izninin iptal edilmesinden sonra karar alınması gerekir. Çünkü, mevcut haliyle bir bütün olarak ruhsatı ve yapı kullanma izni bulunan yapının bu haliyle ruhsata aykırılığının giderilebilmesinin mümkün olmadığı, projeye aykırı olan kısımların yıkımının ruhsatlı kısımlara da zarar vereceği açıktır. Danıştay 14. Dairesinin bir kararında, mevcut haliyle yapı kullanma izni bulunan yapının, ruhsata aykırı kısımlarının yıkımına karar verilebilmesi için, yapı kullanma izninin iptal edilmesinden sonra karar alınması gerekirken, söz konusu izin iptal edilmeden tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığına karar verilmiştir. (Danıştay 14. Dairesi, 2.10.2018)
Ayrıca hatalı olarak verilen inşaat ruhsatına dayanılarak yapılan yapılar hakkında da yıkım kararı verilebilir. İmar mevzuatına göre inşaat ruhsatının alınması tek başına kazanılmış hak için yeterli değildir. Aksi görüşün, sağlıklı ve dengeli bir çevrenin oluşturulması amacına hizmet etmesi gereken düzenleyici işlem niteliğindeki imar planlarına ve hukuka aykırı bir biçimde verilen yapı ruhsatlarına dayalı olarak inşa edilen tüm yapıların ilgilisi yönünden kazanılmış hak oluşturması anlamına geleceği ve bunun "hukuk devleti" ilkesi ile bağdaşmayacağı açıktır. Bu itibarla, taşınmaz için verilen yapı ruhsatının iptal edilmesiyle birlikte yapı ruhsatsız hale geleceğinden, yıkılması yönünde tesis edilen işlemde hukuka aykırı olacaktır.
Son olarak yapı ruhsatı ve yapı kullanma izni belgesi olan yapılarda sadece ruhsatsız olan kısımlar için yıkım kararı alınabilecektir:
- Olayda davalı idare tarafından dava konusu yapının tamamına yıkım kararı verilmiş olup; uyuşmazlık konusu yapının 471,5 m2'lik kısmı için yapı ruhsatı ve yapı kullanma izni belgesi alınmış olması nedeniyle, sadece ruhsatsız olan kısımlar için yıkım kararı alınabileceğinden ruhsatlı olan kısmı da kapsar şekilde yıkım kararı alınmasında hukuki isabet görülmemiştir. (Danıştay 14. Dairesi, 27.01.2015)
c) Ruhsat Alınmadan Yapılabilecek Yapılarda Projelerine ve İlgili Mevzuatına Aykırı Yapılan Yapılar
İmar Kanunu 21. maddeye göre bu Kanunun kapsamına giren bütün yapılar için 26. maddede belirtilen istisna dışında belediye veya valiliklerden yapı ruhsatiyesi alınması mecburidir. Dolayısıyla ruhsat alınmadan yapılabilecek bazı yapılar mevcuttur.
- Öncelikle belirtmek gerekir ki yıkım konusu yapının ruhsat muafiyeti bulunduğu iddiası varsa, idare mahkemesince; işleme konu yapının, hangi tarihte inşa edildiği, inşa tarihi itibarıyla belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde olup olmadığı hususlarının, gerek görülmesi halinde keşif ve bilirkişi incelemesi de yaptırılmak suretiyle açıklığa kavuşturularak uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekmektedir. (Danıştay 14. Dairesi, 12.5.2016)
Ruhsat alınmadan yapılabilecek yapılarda, ruhsatsız yapı olduğu gerekçesiyle yıkım yapılamaz. Bu konudaki bazı yargı kararlarına aşağıda yer verilmiştir:
- Sundurmanın anılan düzenlemeler uyarınca ruhsata tabi olmadığının kabul edilebilmesi için genel olarak İmar Kanunu’nda düzenlenen yapı tanımı kapsamında inşa edilmemiş, dolayısıyla kapalı alan oluşturmayacak şekilde, güneş ve yağmurdan korunma amacına yönelik olarak ve taşıyıcı unsuru etkilemeyecek nitelikte yapılmış olması gerekmektedir. (Danıştay 14. Dairesi, 12.3.2014)
- Ruhsatlı eğitim tesisi olarak faaliyette bulunan taşınmazın mütemmim cüzü olan halı saha için ayrıca ruhsat alınmasına gerek olmadığı gerekçesiyle iptal kararı verilmiş ise de; yukarıda içeriği yer alan Yasa kurallarına göre, halı sahanın ruhsata tabi yapı niteliği taşıdığı, bu nedenle ruhsat alınarak inşa edilmesi gerektiği…”(Danıştay 14. Dairesi, 24.3.2014)
- Taşıyıcı unsuru etkilemeyen bağımsız bölüm içindeki duvarların kaldırılması ruhsat gerektirmez. Bununla birlikte, hangi nitelikte olursa olsun, bağımsız bölüm sayısını veya bağımsız bölüm alanını artıran iki bağımsız bölüm arasındaki duvarın kaldırılması veya aynı bağımsız bölüm içerisinde başka bir bağımsız bölüm oluşturulması yolundaki tadilatların, ruhsata tabi esaslı tadilat niteliğindedir. Bu nedenle; hangi nitelikte olursa olsun, aynı bağımsız bölüm içerisinde başka bir bağımsız bölüm oluşturulması yolundaki tadilatlar, ruhsata tabi esaslı tadilat niteliğinde olduğu sonucuna varıldığından, söz konusu uygulamaların yıkımına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. (Danıştay 14. Dairesi, 24.9.2018)
-Her ne kadar kullanılan yalıtım malzemesinin ruhsat eki mimari projesinde belirtilen malzemeden farklı olduğu sabit olsa da söz konusu aykırılığın binanın statik yapısını ve taşıyıcı sistemini etkilediği yönünde herhangi bir somut tespit ya da inceleme bulunmadığı göz önünde bulundurulduğunda anılan aykırılığın giderilmemesi halinde binanın yıkımına karar verilmesinde hukuka uyarlık, davanın reddi yolundaki Mahkeme kararının bu kısmında da hukuki isabet bulunmamaktadır. (Danıştay 14. Dairesi, 7.2.2018)
İmar Kanunu Kapsamında Yıkım Kararı Alma Yetkisi
İmar Kanunu 32. madde kapsamında yapılacak yıkım işlemlerinde, belediye ve mücavir alan sınırlarında belediyeler yetkili idaredir. Bu alanların/sınırların dışında yetkili idare il özel idaresidir.
- Büyükşehirlerde yıkım yetkisi ilçe belediyelerindedir. (Danıştay 6. Dairesi, 22.10.1991) Ancak ilçe belediyesi imara aykırılığı 3 ay içerisinde gidermezse 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 11. maddesi uyarınca Büyükşehir Belediyesinin yetkisi doğar.
- 6585 sayılı Kanuna göre alışveriş merkezleri hakkındaki ruhsatlandırma konusunda büyükşehir belediyesi yetkili olduğundan, yetkide ve usulde paralellik ilkesi gereği büyükşehirlerdeki alışveriş merkezlerinde uygulanacak yıkım işlemlerinde büyükşehir belediyesi yetkilidir.
- Kıyı Kanunu kapsamındaki alanlarda yıkım kararı almaya ve uygulamaya; belediye ve mücavir alan sınırlarında belediyeler, bu alanların/sınırların dışında il özel idaresi yetkilidir (Danıştay 14. Dairesi, 27.11.2013). Bununla birlikte Kıyı Kanunu kapsamında yapılacak yıkım işlemlerinde 32. maddede yer alan usul kuralları uygulanmalıdır. 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 14. maddesinde, "Bu Kanun kapsamında kalan alanlarda ruhsatsız yapılar ile ruhsat ve eklerine aykırı yapılar hakkında 3194 sayılı İmar Kanununun ilgili hükümleri uygulanır." hükmüne yer verilmiştir. Bu nedenle, Kıyı Kanunu hükümlerine göre, kıyıda ve sahil şeridinde ruhsatsız ve izinsiz yapılan yapılar hakkında 3194 sayılı İmar Kanunu hükümlerine göre işlem tesisi yoluna gidilecektir.
- Kıyı Kanunu’nun ruhsatsız yapılara ilişkin hükümler içeren 32. maddesinde öngörüldüğü biçimde yapının ruhsatsız ve/veya ruhsata aykırı kısımlarının tespit edilerek mühürlendiğine ve tutanağın yapı yerine asıldığına, yapı sahibine yapısını ruhsata uygun hale getirmesi için süre verildiğine ve 32. maddesinde yer alan prosedürün yerine getirildiğine ilişkin herhangi bir belirlemenin bulunmadığı görüldüğünden, 32. maddede öngörülen usule göre hareket edilmeksizin tesis edildiği anlaşılan işlemlerde hukuka uyarlık görülmemiştir. (Danıştay 14. Dairesi, 17.1.2019)
Yıkım kararı alma yetkisi encümendedir. Belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde yapılan ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapıların yıkımına karar verilmesinde belediye encümeninin yetkili olduğu dikkate alındığında; maddede öngörülen usul izlenmek suretiyle yapı tatil tutanağı düzenlendikten sonra, belediye encümeni kararı ile ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapıların yıkımına karar verilmesi gerekmektedir.
Encümen dışındaki organların yıkım kararı alma yetkisi bulunmamaktadır:
- 3194 sayılı Kanunun 32. maddesinde öngörülen usul izlenmeden, yıkım kararı almaya yetkili olmayan (…) Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğünce tesis edilen 20/02/2013 günlü, 1337 sayılı dava konusu işlemde yetki yönünden hukuka uyarlık görülmemiştir. (Danıştay 14. Dairesi, K. 2018/4532)
- Bu durumda; 3194 sayılı Kanunun 32. maddesinde öngörülen usul izlenmeden ve bu hususta yetkili merci olan Belediye Encümeni tarafından değil de, Belediye Başkanlığı Park ve Bahçeler Müdürlüğü tarafından tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık olmadığından, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır. (Danıştay 14. Dairesi, 25.9.2018)
Belediye başkanının veya başkan yardımcısının yıkım kararı alma yetkisi bulunmamaktadır:
-Bu durumda; ruhsatsız yapının 15 gün içinde ruhsatlandırılması veya kaldırılması, aksi takdirde anılan Kanunun 32. maddesi uyarınca işlem tesis edilerek masrafın davacıdan tahsil edileceğine ilişkin 21/08/2014 günlü ve 5926 sayılı işlemin belediye başkan yardımcısı tarafından tesis edildiği anlaşılmış olup, 3194 sayılı Kanunun yukarıda yer verilen açık hükmü dikkate alındığında, konunun Belediye Encümenince değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, Belediye Başkanlığı tarafından tesis edilen dava konusu işlemde yetki yönünden hukuka uyarlık, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının bu kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır. (Danıştay 14. Dairesi, 25.9.2018)
-3194 sayılı Kanunun 32. maddesinde öngörülen usul izlenmeden, yıkım kararı almaya ve para cezası vermeye yetkili olmayan Yapı Kontrol ve İskan Müdürlüğü’nce tesis edilen dava konusu işlemde yetki yönünden hukuka uyarlık, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir. (Danıştay 14. Dairesi, 10.10.2012)
Yıkıma Karşı Kimler Dava Açabilir
Yıkım kararının, doğrudan yapıya yönelik olarak tesis edilmesi nedeniyle, adına işlem tesis edilen ve yapının maliki olan kişiler dava açabilecektir.
- Bu nedenle, yapı malikinin sağlıklı bir şekilde belirlenmesi gerekir. “Uyuşmazlığa konu olayda; yıkım ve para cezası verilmesine dayanak alınan tutanakta davacıya ait olduğu belirtilen bağımsız bölüm ile bilirkişinin davacıya ait olduğunu saptadığı bağımsız bölümün numarasının farklı olduğu, dolayısıyla tutanaktaki tespitlerin davacıya ait yapıya ilişkin olup olmadığının tereddüte yer vermeyecek şekilde açık olmadığı, (…) hukuki isabet görülmemiştir. (Danıştay 14. Dairesi, 6.3.2014).
- Danıştay, kiracıların da yıkım işlemine karşı dava açabileceğine karar vermiştir. “3194 sayılı Kanun hükümleri uyarınca tesis edilen yıkım işleminin, doğrudan yapıya yönelik olarak tesis edilmesi nedeniyle, adına işlem tesis edilen ve yapının maliki olan kişiler dışında, yapıda kiracı olarak bulunanların da yıkım işleminin iptalini istemelerinde meşru, kişisel ve güncel ilişkisi vardır. Dolayısıyla yıkım işleminin iptali istemiyle dava açma ehliyetleri de bulunmaktadır. (Danıştay 14. Dairesi, 18.4.2012)
Yıkım Masrafları
3194 sayılı İmar Kanunu'nun 32. maddesinde, yıkımın belediye tarafından yapılması durumunda sadece belediyece yapılan masrafın yapı sahibinden tahsil edileceği belirtilmiştir. Yapı davacının murisi tarafından yapılsa da idari para cezası niteliğinde olmayan yıkım masraflarının taşınmaz malikinden tahsil edilmesinde hukuka aykırılık söz konusu olmayacaktır.
Bununla birlikte İmar Kanunu’nun 32. maddesinde yıkım masraflarının cezalı olarak tahsil edileceğine ilişkin bir hükme yer verilmemiştir. (Danıştay 14. Dairesi, 02.03.2016; Danıştay İDDK, 02.03.2016)
“3194 sayılı Kanun’un 32. maddesi uyarınca yıkımın belediye tarafından gerçekleştirilmesi halinde sadece yapılan masrafın yapı sahibinden istenmesi gerekirken, yıkım masraflarının % 20 fazlası ile yapı sahibinden tahsil edilmesine ilişkin işlemde mevzuata uyarlık bulunmadığından, Mahkeme kararının, dava konusu Belediye Encümeni kararının, yıkım masraflarının % 20 fazlasıyla yapı sahibinden tahsiline yönelik kısmının da reddine ilişkin bölümünde yasal isabet görülmemiştir” (Danıştay 14. Dairesi, 3.10.2018).
Ayrıca yıkım masrafları, yapı kim tarafından yapılmışsa ondan tahsil edilmelidir:
- Davacı tarafından yapılmadığı açık olan ruhsata aykırı imalatın yıkılmaması durumunda, yıkımın davalı idare tarafından yapılarak yıkım masraflarının davacıdan tahsil edilmesinin "cezaların şahsiliği" ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle 24/12/2013 günlü, 1270 sayılı (…) Belediye Encümeni kararının yıkım masraflarına ilişkin kısmının iptali yolunda verilen Mahkeme kararının bu kısmında hukuka uyarlık görülmemiştir. (Danıştay 14. Dairesi, 16.1.2019).
Yıkım işleminin idarece yapılan ihaleyi kazanan firma tarafından yapılması durumunda yapı sahibi, firmaya ödenen ihale bedelini ödemekle yükümlüdür:
- Olayda, davacılara ait taşınmazda komşu taşınmaza tecavüzlü olarak yapılan ve ruhsata bağlanma olanağı da bulunmayan yapının yıkımı konusunda davalı idare tarafından gerekli bildirimlerin yapıldığı halde davacılar tarafından ruhsatsız yapının kendileri marifetiyle yıkılmadığı/ yıktırılmadığı göz önünde bulundurulduğunda, ruhsata bağlama olanağı da bulunmayan yapı hakkında davalı idarece 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 32. maddesi gereğince alınan ve yıkım maliyeti davalı idarece yüklenici firmaya ödenerek yüklenici firma marifetiyle gerçekleştirilen yıkım işinde, yıkım masraflarının fahiş olduğundan söz edilemeyeceği açıktır. (Danıştay İDDK, 8.11.2018)
- Öte yandan, benzer durumdaki yapıların yıkımına karar verilebilmesi öncesinde yapının bedelinin ilgilisine mutlaka ödenmesi gerektiğine ilişkin bir hukuk kuralı bulunmamakta olup, yıkım kararının dayanağını oluşturan bireysel işlemlerin iptali ve yıkım kararı nedeniyle zarara uğradığını ileri süren ilgililer tarafından, hizmet kusurundan bahisle tam yargı davası açılabileceği ve tarafların kusur durumlarının açılacak bu davada değerlendirileceği de tabiidir (Danıştay İDDK, 16.4.2018).
Yıkım İşlemine Karşı Açılacak Davalarda Verilebilecek Kararlar
Yıkım işlemine karşı açılacak davalarda encümen kararına dava açılmaktadır. Dava sonucunda
işlemin hatalı olduğuna karar verilmesi durumunda encümen kararı iptal edilmektedir.
- Dava açıldıktan sonra yıkım kararı verilen imalatların daha sonra ruhsata bağlandığının anlaşılması durumunda, İdare Mahkemesince, dava konusu işlem hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesi gerekir. Ancak böyle bir durumda verilecek kararda, yargılama giderlerinin davanın açılmasına sebebiyet veren davacıya yükleneceği ve davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedileceği de tabiidir. (Danıştay 14. Dairesi, 25.9.2018)
Yıkım işlemine karşı açılacak davalarda encümen kendi kararını sonradan alacağı bir karar ile kaldırırsa İdare Mahkemesince, dava konusu işlem hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesi gerekir. Ancak bu durumda da davalı idarenin, kendi işlemi ile dava açılmasına sebebiyet verdiği dikkate alınarak karar verilmelidir.