Giriş

İdari para cezaları, devletin kamu düzenini sağlamak ve toplumsal dengeyi korumak adına uyguladığı etkili bir yaptırım aracıdır. Ancak bu cezaların tahsili, yalnızca bir teknik süreç değildir; hukukun temel ilkelerine ve bireylerin hukuki güvencelerine sıkı sıkıya bağlı kalmayı gerektirir. Henüz kesinleşmemiş cezaların tahsil edilmesi, sadece usul hatası olarak kalmaz, aynı zamanda hukuk devleti ilkesinin derin bir ihlali olarak karşımıza çıkar. Danıştay, bu ihlalin önüne geçmek amacıyla, idari para cezalarının kesinleşmeden tahsil edilemeyeceğine dair pek çok kararında net bir tutum sergilemiş ve bu sürecin sınırlarını çizmiştir.

Bu makale, Danıştay’ın farklı daireleri ve Bölge İdare Mahkemeleri tarafından verilen beş önemli kararı inceleyerek, idari para cezalarının tahsil sürecinde uyulması gereken hukuki prosedürlerin altını çizmektedir.

Karar 1: Danıştay 14. Daire, 27.05.2015 Tarihli ve 2013/3676 Esas, 2015/4485 Karar Sayılı Karar

Somut Olay:
Bir şirket, 2872 sayılı Çevre Kanunu uyarınca çevreyi kirletme gerekçesiyle idari para cezasına çarptırılmıştır. Cezanın tahsili için kamu idaresi tarafından ödeme emri düzenlenmiştir. Ancak şirket, bu cezaya karşı idari yargıda dava açmıştır. Dava devam ederken, idare tarafından ödeme emri gönderilmiş, şirket ise bu durumun hukuka aykırı olduğunu öne sürerek ödeme emrine itiraz etmiştir.

Karar:
“2872 Sayılı Çevre Kanunu'nun 20. maddesinde, eylemlerin niteliğine göre ceza miktarları belirlenmiş, "İdari yaptırımların uygulanması, tahsil usulü ve itiraz" başlığı altında yer alan 25. maddesinin 3. fıkrasında, idari para cezalarının tahsil usulü hakkında 30.3.2005 tarihli ve 5326 Sayılı Kabahatler Kanunu hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

Bu hükümlerin incelenmesi sonucu, 2872 Sayılı Çevre Kanunu uyarınca ilgililere verilen idari para cezalarının takip ve tahsilinde 5326 Sayılı Kabahatler Kanunu hükümlerinin uygulanacağı ve anılan Kanun'un yukarda değinilen hükümleri gereğince, 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli ( I ), ( II ) ve ( III ) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri tarafından verilen ve genel bütçeye gelir kaydedilen idari para cezalarının kesinleşmeden, takip ve tahsil edilebilmesinin mümkün olmadığı sonucuna varılmaktadır.”

Karar 2: Danıştay 10. Daire, 07.12.2015 Tarihli ve 2012/1133 Esas, 2015/5568 Karar Sayılı Karar

Somut Olay:
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu uyarınca bir kişiye idari para cezası kesmiştir. Ceza, ödeme emriyle tahsil edilmek istenmiş ancak ilgili kişi bu cezaya karşı Sulh Ceza Mahkemesi'nde dava açmıştır. Mahkeme, cezanın iptaline karar vermiştir. Ancak, cezanın iptal edilmesi üzerine ödeme emri hukuki dayanağını yitirmiştir.

Karar:
“12/5/2007 tarih ve 26520 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 442 seri nolu Tahsilat Genel Tebliği'nin III. bölümünün "İdari Para Cezalarının Kesinleşmesi" başlıklı (C) bendinde ve IV. bölümünde yer alan hükümlerden de aynı yönde düzenleme getirildiği görülmektedir.

Olayda ise, 5.834.306,94.-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı Kabahatler Bürosu kararına karşı 11/3/2009 tarihinde İzmir 9. Sulh Ceza Mahkemesinin Değ. İş 2009/…. sayısına kayden dava açıldığından ve ödeme emrinin düzenlendiği 16/10/2009 tarihi itibariyle henüz bir karar verilmediğinden, bu aşamada kesinleştiğinden söz etme olanağı bulunmayan para cezasının tahsili amacıyla ödeme emri düzenlenmesinde hukuka uyarlık; Mahkemece, dava konusu ödeme emrinin dayanağını oluşturan idari yaptırım kararına karşı açılan davada, İzmir 9. Sulh Ceza Mahkemesinin 7/12/2009 tarih ve D.İş No……. sayılı kararı ile, idari yaptırım kararının iptaline karar verildiğinden, idari para cezasının tahsili amacıyla düzenlenen dava konusu ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle verilen iptal kararında ise sonucu itibariyle hukuka aykırılık bulunmamaktadır.”

Karar 3: Danıştay 15. Daire, 19.01.2016 Tarihli ve 2015/7380 Esas, 2016/43 Karar Sayılı Karar

Somut Olay:
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında bir şirkete üç ayrı idari para cezası uygulanmıştır. Şirket, bu cezalara karşı idare mahkemesinde dava açmış ve dava süreçleri devam ederken idare tarafından ödeme emirleri düzenlenmiştir. Şirket, cezaların henüz kesinleşmemiş olması nedeniyle ödeme emirlerinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek itiraz etmiştir.

Karar:
“Söz konusu kesinleşmeyen idari para cezasının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emri yönünden işlemin iptaline ilişkin kararda hukuka aykırılık bulunmamaktadır.”

Karar 4: Danıştay 13. Daire, 03.09.2015 Tarihli ve 2015/960 Esas, 2015/2876 Karar Sayılı Karar

Somut Olay:
5307 sayılı Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasası Kanunu kapsamında bir şirkete idari para cezası verilmiş ve cezanın tahsili için ödeme emri düzenlenmiştir. Ancak, şirket bu cezaya karşı idare mahkemesine başvurmuş ve yargılama süreci devam ederken ödeme emri düzenlenmiştir. Şirket, cezaların kesinleşmediğini ve bu nedenle ödeme emrinin hukuka aykırı olduğunu iddia etmiştir.

Karar:
“Bu durumda, 5307 sayılı Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 16. maddesi uyarınca ilgililere verilen idari para cezalarının takip ve tahsilinde 5326 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı ve anılan Kanun'un yukarıda yer verilen hükümleri uyarınca genel bütçeye gelir kaydedilen idari para cezalarının kesinleşmeden takip ve tahsil edilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır.

Dosyanın incelenmesinden; dava konusu ödeme emrinin dayanağı olan idari para cezasına karşı açılan davanın, Ankara 9. İdare Mahkemesi'nin 22.12.2014 tarihli kararı ile reddedildiği ve anılan kararın temyiz incelemesi aşamasında olduğu anlaşılmakta birlikte, ödeme emrinin düzenlendiği 14.02.2014 tarihinde, idari para cezası kesinleşerek takip edilebilir hale gelmemiş olduğundan, kesinleşmemiş idari para cezası için düzenlenen dava konusu ödeme emrinde hukuka uygunluk ve davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.”

Karar 5: Konya BİM, 5. İDD, E. 2017/1250 K. 2018/948 T. 23.5.2018

Maliye Bakanlığınca hazırlanıp 12.5.2007 Tarih ve 26520 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 442 sayılı "Tahsilat Genel Tebliği"nde; 5326 sayılı Yasa hükümleri doğrultusunda, "İdari Para Cezalarının Kesinleşmesi" konusunda da açıklama yapılmış ve genel bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idari para cezalarının 6183 sayılı Yasaya göre takip ve tahsil edilebilmesi için, bu cezalara ilişkin idari yaptırım kararlarının kesinleşmesinin gerektiği, idari yaptırım kararlarına karşı yasa yoluna başvurulmaması veya yasa yoluna başvurulması halinde yargılama aşamalarının son bulması sonucunda idari para cezalarının takip edilebilir aşamaya gelmesinin, idari para cezasının kesinleşmesi anlamına geleceği ifade edilmiştir.

Tebliğde ayrıca, genel bütçeye gelir kaydedilmesi gerekmeyen ve süresinde ödenmeyen idari para cezalarının takip ve tahsilinde idari yaptırım kararlarının kesinleşme şartının aranmayacağı belirtilmiştir.