Yabancılar hukukuna ilişkin yazmayı planladığım serinin ikincisi olacak bu yazıda da ilk yazıda bahsettiğim gibi gerçek kişilere ilişkin hukuki süreçlerden bazılarına değinmeye devam edeceğim.
Yazıya başlarken tekrardan hatırlatmak isterim ki bu yazıları akademik etik kurallar çerçevesinde ancak akademik kaygı gütmeden kaleme alıyorum. Serinin teorik bilgilerden ziyade pratik bilgiler içermesine çabalıyorum. Bu noktada bir önceki yazıma yorum yapan, bana ulaşarak teşekkürlerini ileten, sorularını soran başta meslektaşlarım olmak üzere tüm adalet camiası çalışanlarına teşekkür ederim. Umuyorum ki bu seri, benim gibi mesleğinin henüz ilk yıllarında olan meslektaşlara ve yabancılar hukuku alanına yeni yönelen meslektaşlara faydalı olacaktır.
Bir önceki yazıda yabancıların Türkiye’de oturma izni, sınır dışı edilme, giriş yasağı, INAD yolcu, idari gözetim kararlarına ilişkin süreçlere değinmiştim. Bu yazıda ise yabancıların evlenmesi ve boşanma davası, ve çok özet olarak babalık davası gibi davalara değineceğim. Sonraki yazılarda ise yabancı unsurlu malpraktis davasını kaleme alacağım ve artık aslında daha çok çalıştığım alanlar olan yabancılık unsuru taşıyan sözleşmeler ve şirketler hukuku, yatırım hukuku, enerji hukuku gibi alanlara ilişkin yazılar üzerinde durmaya başlayacağım.
Yazıdaki konulara değinmeden evvel önceki yazıdaki konularla alakalı bir meslektaşımın sorduğu önemli olduğunu düşündüğüm bir soruya ilişkin de burada kısa bir bilgi vermek istiyorum:
Meslektaşımın sorusu “90 günlük vize/oturma izni muafiyeti süresi içerisinde Türkiye’de bulunan bir yabancı, bu sürede oturma iznine başvurduğunda ve başvurusu ret geldiğinde, başvuru inceleme sürecinde geçen süre 90 günlük muafiyet sürecinden sayılır mı” şeklindeydi.
Bilindiği üzere bazı ülke vatandaşlarına her 180 günde 90 günlük vize/oturma izni muafiyeti söz konusudur. Meslektaşımızın sorusu aslında pek çok yabancının da başına gelmektedir ve merak konusu olmaktadır. Aslında söz konusu 90 günlük muafiyetin amaçlarından biri de başvuru için gerekli zaman olduğundan, başvuru esnasında geçen süre bu muafiyetten sayılmaktadır.
Bu kısa bilginin ardından yabancılar hukukuna ilişkin pratik bilgilere geçelim ve öncelikle sıklıkla karşılaşılan aile hukukuna dair bazı hususları inceleyelim:
3. Yabancıların Evliliği ve Boşanma Davaları
3.A Yabancıların Evliliği
Öncelikle belirtmek gerekir ki Türkiye hem doğal-tarihi güzellikleri ile hem de AB ile uyumlu medeni kanunu nedeni ile özellikle Rusya ve Post Sovyet coğrafyası, Arap coğrafyası, Pakistan, Çin gibi ülke vatandaşlarının evlenmek için sıklıkla tercih ettiği bir ülkedir. Türkiye’de gerçekleştirilen nikahın akabinde verilen evlilik cüzdanı uluslararası evlilik cüzdanıdır. Ancak burada küçük bir not düşmekte fayda vardır. Bu cüzdan her ne kadar uluslararası bir cüzdan olsa da yine de evliliğe ilişkin belgenin bazı ülkelerde geçerliliği için apostil edilmesi gerektiği de unutulmamalıdır.
Yabancılar, evlilik süreçlerinde Türkiye’de avukatlardan yardım alabilmektedir. Bu noktada gereken belgeler (bekarlık belgesi, sağlık raporu, pasaport çevirileri) sağlandıktan sonra randevu alınması yeterlidir. Bu belgelerde isimlerin pasaportla uyumlu olması, çevirlerde aksaklık yaşanmaması ve “bekarlık belgesi” oldukça önemlidir.
3. B Boşanma Davaları
Türkiye’de yabancıların evliliği gibi boşanmaları da sıklıkla karşılaşılan durumlardandır. Ancak yabancılar hukukuna ilişkin boşanma davaları ele alınırken temel bir ayrıma gitmenin faydalı olacağını düşünüyorum:
a)iki yabancının Türkiye’de boşanması veya bir Türk ve bir yabancının Türkiye’de boşanması
b)Türkiye dışındaki boşanma davalarına ilişkin tanıma-tenfiz davası
Eğer iki yabancı veya bir Türk ile bir yabancı Türkiye’de boşanmak istiyorlarsa burada MÖHUK m. 14’e bakmak gerekir. MÖHUK m. 14 şu şekildedir:
"Boşanma ve ayrılık sebepleri ve hükümleri, eşlerin müşterek millî hukukuna tâbidir. Tarafların ayrı vatandaşlıkta olmaları hâlinde müşterek mutad mesken hukuku, bulunmadığı takdirde Türk hukuku uygulanır.
(2) Boşanmış eşler arasındaki nafaka talepleri hakkında birinci fıkra hükmü uygulanır. Bu hüküm ayrılık ve evlenmenin butlanı hâlinde de geçerlidir.
(3) Boşanmada velâyet ve velâyete ilişkin sorunlar da birinci fıkra hükmüne tâbidir. (4) Geçici tedbir taleplerine Türk hukuku uygulanır.”
Bu noktada kanunda sıklıkla anılan“mutad mesken” kavramına değinmek faydalı olacaktır. Mutad mesken yerleşim yerinden farklı bir kavram olup bizlere fakültede (Ankara Üni. Hukuk) “kişinin ilişkili olduğu hukuk” şeklinde öğretmişlerdi. Mutad mesken kavramı, kişinin “sosyal ilişkide olduğu hukuku” “hayatını sürdürdüğü yerin hukuku” olarak düşünülebilir.
Boşanmaya ilişkin hiç şüphesiz diğer konu ise evlilik malları ve nafakaya ilişkindir. Evlilik mallarıyla alakalı MÖHUK madde 15’e bakmak gerekir:
“ (1) Evlilik malları hakkında eşler evlenme anındaki mutad mesken veya millî hukuklarından birini açık olarak seçebilirler; böyle bir seçimin yapılmamış olması hâlinde evlilik malları hakkında eşlerin evlenme anındaki müşterek millî hukuku, bulunmaması hâlinde evlenme anındaki müşterek mutad mesken hukuku, bunun da bulunmaması hâlinde Türk hukuku uygulanır.
MÖHUK madde 15’in 2. fıkrası ise taşınmazlara ilişkin istisnayı vurgulamaktadır:
“(2) Malların tasfiyesinde, taşınmazlar için bulundukları ülke hukuku uygulanır.”
Nafaka davalarında ise durum değişmektedir. 5718 sayılı MÖHUK m.19 nafaka davalarına uygulanacak hukuku düzenlemiştir:
“MADDE 19 – (1) Nafaka talepleri, nafaka alacaklısının mutad meskeni hukukuna tâbidir.”
Diğer yandan söz konusu maddeler gözetilerek uygulanacak hukuk belirlenirken, MÖHUK madde 5’e de burada atıf yapmak ve mutlaka göz önünde bulundurmak gerekmektedir:
“MADDE 5 – (1) Yetkili yabancı hukukun belirli bir olaya uygulanan hükmünün Türk kamu düzenine açıkça aykırı olması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz; gerekli görülen hâllerde, Türk hukuku uygulanır.”
Öyleyse boşanma ve ferilerine ilişkin davalarda uygulanacak hukuk belirlenirken MÖHUK 5, 14, 15, 19. maddeleri incelemek gerekir. Bu maddeler, boşanma davasında tarafların müşterek milli hukuku, yoksa mutad mesken hukuku yoksa Türk hukuku uygulanacağını; nafaka davalarında mutad mesken hukukunun uygulanacağını; mal rejimi davalarında ise boşanmadan farklı olarak mutad mesken “veya” müşterek milli hukukun uygulanacağını bulunmaması halinde “evlenme anına” bakılacağına ve bu da yoksa Türk hukukununun uygulanacağı düzenlenmiştir. Öte yandan taşınmazlarla ilgili ise yukarda yer verdiğimiz istisna söz konusudur.
Eğer iki Türk vatandaşı yurtdışında boşanma işlemini gerçekleştirdilerse bu durumda bu boşanmanın Türk hukukunda geçerlilik kazanması için tanıma-tenfiz davası açılması gereklidir. Yalnızca boşanma davası ise tanıma; nafaka-tazminat vb. uygulama gerektiren kararlarda tenfiz gerekmektedir. Tenfiz, tanıma kararlarından daha kapsayıcı olup tanımayı da içinde barındırmaktadır. Ancak uygulamada “tanınması ve tenfiz edilmesi istemiyle açılan davalarda “tanınması ve tenfizine karar verilmesine” şeklinde hüküm kurulduğu dosyalarım da oldu. Ayrıca eski dosyaları okuduğumda da benzer hükümlerin olduğunu gördüm.
Tenfiz davası MÖHUK madde 50 ila madde 63 arasında düzenlenmiştir. Aşağıdaki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında ise konu oldukça anlaşılır şekilde ele alınmıştır:
“Hukuk davalarının usul hukukuna ilişkin bir vasıflandırma olmasına, vasıflandırmaya ilişkin değerlendirmeler ile hangi tür davaların hukuk davası olacağı, tenfizin talep edildiği ülke hukukuna göre belirlenecek ve değerlendirilecektir. Diğer yönüyle; yabancı ilamın, verildiği ülke hukukuna göre şekli anlamda kesinleşmiş olması gerekir. Tenfiz davasında hukuki yarar şartı öncelikle incelenerek, kararı verecek olan hâkimin, yalnızca yabancı kararın tenfiz edilebilmesi için Türk Hukuku'nda aranan şartları taşıyıp taşımadığını irdelendikten sonra, şartların bulunması halinde artık tenfiz (exequatur) kararını verebilecektir. Tenfiz mahkemesinin, yabancı mahkemenin esasa uyguladığı hukuku ve aynı şekilde kendi usul hükümlerini doğru uygulayıp uygulamadığını inceleme ve yabancı ilamın içeriğini tetkik etme olanağı bulunmamaktadır (2675 s. MÖHUK m.38/c, 5718 s. MÖHUK m.54/a, b, c, ç). Ancak, yabancı mahkeme ilamının Türk kamu düzenine açıkça aykırı olması halinde, tenfize her şekilde engel bulunduğu 5718 Sayılı Kanun'un amir hükmü gereğidir,…” şeklinde gerekçe ile tanıma ve tenfiz kavramları açıklanmış olup, buna göre; tenfiz mahkemesinin, özel hukuk ilişkisinden doğan bir uyuşmazlığa yönelik verilmiş bulunan yabancı mahkeme kararına ilişkin maddi hukuk ve usul hukuku denetimi yaparak, yabancı ilamın içeriğini tetkik etme olanağı bulunmadığına karar verilmiştir.” YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2017/2-2669 K. 2021/109 T. 18.2.2021
Yine yabancı mahkemelerinin kararlarının tanınmasına ilişkin bir diğer Yargıtay Hukuk Genel Kurul Kararı ise şu şekildedir:
"Sınır aşan ilişkilerin artan yoğunluğu, özellikle yabancı unsurlu evliliklerden kaynaklanan uyuşmazlıklar başta olmak üzere birçok özel hukuk soranlarına sebebiyet vermektedir. Her devlet kendi mahkemelerinin verdiği kararlarla ulusal çıkarlarını korumaya çalışırken, diğer yandan da beynelmilel faaliyetleri ve kişilerin haklarına saygı kurallarını da gözetmek durumundadır. Egemen devletlerin kendi mahkemelerinin verdiği kararların etkililiği o ülke ile sınırlıdır. Yabancı mahkeme kararlarının verildiği ülke dışında kabul edilmesi, hüküm ve sonuç doğurması ise kararın tanınması ve tenfizi ile mümkündür. Kural olarak tanıma ve tenfiz açılacak ayrı bir dava ile gerçekleştirilebilir. Bu davalar sonucunda tanıma veya tenfiz kararı verilmesiyle birlikte yabancı mahkeme kararı, mahalli mahkeme kararı kuvvet ve niteliğini kazanır (YHGK, 18.10.2018 tarihli ve 2017/108 E., 2018/1459 K. sayılı kararı)." Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 18.02.2021 tarihli ve 2017/2669 E., 2021/109 K. sayılı kararı
Bu özet ve temel bilgilerin ardından dilerseniz bazı önemli noktalara ve kararlara temas edelim ve yazıyı sonlandıralım:
-Öncelikle uygulamada mavi kart (izinli olarak Türk vatandaşlığından çıkan kimseler) sahiplerinin taraf olduğu davaların yabancılık unsuru taşıyıp taşımadığı sorulmaktadır. Mavi kart taşıyan kişilerin işlemlerinde yabancılık unsuru söz konusu değildir.
-Boşanma davasından sonra açılacak olan tazminat davalarındaki 1 yıllık zamanaşımı (TMK 178) tanıma-tenfiz davalarının kesinleşmelerinden itibaren 1 yıldır:
“tarafların boşanmalarına esas yabancı mahkeme kararı için Kırşehir Aile Mahkemesi'nin 2012/467 E. ve 2013/162 K. sayılı kararı ile tanıma kararı verildiği bu kararın 29.03.2013 tarihinde kesinleştiği, davacının bu tarihten sonra eldeki davayı TMK'nın 178. maddesi uyarınca 08.11.2013 tarihinde yasal süresi içerisinde açtığı ve davalıdan TMK'nın 174/1-2 ve 175. maddelerine göre maddi-manevi tazminat ve yoksulluk nafakası talep ettiği, hâl böyle olunca, yabancı mahkeme kararının tanınmasıyla birlikte boşanmaya sebep olan olaylara yönelik kusur durumunun kesin delil kabul edilerek, tarafların boşanmalarına esas kararda yer alan kusur belirlemesi gözetilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2017/2-2669 K. 2021/109 T. 18.2.2021
-Yabancı unsurlu boşanma davalarında eğer taraflardan biri yurtdışında ise Adalet Bakanlığı Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak “Yurt Dışı Tebligat ve İstinabe Taleplerinde Uyulması Gereken Usul ve Esaslara İlişkin Tebliğ” uyarınca işlemler yapılır. Bu tebliğde istinabe işlemleri için gerekli masraflar ve diğer hususlar ayrıntılı bir biçimde ele alınmıştır. Bu masrafları ilgili bankalardan yatırdıktan sonra dekontlarının bankaya sunulması gerekir.
Örneğin boşanma davalarında ekonomik ve sosyal durum araştırması için istinabe talep edilebilmektedir.
Yine tanık dinletilmesi de istinabe yoluyla mümkündür. Ayrıca yurtdışında bulunan Türk vatandaşı olan tanıklar için HMK 244 gereği soru kağıdı yollanabilir. Bu durumda yine bankadan masraflar yatırılır, sorulması istenen sorular mahkemeye beyan olarak sunulur, hakim ayrıca sorulmasını istediği soruları da ekler, elçilik vasıtasıyla işlemler yapılır ve tanık yazılı beyanlarını süresi içerisinde elçiliğe sunar ve elçilik mahkemeye gönderir. Böylece tanık dinlenmiş sayılır. Eğer ihtiyaç duyulursa ek sorular da sorulabilir.
-Yabancı unsurlu davalarda pek çok kez Dışişleri Bakanlığı’na da müzekkere yazılmakta, bilgi istenmektedir. Bu bilgiler anlaşma vs. varlığına ilişkin olabilmektedir. Ayrıca yine yabancı unsurlu davalarda Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak “mütekabiliyet ilkesi” hususunda görüş bildirilmesi istenebilmektedir.
-Boşanma davalarında tanıma ve tenfiz isteminde mahkemelerin kararlarında da görüleceği üzere belli başlı önemli hususlar vardır: Tanıma ve tenfiz istenen kararın kesinleşmesi, hükmün kamu düzenine ve Türk kanunlarına aykırı olmaması, ilamın tanınmasını mümkün kılan fiili uygulamanın bulunması, kanuni şartları haiz olması
Kamu düzenine aykırılık hususu ise oldukça geniş, kapsamlı ve tartışılan bir konudur. Ahmet Cemal Ruhi’nin Türk Hukukunda Yabancı Boşanma İlamlarının Tanınması ve Tenfizi adlı eserinde bu husustaki örnekler dikkat çekicidir. Özetle, Danimarka’da lezbiyen bir evliliğin boşanma ilamının Türkiye’de tanınması hususunda yazar kamu düzenine aykırılıktan (mutlak butlanla batıl bir evlilik söz konusudur) dolayı tanınmayacağı ve tenfiz edilemeyeceğini ancak boşanmanın fer’ilerine ilişkin kararların (tazminat vs.) hakkaniyet ilkesi gereği tenfiz edilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Yine adı geçen eserdeki bir diğer örnek ise Suudi Arabistan’daki talak ile boşanma ve kadının şahitliğinin tam şahitlik sayılmadığı şer’i mahkeme kararının tanınıp tanınmayacağına ilişkindir. Bu karara ilişkin Adalet Bakanlığı’ndan görüş alınmıştır ve nihayetinde mahkeme kadının da boşanmak istediği şekilde kabul beyanını da gözeterek boşanma davasını tanımıştır. İlgili yazıya ilişkin bilgiler şu şekildedir: Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü’nün 30.11.1990 Tarih ve 50308 Sayılı Yazısı.
-Anglosakson Hukuk Sisteminin benimsendiği bazı ülkelerde boşanma davalarında daha farklı usul benimsenebilmektedir. Örneğin, İngiltere’de gerçekleştirilen bir boşanma davasında davanın çok çok hızlı olduğunu ve kusur durumu belirlenmeksizin boşanmanın gerçekleştiğini, finansal konulara ilişkinse davaların ayrıca yürütüldüğünü gördüm. Ayrıca boşanmanın sonuçlarına ilişkin açılacak diğer davalarda da hükmü veren hakimin yetkili olduğu da beni şaşırttı. Örneğin müvekkilimin eski eşi, çocuklarıyla görüştüğü sırada şiddet uygulamıştı, buna ilişkin tedbir ve görüşmelerin yeniden düzenlenmesi başvurusunu aynı hakime yaptı ve hakim dosyaya vs. vakıf olduğu için hızlıca karar verdi. Aynı şekilde baba ile çocukların ilişki tesisine ilişkin kararda teslim yerinin ve saatinin ayrıntılı şekilde belirtilmiş olması ve bir uygulama ile takip ediliyor olması da beni düşündürmüştü.
-Yabancı unsurlu boşanma davalarında değinmemiz gereken bir diğer konu ise Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukukî Veçhelerine Dair Lahey Sözleşmesi’dir. Bu sözleşme ve ayrıca “Çocukların Velayetine ilişkin Kararların Tanınması ve Tenfizi ile Çocukların Velayetinin İadesine Dair Avrupa Sözleşmesi” mutlaka bilinmeli, velayet ve çocuk kaçırma durumunda sözleşmelerin öngördüğü prosedürler işletilmelidir.
Ayrıca çocukların yurtdışına çıkarılacağı zamanlarda yurtdışı çıkış izni (noterden düzenlenecek muvafakatname) hususu da önemlidir. Velayet bir ebeveyndeyse Türk hukukuna göre bir diğer ebeveynin iznine gerek yoktur ancak uygulamada sorun yaşanmaması için mümkünse noterden bu muvafakatnamenin düzenletilmesini tavsiye ederim.
Söz konusu sözleşmelere ilişkin bir Yargıtay HGK kararı şu şekildedir:
“Yukarıda açıklandığı üzere sözleşme, çocuğun velayet hakkı ihlal edilerek bir ülkeden diğer bir ülkeye götürülmesi veya alıkonulmasının zararlı etkilerinden uluslararası alanda korunması amacına yönelik olduğundan, çocuğun derhal mutad meskeninin bulunduğu ülkeye geri dönmesini ve şahsi ilişki kurma hakkına riayet edilmesini sağlamak üzere hazırlanmıştır. Mahkemenin, çocuğun iadesi başvurusu hakkında bir karar verebilmesi için öncelikle çocuğun yerinin değiştirilmesinin veya alıkonulmasının haksız olup olmadığını tespit etmesi gereklidir. Mahkeme böyle bir tespiti yaparken, çocuğun mutad meskeni hukukunu veya çocuğun mutad meskeninin yetkili makamlarınca verilmiş olan kararları dikkate alabilir. Bu suretle, çocuğun haksız olarak yerinin değiştirilmiş olduğu veya alıkonulduğu tespit edilirse, sözleşmenin 12’nci maddesinin 1 ve 2’nci fıkraları ile 13 ve 20’nci madde hükümleri göz önünde tutularak iadesine karar verilip verilmeyeceği değerlendirilmelidir.” Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2017/2489 Esas ve 2018/1473 Karar Sayılı İlamı
-Son olarak babalık davalarına değinmek istiyorum. Evlilik dışı çocukların soy bağının tespiti amacıyla açılan bu davalar kamu düzenine ilişkindir. Dava eğer küçüğe açılacaksa öncelikle kayyımlık davası açılmalıdır ve Sulh Hukuk Mahkemesinden yetki alınmalıdır. Sonrasında kayyım davayı açar. Kayyım genelde dosyayı yürütecek avukat olur. Sonrasında aile mahkemesinde babalık davası açılır. Bu tür davalarda DNA raporu önemlidir. Bu nedenle teminat yatırılması da talep edilmektedir. Ayrıca dava dilekçesinde ebeveynlerin adı, soyadı, adresi kimlik bilgileri ile küçüğün bilgileri yazılmış olmalıdır. Bu tür davalar mahkemece Cumhuriyet Savcısı’na da ihbar edilir.
Özet bir biçimde yabancıların Türkiye’de evlenmesi ve boşanması, boşanma ilamlarının tanıma-tenfizi üzerinde durduğum bu yazıyı burada sonlandırıyorum. Yazımın sonunda, konuyla ilgisi olmasa da meslektaşlarıma faydası olacağını düşündüğüm ve okumaktan keyif aldığım, içeriğindeki her makaleden fevkalede müstefit olduğum bir eseri de önermek istiyorum: Nobelite, Prof. Dr. Can Aktan. Ayrıca Profesör Can Aktan hocanın web sayfasını da meslektaşlarıma öneriyorum.
Serinin bir diğer yazısında görüşmek üzere…
>> YABANCILAR HUKUKUNA İLİŞKİN PRATİK BİLGİLER-1
(Oturma İzni, Sınır Dışı Edilme, INAD Yolcu, İdari Gözetim, Giriş Yasağı)
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Doğan, Vahit, Türk Yabancılar Hukuku, Yetkin, 2023
Ruhi, A. C. (2020). Türk Hukukunda Yabancı Boşanma İlamlarının Tanınması ve Tenfizi. On İki Levha Yayıncılık
Sezişli, V. . (2021). Yabancı boşanma kararlarının tanınması ve tenfizi (Yayın No: 705964) [Doktora, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi]. Yükseköğretim Kurulu. https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezDetay.jsp?id=TRXYnhgq67WRI_i_vC80OQ&no=1rrmBzJJbh3cAgVCFFichw.
Tezgel, M. . (2011). Türk Hukukunda yabancı boşanma kararlarının tanınması ve tenfizi (Yayın No: 288355) [Yüksek Lisans, Ankara Üniversitesi]. Yükseköğretim Kurulu. https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezDetay.jsp?id=cBVeQN3F813HMz4hBHL2mg&no=kvWsT1y2I4TXJeNkaxT0FA.
Öner, Şebnem Nebioğlu, Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Yönlerine Dair Lahey Sözleşmesi:Amacı, Uygulaması ve Kısa Bir İçtihat Analizi, TBB Dergisi 2014, http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2014-115-1438#:~:text=Uluslararası%20Çocuk%20Kaçırmanın%20Hukuki%20Yönlerine,tasarlanmış%20etkili%20bir%20mekanizma%20öngörmektedir.
https://www.nvi.gov.tr/kurumlar/nvi.gov.tr/mevzuat/nufusmevzuat/milletlerarasi/DigerSozlesmeler/cocuklarin_velayetine_iliskin_tenfizi_cocuklarin_velayetinin_iadesine_dair_avrupa_sozlesmesi.pdf