Uzlaştırma müessesesi ceza hukuku yargılamalarında alternatif bir çözüm metodu olarak kanunda yer almaktadır. Uzlaştırma kurumu 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu 253-254;05.08.2017 tarih ve 30145 sayılı uzlaştırma yönetmeliğinde düzenlenmiştir.Uzlaştırma fonksiyonel ve organik anlamda bir yargı işlemidir. Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulu da bir kararında şu tanımı yapmaktadır ''Uzlaştırma kurumu, uyuşmazlığın yargı dışı yolla ve fakat adli makamlar denetiminde çözümlenmesini amaçlayan bir alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Uzlaştırma; bu kapsama giren suçlarda, fail ve mağdurun suçtan doğan zararın giderilmesi konusunda anlaşmalarına bağlı olarak, devletin de ceza soruşturması veya kovuşturmasından vazgeçmesi ve suçun işlenmesiyle bozulan toplumsal düzenin barış yoluyla yeniden tesisini sağlayıcı nitelikte bir hukuksal kurumdur'' (Yargıtay CGK-2022/42 K). Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere kovuşturma aşamasından önce,soruşturma aşamasında Savcılık Makamı'nın kamu davası açmadan önce tabir-i caiz ise taraflara son kez anlaşma şansı verdiği bir aşamadır. Uzlaştırma kurumu ile bir suçun fail ve mağduru, kovuşturmaya geçmeden önce, uzlaştırmacı huzurunda iradi olarak bir araya gelirler ve mağduriyetin giderilmesi hususunda anlaşmaya çalışırlar. Fail ile mağdur bir araya gelmek istemiyorlarsa uzlaşma görüşmeleri aracılar tarafından yürütülrbilir. Uzlaşma kurumu ile yargılamanın hızlandırılması, mahkemelere gelen iş yükünün azaltılması, yargılama maliyetlerinin düşürülmesi, mağdurun ve genel olarak kamunun yararlarının korunması, failin uzlaşma ile işlediği suçun sorumluluğunu kabul edip üstlenerek ve sonuçlarını da gidererek toplumla yeniden bütünleşmesi, kamusal barışın yeniden kurulması, failin daha ağır cezalardan kurtulması amaçlanmıştır. Bu arada hukuk davalarında görülen arabuluculuk süreci ile uzlaştırma sürecinin karıştırılmaması gerekmektedir. Herhangi bir suç ile bağlantısı olmayan özel hukuk uyuşmazlıklarının mahkeme dışı çözüm yöntemine uzlaşma değil, “arabuluculuk” denilmektedir (Arabuluculuk Kanunu md.2)

Bu yazımızda uslaştırma kurumunun ön aşamasından bahsedeceğiz. Bir sonraki yazımızda ise anlaşma ve anlaşmama durumunda meydana gelecek olan neticeleri ele alacağız.

Öncelikle uzlaştırmanın ana şartlarından bahsedecek olursak;

Mağdurun gerçek kişi veya suçtan zarar görenin özel hukuk tüzel kişisi olduğu suçlar uzlaştırma kapsamındadır. Kamu tüzel kişileri aleyhine işlenen suçun vasfı ve cezası ne olursa olsun uzlaştırma hükümlerinin uygulanması mümkün değildir (CMK md.253/1).

Kaidem olarak soruşturulması ve kovuşturulması şikayete tabi tüm suçlar uzlaştırma kapsamındadır (CMK md.253/1-a).

Şikayete tabi suçlar hariç olmak üzere; TCK dışındaki özel kanunlarda düzenlenen suçlara uzlaştırma hükümlerinin uygulanabilmesi için, ilgili özel kanunda uzlaştırma yoluna gidilebileceğine dair açık hüküm olmalıdır (CMK md.253/2). Yani, şikayete tabi suçlar ister özel kanunda isterse TCK’da olsun uzlaşma hükümlerine tabidir. Ancak, özel kanunlarda şikayete tabi olmayan bir suçun uzlaşma kapsamına girebilmesi için özel kanundaki bir hükümle uzlaşmanın düzenlenmesi gerekir.

Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda hiçbir şekilde uzlaştırma yoluna gidilemez.

Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte aynı mağdura karşı işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz (CMK md.253/3).

Suçun birden fazla faili varsa; aralarında iştirak ilişkisi olsun veya olmasın, ancak uzlaşan fail uzlaşma hükümlerinden yararlanır. Çok failli suçlarda mağdur tüm faillerle uzlaşabileceği gibi sadece bir veya birkaç faille de uzlaşabilir. Uzlaşılmayan fail veya faiiler hakkında soruşturmaya veya kamu davasına devam edilir.

Suçun birden fazla mağduru varsa; şüpheli veya sanık tüm mağdurlarla uzlaşmak zorundadır. Şüpheli veya sanık tüm mağdurlarla uzlaşma ise uzlaştırma hükümlerinden yararlanamaz.

Taraflar arasında uzlaşma sağlandığı takdirde, soruşturma konusu suç nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası açılamaz; açılmış olan maddi ve manevi tazminat davasından feragat edilmiş sayılır (CMK m.253/19)

Çocuklara özgü uzlaştırma hükümleri ise şöyledir;

Suça sürüklenen 18 yaşından küçük çocuklar bakımından; suçun kamu tüzel kişisi aleyhine işlenmemesi kaydıyla, üst sınırı 3 yılı geçmeyen hapis veya adli para cezası gerektiren suçlar uzlaştırma kapsamındadır (CMK md.253/1-c).

Uzlaşma uygulamasında çocukların işlediği suçun şikayete tabi suçlardan olup olmamasının bir önemi yoktur. Önemli olan suçun kamu tüzel kişisine karşı işlenmemiş olması ve üst sınırının uzlaşmaya elverişli olmasıdır. Yine çocukların işlediği suçların mağduru veya zarar göreni kamu tüzel kişisi ise, çocuklar açısından da uzlaşma hükümlerinin uygulanması mümkün değildir.

1. TARAFLARA UZLAŞMA TEKLİFİNDE BULUNULMASI

CMK madde 253/4’te soruşturmaya konu suçun uzlaştırma kapsamına girmesi ve kamu davası açılması için yeterli şüphenin bulunması halinde, dosyanın Cumhuriyet Savcısı tarafından uzlaştırma bürosuna gönderileceği, uzlaştırma bürosunca görevlendirilen uzlaştırmacının da şüpheli ile mağdur ya da suçtan zarar görene uzlaşma girişiminde bulunacağı, şüphelinin ya da mağdurun veya suçtan zarar görenin reşit olmaması durumunda ise uzlaşma teklifinin kanuni temsilcilerine yapılacağı düzenlenmiştir. Uzlaştırma Yönetmeliği madde 29’da uzlaşmanın usulüne ilişkin düzenlenmeye yer verilmiştir. Bu maddeye göre; “(1) Uzlaştırmacı; şüpheli, sanık, katılan, mağdur veya suçtan zarar görene uzlaşma teklifinde bulunur. Şüpheli, sanık, katılan, mağdur veya suçtan zarar görenin reşit olmaması ya da kısıtlı olması hâli ile mağdur veya suçtan zarar görenin ayırt etme gücü bulunmaması durumunda, uzlaşma teklifi kanunî temsilcilerine yapılır.

(2)   Müştekinin veya suçtan zarar görenin özel hukuk tüzel kişisi olması hâlinde vekâletnamede özel yetki var ise vekile de uzlaşma teklifinde bulunulabilir.

(3)    Uzlaştırmacı, uzlaşma teklifini büro aracılığıyla açıklamalı tebligat, istinabe veya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) yoluyla da yapabilir.

(4)     Uzlaşma teklif formunun istinabe suretiyle imzalatılması gereken hâllerde, teklif formu tarafın bulunduğu yer Cumhuriyet başsavcılığı istinabe bürosu aracılığıyla imzalatılır.

(5)  Uzlaştırmacı tarafından yapılacak uzlaşma teklifi, Ek-4’te yer alan uzlaşmanın mahiyeti ile uzlaşmayı kabul veya reddetmenin hukukî sonuçlarının bulunduğu Uzlaşma Teklif Formu’nda yer alan bilgilerin açıklanması ve teklif formunun hazır bulunan ilgiliye imzalatılarak verilmesi suretiyle yapılır. Uzlaştırmacı tarafından bilgilendirme yükümlülüğünün yerine getirildiğine ve uzlaşma teklifinde bulunulduğuna ilişkin formun imzalı örneği uzlaştırma evrakı içine konulur

(6)    Uzlaştırmacının uzlaşma teklifinde bulunacağı şüpheli, sanık, katılan, mağdur veya suçtan zarar gören ya da kanunî temsilcilerine iletişim araçlarıyla ulaşılamaması hâlinde açıklamalı uzlaşma teklifi büro aracılığıyla yapılır. Bu işlem uzlaştır maçının, büroya başvurarak teklif formunu vermesi üzerine gerçekleştirilir.

(7)    Uzlaşma teklifinde bulunmak için çağrı; telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle de yapılabilir. Ancak, bu çağrı uzlaşma teklifi anlamına gelmez.”

Mevcut teklif, taraflara uzlaşma teklif formunun verilmesiyle ve hazır bulunanlara formun imzalatılması suretiyle gerçekleşir. Uzlaştırmacının taraflara uazlaşıp uzlaşmayacaklarını sormanın yanında başkaca görevleri de bulunmaktadır. Teklif yapılırken,taraflara uzlaştırmanın mahiyeti ile uzlaşmayı kabul veya reddetmenin sonuçları hakkında da bilgi verilmelidir. Uzlaştırmacı iletişim vasıtaları ile taraflara ulaşamadıysa açıklamalı uzlaşma teklifi uzlaştırma bürosunca yapılır.Yönetmelik madde 29/7“Uzlaşma teklifinde bulunmak için çağrı; telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle de yapılabilir. Ancak, bu çağrı uzlaşma teklifi anlamına gelmez” Bu fıkrada söz edilen iletişim araçları ile yapılan çağrılar uzlaşma teklifi anlamına gelmez.

Önemle belirtmek istediğimiz husus şudur ki teklif ve teklif yerine geçen aracı yollar birbirine karıştırılmamalıdır. Nitekim telefon, telgraf, faks, elektronik posta teklif değil aracı kanallardır. Bu araçlarla taraflara ulaşılıp teklifin yapılası için görüşmeye çağrılırlar. Bu durum sürecin daha hızlı ve kolay ve de etkin olmasını sağlayacaktır. Dolayısıyla uzlaştırma müessesindeki etkililiği arttıracaktır.

2. UZLAŞMA TEKLİFİNİN USULÜNE UYGUN YAPILABİLMESİ İÇİN GEREKLİ OLAN KOŞULLAR

CMUY madde 29: “Uzlaştırmacı; şüpheli, sanık, katılan, mağdur veya suçtan zarar görene uzlaşma teklifinde bulunur. Şüpheli, sanık, katılan, mağdur veya suçtan zarar görenin reşit olmaması ya da kısıtlı olması hâli ile mağdur veya suçtan zarar görenin ayırt etme gücü bulunmaması durumunda, uzlaşma teklifi kanunî temsilcilerine yapılır.” Bu madde dikkate alındığında ayrıt etme gücü bulunmayan kişilere uzlaştırma teklifi yapılamaz.

Uzlaşma teklifi iletilecek şüphelinin, kısıtlanması gereken bir durumu olduğunda, uzlaşma teklif edilecek kişinin ayırt etme gücüne sahip olup olmadığı, uzlaştırma bürosunda görevli Cumhuriyet Savcısı ve görevlendirilen uzlaştırmacı tarafından araştırılmalı ve buna göre uzlaşma teklifinin muhatabı belirlenmelidir.Şahsın kısıtlanması gerekliliği tespit edildikten sonra ise 4721 Sayılı TMK-403 ve devamı gereği şüpheliye öncelikle vasi atanması gerekecektir. TMK’de vesayeti gerektiren haller olarak sayılan hallerin varlığı durumunda olup bu durumun bilinmemesi sebebiyle hakkında vesayet veya kısıtlılık kararı verilmemiş kişiler için öncelikle vesayet makamına bildirimde bulunulmalı ve eğer şüpheli vesayet altına alınırsa vasisine, vesayet altına alınmasına gerek görülmezse de kendisine uzlaşma teklifi yapılmalıdır.

Adli kolluk, kesinlikle uzlaşma teklif edemez ve uzlaştırma yapamaz. Suça sürüklenen çocuklara soruşturma, ÇKK madde 15/1 gereği çocuk bürosunda görevli Cumhuriyet Savcısı tarafından görevlendirilecek olan uzlaştırmacı tarafından uzlaştırma işlemleri yürütülür.

Çocuk Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 20/1 maddesindeki düzenleme gereği, ÇKK kapsamındaki çocuklar hakkında, “… mahkemeler, çocuk hâkimleri veya Cumhuriyet savcılarınca gerektiğinde çocuğun bireysel özelliklerini ve sosyal çevresini gösteren inceleme yaptırılabilir. Soruşturma ve kovuşturma aşamalarında çocuğun, veli veya vasisi ya da müdafi veya bu kimselerin avukatları da mahkeme veya çocuk hâkimine müracaat ederek çocuk hakkında sosyal inceleme yapılmasını talep edebilirler.” Buna ek olarak, aynı maddenin devam eden fıkralarına göre; fiili işlediği sırada on iki yaşını bitirmiş ancak on beş yaşını doldurmamış olan çocuklarla on beş yaşını doldurmuş fakat on sekiz yaşını doldurmamış sağır ve dilsizlerin işledikleri fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığının takdiri bakımından sosyal inceleme yaptırılması zorunlu tutulmuştur. Bu incelemeyi yapma yetkisi çocuk mahkemelerine ve çocuk ağır ceza mahkemelerine, çocuk mahkemesi bulunmayan yerlerde ise aile ya da asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ceza mahkemelerine verilmiştir.

Fili işlediği sırada on iki yaşını doldurmuş olup da on beş yaşını doldurmamış olan suça sürüklenen çocuk veya suç mağduru çocuk reşit olmadığından, temyiz kudretine sahip olsa da uzlaşma teklifi kanuni temsilcisine yapılacaktır. Buradan yola çıkılarak, mağdur çocuğun şahsa sıkı sıkıya bağlı olan şikâyet hakkına sahip olmasına rağmen, uzlaşma teklifinin muhatabı olamayacağı sonucuna ulaşılmaktadır.

CMUY madde 29/2’de “Müştekinin veya suçtan zarar görenin özel hukuk tüzel kişisi olması halinde vekâletnamede özel yetki var ise vekile de uzlaşma teklifinde bulunulabilir.” denilerek vekile ya da müdafiye yapılacak uzlaşma teklifinin, sadece özel hukuk tüzel kişisinin suçtan zarar gören sıfatını haiz olduğu durumlara bağlandığı başka bir ifadeyle, uzlaşma teklifinin bizzat şüpheli, mağdur ya da suçtan zarar görene yapılması gerektiği, ancak bu kişileri reşit olmaması halinde kanuni temsilcilerine teklif yapılabileceği düzenlenmiştir.

3. UZLAŞMA TEKLİFİNİN AÇIKLAMALI TEBLİGAT VEYA İSTİNABE YOLUYLA YAPILMASI

Uzlaşma teklifi yapılacak kişi hükümlü ise bu durumda Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik- 20 gereği hükümlünün uzlaştırmaya tabi bir suçun tarafı olması, uzlaştırma yoluna gidilmesi ve hükümlünün rıza göstermesi durumunda; “uzlaştırmacı olarak atanan kişi ile görevlendirme belgesinin ibrazı üzerine, bu iş için ayrılan görüşme yerlerinde, mesai gün ve saatleri içerisinde, konuşulanların duyulamayacağı, ancak güvenlik nedeniyle görülebileceği bir biçimde, açık görüş usulüne uygun olarak görüştürülür.”

CMK madde 253/4’te ve CMUY madde 29/3’te belirtildiği üzere, uzlaştırmacı, uzlaşma teklifini uzlaştırma bürosu aracılığıyla açıklamalı tebligat, istinabe veya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) yoluyla da yapabilir. CMUY madde 29/4’te uzlaşma teklif formunun istinabe suretiyle imzalatılması gereken durumlarda, teklif formunun tarafın bulunduğu yer Cumhuriyet başsavcılığı istinabe bürosu kanalıyla imzalatılacağı düzenlenmiştir. Uzlaşma teklif formu, uzlaştırma bürosu aracılığıyla Tebligat Kanunu ve Tebligat Tüzüğü hükümlerine uygun olacak şekilde tebliğ mazbatalı zarf içerisinde gönderilmelidir

Şüpheli, sanık, suçtan zarar gören ya da bunların reşit olmaması durumunda kanuni temsilcileri, kendilerine doğrudan açıklamalı tebligat, istinabe veya SEGBİS yoluyla uzlaşma teklifinde bulunulmasından itibaren üç gün içinde kararlarını teklifi yapan uzlaştırmacıya bildirmedikleri takdirde, CMUY- 30 gereği uzlaşma teklifini reddetmiş sayılırlar ve diğerlerine uzlaşma teklifinde bulunulmaz. Ancak CMK- 255 uyarınca aralarında iştirak ilişkisi olsun veya olmasın birden çok kişi tarafından işlenen suçlarda, ancak uzlaşan kişi uzlaşmadan yararlanacağından, bu durumda istisnai olarak diğerlerine uzlaşma teklifinde bulunulabilir.

4. UZLAŞMA TEKLİFİNİN YAPILMA SIRASI VE ZAMANI

Uzlaştırmacı, öncelikle şüpheli ya da sanığa uzlaşma teklif edebilir veya önce mağdura, suçtan zarar görene ya da katılana da sorabilir. Uzlaşma teklifinin ilk önce kime yapılması gerektiği hususunda CMK’de ve CMUY’de kesin bir kural yoktur.

Uzlaşma teklifinin kabul edilmesini sağlamak için, teklifin doğru zamanda yapılması önemlidir. CMUY’de uzlaşma teklifinin ne zaman yapılması gerektiğine ilişkin düzenlemeye madde 12/5’te yer verilmiştir. Buna göre, uzlaşma teklifi suçun işlendiği tarihten itibaren bir aylık süre geçmeden yapılamaz. Kanun koyucu taraflara hemen uzlaşma teklif edilmeyerek belli bir sakinleşme (soğuma) süresi tanınmasını uygun görmüştür.

5. UZLAŞMA TEKLİFİNİN YAPILAMAMASI VE HAKKINDA YAKALAMA EMRİ BULUNAN ŞÜPHELİ VEYA SANIĞA UZLAŞMA TEKLİFİ

CMK madde 253/6’ya göre “Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma veya kovuşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye, sanığa veya kanunî temsilcisine ulaşılamaması hâlinde soruşturma veya kovuşturma konusu suçla ilgili uzlaştırma yoluna gidilmez.”

Taraflara ulaşılamaması veya yurt dışında olmaları durumunda uzlaştırma yoluna gidilememesi kuralı, şüpheli veya sanık hakkında yakalama emri bulunması durumunda da gözetilmelidir. Mevzuatta, şüpheli veya sanık hakkında, ancak ona ulaşılamadığı hallerde yakalama emri çıkarılabildiği düzenlendiğinden, uzlaştırma kapsamında kalan bir suçun şüphelisi veya sanığı hakkında, ona ulaşılamaması nedeniyle yakalama emri çıkarılmışsa uzlaştırma yoluna gidilmesinde menfaat yoktur. Böyle bir durumda uzlaştırmacının, CMK madde 253/6’ya göre uzlaştırmanın mümkün olmadığını tutanağa bağlaması da yerinde olmayacaktır, zira şüpheli ya da sanığın yakalama emri üzerine yakalanarak ifadesi alınmadan dosyanın sonuçlandırılması mümkün olmayacaktır.

Yakalanamamış ve ifadesi alınamamış olan şüpheli yahut sanığın uzlaşmak istemediğini peşinen kabul etmek isabetli olmayacak, yakalama emrinin infazına kadar uzlaştırma yoluna gitmemek, yakalama emrinin infazından sonra, şüpheli veya sanığın adresinin tespit edilmesinin ardından dosyayı uzlaştırma bürosuna göndermek daha uygun olacaktır. Soruşturma evresinde, şüpheli hakkında yakalama emri var ise Cumhuriyet Savcısı bir süre yakalama emrinin infaz edilmesini bekleyip şüphelinin ifadesini almaya çalışmalı, fakat dosyanın sürüncemede kalmaması ve zamanaşımına uğramaması için de belli bir süre sonra iddianame düzenlemelidir.

6. UZLAŞMA TEKLİFİNİN İÇERİĞİ VE TARAFLARIN BİLGİLENDİRİLMESİ

Uzlaştırmacı tarafından bilgilendirme yükümlülüğünün yerine getirildiğine ve uzlaşma teklifinde bulunulduğuna ilişkin formun imzalı örneğinin uzlaştırma evrakı içine konulmalıdır. Uzlaştırmacı, soruşturma dosyası ve varsa sosyal inceleme raporunu inceleyip suçtan zarar gören ve şüpheli veya sanık ya da onların kanuni temsilcisi ya da vekili ile ön görüşme yapmak üzere onları ayrı ayrı ya da bir arada yönetmelikteki usule uygun şekilde davet eder.

Ön görüşme sonunda uzlaştırmaya başvurulması için gereken şartlar sağlanamazsa, bu durumda dosya, yazılı bir raporla birlikte uzlaştırma bürosuna iade edilir. Uzlaştırmacı, taraflarla yaptığı ön görüşmede; ceza adaleti sisteminin yani soruşturma, kovuşturma evrelerinin ve uzlaştırma sürecinin nasıl işlediği ve hangi şartların sağlanması gerektiği, savcılık tarafından şüpheliye veya sanığa karşı yapılan suçlamanın ne olduğu, uzlaştırma kapsamında şüpheliye veya sanığa ve suçtan zarar görene tanınan hakların ne olduğu, mahkemedeki muhakeme süreciyle uzlaştırma arasında ne gibi farklar olduğu, muhakeme ve uzlaştırma sürecinden sonra ne gibi sonuçların ortaya çıkacağı, uzlaştırma süreci için bir ücret ödenip ödenmeyeceği hususlarında tarafları bilgilendirmelidir.

Bilgilendirme yapılmasının ardından taraflar yönünden bazı hususların belirlenmesi gerekmektedir. Şüpheli veya sanık yönünden; şüphelinin veya sanığın suç teşkil eden fiilin sorumluluğunu üstlenip üstlenemediği, şüphelinin veya sanığın uzlaşma önerisini kabul edip etmediği, şüphelinin veya sanığın sebep olduğu zarar veya mağduriyetin giderimi için istekli olup olmadığı, şüphelinin veya sanığın suç teşkil eden fiil ile uyuşmazlığı birbirinden ayırıp ayıramadığı ve şüphelinin veya sanığın uyuşmazlığa ilişkin şahsi fikirlerinin ne olduğu belirlenmelidir. Suçtan zarar gören yönünden ise; uzlaştırma sürecine aktif olarak katılıp katılmayacağı, mağdurun veya suçtan zarar görenin uzlaştırmadaki konumu ve menfaatleri, suçtan zarar görenin korkularının neler olduğu ve uyuşmazlığa ilişkin şahsi düşüncelerinin neler olduğu ile suçtan zarar görenin suç teşkil eden fiille uyuşmazlığı birbirinden ayırıp ayıramadığı belirlenmelidir.

7. UZLAŞMA TEKLİFİNİN REDDİ VE KABULÜ

Taraflarca uzlaşma teklifine üç günlük süre içerisinde cevap verilmemesi yani teklifin zımnen reddedilmesi ya da teklifin taraflardan herhangi biri tarafından açıkça reddedilmesi durumunda, CMK madde 255 hariç tutulmak üzere, diğer tarafa teklifte bulunmaya gerek kalmadan uzlaştırma girişimi sonuçsuz kalmış sayılır. CMK madde 253/18 uyarınca “uzlaştırmanın sonuçsuz kalması halinde tekrar uzlaştırma yoluna gidilemez.” Buna ek olarak CMK madde 253/13’te ise “… Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenin kendisi veya kanunî temsilcisi ya da vekilinin müzakerelere katılmaktan imtina etmesi halinde, uzlaşmayı kabul etmemiş sayılır.” denilerek, uzlaştırma müzakerelerine katılmama durumu da ret sebebi olarak sayılmıştır.

Uzlaşma sağlanamazsa, Cumhuriyet savcısı soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olup, üst sınırı bir yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı, yeterli şüphenin varlığına rağmen, CMK madde 171/2 gereği kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verebilir ve suçtan zarar gören, bu karara CMK madde 173 hükümlerine göre itiraz edebilir.

CMK 253/16 ve CMUY madde 17/2’de yer verilen istisnaya göre, uzlaşma teklifinin reddedilmesine rağmen, şüpheliyle suçtan zarar gören uzlaştıklarını gösteren belgeyle (uzlaşma belgesi) en geç iddianamenin düzenlendiği tarihe kadar Cumhuriyet Savcısına başvurarak uzlaştıklarını beyan edebilirler. Burada şunu belirtmek istiyoruz ki red kararına rağmen kanun koyucu burada da yine taraflara düşünme fırsatı sunmak da ve sonuca uzlaşma yolu ile gidilmesinin yolunu yine açmaktadır.

CMUY madde 5/1 dikkate alınarak, uzlaşma teklifinin ancak taraflarının özgür ve aydınlatılmış iradeleriyle kabul edilmesi koşulu ile geçerli olabileceğini ve taraflardan herhangi birinin anlaşma yapılana kadar iradelerinden vazgeçebilirler.

Birden fazla kişinin mağduriyetine veya zarar görmesine sebebiyet veren bir suçtan dolayı uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için ise suçtan zarar görenlerin hepsinin uzlaşmayı kabul etmesi gerekirken aralarında iştirak ilişkisi olsun veya olmasın birden çok kişi tarafından işlenen suçlarda ise ancak uzlaşan kişi uzlaşmadan yararlanabilir. uzlaşma teklifinde bulunulması veya teklifin kabul edilmesi, CMK 253/8’e göre soruşturma konusu suça ilişkin delillerin toplanmasına ve koruma tedbirlerinin uygulanmasına engel olmayacaktır.

Bu yazımızda öncelikle uzlaştırma müessesesinin tanımına ve de ön aşamalarına değinmiş bulunmaktayız. Bir sonraki yazımızda ise soruşturma aşamasında uzlaşma sağlandığı durumlarda ve de kovuşturma aşamasında uzlaşma sağlandığı durumlarda ne tür kararlar verileceği ve de uzlaşma tutanağında yer alan hükümlere aykırı davranıldığında ne tür işlemler yapılacağı konusunu ele alacağız.

Av. Emre APAK