Silahlı veya silahsız örgütlerin kendi aralarındaki iletişimleri etkili ve yoğun bir şekilde devam etmekte olup örgütlerin iletişim ağlarının tespiti ve iletişim içeriklerinin temin edilmesi, örgüt kurucusu, örgüt yöneticisi ve örgüt üyelerinin afişe olmasını sağlayabileceği gibi örgüt şemasının ortaya çıkarılmasında da önemli bir işleve sahiptir. Ayrıca örgütün işlediği suçların belirlenmesi açısından etkili bir delillendirme yöntemi olarak kabul edilmektedir. Teknolojik deliller maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasında önemli bir veridir.

Örgüt üyelerinin birbiriyle iletişimde kullandıkları iletişim ağı görüşmelerinin içeriklerinin tespiti şartıyla bir delil olarak kullanılabilmektedir. Nitekim Yargıtay’ın aynı doğrultudaki bir kararında şöyle denilmektedir; “Sanığın suçu işlediğinin şüpheye yer bırakmayacak şekilde ispatı bakımından sanığın kullandığı iddia ve kabul edilen telefonuna el konularak incelenip incelenmediğinin dosya kapsamından anlaşılamamış olması, sanığın savunmaları ve savunmalarında söz konusu telefonun halen elde olduğunun beyan edilmiş olması karşısında, sanığın kullandığını beyan ettiği telefon numarasına ilişkin bylock tespit ve değerlendirme tutanağının ilgili birimden yeniden istenerek sanığın kullandığı iddia ve kabul edilen telefon makinesinin sanık tarafından kullanılmış olup olmadığına dair dosya içeriğinde yer alan BTK’ya ait evrakın akıbeti araştırılarak, varsa aslının dosyaya getirtilerek söz konusu telefon makinesine ait imei numarasının kopyalanmış olup olmadığının araştırılması; gerekli görülmesi halinde bu hususta bilirkişi raporu alınması; bylock tespit ve değerlendirme tutanağında sanığa ait olduğu kabul edilen ID’yi eklediği tespit edilmiş olan A…, N….H… adlı kişiler hakkında yürütülen bir soruşturma ya da kovuşturmanın bulunup bulunmadığı araştırıldıktan sonra varsa bu kişilerin beyanlarının ve bu kişiler hakkındaki tespit ve değerlendirme tutanaklarının getirtilmesinden ve gerekli görülmesi halinde tanık olarak dinlenilmelerinden sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmektedir”[1]. ByLock sisteminin kullanılması için indirilmesi yeterli olmayıp özel bir kurulum gerektiren, güçlü bir kriptolama yoluyla internet bağlantısı üzerinden iletişim sağlamak üzere, gönderilen her bir mesajın farklı bir kripto anahtarı ile şifrelenerek iletilmesine dayanan bir tasarıma sahiptir. Bu şifrelemenin, kullanıcıların kendi aralarında bilgi aktarırken üçüncü kişilerin bu bilgiye izinsiz şekilde (hack) ulaşmasını engellemeye yönelik bir güvenlik sistemi olduğu tespit edilmiştir[2].

"Bylock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bu suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle örgüt talimatı ile bu ağa dâhil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının her türlü şüpheden uzak, kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde kişinin örgütle bağlantısını gösteren bir delil olacağının" kabul edildiği gözetilerek; ByLock kullanıcısı olduğunu kabul etmeyen sanığın konumunun kuşkuya yer vermeyecek şekilde teknik verilerle tespiti bakımından hesabının bulunduğu bankalara, abonelikleri bulunan kurum ve kuruluşlara (internet, elektrik, su, doğalgaz, tv …) bildirdiği telefon numaralarının araştırılarak, bu telefon hatlarına ilişkin ByLock kaydı bulunup bulunmadığı, yine bu bağlamda sanığın adına kayıtlı yahut fiilen kullandığı hatlara ilişkin HTS kayıtları dosyaya getirtilip, iletişim içinde olduğu kişiler hakkında soruşturma olup olmadığı, bu kişilerin ByLock kullanıcısı olup olmadıkları, ByLock kullanıcısı olduklarının belirlenmesi halinde, tespit değerlendirme tutanaklarında sanığın ekleyenler yahut eklenenler arasında kaydının bulunup bulunmadığının tespitine çalışılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekir[3].

Bylock bilgilerinin hem soruşturma hem de kovuşturma aşamasında önemli bir delil olduğu açıktır. Ancak bu bilgilerin içerik olarak bilirkişi raporuyla aydınlatılmak suretiyle şüpheliye veya sanığa okunarak bylock tespitine yönelik savunmasının alınması gerekir. Nitekim Yargıtay’ın aynı doğrultudaki bir kararında şöyle denilmektedir; "ByLock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bu suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle; örgüt talimatı ile bu ağa dâhil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının, her türlü şüpheden uzak, kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde, kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olacağı''nın kabul edildiği dikkate alınarak, atılı suçun sübutu açısından belirleyici nitelikte olan ve temyiz aşamasında gelen detaylı ByLock tespit ve değerlendirme tutanağının CMK’nın 217. maddesi uyarınca duruşmada okunup tartışılmasından sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması, bozmayı gerektirmektedir[4].

Sanığın Bylock kullanıcı olmadığını ileri sürdüğü durumlardan teknik bir hata olup olmadığının araştırılması şarttır. Nitekim Yargıtay’ın aynı doğrultudaki bir kararında şöyle denilmektedir. ByLock kullanıcısı olduğunu kabul etmeyen sanığın, ByLock uygulamasını kullandığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde teknik verilerle tespiti halinde, ByLock kullanıcısı olduğuna dair delilin atılı suçun sübutu açısından belirleyici nitelikte olması karşısında, ilgili birimlerden adına kayıtlı 0533….. no.lu hatta ilişkin ayrıntılı ByLock tespit ve değerlendirme raporunun getirtilmesi ve UYAP'ta bulunan örgütlü suçlar bilgi havuzunda araştırma yapılarak herhangi bir şüpheli beyanı bulunup bulunmadığı araştırılıp var ise bu beyanlarla birlikte duruşmada CMK’nın 217. maddesi uyarınca sanık ve müdafisine okunarak diyeceklerinin sorulması, ayrıca sanık N….’ın eşi A..’ın hakkında aynı suçtan görülmekte olan soruşturma veya kovuşturma bulunup bulunmadığının araştırılması, bulunması halinde dosyanın getirtilerek incelenmesi, bahse konu 0530 ..  numaralı hattın kim tarafından kullanıldığına ilişkin varsa ilgili delillerin iş bu dosya içine derci ile tüm dosya kapsamının bir bütün halinde değerlendirilmesi suretiyle sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken yetersiz belgelere dayanarak eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi, kanuna aykırıdır[5].

Soruşturmanın hukuki olması şart olup isim benzerliği, isim aynılığı, aile içi bireyler için alınmış ancak başkaları tarafından kullanılan telefonun aidiyetinin tespiti konusunda titiz davranılması ve peşin hükümlerden uzak bir soruşturma tarzının benimsenmesi gerekir. Soruşturma ve yargılamaların hukuk güvenliği ve masumiyet karinesi ışığında yapılması şarttır.  Her insan ve onun ailesi toplum açısından bir değer olup özgürlüklere müdahalenin hukuki olması ve adalet duygusunu rencide etmeyecek ve de toplumsal barışa zarar vermeyecek şekilde öngörülebilir olması şarttır.

Doç. Dr. Cengiz APAYDIN

Cumhuriyet Savcısı  

Cenk Ayhan APAYDIN

Hukukçu 

 

-------------------

[1] Yargıtay 15. C.D, 24.09.2019 tarihli, 2019/3252 esas ve 2019/5524 sayılı kararı. (UYAP isimli Hâkim ve Cumhuriyet savcılarına Yargıtay kararlarına ulaşma imkânı sağlayan siteden alınmıştır).

[2]  YCGK’nun 18.05.2022 tarihli, 2019/9-511 esas ve 2022/360 sayılı kararı ((UYAP isimli Yargıtay kararlarına özel erişim sağlayan sistemden alınmıştır).

[3] Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin 1.06.2022 tarihli, 2021/12798 esas ve 2022/3215 sayılı kararı ((UYAP isimli Yargıtay kararlarına özel erişim sağlayan sistemden alınmıştır).

[4] Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin 30.06.2022 tarihli, 2021/12095 esas ve 2022/4200 sayılı kararı ((UYAP isimli Yargıtay kararlarına özel erişim sağlayan sistemden alınmıştır).

[5] Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin 29.06.2022 tarihli, 2022/5663 esas ve 2022/4022 sayılı kararı ((UYAP isimli Yargıtay kararlarına özel erişim sağlayan sistemden alınmıştır).