“Emre İtaatsizlik” disiplinsizliği ile “Emre İtaatsizlikte Israr” suçu ayrımına ilişkin öncelikle “amir” ve “emir” kavramlarının tanımı yapmak gerekmektedir.
“Amir” kavramı 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 13.maddesinde; “Amir, makam ve memuriyet itibariyle emretmek salahiyetini haiz kimsedir.” şeklinde ve 211 sayılı TSK İç Hizmet Kanunu’nun 9.maddesinde ise “Amir: Makam ve memuriyet itibariyle emretmek salahiyetini haiz kimsedir. Bunun emri altındakilere maiyet denir” şeklinde tanımlanmaktadır.
“Emir kavramı ise 211 sayılı TSK İç Hizmet Kanunu’nun 8.maddesinde“Emir: Hizmete ait bir talep veya yasağın sözle,yazı ile ve sair surette ifadesidir.” şeklinde tanımlanmıştır.
Yukarıdaki tanımlar ışığında, askeri düzen ve hiyerarşik sistemi içerisinde emir verme salahiyetine sahip kişiler olan amirlerin, askeri hizmetin ifası maksadıyla maiyetindekilere bildikleri hususların “emir” niteliğine haiz olması için bazı şartlar gerekmektedir. Bu şartları 211 sayılı TSK İç Hizmet Kanunu’nun 5-9.maddeler arasında yapılan tanımlamalardan yola çıkarak şu şekilde sıralayabiliriz:
1. Hizmete ait bir talep veya yasağın bulunması,
2. Bu talep veya yasağın söz, yazı ya da sair surette ifade edilmesi.
“Hizmete ait” kavramının açık şekilde anlaşılabilmesi için yine TSK İç Hizmet Kanunu’nun 6.maddesindeki tanıma başvurmak gerekmektedir. Buna göre; “Hizmet: Kanunlarla nizamlarda yapılması veyahut yapılmaması yazılmış olan hususlarla,amir tarafından yazı veya sözle emredilen veya yasak edilen işlerdir”
Bu noktada da karşımıza “nizamlarda” kavramının ne anlama geldiğine yönelik tanımlama ihtiyacı çıkmaktadır. “Nizam” kavramı her ne kadar Türk Dil Kurumu Sözlüğünde “düzen” anlamına gelmekteyse de TSK İç Hizmet Kanunu’nun 5.maddesinde özel bir tanımlama yapılmıştır. Buna göre; “Nizam: Tüzükler, kararnameler, yönetmelikler, talimnamelerin ve talimatların hükümleridir.”
Dolayısı ile “emir” kavramının tanımını geniş bir anlamda şu şekilde yapabiliriz:
“Makam ve memuriyet itibariyle emretmek salahiyetini haiz kişiler tarafından;kanunlar, tüzükler, kararnameler, yönetmelikler, talimnamelerin ve talimatların hükümleriyle yapılması veyahut yapılmaması yazılmış olan hususlara aittalep veya yasağın sözle, yazı ile ve sair surette ifade edilmesidir.”
Amirlerin söylediği her sözün emir niteliği taşıyıp taşımadığının tespiti her zaman net olarak mümkün değildir. Zira amirlerin sürekli olarak maiyetleri ile birlikte olduğu hiyerarşik bir sistemde, çoğunlukla amirlerin her beyanı emir olarak algılanmakta ise de, askeri hizmet ile ilişkilendirilmesi mümkün olmayan sözlerin amir tarafından dahi verilmiş olsa, emir niteliği taşıması mümkün değildir. Tabii ki bu durumun tam aksinde de yukarıda belirtilen hususları ihtiva eden bir sözün emir niteliği taşıyacağına da kuşku bulunmamaktadır.
Amirler tarafından askeri hizmete müteallik bir emrin yerine getirilmemesi durumu, şekli ve niteliği bakımından disiplin ve askeri ceza hukuku bakımından farklı sonuçlar doğurmaktadır. Şöyle ki, verilen bir emrin;
1. Emre itaatsizlik etmek kastıyla hareket edilmesi,
2. Hizmete ilişkin bir emirde belirtilen hususların ise;
a. Tam olarak yerine getirilmemesi,
b. Değiştirilerek yerine getirilmesi,
c. Sınırı aşarak yerine getirilmesi durumlarında, 6413 sayılı TSK Disiplin Kanunu’nun 19.maddesinin “a” fıkrasında yer alan“a) Emre itaatsizlik: Kasıtlı olarak hizmete ilişkin bir emri tam yapmamak ya da değiştirerek veya sınırını aşmak suretiyle yapmaktır.” şeklinde hükmünü bulan disiplinsizlik oluşacaktır.
Emre itaatsizlik disiplinsizliğinde, aslen verilen emrin maiyet tarafından yerine getirilmek üzere icra hareketinin başlamış olması, ancak sair sebeplerle verilen emrin amacına ulaşılmasının önüne geçilmesi durumu söz konusudur. Bu sebeplerin hukuka uygunluk sebebi ya da mücbir sebep olması dışında, şahsi sebeplerin emrin yerine getirilmemesine kabul edilebilir etkisi bulunmamaktadır. Zira Türk Silahlı Kuvvetleri, icra ettiği askeri vazifeler yönüyle kendisine özgü disiplin sistemi olan bir kurumdur. Dolayısı ile bir emrin yerine getirilmesi için icrasına başlandıktan sonra neden tamamen yerine getirilmediğine dair sebeplerin tespit edilmesi, kişi hakkında disiplin işlemi tesis edilip edilmeyeceğinin kararında öneme haizdir.
Usulüne uygun olarak verilen bir emrin;
- Hiç yapılmaması,
- Emrin yerine getirilmesinin söz veya fiili ile açıkça reddedilmesi,
- Emir tekrar edildiği halde emrin yerine getirilmemesi ise 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 87.maddesinde düzenlenen “Emre İtaatsizlikte Israr” suçuna sebebiyet verir. Bu durum, “Emre İtaatsizlik” disiplinsizliğinden nitelik olarak farklıdır. Emre itaatsizlikte ısrar suçunda usulüne uygun şekilde verilen bir emrin yerine getirilmesine yönelik icra hareketine başlanmamış olması durumu mevcuttur. İşte bu durum kanun koyucu tarafından askeri hiyerarşide kabul edilemez bir durum olarak değerlendirilmiş ve emre itaatsizlikte ısrar eden kişinin adli bir yaptırıma maruz bırakılması düzenlenmiştir.
Verilen bir emrin yerine getirilmemesi durumu, kritik ve sarfınazar edilemez bir vazife olan yurt savunmasında telafisi zor ve imkânsız zararlar doğurabileceğinden, emre itaatsizlikte ısrar suçunun;
- Seferberlikte,
- Düşman karşısında,
- Toplu asker karşısında,
- Hizmetten savuşmak maksadıyla,
- Silah başı emrine karşı yapılması durumunda,
- Silahlıyken yapılması durumunda,
- Bir insanın hayatının tehlikeye atılması,
- Memleketin veya bir askeri birliğin güvenliğini veya savaş hazırlığını veya eğitiminin önemli derecede ihlal edilmesi,
- Büyük bir zarar meydana gelmesi,
- Başkasının malına önemli bir zarar verilmesi durumları da cezayı artırıcı sebepler olarak düzenlenmiştir.
Görüleceği üzere kanun koyucu, verilen emrin yerine getirilmemesi durumunun hangi aşamada olduğuna ve özellikle icra hareketinin durumuna göre eylemin disiplinsizlik ya da suç oluşacağını belirlemiş, emre itaatsizlikte ısrar sebebiyle meydana gelebilecek zararlardan dolayı da verilecek cezanın miktarının artırılmasını düzenlemiştir.
Sonuç olarak; emir kavramı amirlerin maiyetlerine söyledikleri her sözü değil, yukarıda belirtilen mevzuat hükümlerinde yer alan hususları içeren bildirimleri ihtiva eder. Usulüne uygun olarak emir verilmesi bir zaruret olduğu gibi, usulüne uygun olarak verilmiş bir emri yerine getirmek de aynı düzeyde bir zarurettir. Usulüne uygun olarak verilmiş bir emri yerine getirmemenin yukarıda belirtilen müeyyideler ile karşılaşacağ, aksi durumda amir tarafından usulüne uygun olmayan şekilde verilmiş bir emrin amir bakımından suç oluşturma ihtimali olabileceği ve usulüne uygun olmayan şekilde verilmiş bir emir nedeniyle tesis edilecek idari işlemin de iptal davasına konu edilebileceği açıktır.
Av. Fırat ACAR
Ferhat ÇALIŞKAN (E) Huk. Bnb.