I. FİKRİ MÜLKİYET KAVRAMI
Telif haklarının gelişimi hususunda Türkiye’nin Batı dünyasına nazaran birkaç asır gecikme yaşadığı görülmektedir. Bu hâlin en mühim sebeplerinden biri Türkiye’de matbaanın ilk defa 17. asırda kurulmasıdır.[1] Bu nizamname kapsamında eser sahipleri telif hakkına kavuşmuştur.[2]
Türkiye’de telif haklarına dair ilk hukuki düzenleme Osmanlı Devleti döneminde 1850 senesinde “Encümen-i Daniş Nizamnamesi” olarak kabul edilmektedir.[3] Hakiki anlamda ilk fikir ve sanat eserleri kanunu ise1910 senesinde meri olan Hakk-ı Telif Kanunu’dur. Bu Kanun kapsamında, “telif hakkı” kavramı ilk kez tanımlanmış ve her türlü kitap ile heykel, resim, harita, plan, mimari projeler, topografya ve coğrafya tasarımları eserler hukuki zeminde muhafaza altına alınmıştır.[4] Bu Kanun, 1952 senesine kadar yürürlükte kalmış olup, o sene içerisinde yerini 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na bırakmıştır. 5846 sayılı Kanun, kapsamında birçok değişikliğe maruz kalmasına rağmen hâlâ yürürlüktedir ve fikir ve sanat eserleri hukukunun temel yasal düzenlemesi olarak kabul edilmektedir.
Fikri mülkiyet, esas olarak “eser” kavramı üzerinden anlaşılmış ve bu konu hakkındaki hukuki düzenlemeler de eser kavramı etrafında örülmek suretiyle düzenlenmiştir.[5] Eser kavramı, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 1/B maddesinin a bendine göre, “sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsullerini” ifade etmektedir.[6] Fikri haklar kavramının İngilizce’ deki terminolojik karşılığı “Intellectual Property” ifadesidir. Türkçe’ de ise “fikri mülkiyet”, “fikri ve sınai mülkiyet”, “fikri, sınai ve ticari mülkiyet” kavramları ile ifade edilmektedir.
Fikri mülkiyet kavramı içerisinde geçen “mülkiyet” ifadesi ile eşya hukukunda yer alan “mülkiyet” kavramı arasında anlamsal farklılıklar vardır. Zira mülkiyet hakkı özel hukuk kapsamında doğmuş maddi varlıklar üzerinde bulunan haklar iken, fikri mülkiyet hakkı özel hukuk kapsamında doğan ancak maddi nitelikte olmayan hakları ifade eder.[7]
Fikri mülkiyet kavramı içerisinde yer alan “mülkiyet” ifadesi, “aidiyeti” ve “sahipliği” karşılamaktadır. Bu kavram ile kast edilmek istenen, “fikrin sahipliği” ifadesidir.[8] Mülkiyet kelimesinin tarihsel kullanımı içerisinde değerlendirme yapıldığında da bu sonuca ulaşılacaktır. Zira mülkiyet, şey üzerinde “malik” sıfatını kazanmayı ifade eder. Böylece sahiplik anlamı ortaya çıkar ki bu da “fikrin sahipliği” ifadesini destekler.
Fikri haklar, niteliği itibariyle maddi olmayan birtakım mallar üzerinde mevcut olan mutlak haklardır.[9] Fikri haklar, insanın zekâsı ve düşünsel kabiliyetleri marifetiyle meydana getirdiği, hukuki açıdan maddi mallar kategorisi kapsamında yer almayıp ayrı bir hukuki tanıma ve varlığa sahip mallar üzerinde mevcut olur. Fikri ürün eşya olarak kabul edilmemelidir, zira eşyadan ayrılan yönleri mevcuttur. Şöyle ki, fikri ürün maddi bir mevcudiyete sahip olmayıp soyuttur, bunun yanında fikri ürünler üzerinde mevcut olan haklar ayni hak niteliğinde olmayıp mutlak hak niteliğindedir.[10]
Fikri hak, hak sahibine mutlak yetkiler tanır. Bu hâlde, fikri hakların rekabetçi olmadığı rahatlıkla söylenebilir. Zira hak sahibinin fikri hak üzerindeki hak genişliği tekel niteliğindedir. Bu hakların ticari maksatla kullanılabilmesi ancak hak sahibi ve onun müsaade ettiği kişilerin iradesiyle mümkün olur.[11]
Fikri haklar kavramının kullanımı, dar ve geniş manada iki farklı şekilde anlaşılmakta olup, bu iki durum arasında kapsam farklılığı söz konusudur. Dar manada fikri haklar, 5846 sayılı Kanunda sayılan ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserlerinden ibaret bir çerçeve üzerinde mevcut olup, telif haklarını ifade etmektedir. Geniş manada fikri haklar ise, dar manada fikri haklara ilâve olarak sınaî mülkiyet haklarını da kapsar.[12] Fikri haklar, hak sahibine münhasır haklar tanır. Bu sebeple, herhangi bir sıradan fikri çalışma değil, sahibinin özelliklerini ve niteliklerin taşıyan ve toplumsal gelişmeye katkı sağlayan zihni ürünler fikri hak muhafazasına tabidir.[13]
Fikri hakların kapsamı, 14.06.1967 tarihinde Stockholm kentinde imzalanan Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü Kuruluş Sözleşmesi’nin 2’nci maddesinde, “Edebi, sanatsal ve bilimsel çalışmalar; icracı sanatçıların eserleri, fonogram ve radyo yayınları, insan emeğinin tüm alanlarındaki buluşlar; bilimsel buluşlar; endüstriyel tasarımlar; ticari markalar, hizmet markaları, ticari unvan ve isimler; haksız rekabete karşı koruma ve sınaî, bilimsel edebi ya da sanatsal alanlarda fikrî mülkiyete konu olan faaliyetlerden kaynaklanan diğer tüm haklar” şeklinde ifade edilmiştir.[14]
Fikri mülkiyet hakları, diğer hukuk sahalarından farklı nitelikleri haiz, kendine özgü bir alandır. Dolayısıyla, fikri mülkiyet hukukunun kendine has hususiyetleri göz önüne alınmadan, bu alan kapsamında meydana gelen sorunların çözülmesi olası değildir.[15]
II. FİKRİ HAKLAR
Fikri haklar, geleneksel sanat eserleri olarak ifade edebileceğimiz edebiyat, fotoğraf, müzik gibi eserleri kapsamakla birlikte, çağımızda ortaya çıkan teknolojik yenilikler olan internet siteleri, bilgisayar yazılımları, internet tasarımı gibi eserleri de kapsamaktadır. Fikri ürün niteliği taşıyan bu eserler, sanal ortamda sayısal değerlerle inşa edilebilmesi ve sayısal verilere dönüştürülebilmesi niteliklerinden dolayı kolaylıkla yayılabilen, bu sebeple de sanal ortamda hak ihlaline maruz kalma hususunda önde giden eserlerdir.[16]
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 13’üncü maddesinin birinci fıkrasına göre, eser sahibinin hakları mali haklar ve manevi haklar olmak üzere ikiye ayrılır ve bu ayrım sınırlı sayı (numerus clausus) ilkesine tabidir. Kanunun fikri hakları sınırlı sayıda işlemesi sebebiyle, eser sahiplerinin Kanunda belirtilenler dışında bir hak talebinde bulunması mümkün değildir. Yani Kanun, eser sahibine, hak sahipliği sebebiyle eser üzerindeki mali ve manevi haklarını muhafaza etmek maksadıyla süresiz ve sınırsız değil, toplumun yahut üçüncü kişilerin menfaatleriyle hak sahibinin menfaatleri arasında bir denge tesis etme yoluna gitmiş ve yalnızca belirli bir çerçeve içerisinde kalan genişlik ve nispette sübjektif haklar tanımıştır.[17] Bu sınırlama tutumunun, fikri eserlerin zaman geçtikçe topluma mâl olması ve böylece kişisel haklar kapsamında muhafazasının olumlu görülmemesinden kaynaklandığı düşünülebilir. Zira fikri eserlerin gerek mülkiyet hakkı gerek de eşya hukuku dâhilinde değerlendirmeye tâbi tutulan şeylerden ayrı ve kendine özgü niteliklere sahip olduğu hususu makul bir gerçek olarak karşımıza çıkar.
A. Manevi Haklar
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na göre manevi haklar; eserde adını belirtme hakkı, eseri kamuya sunma hakkı, eserde değişiklik yapılmasını engelleme hakkı ve eser sahibinin zilyet ve malikine karşı haklarından ibarettir. Bu haklar mali haklardan farklı olarak mali yarar ve menfaatleri temsil etmemekte; fikri eserin sahiplik hususuna dair özelliklerini kapsamaktadır.
B. Mali Haklar
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 21 ila 25’inci maddeleri arasında numerus clausus (sınırlı sayı) ilkesine tabi şekilde sıralanmıştır. Buna göre mali haklar; “işleme hakkı”, “çoğaltma hakkı”, “temsil hakkı”, “yayma hakkı” ve “işaret, ses ve görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı” başlıkları altında düzenlenmiştir.
Mali haklar, lafzi olarak da kolaylıkla anlaşılabileceği gibi fikri eserden sağlanacak mali yararları muhafaza etmek ve böylece eser sahibine mali güvence temin etmek maksatlarını taşır.
III. FİKRİ HAKLARIN İHLÂL EDİLMESİ
5846 sayılı Kanunda, telif haklarının ihlâl edilmesi hâlinde, işbu hakların korunması maksadıyla açılabilecek hukuk ve ceza davalarının düzenlendiği görülmektedir.[18] 66’ncı maddede, manevi ve mali hakları tecavüze uğrayan kişi tarafından mütecavize karşı “tecavüzün ref’i davası”; 69’uncu maddede, mali veya manevi hakları tecavüz tehlikesinde olan eser sahibi tarafından, muhtemel tecavüzü önlemek için “tecavüzün men’i davası” açılabileceği belirtilmiştir. Ayrıca, 15/3 maddesi uyarınca “eser sahibinin tespiti davası”[19], 70’inci maddede “tazminat davası”[20], 70/3 gereği “vekaletsiz iş görme kaynaklı dava”[21] açılabileceği ifade edilmiştir. Kanunun 71 vd. hükümlerinde ise ceza davaları düzenlenmiştir.
A. Hukuk Davaları
a. Eser Sahibinin Tespiti Davası
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 15’inci maddesine göre, bu davanın konusu, eserde hak iddia eden birden fazla kişi arasından hangisinin “eserin gerçek sahibi” olduğunu saptamaktır. Şöyle ki: “Bir eserin kimin tarafından vücuda getirildiği ihtilaflı ise, yahut her hangi bir kimse eserin sahibi olduğunu iddia etmekte ise, hakiki sahibi, hakkının tesbitini mahkemeden istiyebilir.”.
Bu davanın ismi her ne kadar “tespit davası” olsa da; bu dava mahiyeti itibariyle eda davası niteliğini haizdir. Zira bu dava neticesinde mahkemenin kararı yalnızca bir hukuki olguyu tespitle sınırlı kalmayıp, dava sonucu haklı olduğu tespit edilen kişiye eserin sahipliğini de verir. Böylece eser sahibi olduğu Mahkeme kararıyla tespit edilen kişi, ayrı bir eda davası açmaksızın fikri eserin sahibi olur.
Eser sahibinin tespiti davası hasımlı olarak açıldığı gibi, hasımsız açılması da mümkündür. Ayrıca bu davadan, dava açmadan önce feragat etmek imkânı yoktur. İlâve olarak, bu davada zamanaşımı süresi işlememektedir.
b. Tecavüzün Ref’i (Kaldırılması) Davası
Tecavüzün ref’i davası, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 66 ila 68’inci maddeleri arasında düzenlenmiştir. 66’ncı madde, tecavüzün ref’i hakkında genel kuralları düzenlemektedir. Buna göre:
“Manevi ve mali hakları tecavüze uğrıyan kimse tecavüz edene karşı tecavüzün ref'ini dava edebilir.
Tecavüz, hizmetlerini ifa ettikleri sırada bir işletmenin temsilcisi veya müstahdemleri tarafından yapılmışsa işletme sahibi hakkında da dava açılabilir.
Tecavüz edenin veya ikinci fıkrada yazılı kimselerin kusuru şart değildir.
Mahkeme, eser sahibinin manevi ve mali haklarını, tecavüzün şümulünu, kusurun olup olmadığını, varsa ağırlığını ve tecavüzün ref'i halinde tecavüz edenin düçar olması muhtemel zararları takdir ederek halin icabına göre tecavüzün ref'i için lüzumlu göreceği tedbirlerin tatbikına karar verir.”.
Bu dava, manevi ve mali haklara yönelik başlayan ve hâlihazırda devam eden bir tecavüzün kaldırılması maksadıyla açılır. Manevi haklara tecavüz hâlinde uygulanacak kurallar 67’nc, maddede, mali haklara ilişkin kurallar ise 68’inci maddede düzenlenmiştir.
Tecavüzün ref’i davasının temel maksadı, gerçekleşen tecavüzden dolayı zararın meydana gelmesine veya artışına engel olmaktır. Bu yüzden, tecavüz devam etmiyorsa, artık amaçsız kalacağı için bu dava açılamaz ve tazminat davasıyla yetinilir.
Tecavüzün ref’i davası, niteliği yönünden bir eda davasıdır. Bu davanın mali veya manevi hakların korunmasına yönelik olarak açılması mümkündür. Ayrıca, bu davanın açılabilmesi için, mütecavizin kusurunun mevcudiyeti aranmayacağı gibi, bir zararın doğmuş olması da gerekmez. Zararın doğmuş olması hâlinde, ayrıca tazminat davası açılarak zararın tazmin edilmesi mümkündür.
c. Tecavüzün Men’i Davası
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 69’uncu maddesinde düzenlenmiştir. Şöyle ki:
“Mali veya manevi haklarında tecavüz tehlikesine maruz kalan eser sahibi muhtemel tecavüzün önlenmesini dava edebilir. Vakı olan tecavüzün devam veya tekrarı muhtemel görülen hallerde de aynı hüküm caridir.”.
Bu dava, henüz gerçekleşmemiş ancak manevi ve mali haklara dair gerçekleşme ihtimali bulunan tecavüzleri önlemek maksadıyla açılır.[22] Devam eden bir saldırının mevcudiyeti durumunda tecavüzün ref’i ile men’i davalarının beraber açılması olasıdır. Tecavüzün men’i davasının açılabilmesi için, tecavüzün meydana geleceği hususunda emarelerin mevcut olması gerekli ve yeterlidir.
d. Tazminat Davası
Eser sahipliğinden kaynaklanan mali ve manevi hakların ihlali durumunda, zarar oluşmuşsa maddi veya manevi tazminat davası açılabilir. Maddi veya manevi tazminat talebinde bulunulabilmesi için kusur, zarar, nedensellik bağı ve hukuka aykırı eylem unsurlarının mevcut olması şartı aranır. Ayrıca, manevi tazminat davası açılabilmesi için eser sahibinin kişisel haklarına karşı bir tecavüz eyleminde bulunulmuş olması şart değildir.
Mali hakların ihlâl edilmesi, ferdin malvarlığı üzerinde zarara uğramasıyla veya kârdan mahrum kalmasıyla gerçekleşebilir.
B. Ceza Davaları
Fikri hakların ihlal edilmesi neticesinde başvurulabilecek ceza davaları, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 71 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu maddeler oldukça detaylı düzenlemeler olup üzerinde dikkatle durulması gerekmektedir.
Kanunun “Manevi, mali ve bağlantılı haklara tecavüz” başlıklı oldukça kapsamlı 71’inci maddesine şu ifadeler yer almaktadır:
“Bu Kanunda koruma altına alınan fikir ve sanat eserleriyle ilgili manevi, mali veya bağlantılı hakları ihlal ederek:
1. Bir eseri, icrayı, fonogramı veya yapımı hak sahibi kişilerin yazılı izni olmaksızın işleyen, temsil eden, çoğaltan, değiştiren, dağıtan, her türlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma ileten, yayımlayan ya da hukuka aykırı olarak işlenen veya çoğaltılan eserleri satışa arz eden, satan, kiralamak veya ödünç vermek suretiyle ya da sair şekilde yayan, ticarî amaçla satın alan, ithal veya ihraç eden, kişisel kullanım amacı dışında elinde bulunduran ya da depolayan kişi hakkında bir yıldan beş yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
2. Başkasına ait esere, kendi eseri olarak ad koyan kişi altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezasıyla cezalandırılır. Bu fiilin dağıtmak veya yayımlamak suretiyle işlenmesi hâlinde, hapis cezasının üst sınırı beş yıl olup, adlî para cezasına hükmolunamaz.
3. Bir eserden kaynak göstermeksizin iktibasta bulunan kişi altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezasıyla cezalandırılır.
4. Hak sahibi kişilerin izni olmaksızın, alenileşmemiş bir eserin muhtevası hakkında kamuya açıklamada bulunan kişi, altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
5. Bir eserle ilgili olarak yetersiz, yanlış veya aldatıcı mahiyette kaynak gösteren kişi, altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
6. Bir eseri, icrayı, fonogramı veya yapımı, tanınmış bir başkasının adını kullanarak çoğaltan, dağıtan, yayan veya yayımlayan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasıyla cezalandırılır.
Bu Kanunun ek 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında bahsi geçen fiilleri yetkisiz olarak işleyenler ile bu Kanunda tanınmış hakları ihlâl etmeye devam eden bilgi içerik sağlayıcılar hakkında, fiilleri daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, üç aydan iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Hukuka aykırı olarak üretilmiş, işlenmiş, çoğaltılmış, dağıtılmış veya yayımlanmış bir eseri, icrayı, fonogramı veya yapımı satışa arz eden, satan veya satın alan kişi, kovuşturma evresinden önce bunları kimden temin ettiğini bildirerek yakalanmalarını sağladığı takdirde, hakkında verilecek cezadan indirim yapılabileceği gibi ceza vermekten de vazgeçilebilir.”
Av. Ahmed Alper CÖMERT
KAYNAKÇA
AYHAN İZMİRLİ, Lâle, Avrupa Birliği ve Türk Hukuklarına Göre İnternet Ortamında Fikri Mülkiyet Haklarının İhlali ve Korunması, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2012.
AYİTER, Nurşin, Hukukta Fikir ve San’at Ürünleri, Sevinç Matbaası, Ankara, 1981.
BAŞPINAR, Veysel & KOCABEY, Doğan, İnternette Fikri Hakların Korunması, Yetkin Yayınları, Ankara, 2007.
CEBE, Rohat & SUÇİN, Hayrettin, “Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun Kısa Tarihçesi ve Eser Üreticileri Açısından Önemi.”, Rast Müzikoloji Dergisi, 2-1, 2014.
ÇAKMAK, Diren, “Osmanlı Telif Hukuku ile İlgili Mevzuat”, Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Konya, S. 21, 2007.
EKLER, Çağdaş, “Fikri Mülkiyet Hukuku Uyuşmazlıkları ve Arabuluculuk”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2013.
ERDEM, Bahadır, “Fikri Hakların Korunmasına Uygulanacak Hukuk”, I. İstanbul Fikri Mülkiyet Hukuku Sempozyumu, İstanbul Ticaret Üniversitesi Yayınları, 05-06 Mayıs 2005.
EREL, Şafak. N., “Fikrî Hukukta Bilgisayar Programlarının Korunması”, AÜSBFD (İlhan Öztrak Armağanı), C. 49, S. 1-2.
GÖÇMEN, Sevgi, “İnternet Aracılığı ile Eser Sahibinin Haklarının İhlali”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, Haziran 2015.
HİRSCH, Ernst E., Hukuki Bakımdan Fikri Sây, C: II, İktisadi Yürüyüş Matbaası ve Neşriyat Yurdu, İstanbul, 1943.
KARAHAN, Sami, SULUK, Cahit, SARAÇ, Tahir & NAL, Temel, Fikri Mülkiyet Hukukunun Esasları, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2013.
KILIÇOĞLU, Ahmet, Sınai Haklarla Karşılaştırmalı Fikrî Haklar, Ankara, 2006.
KOCABEY, Doğan, “İnternette Fikrî Hakların Korunması”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2004.
KÜÇÜKALİ, Canan, “Bilgisayar Programlarının Fikri Mülkiyet Kapsamında Korunması”, İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Covid-19 Özel Sayısı, Y. 19, S. 37, Bahar (Özel Ek).
ÖNCÜ, Özge, “Fikri Hak İhlalleri Bakımından İnternet ‘Görsel’ Arama Motorları”, Dokuz Eylül Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 10, S. 1, 2008.
ÖZKAYA, Pelin & SAMET, Refik, “Yazılım Ürünlerinin Telif Hukuku Kapsamında Korunması”, Uluslararası Bilgi Güvenliği Mühendisliği Dergisi, C. 6, N. 1.
ÖZTAN, Fırat, Fikir ve Sanat Eserleri Hukuku, Turhan Kitabevi, Ankara, 2008.
SOYSAL, Tamer, Fikir ve Sanat Eserleri Hukukunun Tarihsel Gelişimi ve 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda Düzenlenen Cezai Hükümler”, Legal Fikri ve Sınai Haklar Dergisi, S. 3, 2005.
SULUK, Cahit & KENAROĞLU, Yasemin, Türk Fikri Mülkiyet Hukukunda Güncel Gelişmeler, İstanbul Ticaret Odası Yayınları, İstanbul, 2012.
ŞENER, Yavuz Selim, “Fikri Mülkiyet Hukukunda Dijital Veri Tabanlarının Korunması”, Yayımlanmamış Doktora Tezi, İstanbul, 2013.
TAŞ, Seyhan, “Fikrî ve Sınaî Mülkiyet Alanındaki Sorunlar, Gelişmeler ve Türkiye-AB İlişkileri Açısından Bir Değerlendirme”, Selçuk Üniversitesi Karaman İ.İ.B.F. Dergisi, Sayı: 10, Yıl: 9, Haziran 2006.
TEKİNALP, Ünal, Fikri Mülkiyet Hukuku, Vedat Kitapçılık, 5. Baskı, İstanbul, 2012.
TOPALOĞLU, M., Elektronik Ticaret Hukuku, Yayımlanmamış Doçentlik Tezi, Adana, 2001.
YAZICI, Emine Sena, “Bilgisayar Programlarının Fikri Mülkiyet Hukuku Çerçevesinde Korunması”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, Mayıs 2019.
YAVUZ, Levent, ALICA, Türkay & MERDİVAN, Fethi, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Yorumu, Cilt: II, 2. Baskı, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2014.
---------------
[1] YAZICI, Emine Sena, “Bilgisayar Programlarının Fikri Mülkiyet Hukuku Çerçevesinde Korunması”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, Mayıs 2019, s. 67.
[2] TEKİNALP, Ünal, Fikri Mülkiyet Hukuku, Vedat Kitapçılık, 5. Baskı, İstanbul, 2012, s. 87; SOYSAL, Tamer, Fikir ve Sanat Eserleri Hukukunun Tarihsel Gelişimi ve 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda Düzenlenen Cezai Hükümler”, Legal Fikri ve Sınai Haklar Dergisi, S. 3, 2005, s. 634.
[3] CEBE, Rohat & SUÇİN, Hayrettin, “Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun Kısa Tarihçesi ve Eser Üreticileri Açısından Önemi.”, Rast Müzikoloji Dergisi, 2-1, 2014, s. 123; SULUK, Cahit & KENAROĞLU, Yasemin, Türk Fikri Mülkiyet Hukukunda Güncel Gelişmeler, İstanbul Ticaret Odası Yayınları, İstanbul, 2012, s. 95.
[4] ÇAKMAK, Diren, “Osmanlı Telif Hukuku ile İlgili Mevzuat”, Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Konya, S. 21, 2007, s. 229.
[5] EREL, Şafak. N., “Fikrî Hukukta Bilgisayar Programlarının Korunması”, AÜSBFD (İlhan Öztrak Armağanı), C. 49, S. 1-2, s. 142; BAŞPINAR, Veysel & KOCABEY, Doğan, İnternette Fikri Hakların Korunması, Yetkin Yayınları, Ankara, 2007, s. 47.
[6] ÖNCÜ, Özge, “Fikri Hak İhlalleri Bakımından İnternet ‘Görsel’ Arama Motorları”, Dokuz Eylül Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 10, S. 1, 2008, s. 108.
[7] EKLER, Çağdaş, “Fikri Mülkiyet Hukuku Uyuşmazlıkları ve Arabuluculuk”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2013, s. 4.
[8] KILIÇOĞLU, Ahmet, Sınai Haklarla Karşılaştırmalı Fikrî Haklar, Ankara, 2006, s. 1-2.
[9] GÖÇMEN, Sevgi, “İnternet Aracılığı ile Eser Sahibinin Haklarının İhlali”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, Haziran 2015, s. 2; AYİTER, Nurşin, Hukukta Fikir ve San’at Ürünleri, Sevinç Matbaası, Ankara, 1981, s. 4; ERDEM, Bahadır, “Fikri Hakların Korunmasına Uygulanacak Hukuk”, I. İstanbul Fikri Mülkiyet Hukuku Sempozyumu, İstanbul Ticaret Üniversitesi Yayınları, 05-06 Mayıs 2005, s. 173.
[10] TEKİNALP, s. 7; KARAHAN, Sami, SULUK, Cahit, SARAÇ, Tahir & NAL, Temel, Fikri Mülkiyet Hukukunun Esasları, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2013, s. 4.
[11] ÖZTAN, Fırat, Fikir ve Sanat Eserleri Hukuku, Turhan Kitabevi, Ankara, 2008, s. 6.
[12] KOCABEY, Doğan, “İnternette Fikrî Hakların Korunması”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2004, s. 7.
[13] TOPALOĞLU, M., Elektronik Ticaret Hukuku, Yayımlanmamış Doçentlik Tezi, Adana, 2001, s. 90; HİRSCH, Ernst E., Hukuki Bakımdan Fikri Sây, C: II, İktisadi Yürüyüş Matbaası ve Neşriyat Yurdu, İstanbul, 1943, s. 11.
[14] TAŞ, Seyhan, “Fikrî ve Sınaî Mülkiyet Alanındaki Sorunlar, Gelişmeler ve Türkiye-AB İlişkileri Açısından Bir Değerlendirme”, Selçuk Üniversitesi Karaman İ.İ.B.F. Dergisi, Sayı: 10, Yıl: 9, Haziran 2006, s.81.
[15] GÖÇMEN, s. 4.
[16] AYHAN İZMİRLİ, Lâle, Avrupa Birliği ve Türk Hukuklarına Göre İnternet Ortamında Fikri Mülkiyet Haklarının İhlali ve Korunması, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2012, s. 105.
[17] YAVUZ, ALICA & MERDİVAN, C. 1, s. 229.
[18] ŞENER, Yavuz Selim, “Fikri Mülkiyet Hukukunda Dijital Veri Tabanlarının Korunması”, Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul, 2013, s. 132.
[19] KÜÇÜKALİ, Canan, “Bilgisayar Programlarının Fikri Mülkiyet Kapsamında Korunması”, İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Covid-19 Özel Sayısı, Y. 19, S. 37, Bahar (Özel Ek), s. 116; GÖÇMEN, s. 137.
[20] ÖZKAYA, Pelin & SAMET, Refik, “Yazılım Ürünlerinin Telif Hukuku Kapsamında Korunması”, Uluslararası Bilgi Güvenliği Mühendisliği Dergisi, C. 6, N. 1, s. 29.
[21] ŞENER, s. 143.
[22] KAYA, s. 65.