Yargıtay’ın 3 Gün Kuralı yazımızda İhtar Zamanaşımını Keser mi? diye bir makaleye atıfta bulunuyoruz, okuyucular bakıyorlar sitede öyle bir yazı yok. Hata bizim. Farklı bir mecrada yayınladığımız bir makaleydi ama madem bahsettik, burada da anmak farz oldu.
Hıncal ULUÇ bunu çok yapardı. Her 14 Şubat’ta, sevgililer günü şerefine O’Henry’nin malum yazısını yayınlardı. Emin ÇÖLAŞAN da Menemen Olayı’nın her yıldönümünde Kubilay’ı yazardı. Hatta gazetedeki diğer yazarlardan biri aynı gün Emin ÇÖLAŞAN’ın ne yazacağını tahmin edeceğine dair yazı yazmıştı da olay olmuştu.
Zor tabii her gün yazacak konu bulmak. Gerçi Türkiye’de gazetecilik gözaltına alınma, tutuklanma, hapis gibi mevzularını saymazsan bir cennet; yazacak o kadar çok konu var ki…Hele hukukla ilgili…Ülkemizde her üç kişiden biri ya davalı ya davacı. Başka hangi ülkenin kendi dilinde “Seni sürüm sürüm mahkemelerde süründürürüm” diye bir tehdit cümlesi vardır ki? Bir Fransız’a Fransızca olarak bu cümleyi kurmaya kalksan garip garip yüzüne bakar. Niye sürüneyim, ne demek istiyor diye. Tercümesi de yoktur. “Canın sağolsun”un İngilizcesi var mıdır?
Literatürde buna self plagiarism deniyor. Kendinden intihal yani. “Bir Türk Vatana Döndü” ile Türkçeye farklı bakış getiren Nejat MUALLİMOĞLU’nun diliyle kendik intihal. O zaman, buyurun efendim İhtar Zamanaşımını Keser mi?;
Geçenlerde bilmem ne alacak şirketinden aradılar. Hani şu varlık yönetim şirketleri var ya, insanların zamanında bankalara ödeyemedikleri borçlarını onda bir bedele satın alıp onlardan tahsil etmeye çalışan. Bankanın tahsil edemediğini varlık yönetim şirketi nasıl tahsil edecek diye düşünmeyin, neden bu kadar düşük bedelle devrediliyor diye de; bankanın bilançosunda şüpheli alacak kaleminde durması bu tür meblağların, sürekli artması muhasebesel, hukuksal, yatırımsal bir sürü husus çıkarıyor, devretmek en güzeli.
“Özgür Bey?”, buyrun zaten telefonu Özgür TÜRKEŞ diye açtım. “Biz idari takipteki Turkcell borcunuz için arıyoruz”.
Öncelikle idari takip nedir? Adli takibi biliyorum, hukuki takibi biliyorum, icra takibini de biliyorum hani şu ilamlı ve ilamsız olanlarından, ama idari takip? İdari soruşturma olmasın o hani Tweet Beğenmek Suç mudur? yazımıza konu olan?
Yok, idari takipmiş. Bunlar böyle kendilerince bir ad takmışlar gerçekte olmayan. Borçluyu korkutmak, bir an önce ödemesini sağlamak için.
Borçlu? Benden bahsetmiyorlar herhalde, en son çeyrek asır önce kullandığım bir operatördü.
Yok, o benmişim. Hemen, şimdi, bugün, 267 TL ödeme yaparsam dosyayı kapatacaklarmış, yoksa 2.600 TL olarak e-devlet yansıtması yapacaklarmış, kara listeye girecekmişim, kredi kartı alamayacakmışım, kredi de alamayacakmışım, maaşıma da haciz gelecekmiş.
Gene aklıma Ebül’ula MARDİN’in veciz sözü aklıma geldi; “Oğlum Ayşe Ağa’nın Ahmet ile Mehmet adlı 3 kızı olmuş, ben bu yanlışın neresini düzelteyim?”. E böyle bir buton mu var hemen bastığımızda tüm bunlar oluyor? Önce bir icra takibi, ilamsız icra takibi yapılması gerekmez mi? Hatta ben itiraz ettiğimde 7 gün içinde, ki edeceğim, takip durmayacak mı? Sonra itirazın iptali davası açmayacak mısınız, ancak bu davayı kazanırsanız bu dedikleriniz olmaz mı? Ya da en baştan alacak davası açarak?
Baktım anlaşamıyoruz küçük hanımla, hanımefendiciğim hiç tartışmayalım, 2001 diyorsunuz, zamanaşımına uğramış zaten. “Özel alacaklarda zamanaşımı olmuyor” dedi.
Durdum bir. Kesin bilgi mi hanımefendiciğim, ona göre gidip hukuk fakültesini baştan okuyacağım. TBK m. 72 haksız fiilden kaynaklanan zamanaşımını 10 yıl ile sınırlamış, TBK m. 73 rücu işleminin tazminatın ödendiği ve birlikte sorumlu olunan kişinin öğrenildiğinden iki yıl içinde yapılması gerektiğini söylemiş. TBK m. 82 sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacaklarda zamanaşımını on yıl ile sınırlamış. TBK m. 146 kanunda aksine hüküm yoksa tüm alacaklar on yıllık zamanaşımına tabidir demiş. Hatta TBK m. 145 daha da ileri gitmiş, sizinki gibi dönemsel edimleri 5 yıl ile sınırlamış. Türk Borçlar Kanunu bu, özel alacaklara uygulanmıyor mu?
Baktı buradan yakalayamayacak, “ahlaklı oluyor mu böyle borcunu ödemeyip boşluklara sığınmak” dedi. Öncelikle ortada boşluk yok. Tam tersine açıklık var. Alacaklıya belli bir zaman içinde borcunu tahsil etmek için girişimde bulunmasını emrediyor. Borçluyu da belirsiz bir süre boyunca makbuz saklama külfetinden kurtarıyor. Öyle ya, çeyrek asır boyunca makbuz mu saklayacağım ben? Sürekli dava tehdidiyle mi bekleyeceğim?
“Biz size ihtarda bulunduk, o yüzden zamanaşımı kesildi” dedi. Güldüm. Hanımefendiciğim ihtarla zamanaşımı kesilmez, ya dava açacaktınız ya da takipte bulunacaktınız dedim. Dedim, dedim de, sonradan düşündüm. Madem zamanaşımının kesilmesi için ya dava ya da takip gerekiyordu, neden sürekli olarak İstanbul Hukuk’tan saygıdeğer hocam ismiyle müsemma kadife sesli Doç Dr. Şirin AYDINCIK MİDYAT ile ihtar zamanaşımını keser argümanındaydım?
N’olacak, orada alacaklı vekiliydim burada borçlu! TBB Meslek Kuralları m. 10 avukatın aynı dava içerisinde birbirine zıt taleplerde bulunmasını yasaklıyor. Bunun mefhum-u muhalifinden, farklı davalarda zıt isteklerde bulunabileceği anlaşılır. Zaten bir gün sanık müdafisinizdir, öbür gün mağdur; son derece normal. Bir gün işverenin, öbür gün iş görenin. Kiracı da olur malik de.
Hukukçu olmanın bir numaralı şartı hukuk fakültesini bitirmek olsa da, tek başına hukuk fakültesi bitirmek sizi hukukçu yapmaya yetmeyebilir. Kanunları, içtihatları bilmek, pozitif hukuk önemlidir de, tek başına bu yeterli olmayabilir. Öbür türlüsü bir tür hukuk teknikerliğidir, küçümsemiyorum, ona da ihtiyaç vardır ancak hukukçu olabilmek için doğal hukuk da çok önemlidir. En başta ilkeleri bilmeniz, özümsemeniz gerekir. Bir kere bu ilkeleri çok iyi özümserseniz, önünüze gelen bir uyuşmazlıkta konu sizi bir yerden rahatsız eder. Hukuk nosyonunuza oturmaz. Sonradan araştırırsınız, bulursunuz kanun maddesini, içtihadını, çok önemli değil o.
Nedir bu ilkeler dersek, özel hukuk açısından konuşursak, tasarruf ilkesi, taraflarca getirilme ilkesi, taleple bağlılık ilkesi, hukuki dinlenilme hakkı, aleniyet ilkesi, dürüst davranma ve doğruyu söyleme yükümlülüğü, usul ekonomisi ilkesi, hakimin davayı aydınlatma ödevi, yargılamanın sevk ve idaresi ile hukukun uygulanmasını sayabiliriz. Siz bunları iyi bilirseniz, sonrasında bulursunuz ilgili maddeyi, hükmü.
TBK m. 154 alacaklının zamanaşımını kesebilmesi için dava açması gerektiğini, takipte bulunması gerektiğini yazmış. Bunlara hakeme, arabulucuya başvurma da dahildir.
O zaman şu şekilde soralım. Yaptınız bir takip, sonrasında bir ihtar çektiniz, zamanaşımı kesildi mi?
TBK m. 157 zamanaşımı dava yoluyla kesilmişse, bundan sonra tarafın yargılamaya ilişkin yapacağı her işlemden ya da hakimin her kararından sonra tekrardan işler demiş. İcra takiplerinde ise alacağın takibine yönelik her işlemle kesilir demiş. Netleştirmemiz gereken husus, kanun koyucunun işlemle kastettiğinin ne olduğudur.
Amaçsal yorum yaparsak, bundan davayı bir adım ileri götürebilecek hareketi anlamamız gerekir işlemden. Nasıl ki davadan önce ihtar çekmek borçluyu temerrüde düşürüyorsa, dava esnasında da ihtar çekmek alacağın istenmesine yönelik bir işlem değil midir?
İstanbul BAM 16. Hukuk Dairesi 2019 Tarih ve 154 Sayılı Kararı’nda amaçsal yorum bile yapamamış. Kanunda yazan her türlü işlemdir. İcra müdürlüğünün takibin durdurulmasına dair işlemi de her tür işlem içerisindedir, zamanaşımı kesilmiştir diye hüküm vermiş.
UYAP üzerinden yapılan sorgulama da her türlü işlemdir, zamanaşımı kesilecek mi? Doktrinde ARSLAN İcra Takip İşlemleri, 2018, s. 149’da buna karşı çıkıyor. Neden? Karşı tarafa bildirimde bulunulmadığı için. Yani, bunun mefhum-u muhalefetinden, bildirimde bulunsak, ihtarname çeksek zamanaşımı kesilecek.
Özel hukuk kamu hukukundan çok farklıdır. Orada savcı da hakim de sanığın lehine olan delilleri de toplar, göz önüne alır (teorik olarak). Ancak özel hukukta direksiyonda olan sizsinizdir. Bir AYM Kararı çıkıyor, ne güzel yazılmış diyoruz. Bir Yargıtay emsal kararı çıkıyor, ne harika diyoruz. O kararları hakim yazmaz. Avukat dilekçesinde sunduğu argümanlarla yazdırırır. Savunmanın önemi buradadır. Borçlu vekiliyseniz ihtarla zamanaşımı kesilmez, alacaklı vekiliyseniz kesilir demiyoruz ama alacak dava edilmişse bundan sonra ihtar da zamanaşımını keser diyoruz.
Özgür TÜRKEŞ