Sözlü vasiyetname istisnai bir ölüme bağlı tasarruf şeklidir. El yazılı vasiyetname ve resmi vasiyetnameden hangisinin yapılacağı tamamen vasiyetçinin kendi tercihine bağlı iken; sözlü vasiyetnamenin yapılabilmesi bazı şartların varlığına bağlıdır. Türk Medeni Kanunu’nun 539. maddesi uyarınca mirasbırakan yakın ölüm tehlikesi, ulaşımın kesilmesi, hastalık, savaş gibi olağanüstü durumlar yüzünden resmi ya da el yazılı vasiyetname yapamıyorsa sözlü vasiyetname yoluna başvurabilir. Sözlü vasiyetname yapabilmek için şu iki şart gereklidir:
1) Olağanüstü bir halin varlığı (yakın ölüm tehlikesi, ulaşımın kesilmesi, hastalık, savaş gibi)
2) Bu olağanüstü hal sebebiyle diğer vasiyetname şekillerinden birine başvuramamak.
Belirtmek gerekir ki TMK m. 539’da sayılanlar örnek olarak sayılmıştır. Bunların dışındaki olağanüstü bir durumda da sözlü vasiyetname yapılabilir.
Sözlü Vasiyetnamenin Şartları: İlk olarak mirasbırakan son arzularını iki tanığa anlatır ve onlara bu beyanlarına uygun olarak vasiyetname yazma ya yazdırma görevi yükler. Resmi vasiyetnamede okur yazar olma koşulu dışında, tanıklara ilişkin yasaklar sözlü vasiyetnamedeki tanıklar için de geçerlidir. Vasiyetçinin yüzünün görülmesi şart değil, sesini de görüp kimliğini tespit etmek yeterlidir. İkinci olarak tanıklar devreye girecektir. Kural olarak tanıklar bu görevi kabul etmek zorunda değil. Ancak kabul ederlerse şu görevleri yerine getirmekle mükelleftirler;
TMK. m. 540: Tanıklardan birinin vasiyetçinin kendilerine beyan ettiği son arzularını beyanın yapıldığı yer ve tarih de yazdırarak imzalar ve diğer tanığa da imzalatır ve her iki tanık bu belgeyi mahkemeye verirler. Mahkemeye her iki tanık birlikte gitmelidir. TMK. m. 540 sebebiyle tanıkların metni üçüncü kişiye yazdıramayacakları kabul edilir. Tanıklar belgeyi herhangi bir sulh ya da asliye mahkemesine tevdi edebilir. Eğer tevdi edilen sözlü vasiyetname vasiyetçinin son yerleşim yeri mahkemesi değilse Velayet, Vesayet ve Miras Tüzüğünün 37. maddesi gereğince tevdi edilen mahkeme sözlü vasiyetnameyi vasiyetçinin son yerleşim yeri mahkemesine gönderir. Tanıkların belgeyi noter ya da savcılığa vermesi ise geçersizdir. Önemli olan TMKm.540/2 uyarınca tanıkların vakit kaybetmeksizin vasiyetnameyi mahkemeye tevdi etmesidir. Ancak tanıklar vasiyetnameyi geç tevdi etmiş olsa bile mahkeme bunu kabul etmek zorundadır. Çünkü geç tevdi olsa bile bu vasiyetnameyi sakatlamaz. Sadece bu bir iptal sebebidir. Tanıklar TMKm.540 uyarınca, mirasbırakanı vasiyetname yapmaya ehil gördüklerini, onun son arzularını olağanüstü durum içinde kendilerine anlattığını hâkime beyan ederler.
Tanıkların ikinci imkanı yazılı metin mahkemeye sunmak yerine birlikte vakit geçirmeksizin mahkemeye başvurup vasiyetçinin kendilerine söylediği son arzularını hakime aktarmaktır. Bunun üzerine hakim bir tutanak düzenler ve bu tutanak tanıklar tarafından imzalanır. Tanıklar ayrıca mirasbırakanı vasiyetname yapmaya ehil gördüklerini, onun son arzularını olağanüstü durum içinde kendilerine anlattığını hâkime beyan etmelidir.
Sözlü vasiyetnameyi yapan kişi askerlik hizmetinde bulunuyorsa, teğmen ya da daha yüksek rütbeli bir subay ülke dışında seyreden bir ulaşım aracında bulunuyorsa, aracın sorumlu yöneticisi tedavi için sağlık kurumlarında bulunuyorsa o kurumun en yetkili yöneticisi hakimin yerine geçer ve sözlü vasiyetname bu kişilere tevdi edilir. (TMK m. 540/3)
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/6890 E., 2015/10407 K. sayılı ilamı şu şekildedir:
“…Uyuşmazlık; ortada infazı mümkün ve geçerli bir vasiyetnamenin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere vasiyet, miras bırakanın mirasçı naspı söz konusu olmaksızın, bir kimseye bir malvarlığı menfaati kazandırdığı ölüme bağlı tasarruftur. Vasiyet bir üçüncü kişiye yapılabileceği gibi, yasal mirasçıya da yapılabilir. (TMK. m.517) Vasiyetin konusu, mirasbırakanın üçüncü kişiye veya yasal mirasçıya bir malın verilmesi olabileceği gibi, bir alacak hakkı, borçtan kurtarma veya bir intifa hakkı tanınması şeklinde de olabilir.
Miras bırakan, ölümüne kadar her zaman vasiyetnameden dönebilir. Vasiyetnamenin yazılı, resmi ve sözlü vasiyetname gibi türleri bulunmaktadır. Somut olayda, bir resmi vasiyetname söz konusudur.
Bazı durumların gerçekleşmesi vasiyetnamenin yürürlüğe girmesine mani olur. Vasiyetnameden sonra gerçekleşen bir ölüme bağlı tasarrufla (TMK.m. 542), vasiyetnamenin miras bırakan tarafından yırtılarak, yakılarak, okunmayacak şekilde karalanarak, imzası silinerek veya başka bir şekilde yok edilmesi ile (TMK. m. 543/1) miras bırakanın önceki vasiyetnameden rücu ettiğini bildirmeden, yasada öngörülen şekillerden birine uymak suretiyle yeni bir vasiyetname yapmasıyla (TMK. m. 544), miras bırakanın vasiyetname ile bağdaşmayacak sağlararası tasarrufta bulunmasıyla (TMK.m. 544/2), kaza sonucu veya üçüncü bir kişinin kusuru ile vasiyetnamenin yok olması ile (TMK. m. 543/2) veya sözlü vasiyetnamenin yapılmasından sonra diğer şekillerde vasiyetname yapma olanağının doğması ve bunun üzerinden bir aylık sürenin geçmesi ile bu vasiyetnamenin uygulama imkânı ortadan kalkar.
Somut olayda, miras bırakan tarafından düzenlenen 25/03/2002 tarihli vasiyetname, 4721 sayılı Medeni Kanun’un 532 ve devam maddelerine göre yapılmış resmi bir vasiyetnamedir. Miras bırakan önceki vasiyetnameden rücu ettiğini bildirmeden, yasada öngörülen şekillerden birine uymak suretiyle yeni bir vasiyetname yapmasıyla vasiyetnameden dönebilir. Murisin davacıya gönderdiği Espiye Noterliği’nin 30 Mayıs 2002 tarih 1205 yevmiye nolu ihtarnamesi vasiyetname olarak değerlendirilemeyeceğinden, Espiye Noterliği’nin 25/03/2002 tarih ve 689 yevmiye numaralı vasiyetnamesinden dönüldüğünden bahsedilemez.
Hal böyle olunca, vasiyetnamenin geçerli olduğu dikkate alınarak yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilemesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”
Sözlü Vasiyetnamenin Hükümden Düşmesi: TMK. m. 541 uyarınca, mirasbırakan için sonradan diğer şekillerde vasiyetname yapma olanağı doğarsa, bu tarihin üzerinden bir ay geçince sözlü vasiyet hükümden düşer. Yani mirasbırakan bir ay içinde ölürse ya da ölümüne kadar ayırt etme gücünü kaybetmiş olursa sözlü vasiyetname hüküm ifade eder.
Sözlü Vasiyetnamenin Geri Alınması ve Yok Olması
Her ne kadar diğer şekillerde vasiyetname düzenleme olanağının gerçekleşmesinden itibaren bir ay geçmekle sözlü vasiyetname kendiliğinden hükümden düşecekse de; vasiyet eden bir aylık sürenin dolmasını beklemeden sözlü vasiyetnamesinden dönebilir. Vasiyet eden sözlü vasiyetnamesini yeni bir vasiyetname veya miras sözleşmesi düzenleyerek geri alabilir ( TMK m.542 ). Geri alma, el yazılı vasiyetname, resmi vasiyetname veya şartları oluşmuşsa tekrar düzenlenen bir sözlü vasiyetnameyle gerçekleştirilebilir. Ayrıca vasiyet eden yok etmek suretiyle de vasiyetnamesini geri alabilir (TMK m. 543/1).
KAYNAKLAR
Mustafa Dural/Turgut Öz, Türk Özel Hukuku Cilt IV Miras Hukuku, İstanbul, 2019; Rona Serozan/Baki İlkay Engin, Miras Hukuku, Güncellenmiş 6. Baskı, Ankara, 2019; Zahit İmre/Hasan Erman, Miras Hukuku, 15. Basım, İstanbul 2021