BÖLÜM 1
1. MİRAS ORTAKLIĞININ HUKUKİ NİTELİĞİ NEDİR?
TMK m. 599 uyarınca mirasçılar, mirasbırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, kanun gereğince kazanırlar. Gerçek kişiler ölüm ile (irade dışı kazanım) mirasbırakan adını alır. Mirasçılık sıfatı doğrudan mirasbırakanın ölümü anında kazanılır. Eğer mirasbırakanın birden fazla mirasçısı varsa ortaklık söz konusu olacaktır. Kanun hükmü ile (ipsure) birden fazla kişinin bulunması halinde aralarında miras ortaklığı kurulacak, sahipsiz tereke varsa mirasçı devlet olacak, tek kişi mirasçı var ise münhasır malik olacaktır.
Miras ortaklığı, mirasbırakanın ölümü ile ortaya çıkar ve mirasçılar (atanmış ve yasal) mirası ölümle kül halinde (bütün olarak) kanunen kazanırlar. TMK m. 640 bize miras ortaklığının tanımını vermektedir. Madde gereği, birden çok mirasçı bulunması hâlinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelecektir. Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.
2.TEREKE UNSURLARIYLA İLGİLİ BORÇLANDIRICI İŞLEMLER YAPILABİLİR Mİ?
Kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere mirasçılar, mirasbırakanın aynî haklarını, alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanırlar ve mirasbırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar. (TMK m. 599/2) Hakların kazanılmasında hak sahibinin iradesi aranırken mirasçılık istisnai bir hüküm olması sebebiyle hak sahibinin iradesi aranmaksızın kanun hükmü ile kurulur, irade aranmaz, intikal kendiliğinden olur.
Bir mirasçının terekede yer alan bir malvarlığı ile ilgili borçlandırıcı işlem yapmasına engel yoktur ancak tasarruf işlemini yerine getiremez, tüm mirasçıların iradesi aranır. Burada ifa imkansızlığı ortaya çıkabilecektir. Örneğin bir ya da bir kısım mirasçı terekeye bir mal, hak veya alacaktan yalnız kendi kısmı için dava açarsa bu dava reddedilecektir zira iştirak halindeki pay üzerinde mirasçının tasarrufta bulunma hakkı yoktur.
3. MİRAS ORTAKLIĞINA KARŞI DAVA AÇILABİLİR Mİ?
İştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi bulunan bir terekede, terekeye ilişkin tüm tasarruf işlemlerinin tüm mirasçılar tarafından birlikte yapılması gereklidir. Dava da bir tasarruf işlemidir. Bu nedenle tüm mirasçılar tarafından dava açılmalıdır.
Bir mirasçı özellikle acele hallerde, miras şirketinin menfaatini korumak için bütün mirasçılar adına tek başına dava açabilirse de tek başına bu davayı yürütemez diğer mirasçılarında bu davaya katılımları sağlanmalı, muvafakatleri alınmalı ya da terekeye temsilci atanması için davacıya süre verilmelidir.
Miras ortaklığının tüzel kişiliği olmadığından taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Miras ortaklığında kural zorunlu dava arkadaşlığıdır yani terekeye ilişkin davalar tüm mirasçılara karşı açılmalı, mirasçılarında aynı şekilde birlikte dava açması gerekir. İstisnalar bulunmakta olup örnek olarak Kadastro Kanunu m. 29., acele haller, bir hakkın hemen kullanılmaması halinde o hakkın ortadan kalkacağı ve talep edilemeyeceği haller, zilyetlikten doğan davalarda önlem alınmasını gerektiren ve zamanaşımına uğrama tehlikesinin bulunması halleri, mirasçı sıfatına bağlı üstün hak iddiasına bağlı istihkak davası sayılabilir. Kanun koyucunun burada mirasçıları koruma temeli vardır. Mirasçılardan her biri, terekedeki hakların korunmasını isteyebilir. Sağlanan korumadan mirasçıların hepsi yararlanacaktır. Ancak aleyhe hüküm çıkarsa bu sonuç sadece dava açanı bağlayacaktır.
4. MİRAS ORTAKLIĞI SÜRESİNCE VE PAYLAŞMADAN SONRA BORÇLARDAN SORUMLULUK NASIL OLACAKTIR?
TMK m. 641, mirasçıların tereke borçlarından müteselsilen sorumlu bulundukları düzenlemesini getirmiştir. Mirasçılar arasında kısmi sorumluluk iç ilişkidedir, dış ilişkide müteselsil sorumluluk vardır. Külli halefiyet gereği mirasçılar borçlardan sorumlu olup sorumluluk müteselsildir ve mirasbırakan tarafından da bu kuralın aksi kararlaştırılamaz.
TMK m. 681 "mirasçılar, bölünmesine veya nakline alacaklı tarafından açık veya örtülü olarak rıza gösterilmemiş olan tereke borçlarından dolayı, paylaşmadan sonra da bütün malvarlıklarıyla müteselsilen sorumludurlar." hükmünü taşımaktadır. Tereke borçları mirasbırakanın borçlarından daha geniş bir kavram olup mirasbırakanın borçları sadece malvarlığının pasif kısmıdır.
Tereke borcuna örnek olarak TMK m. 641/2 "Ana ve baba veya büyük ana ve büyük baba ile birlikte yaşayan ve emeklerini veya gelirlerini aileye özgüleyen ergin çocuklar ile torunlara verilecek uygun miktardaki tazminat, bu yüzden terekenin borç ödemeden acze düşmemesi kaydıyla tereke borcu sayılır.", TMK m. 507 "Tasarruf edilebilir kısım, terekenin mirasbırakanın ölümü günündeki durumuna göre hesaplanır. Hesap yapılırken, mirasbırakanın borçları, cenaze giderleri, terekenin mühürlenmesi ve yazımı giderleri, mirasbırakan ile birlikte yaşayan ve onun tarafından bakılan kimselerin üç aylık geçim giderleri terekeden indirilir.", TMK m. 645 "Mirasbırakanın ölümünde onunla birlikte yaşayan ve onun tarafından bakılan kimseler, ölüm tarihinden başlayarak üç aylık bakım ve geçim giderlerinin terekeden sağlanmasını isteyebilirler. " hükümleri sayılabilir. Ayrıca vasiyet alacaklarınının hakları da birer tereke borcudur.
Sorumluluğa ilişkin zamanaşımına gelecek olursak, TMK m. 681/2 paylaşmanın gerçekleştiği tarihin veya daha sonra yerine getirilecek borçlarda muacceliyet tarihinin üzerinden beş yıl geçmekle teselsülün sona ereceğini düzenler. Dolayısı ile ortaklık süresince borçlardan sorumluluk devam edecek ancak ortaklık sona erdikten yani paylaşmadan sonra paylaşmanın gerçekleştiği tarihten ve daha sonra yerine getirilecek bir borç varsa onun muacceliyet tarihininin üzerinden 5 yıl geçmekle müteselsil sorumluluk sona erecektir. Kanun koyucu mirasçıların durumunu zorlaştırdığı için burada genel zamanaşımından farklı olarak alacaklar bakımından zamanaşımı süresi olarak 5 yıllık bir süre öngörmüştür.
5. MİRAS ORTAKLIĞININ SONA ERME YOLLARI NELERDİR?
Miras ortaklığında ortaklık ilişkisi kanun ile kurulur, mirasçıların iradesi rol oynamaz. İrade olmaksızın kazanılan statüde mirasçılar serbest irade ile paylaşmayı gerçekleştirerek ile söz sahibi olabilirler. Elbirliği ile mülkiyet, ortaklığın sona ermesi ile sona erer.
TMK m. 644 "Elbirliği ile mülkiyetin paylı mülkiyete dönüştürülmesi" başlığını taşır. Madde başlıkları metne dahil olmamakla beraber bu maddenin başlığı daha geniş kapsamlı olarak belirlenmeliydi. Zira elbirliği mülkiyetinin sona ermesinde paylı hak sahipliğine geçiş sadece miras ortaklığında vardır, miras ortaklığına özgü ve istisnai niteliktedir. Burada paylı hak sahipliği üst başlığımız olup içerisinde taşınır mal, taşınmaz mal, alacak bulunur ve bunlar üzerindeki haklar söz konusudur.
TMK m. 640 oybirliği ile hareketi zorunlu tutar. Ancak her zaman oybirliği ile hareket etmek zordur. TMK m. 644/1 gereğince tereke mallarının tamamı veya bir kısmı üzerindeki elbirliği mülkiyetinin miras payları oranında paylı mülkiyete dönüştürülmesi talep edilebilir. Bu hükmün amacı elbirliği mülkiyetinde oybirliği ile karar alınması zorunluluğunun esnetilebilmesidir. Örneğin ortaklık sıkıntılı ancak ilişki hemen sona ersin istenmiyorsa talep üzerine münhasır hak sahipliğine hâkim kararı ile geçilebilecek böylece münhasır hak sahipliğine geçiş sağlanacaktır. TMK m. 676 ile paylaşma sırasında da paylaşma sözleşmesiyle mirasçılar, tereke mallarının tamamı veya bir kısmı üzerindeki elbirliği mülkiyetinin miras payları oranında paylı mülkiyete dönüştürülmesini kabul edebilecekleri düzenlemesi bulunmakta olup bu hükümde miras ortaklığının sona erme yollarından biridir.
Av. Ayşe ACAR UMUT & Av. Ünal Can ACAR