Sigorta tahkim komisyonu 14.06.2007 tarih ve 26552 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Sigortacılık Kanunu'nun 30 uncu maddesi ile kurulmuştur. Günümüze kadar binlerce uyuşmazlığın çözümünü sağlayan sigorta tahkim komisyonunda, sigorta ettiren veya sigorta sözleşmesinden menfaat sağlayanlar ile riski üstlenen sigorta kuruluşları arasındaki uyuşmazlıklar mahkeme yoluna gerek kalmadan kısa sürede ve az masrafla çözümlenmektedir. Konusu sigorta sözleşmesi olan uyuşmazlıklar içerisinde Sigorta Tahkim Komisyonu’na en yoğun başvuru ‘’’Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’’ ve ‘’Kasko’’ sigortasından kaynaklanmaktadır.
Motorlu araçların işletilmesi sırasında meydana gelen zararlar ölüm, yaralanma ya da maddi hasar olabilmektedir. Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ve Kasko Sigortası meydana gelen bu zararların tazminini sağlamaktadır. Zararın ölüm olması durumunda ölen kişinin yakınları destekten yoksun kalma tazminatı alabilmektedir. Maddi hasar oluşumunda pert bedeli, hasar bedeli, değer kaybı bedeli şeklinde tazmin edilmektedir. Bedeni hasarın ortaya çıkmasında ise sürekli işgöremezlik – kalıcı sakatlık zararı tazmin edilmektedir. Zararın tazmini için, 2918 sayılı KTK’nun 97. Maddesi uyarınca ‘’ Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir’’ denilmiştir. Bu durumda trafik kazasından zarar görmek tazminata hak sahibi olabilmek için yeterli görülmemektedir.
Sürekli sakatlık tazminatı açısından hak sahibi olabilmek için sigorta kuruluşuna başvurmanın dışında başvuru evraklarının da ‘’zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları’’ açısından uygun olması gerekir. Kalıcı sakatlığın da belirtilen genel şartlara uygun olarak tespit edilmesi başvurunun usule uygun kabul edilmesi için önem taşımaktadır. Bu noktada trafik kazasından kaynaklanan kalıcı sakatlığın tespiti tazminat hakkını zaman zaman kısıtlayan çoğu zaman ise uyuşmazlığı çıkmaza sokan bir hal almaktadır. Bu durumun Sebebi ise değişen yönetmeliklere sigorta kuruluşlarının, kaza mağdurlarının ve kalıcı sakatlığı tespit etmeye yetkili hastanelerin uyum sağlayamamasıdır.
Kaza mağdurları açısından tedavi süreci yeterince yıpratıcı olmasına rağmen, ‘’Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlar’’ ekinde belirtilen ve ‘’değişen’’ yönetmeliğe uygun şekilde, kalıcı sakatlığın tespit edilmesinin ‘’Şart’’ koşulması, mağdurların haklarını kısıtlamakta ve zararların tazminini güçleştirmektedir.
Sigorta Tahkim Komisyonu’nda kalıcı sakatlığın tespiti için dikkate alınması gereken yönetmelik açısından da görüş birliği bulunmamaktadır. Hakem kararlarını belirli aralıklarla yayınlayan Sigorta Tahkim Komisyonu Hakem Kararları incelendiğinde kimi kararlarda ZMSS genel şartlarına uygun alınan raporların kabul edildiği kimi kararlarda ise mağdurun yönetmeliklere uymaksızın şahsi çabaları ile elde ettiği raporların, maluliyetin tespiti açısından esas alınabildiği görülmektedir. Bu noktada ayırt edici olan üç unsur öne çıkmaktadır. Bunlar, Trafik kazasından kaynaklanan maluliyeti tespit amaçlı alınan raporların, kaza ile illiyet bağının bulunması, sakatlık oranı belirtmesi ve raporun sürekli olmasıdır. Bu unsurların karşılanması durumunda kalıcı sakatlığı tespit edebilen tüm raporların uyuşmazlığın çözümünde esas alınması gerekir. Aksinin kabulü mağduru cezalandırmaya yönelik olacaktır.
2918 sayılı KTK’nun 95. Maddesi uyarınca “Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez.” Denilmektedir. Buna göre zarar görenlerin hakları kanun ya da ‘’yönetmelik ‘’ öne sürülerek kısıtlanmamalıdır.
Sigorta Tahkim Komisyonu mevcut raporun usule uygun olmadığı kanısına vardığı takdirde genellikle usulden red kararı vermektedir. Ancak; kaza ile illiyet bağı bulunan, sakatlık oranı belirten ve sürekli kalıcı sakatlığı tespit eden raporların, ilgili yönetmeliğe uygun olmasa da, mağduriyet yaratmamak ve sigortacılığın amacına uygun olarak, zararın tazminini sağlamak amacıyla usule uygun olmadığı gerekçesi ile reddedilmemelidir. Raporun sıhhati konusunda endişeye düşülmesi durumunda ise ara karar yolu ile kaza mağduru yönetmeliğe uygun raporu edindirmek üzere Komisyonca hastaneye sevk edilmelidir. Mağdur ya da vekili tarafından Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvuru ek dilekçesinde, Eldeki raporda gerekli unsurlar bulunuyorsa, mevcut rapor üzerinden kalıcı sakatlığın tespit edilebileceği ve tazminat miktarının hesaplanmasında mevcut raporun esas alınabileceği, aksinin düşünülmesinin 2918 sayılı KTK’nun 95/1 maddesine aykırı olacağı belirtilmelidir.
Sigorta kuruluşlarına ve Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurabilmek için kaza tarihi esas alınarak farklı raporlar kabul görmektedir. Bunlardan biri 30/03/2013 tarihli 28603 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ‘’Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik’’ ve bir diğeri ise 20/02/2019 tarihli 30692 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ‘’Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik’’ şeklindedir. Ancak, kaza tarihine bağlı olarak alınan maluliyet raporu, usule uygun olarak değerlendirilse dahi, yönetmeliğin içeriği açısından birtakım unsurların eksik ya da yanlış değerlendirilmesi, örneğin; Birden fazla sakatlık bulunmasına rağmen Balthazard formülünün uygulanmamış olması, usule uygun olduğu düşünülen raporu esasa tabi tutmaya yetmeyecektir. Bu konuda asıl yükümlülüğün, hastanelere ve kalıcı sakatlığı tespit etmeye yetkili sağlık kuruluna düşmesi gerekirken, raporun içeriğinde yapılacak hatalardan yine kaza mağdurları sorumlu tutulacak ve tazminat hakkı iddiası, Komisyon nezdinde ve sigorta kuruluşlarına başvurularda kabul göremeyecektir.
Görüldüğü üzere trafik kazalarından zarar görenlerin tazminat hakları kanunlar ve yönetmelikler ile kısıtlanma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu noktada gerekli yasal düzenlemeler yapılmadığı takdirde sigorta kuruluşlarınca ileri sürülen yönetmelik itirazları kabul görmeye devam edecek, mağdurlar daha da mağdur edilecek, tedavi sürecinin bitmesiyle hastaneden ayrılan kaza mağduru defalarca yeniden hastaneye gidecek ve tüm bu uğraşların sonunda hak edilen tazminata, yönetmeliğe uyulmadığı gerekçesiyle ulaşılamayacaktır. Yasal düzenlemelerin sigortacılığın amacına uygun yapılması, mağdurların zararlarının tazminine yönelik olması, tazminata hak sahibi olabilme sürecini kısaltması gerekir. Zira sigorta primi ödemelerinin amacı rizikonun gerçekleşmesi ile eski hale getirme ve zararın tazmini olduğu izahtan varestedir. Zarar görene fazladan yükümlülük atfetmek, zararın tazmini sürecini uzatmak, yeni ve değiştirilen yönetmeliklere dayanarak, sigorta kuruluşlarının teminatı yerine getirmekten kaçınması sigortacılığın amacı ile bağdaşmamaktadır.