1. GİRİŞ

Türk Sosyal Güvenlik Hukuku sistemi Anayasa’da korunan “Sosyal Devlet” ilkesi çerçevesinde hüküm altına alınmıştır. Buna karşın sistem kendi içerisinde hükümler yönünden çelişkiler içermekte ve birçok madde özellikle 2008 sonrası kanun değişiklikleri ile normlar hiyerarşisine aykırı şekilde düzenlenmektedir.

Sosyal Güvenlik Kurumu (“SGK”), Sağlık Uygulama Tebliği’nde (“SUT”) ve SGK’nın internet sitesinde yayınlanan Bedeli Ödenecek İlaçlar Listesi’nde bulunan ilaçların bedellerini karşılamaktadır. Bunun dışındaki ilaçlar ise SGK tarafından karşılanmamaktadır. Bununla birlikte her ne kadar SGK tarafından karşılanacak ilaçlar listesinde belirtilmişse de özellikle yurtdışından ithal edilen ilaçlarda SUT tebliğinde belirtilen döviz kuru ile reel kur arasında radikal farklılıklar bulunmakta ve dolayısıyla ilaç firmaları Sağlık Bakanlığının belirlediği bu kur üzerinden ilaçları tedarik etmek istememektedir.

Bu yazıda SGK’nın mevcut idari uygulamalarının Uluslararası Hukuk Kuralları ve Anayasa mevzuatı ile kendi mevzuatında ki çelişkileri dikkate alınacaktır.

2.  İLGİLİ MEVZUAT

2.1.  ULUSLARLARASI MEVZUAT

İnsan Hakları Evrensen Bildirgesinin 25. Maddesinde; "Herkesin, kendisinin ve ailesinin sağlığı ve iyi yaşaması için yeterli yaşama standartlarına hakkı vardır; bu hak, beslenme, giyim, konut, tıbbi bakım ile gerekli toplumsal hizmetleri ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, yaşlılık ya da kendi denetiminin dışındaki koşullardan kaynaklanan başka geçimini sağlayamama durumlarında güvenlik hakkını da kapsar." denilerek sosyal güvenlik hakkının bir insan hakkı olduğu kararlaştırılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti bu bildirgeyi 6 Nisan 1949'da kabul etmiştir.

Ekonomik Sosyal Ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi'nin 11. maddesinde;

1. Bu Sözleşme’ye Taraf Devletler, herkesin, ulaşılabilecek en yüksek fiziksel ve zihinsel sağlık standardına sahip olma hakkını kabul ederler.

2. Bu Sözleşme’ye Taraf Devletlerin, bu hakkın tam olarak kullanılmasını sağlamak için alacakları tedbirler şu amaçlara yönelik olacaktır....

(d) Hastalık durumunda herkese tıbbi hizmet ve tıbbi bakım sağlayacak koşulların yaratılması.

Bu milletlerarası anlaşmada 11 Ağustos 2003 tarih ve 25196 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Türkiye tarafından 27/09/2006 tarih ve 5547 sayılı kanunla onaylanması uygun bulunan 09/04/2007 tarih ve 26488 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmasıyla yürürlüğe konulan (Gözden Geçirilmiş) Avrupa Sosyal Şartı'nın sosyal günvelik hakkı başlıklı 12. Maddesi ile taraf devletler " sosyal güvenliğin etkin biçimde kullanılması için bir sosyal güvenlik sistemi oluşturma ve sosyal güvenlik sistemini giderek daha yüksek bir düzeye çıkarmaya çalışmakla yükümlü kılınmışlardır. Ayrıca aynı maddenin 2. Fıkrasında " (Akit Tarafları)... Sosyal Güvenlik Sistemini Avrupa Sosyal Güvenlik Kodunun onaylanması için gereken düzeyden daha düşük olmamak üzere yeterli bir düzeyde sürdürmeyi taahhüt ederler.

(Gözden Geçirilmiş) Avrupa Sosyal Şartının "Sosyal ve Tıbbi Yardım Hakkı Başlıklı 13. Maddesinde ise;"Akit Taraflar sosyal ve tıbbi yardım hakkının etkili bir biçimde kullanılmasını sağlamak amacıyla:1- Yeterli olanağı bulunmayan ve kendi çabasıyla veya başka kaynaklardan, özellikle bir sosyal güvenlik sisteminden yararlanarak böyle bir olanak sağlayamayan herkese yeterli yardımı sağlamayı ve hastalık halinde bunun gerektirdiği bakımı sunmayı;.... Taahhüt ederler"

Türkiye tarafından 12/09/1978 tarih ve 2170 sayılı Onay Kanunuyla kabul edilen ve 16419 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlük kazanan Avrupa Sosyal Güvenlik Kodu 10. maddesi;1 Yapılacak yardımlar en az şunları kapsar;...hekimler tarafından gerekli görülüp yazılan ilaçlar;

Avrupa Sosyal Güvenlik Kodunun 34. Maddesinde ise şöyledir;

1." Hastalık halinde yapılacak yardımlar, bu maddenin 2. Ve 3. Fıkralarında . belirtilen sağlık yardımlarıdır.

2. Sağlık Yardımları Şunlardır;...(e)...ilaç ve diğer tıbbi ve cerrahi malzemenin sağlanması,

3. Yukarıdaki fıkralar gereğince yapılacak sağlık yardımları, korunan kimsenin sağlığını koruma, çalışma gücünü iade ve kişisel ihtiyaçlarını karşılayabilme yeteneğini arttırma amacını güder.

Sosyal Devlet ilkesi; idareyi herkese insan onuruna yaraşan asgari bir yaşam düzeyi sağlama ödevini yükler. İnsan haklarınıa saygılı devlet ilkesi idariy eylem ve işlemlerinde bireylerin temel hak ve hürriyetlerine saygılı olmayı yükler (Kemal Gözler, İdare Hukuku Cilt 1,Ekim Bursa,2019,s.107)

Yukarıda yer verilen Anayasa ile Ekonomik,Sosyal Ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi, Avrupa Sosyal Şartı ve Avrupa Sosyal Güvenlik Kodu hükümleri uyarınca sosyal güvenlik hakkının temel bir insan hakkı olduğu hususu sabittir.

Anayasanın 90. Maddesinin 5. Fıkrasında;" "Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır." denildiği dikkate alındığında usulüne uygun bir şekilde yürürlüğe konulan yukarıdaki milletlerarası antlaşma hükümleri gereğince; mümkün olan en yüksek tıbbi yardım hakkının etkili bir biçimde kullanılmasını sağlamak amacıyla hekim tarafından gerekli görülen ilacın sağlanmasının ise devlet için bir yükümlülük olduğunun kabulü gerekir.

2.2.  ULUSAL MEVZUAT

Anayasanın "Cumhuriyetin Nitelikleri" başlıklı 2. Maddesinde “Türkiye Cumhuriyeti .... Adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı... Sosyal bir hukuk devletidir." denilmiştir.

Anayasanın 5. Maddesinde; devletin temel amaç ve görevlerinin... “Kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak, kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak olduğu" düzenlenmiştir.

Anayasanın 17 maddesinin 1. Fıkrasında "Herkesin yaşama,maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu" düzenlenmiştir.

Anayasanın 56. Maddesinin 3. Fıkrasında ise "Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler"  denilerek devletin herkesin sağlık hakkını korumakla yükümlü olduğu açıkça düzenlemiş ve 60. Maddesinde ise "herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu, Devletin de bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alacağı" belirtilmiştir.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 62. Maddesinin 1. Fıkrasında;" Bu kanun gereğince genel sağlık sigortasından sağlanacak sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan yararlanmak, genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler için bir hak, kurum için ise bu hizmet ve hakların finansmanını sağlamak bir yükümlülüktür." denilmiştir.

3. SONUÇ

21. Yüzyılda sağlık alanında teknolojik gelişmelerin çok hızlı şekilde gerçekleşmesi yılda ortalama bir kez gözden geçirilen SUT uygulamalarına dayanarak hastalara aktif hizmet vermeyi engellemektedir. Özellikle SUT uygulamalarına dâhil edilmeden önce Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunun uzun bürokratik süreçleri içerisinde ilaç incelemeleri, ekonomik koşulları ve muadil arayış süreçleri de bir arada değerlendirildiğinde birçok kişinin tedavi imkânı varken yeterli ilaçlara uzun bürokratik ve hukuki süreçler içerisinde ulaşamadığı maalesef bir ülke gerçeğidir.

Öyle ki özellikle tedavinin yurtdışında yapılması gereken hastalıklarda (örnek: SMA) SGK ve Sağlık Bakanlığı kendi mevzuatları ile çelişir şekilde kamuoyunun yoğun talebini de görmezden gelerek herhangi bir uygulamaya gitmemektedir.

Kişilerin maddi ve manevi varlığını koruma, insan onuruna yaraşır bir şekilde yaşama, sosyal güvenlik ve sağlıklı yaşam hakkı ile yukarıda yer verilen uluslararası mevzuat ve Anayasanın 90. Maddesi uyarınca kanun hükmüne olan milletlerarası anlaşma hükümleriyle devlete yüklenen yükümlülük karşısında; ölümcül ve amansız bir hastalıkla mücadele içinde olan vatandaşlara uygun tedaviye erişiminin engellenmesine müsaade edilmemesi gerekir.