Kanunun düzenlenme amacına uygun olarak Sermaye Piyasası Kurulu; sermaye piyasası kurumlarına, sermaye piyasası araçlarının, ihraç ve halka arzı ile borsada işlem görmesine, sermaye piyasasının güvenilir, şeffaf, etkin, istikrarlı, adil ve rekabetçi bir ortamda işleyişinin ve gelişmesinin sağlanmasına, yatırımcıların hak ve menfaatlerini korumaya yönelik düzenlemeler yapar.

Hukuki anlamda sermaye piyasası ise, orta ve uzun vadeli ödünç verilebilen fonların menkul kıymetlerin alım satımı suretiyle tasarruf sahiplerinden yatırımcılara aktarılmasını sağlayan ortamın, bir başka ifade ile yatırımcılar, tasarruf sahipleri ve bunlar arasındaki fon akımını sağlayan aracı kuruluşlar, yatırım ortaklıkları ve yatırım fonları gibi aracı ve yardımcı kuruluşlardan oluşan modern finansman sisteminin adıdır.[1]

Sermaye piyasasının, kurulun (SPK) korumakla yükümlü olduğu güvenilir, şeffaf ve rekabetçi işleyişini korumak için 6362 sayılı kanunda piyasa suçları ve yaptırımları düzenlenmiştir. Bu suçların kapsamı ve bu suçlara bağlanan cezai yaptırımlar ekonomik suça ekonomik ceza esasına göre kaleme alınmış; kanun koyucu, somut konulara ilişkin hüküm ihdasına yönelmiştir. Suç olarak tanımlanan eylemler dışında, idari para cezasını gerektirir eylemlerin de kanunda ayrıca düzenlendiği belirtilmelidir.

“Sermaye Piyasası Suçları” olarak adlandırılan fiiller arasında “Bilgi suistimali”, “Piyasa dolandırıcılığı”, “Usulsüz halka arz ve izinsiz sermaye piyasası faaliyeti”, “Güveni kötüye kullanma ve sahtecilik”, “Bilgi ve belge vermeme, denetimin engellenmesi”, “Yasal defterlerde, muhasebe kayıtlarında ve finansal tablo ve raporlarda usulsüzlük” ve “Sır saklama yükümlülüğü” gelmektedir. Yazımızın konusu, spesifik olarak, işlem bazlı piyasa dolandırıcılığı olarak adlandırılan fiilleri konu almaktadır.

Sermaye piyasasında eski adı manipülasyon, yeni adı piyasa dolandırıcılığı olan suç niteliğindeki eylemi, alım satım işlemleri ile sanal bir görünüm yaratarak diğer yatırımcıların alım satım payları üzerinde etkili olma şeklinde tanımlanabilir.[2] Piyasa dolandırıcılığının, bir başka tanımla, menkul kıymetlerin fiyatlarının manipülatörler tarafından hileli davranışlarla belirli bir seviyenin üzerine çıkarılmak istenmesi, belirli bir seviyenin altına düşürülmek istenmesi ya da olduğu gibi sabitlenmek istenmesi dolayısı ile gerçekleştirilen faaliyetlere verilen ad olarak ifade edilebileceği; manipülasyonun, sermaye piyasalarında piyasaya duyulan güvenliği ve özellikle işlem güvenliğini sarstığı için hiç istenmeyen bir durum olduğu ifade edilmektedir.[3] Özetle, manipülasyon, menkul kıymetlerinin gerçek değerlerinin sermaye piyasasında işlem gören fiyatlarına yansımasını engelleyen bir faktör olarak karşımıza çıkar.

Piyasa dolandırıcılığı suçunun, işlem bazlı ve bilgi bazlı piyasa dolandırıcılığı olmak üzere iki şekilde ortaya çıkabildiği; bilgi bazlı piyasa dolandırıcılığı suçunun ise kanunda ayrı bir suç olarak düzenlenen “bilgi suistimali” suçu ile farklı maddi unsurlara sahip olduğu belirtilmelidir.

Zira, bilgi suistimali suçunda “henüz kamuoyuna duyurulmamış, içeriden öğrenilen bilgilerin ticareti” söz konusu iken; bilgi bazlı piyasa dolandırıcılığında “sermaye piyasası araçlarının fiyatlarını, değerlerini veya yatırımcıların kararlarını etkilemek amacıyla yalan, yanlış veya yanıltıcı bilgi vermek, söylenti çıkarmak, haber vermek, yorum yapmak veya rapor hazırlamak ya da bunları yaymak ve bu suretle menfaat sağlamak” fiilleri kastedilmektedir.

İşlem bazlı piyasa dolandırıcılığı suçunda ise, durum biraz daha farklıdır. 6362 sayılı Kanun’un 107’nci maddesi ilk fıkrasında düzenlendiği şekliyle bu suç “Sermaye piyasası araçlarının fiyatlarına, fiyat değişimlerine, arz ve taleplerine ilişkin olarak yanlış veya yanıltıcı izlenim uyandırmak amacıyla alım veya satım yapmak, emir vermek, emir iptal etmek, emir değiştirmek veya hesap hareketleri gerçekleştirmek” fiillerini içerir.

Suça vücut veren eylemlerin birden fazla olmasının yanı sıra, seçimlik hareket şeklinde, sayılan eylemlerden bir tanesinin dahi “sermaye piyasası araçlarının fiyatlarına, fiyat değişimlerine, arz ve taleplerine ilişkin olarak yanlış veya yanıltıcı izlenim uyandırmak” amacıyla işlenmesi halinde suç oluşacaktır.

Ek olarak, işlem bazlı piyasa dolandırıcılığı suçunun tamamlanması için failin “menfaat temini” yahut “fiil ile amaçlanan neticenin gerçekleşmesi” aranmamaktadır. Buna göre, sermaye piyasasındaki araç ve dinamiklere yönelik yanlış ve yanıltıcı izlenim uyandırmaya yönelik olarak kanunda sayılan eylemlerden birinin gerçekleştirilmesi suçun oluşmasına yeterli olup; failin gerçekleştirdiği bu işlemler dolayısıyla ayrıca menfaat elde etmiş olması şart değildir.

6362 sayılı Kanun 107’nci maddesinde düzenlenen piyasa dolandırıcılığı suçları arasında sayılan bilgi bazlı piyasa dolandırıcılığı suçunda ise, işlem bazlı piyasa dolandırıcılığı suçundan farklı olarak, suçun tamamlanması için menfaat temini sağlanması aranmaktadır. Bu bakımdan, işlem bazlı piyasa dolandırıcılığı suçunun bir tehlike suçu olduğunu söylemek mümkündür. Kanun, sermaye piyasası araçları fiyatının etkilenme tehlikesini cezalandırmaktadır.

“…Sermaye piyasası araçlarına yönelik aldatıcı hareketlerden birisi olarak piyasa dolandırıcılığının suç olarak düzenlenmesiyle, bütünü itibariyle milli ekonomiye kaynak yaratan borsanın ve borsada faaliyet gösteren veya bu alanda ileride faaliyet göstermek isteyen yatırımcıların sahip olduğu veya olabilecekleri sermaye piyasası araçlarının değerlerinin yapay şekilde etkilenmesi tehlikesi önlenmek suretiyle, bir bütün olarak milli ekonominin korunması yanında bireysel yatırımcıların mali hakları da korunmak istemektedir. Dar anlamda yani suçun doğrudan mağdurunun ise sermaye piyasalarının ve dolayısıyla ekonominin etkin ve rekabetçi kurallar çerçevesinde yürümesinde çıkarı bulunan tüm bireyler ile suça konu halka açık ortaklık nezdindeki karları veya malvarlıkları azaltılan ya da artması engellenen kişiler olduğu kuşkusuzdur. (Baştürk, İhsan: "Türk Sermaye Piyasası Hukukunda Örtülü Kazanç Aktarımı Yasağına Aykırılık Suçu" D.E.Ü. Hukuk Fakültesi Dergisi, Prof. Dr. Durmuş Tezcan’a Armağan, C.21, Özel Sayı, 2019, s. 876)”[4]

Failin bu suçla elde ettiği menfaatin önemi ise, suçun cezalandırılması sonucunda verilecek adli para cezasının asgari miktarının tespiti ve suça ilişkin olarak kanunda düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması bakımından belirleyicidir.

İşlem bazlı piyasa dolandırıcılığı suçunda, temel amaç, gerçek olmayan bir fiyat hareketliliği yaratarak diğer yatırımcıları yanıltmaktır. Bu amaca hizmet edecek şekilde hisse alım satımı yapılması, bu doğrultuda emir verilmesi yahut emir iptali veya değiştirilmesi ve bu doğrultuda hesap hareketleri gerçekleştirilmesi söz konusudur.

Bu suç, TCK’da düzenlenmiş olan genel suç tiplerinden biri olan dolandırıcılık suçuna benzer hareket tarzını ihtiva etmekteyse de, aralarında önemli farklar da bulunmaktadır. TCK anlamında dolandırıcılık suçu bir zarar suçu olarak nitelendirilmiştir; buna göre hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişi cezalandırılmaktadır. İşlem bazlı piyasa dolandırıcılığı suçu bir tehlike suçu olup failin maddi yarar temin etmesi beklenmez. Diğer yandan, dolandırıcılık suçunun mağduru olan kimse belirli ve yahut belirlenebilir durumda iken; işlem bazlı piyasa dolandırıcılığı suçunda mağdurların belirlenebilir olması aranmamıştır. Zira, ortaya çıkarılan yapay fiyatlandırma nedeniyle alım ya da satım kararı veren yatırımcılar yönünden mağduriyet oluşabileceği gibi; yapay fiyatlandırmanın alım satım kararı almama yönünde iradelerini sakatladığı ve bu nedenle görünürde aktif olarak işlem yapmamış olan yatırımcıların da mağduriyeti söz konusu olabilir. Bu yönleriyle, işlem bazlı piyasa dolandırıcılığının tehlike suçu olarak sınıflandırılması ve bu kapsamda cezalandırılması yerinde olmuştur.

Suçun tamamlanmış sayılması için, gerçek olmayan fiyat hareketliliği yaratmak üzere gerçekleştirilen işlemlerin hileli işlem veya -gerçek dahi olsa- görünürde işlem olması arasında bir fark bulunmamaktadır.

Hileli işlemlerden biri, klasikleşmiş şekliyle, “Wash sale” şekilde tabir edilen yıkama satış yöntemi işlem bazlı manipülasyon tekniğidir. Bu işlem türünde alıcı ve satıcı aynı kişiden oluşmakta; görünürde bir alım-satım işlemi olmakla beraber, gerçekte işleme konu menkul kıymetin mülkiyetinde herhangi bir değişiklik olmamaktadır.

“Kurgulu emirler-matched orders” diğer bir hileli işlem tekniğidir. Bir grubu oluşturanların birbirlerinin emirlerini karşılaması şeklinde gerçekleştirilen eşleştirilmiş emirler söz konusudur. Sermaye piyasasında gerçekleşen kurgulu emirlerden habersiz yatırımcılar, gerçek olmayan arz ve talep sonucu oluşan fiyat doğrultusunda yatırım kararı vererek fiyatlar yükseltiliyorsa alım, indiriliyorsa satım yaparlar. Bunun sonucunda da manipülatör, etkilenen bu fiyatlardan duruma göre alım ya da satım yaparak haksız kazanç elde etmiş olur.[5]

İşlem bazlı piyasa dolandırıcılığında kullanılan gerçek işlem yöntemleri arasında sayılan; “Marking the close” yöntemi ise, bir hisse senedinin kapanış fiyatını etkilemek ve kapanış seansı fiyatının yatırımcılar üzerindeki psikolojik etkisinden faydalanmak suretiyle, seansın son anlarında alım ya da satım emri vermek veya alım ya da satım yapmayı içeren manipülatif bir faaliyettir.

Manipülatif karakterli diğer bir gerçek işlem yöntemi ise “Pay depolama” işlemleridir. Pay depolama işleminin iki görünümü olabilir. İlki “Warehousing” denilen ve pay sahipliğinin gizlenmesinin amaçlandığı işlem türüdür. Pay sahibi, geri alma taahhüdü verdiği payları, tüm ekonomik ve hukuki risklerini üstlenerek bir başkasına (aracı kuruluş veya yatırımcıya) devretmektedir. “Parking” adı verilen diğer bir pay depolama işleminde ise, bir aracı kurum, sahip olduğu payların bir başka aracı kurumun veya müşterilerinin hesaplarına geçici olarak aktarmaktadır.

Fiyat adımlarını yükselterek veya düşürerek seri halde yapılan işlemler de yapay bir piyasa fiyatı oluşturmak üzere yapılan bir diğer yöntemdir. Tek lotluk dahi olsa, bu yöntemde, işlem hacminin tek başına küçüklüğü önemsizdir; önemli olan seri halde ve art arda yapılan işlemlerde ilgili fiyat üzerinde fiktif bir devinim yaratmaktır.

“Capping” ve “Pegging” yöntemleri de, fiyat sabitlemeye yönelik olarak yapılan diğer manipülasyon işlemlerindendir. Menkul kıymet piyasasında bulunan büyük miktarlarda payların, piyasa fiyatını belirli bir düzeyin altında tutmak (capping) amacıyla satışı veya belirli bir düzeyin üstünde tutmak (pegging) amacıyla alışı şeklinde gerçekleştirilen bu işlemlerin en önemli özelliği fiyatı belirli bir düzeyde tutma amacıdır.[6]

Bir payın piyasa fiyatını etkileyebilecek ağırlıkta pay sahipliğine sahip olmak da manipülatif işlem yöntemlerinden biri olarak karşımıza çıkar. Pay sahipliğinde meydana gelecek yoğunlaşma, fiyat manipülasyonunda amaca hizmet eder bir etkiye ulaşabilir. Özellikle, halka arz sonrasında henüz fiyat istikrarının sağlanamadığı bir dönemde, pay sahipliği yöntemi ile, arzı kısıtlamanın fiyatları yükseltici bir etki uyandırabileceği ifade edilmektedir.[7]

Diğer yandan “Front running” adı verilen yöntem ile bir piyasa aktörünün piyasaya etki edecek büyük hacimli alım satım emri iletilmeden önce işlem yapılarak muhtemel fiyat etkisinden yararlanmak hedeflenir.

Son olarak “açığa satış” işleminin de manipülatif karakterde olduğu, bu amaçla kullanılabileceği ve fakat mutlak bir manipülatif işlem yöntemi olarak tanımlanamayacağı kabul edilmektedir.[8]

Sermaye Piyasası Kurulu’nun kendi sitesinde yer verdiği bilgilere göre, işlem bazlı piyasa dolandırıcılığı suçuna vücut verir nitelikte yalan ve yanlış izlenim uyandıran işlemlerin büyüklüğü konusunda herhangi bir alt veya üst sınır söz konusu değildir. İlgili pay piyasasında piyasa hâkimiyeti sağlanarak gerçekleştirilen bir piyasa dolandırıcılığı için gerekli olan işlem miktarı çok büyük olabileceği gibi, payın kapanış fiyatının belirlenmesi için borsadaki asgari işlem miktarı olan bir adetlik bir işlem de piyasanın dolandırılmasına neden olabilecek niteliktedir.

Ek olarak, yukarıda sayılan manipülatif yöntemler tek başına uygulanabileceği gibi iç içe geçmiş bir şekilde uygulanarak da piyasada yapay bir etki uyandırılabilir.

İşlem bazlı piyasa dolandırıcılığına vücut veren işlemleri gerçekleştirenler, üç yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin günden on bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılırlar. Verilecek hapis cezası ile adli para cezası arasında seçimlik bir durum olmadığı, her iki yaptırım türündeki sonuç cezanın tespit edilerek birlikte uygulanacağı kanun metninden anlaşılmaktadır.

Yukarıda değinildiği üzere, bu işlemler dolayısıyla fail bir menfaat temin etmiş ise; hapis cezası haricinde verilecek olan adli para cezası miktarı, suçun işlenmesi ile elde edilen menfaatten az olamayacaktır.

Bu doğrultuda Yargıtay kararlarına yansıyan bir olayda, hakkında kamu davası açılan sanıkların her biri hakkında verilen adli para cezası miktarının; tüm sanıkların birlikte işledikleri suç dolayısıyla ayrı ayrı ne kadar menfaat elde ettiklerinin katılan kuruma (SPK) sorulması ve bu hususta ek bilirkişi raporu aldırılması; şayet elde edilen menfaat hükmedilen adli para cezası miktarını geçiyorsa, buna göre Kanun'da yazılı olduğu üzere adli para cezasının elde edilen menfaatten aşağı olmamak üzere belirlenmesi gerektiği belirtilerek bozma kararı verilmiştir.[9]

Etkin pişmanlık hükümleri ise, piyasa dolandırıcılığı suçları bakımından sadece işlem bazlı manipülasyon suçu bakımından öngörülmüştür. Bilgi bazlı manipülasyon suçunda etkin pişmanlık hükümleri uygulama alanı bulmayacaktır.

Buna göre, işlem bazlı manipülasyon suçunu işlemiş fail “beş yüz bin Türk lirasından az olmamak üzere, elde ettiği veya elde edilmesine sebep olduğu menfaatin iki katı miktarı kadar parayı” hazineye ödeyerek hakkında cezaya hükmolunmamasını ve yahut verilecek cezanın belirli oranlarda indirilmesini sağlayabilecektir. Hakkında soruşturma işlemleri başlamadan önceki bir tarihte bu tutarın ödenmesi halinde, fail hakkında cezaya hükmolunmayacak; bu ödemenin soruşturma aşamasında yapılması halinde verilecek ceza yarı oranında indirilecek; kovuşturma aşamasına geçildikten sonra hüküm verilinceye kadar yapılacak ödeme ise verilecek cezanın üçte bir oranında indirilmesi sonucunu doğuracaktır. Bu tahlilde, kovuşturma aşamasını yürüten yerel mahkemenin mahkûmiyet hükmü vermesinden sonra etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanma imkânı ortadan kalkar.

Ek olarak, 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 106 ve 107’nci maddelerinde sayılan fiillerin işlendiğine dair makul şüphe bulunan hallerde veya bu fiillerin işlendiğinin tespit edilmesi halinde gerekli tedbirlerin alınarak piyasanın etkin ve sağlıklı işleyişinin temin edilmesi amacıyla Bilgi Suistimali ve Piyasa Dolandırıcılığı İncelemelerinde Uygulanacak Tedbirler Tebliği (V-101.1) yayımlanmıştır.

Buna göre, kurulca (SPK) yapılan incelemelerde, haklarında makul şüphe bulunan gerçek veya tüzel kişiler ile tüzel kişilerin yetkilileri hakkında, incelemenin sonuçlanması beklenmeksizin Kurul tarafından borsalarda işlem yapma yasağı kararı verilebilir.

Makul şüphe kavramı da, aynı tebliğde tanımlanmış olup, sermaye piyasalarında; işlem gerçekleştiren kişilerin veya onlarla birlikte hareket edenlerin işlem kalıpları ve hesaplarında gerçekleştirilen transferler, sermaye piyasası araçlarının geçmiş dönem fiyat miktar analizleri, fiili dolaşım oranları, sermaye piyasası araçları ile ilgili haber ve açıklamalar, ihbar veya şikâyetler ile bunları destekleyen emareler dikkate alınarak yapılan incelemeler sonucunda Kanunun 106’ncı ve 107’nci maddelerinde sayılan fiillerin işlendiğine dair oluşan şüphedir.

İşlem bazlı piyasa dolandırıcılığı suçuna ilişkin olarak, kurul tarafından Cumhuriyet Başsavcılıklarına yapılacak suç duyurusuyla eş zamanlı mahiyette, ilgili gerçek veya tüzel kişilerin yetkilileri ile hesapları suça konu fiillerde kullanılan tüzel kişiler hakkında kurul tarafından borsalarda belirli sürelerle işlem yapma yasağı kararı verilebilir.

Haklarında işlem yapma yasağı kararı verilen kişilerin, incelemeye konu fiilleri başka kişiler adına açılmış hesaplar üzerinden gerçekleştirmeleri halinde, bu üçüncü kişiler hakkında da borsada işlem yapma yasağı konulabilecektir.

Sonuç olarak, işlem bazlı piyasa dolandırıcılığı suçunda iki aşamalı bir süreç söz konusudur. İlk olarak Sermaye Piyasası Kurulu tarafından yapılacak tespit ve incelemeler ile bu aşamada verilebilecek işlem yasağı tedbiri; diğeri ise ilgililer hakkında yürütülen inceleme neticesinde Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunda bulunulmasıdır. Kurul tarafından yapılacak suç duyurusunun yanı sıra, mağduriyeti meydana gelen yatırımcılar tarafından da SPK’ye müracaat yoluna gidilebilecektir. Doğrudan savcılığa yapılacak başvurularda, 6362 sayılı kanunda düzenlenen özel soruşturma usulü gereği, SPK tarafından Cumhuriyet Başsavcılıklarına yazılı başvuruda bulunulması bir muhakeme şartı olduğundan; konu öncelikle SPK’nin incelemesinden geçecek ve yazılı başvuruda bulunulması usulü izlenecektir.

Bu nedenle işlenen suçların takibinin şikâyete değil, yazılı başvuru şartına bağlı kılındığı belirtilmelidir. Kanun koyucu bu alanların ulusal ekonomi bakımından taşıdıkları önem, suçların teknik ve özel niteliği, bu alanlarda faaliyet gösteren gerçek ve tüzel kişilerin itibarının korunmasının önemli olması dolayısıyla bu suçlara ilişkin özel muhakeme kuralları öngörmüştür.   Yukarıda bahsedilen yazılı başvuru şartını “müracaat” olarak nitelendirmek gerekir. Müracaat; “devletin belirli makamlarının savcılık makamını iddianame düzenlemeye mecbur bırakmayacak şekilde yaptığı bildirim olarak tanımlanmıştır.” Burada talep şartından farklı olarak, Kurul’un yaptığı yazılı başvuru üzerine Savcılık kamu davası açmaya mecbur değildir, yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi halinde CMK m. 172 uyarınca kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verebilir.[10]

Bu noktada, mağdur kavramını tanımlamakta da fayda görüyoruz. Zira, işlem bazlı manipülasyon suçu nedeniyle yapay olarak etkilenen fiyatlardan yatırımları zarar gören (manipülatif fiil neticesinde işlem gerçekleştiren veya manipülatif etki altındaki piyasa durumunu göz önünde bulundurarak yatırım yapma kararından vazgeçen) kişiler bu suçun mağduru pozisyonundadır. Bunun haricinde, işlem bazlı manipülasyona iştirak etmek suretiyle piyasadaki fiyatlanmayı artış ya da azalış tarzında etkilemek amacıyla işlem tesis eden kişilerin, bu toplu hareket sırasında yaşadıkları zararlar bir mağduriyet olarak nitelenmekten öte; gerçekleştirdikleri işlemler “menfaat temini” şartı aranmayan işlem bazlı manipülasyon suçu tanımı kapsamında iştirak niteliğinde fiil olarak kabul edilebilecektir.

Zira, TCK m. 40 uyarınca suça iştirak için kasten ve hukuka aykırı işlenmiş bir fiilin varlığı yeterlidir. Bu noktada suça konu işlem tarihleri, işlem yoğunluğu ve işlem hareketliliği arasındaki bağlantı incelenerek; yapay olarak fiyatlandırılması amaçlanan pay üzerinde işlem tesis eden kişilerin konumu bakımından bir belirlemeye gidilecektir. Ek olarak, işlem bazlı manipülasyon suçunda aranan kastın “piyasayı yapay olarak etkilemeye yönelen” özel bir kast türü olduğu da belirtilmelidir; zira, piyasada gerçekleştirilen işlemler irade ürünü olup kast unsurunu da içerisinde barındırır.

Cumhuriyet Başsavcılıklarınca yürütülen soruşturma sonucunda kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesi halinde, genel hükümlere göre yapılacak itiraz hakkına kurul da sahip olacaktır. Soruşturma sonucunda düzenlenecek iddianamenin kabulü ile kamu davası açılması hâlinde, kurula da tebligat yapılarak, davada katılan sıfatını kazanması sağlanır. Açılan kamu davası ise, Hâkimler ve Savcılar Kurulunun ihtisas mahkemesi olarak görevlendireceği Asliye Ceza Mahkemeleri tarafından yürütülür.

Son olarak, piyasa dolandırıcılığı sayılmayan işlemlerin de 6362 sayılı Kanun içerisinde sayıldığını belirtmek gerekir. Buna göre; “TCMB ya da yetkilendirilmiş başka bir resmî kurum veya bunlar adına hareket eden kişiler tarafından para, döviz kuru, kamu borç yönetim politikalarının uygulanması veya finansal istikrarın sağlanması amacıyla işlem yapılması”, “Kurul düzenlemelerine göre uygulanan geri alım programları, çalışanlara pay edindirme programları ya da ihraççı veya bağlı ortaklığının çalışanlarına yönelik diğer pay tahsis edilmesi”, “Kurulun bu Kanun kapsamındaki fiyat istikrarını sağlayıcı işlemlere ve piyasa yapıcılığına ilişkin düzenlemelerine uygun olarak icra edilmeleri kaydıyla, münhasıran bu araçların piyasa fiyatının önceden belirlenmiş bir süre için desteklenmesi amacıyla sermaye piyasası araçlarının alım veya satımının yapılması yahut emir verilmesi veya emir iptal edilmesi” işlemleri işlem bazlı piyasa dolandırıcılığı suçuna vücut vermeyecektir.

detail-photo-fancybox-0

Av. Özge SAÇIKARA

---------------

[1] Nusret Çetin, Borsada Hisse Senedi Alım Satım İşlemlerinin Hukuki Niteliği, Ankara, 2004.

[2] Downes, J. Goodman ve Jordan, E. 2010. Dictionary Of Finance And Investment Term.  Barron’s Financila Guides. Eighth Edition. New York; Aysel Gündoğdu, Maliye ve Finans Yazıları, 2017.

[3] Aydın Alber Yüce, Sermaye Piyasasında Manipülasyon, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, sayı:98, 2012.

[4] Yargıtay 19. Ceza Dairesi, 2019/30364 E. 2019/11098 K., 11.09.2019 T.

[5] A. A. Yüce, s.372.

[6] Çağlar Manavgat, Sermaye Piyasasında İşleme Dayalı Manipülasyon ve Özel Hukuk Bakımından Sonuçları, Bankacılık Enstitüsü Yayınları, Ankara, 2008, s.153.

[7] A.A.Yüce, s.365.

[8] Manavgat, s.163.

[9] Yargıtay 19. Ceza Dairesi, 2019/8372 E., 2019/6880 K., 08.04.2019 T.

[10] Veysel Topuz, Sermaye Piyasası Suçlarında Yazılı Başvuru Şartı ve Görevli Ve Yetkili Mahkeme, İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2019, s. 170.