Abilerim ablalarım, üstatlarım. Bugün yargıdan ne kadar şikâyetçi olursak olalım bunun asıl sorumluları bizleriz. Lütfen bunu unutmayalım!
Çıkan yasalardan bile biz sorumluyuz! Avukat olan kaç milletvekili var sayısını bile bilmiyorum. Düşünün ki Adalet Bakanı bile bir Avukat.
Hal böyle iken neden yargı ağındaki her şey avukatın aleyhinde? Bunun cevabını verebilir misiniz? Hakim-Savcı meslektaşlara, “ne oluyor o kürsünün üstüne çıkınca” diye sorarken, aramızdan çıkan ve meclise giden avukatlara, “ne oluyor o meclise girince” diye sormamız gerekmiyor mu?
Ne değişiyor o meclis kapısından içeri girince? Ne değişiyor ki bir daha dönmeyecek şekilde mensup olduğunuz Baroların ve mensubu olduğunuz avukatlık mesleğinin kapılarını sert bir şekilde çarparak çıkıp gidiyorsunuz? Oysa değişen bir şey yok. Yine vekilsiniz. Avukat olarak vekillik yaparken şimdi bu vekilliği Mecliste yapıyorsunuz. Lafa geldiğinde avukatlığınız ile gurur duyarsınız, eminim. Ama haberiniz yoksa duyun, buradan haykırıyoruz; kurşun gibi ağır bir yükün altında olan biz vekil avukatlar siz vekiller ile gurur duymuyoruz..!
Ben mesleğine ihanet içinde olan böyle başka bir meslek görmedim! Hani oduncu elinde balta ile ağacı keserken, bakmış ağaç ağlıyor, üzülüyor;
demiş, "canın acıyor değil mi? Ağaç içini çekmiş; "Canımın acıdığından değil, elindeki baltanın sapı benden, ona ağlıyorum". Aynı biz avukatların haline benziyor. Yaa böyle işte.. “Gelin Bakalım Yargıçlar” dedikten sonra baltanın sapına da bakmamız gerekiyor…
Eğer böyle giderse yakında Avukat diye bir ağaç kalmayacak bu yargı ormanında. O zaman hepiniz rahatlarsınız. Hakimi de Savcısı da Polisi de Bakanı da Bürokratı da Vekili de hepiniz bayram edersiniz. Avukattan boşalan bu yargı ormanına ticaret mantığı ile çalışan, avm usulü tüccar vekillerin oluşturduğu gökdelenler yaparsınız. Zaten hayaliniz bu değil mi?
Size göre avukatlar birer esnaf, ne olacak işte bu esnafları tüccar yaparsınız böylece! Hukuk Fakültesi okumak şartı da neymiş, kaldırın gitsin! Arabuluculuk sisteminde Hukuk Fakültesi okumak şartı olmasın diye bir ara epey uğraştınız, niye vazgeçtiniz şaşırdım doğrusu! Bunun için çok ciddi uğraş veren avukat m.vekilleri tanıyorum ben…
Ah diyorum ah siz avukatların İrlandalıları… Kraldan fazla kralcılar…Hakimden fazla hakimciler, savcıdan fazla savcımcılar, bürokrattan fazla bürokratçılar… Avukatların bu günü, savunma hakkının bu pespaye hali sizlerin eseri... Ne diyeyim ki, balta canımızı acıtmaz da sapı bizden işte ona yanıyorum…
İşte tam da burada “peki neden böyle” sorusuna cevap aramalıyız. Neden avukatın kaderi “yokuşlarda susamak”? Neden “çatlıyor yırtınıyor yokuşu sökmek için”? Neden “kurşundan bir yük köpükten gövdesinde”? “Binbir başlı kartalı nasıl taşır bu kanarya”?
“Vicdan azabına eş” savaşın ey avukatlar! Devir; haksızlığa, hukuksuzluğa ve adaletsizliğe karşı savaşma vaktidir! İçimizdeki İrlandalılara inat vakit savaşma vaktidir.
Aldırma, boşver deme!
Böyle olmaz bir adalet!
Bize kefendir bu cüppe millete tabuttur bu yargı!
(Bu köşe yazısı, sayın Av. Zafer KAZAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)
Trend Haberler
KARŞI DAVA AÇMA SÜRESİ (HMK m. 133)
Adana Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliğinde Değişiklik
AVUKATIN TARAF OLDUĞU (MESLEKTEN KAYNAKLI OLMAYAN) DOSYALARINDA E-TEBLİGAT ZORUNLULUĞU VAR MIDIR?
Kiracının Haklı Tahliyesi
YOKSULLUK NAFAKA BORCUNUN ÖDENMEMESİ ve ŞİKAYET
TEVKİL YAPILIRKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER