Bugünlerde tüm dünyada olduğu gibi bizim de gündemimiz yeni nesil korona virüs (COVİD-19) hastalığı. Çin’in Wuhan eyaletinde ortaya çıkan ve tüm dünyada hızlı bir şekilde yayılım gösteren korona virüs 11 Mart tarihi itibariyle Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından pandemi olarak ilan edildi. Çok yüksek bulaşıcılık riski taşıyan bu virüs nedeniyle dünya genelinde ne yazık ki ölümler meydana gelmekte. Sağlık sistemine övgüler yapılan İtalya, Fransa gibi gelişmiş Avrupa ülkeleri dahi çok zor günler geçirmekte. Bu olağanüstü dönemde sağlık çalışanlarının özverili, fedakar mesaileri ile tüm insanlık adına büyük tehlike arz eden virüsle mücadele ettiğini görmekteyiz. Başta en büyük risk grubu altında olan kronik rahatsızlıkları bulunanlar ve yaşlılar olmak üzere her bir vatandaşımız için bu sürecin bir an önce sorunsuz bir şekilde atlatılmasını temenni ediyoruz. Hastalığın bulaşıcılık riskiyle doğrudan karşı karşıya olan tüm sağlık çalışanlarına kolaylıklar diliyoruz. Bir noktada onların hayatını kolaylaştırmak bizlerin elinde. Sağlığın ehemmiyetinin daha fazla anlaşıldığı bu dönemde, sağlık çalışanlarının görevlerini ifa ederken karşılaştıkları zorlukları ortadan kaldırmak adına her birimize sorumluluk düşüyor. Sağlık çalışanlarının karşılaşmış oldukları en büyük zorluklardan biri hiç şüphesiz sağlıkta şiddet sorunu. Dilerseniz öncelikle yaygınlaşan sağlıkta şiddet problemine ilişkin yapılmış bazı araştırmaları inceleyelim.
Konuyu geniş perspektifte ele alacak olursak sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin tüm dünyada yaygın ve giderek artmakta olduğunu söylemek mümkün. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Uluslararası Hemşireler Birliği (ICN)’ nin 2002 yılı “Sağlık Sektöründe İşyeri Şiddeti” başlıklı ortak raporuna göre; sağlık çalışanlarının %50’sinden fazlası, mesleklerini uyguladıkları herhangi bir zamanda şiddete maruz kaldıklarını bildirmektedir. Rapora göre, sağlık alanında hizmet verenler diğer iş alanlarında çalışanlara göre 16 kez daha fazla saldırıya uğramaktadırlar. Gardiyan, polis ve banka çalışanlarından daha fazla saldırıya uğradıkları belirlenen sağlık çalışanları arasında, hemşirelerin diğerlerine göre 3 kat daha fazla risk altında bulunduklarına da dikkat çekilmektedir. Konuyu ülkemiz adına değerlendirdiğimizde ise Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatından hemen önce söylediği ‘‘Beni Türk hekimlerine emanet ediniz’’ düsturunda görülen saygı ve atfedilen değerden son derece uzaklaşıldığı görülmektedir. Yapılan araştırmalar neticesinde istatistikler oldukça vahim.
‘Türkiye'deki Hastanelerde Doktor ve Hemşirelere Karşı Şiddet’ adlı çalışmada 254 doktor ve hemşire üzerinde ‘Tıbbi Çalışanlarda Şiddetin Araştırılması’ isimli araştırma yapılıyor. Yapılan araştırmalar neticesinde Katılımcıların %74.4'ünün bir tür şiddete maruz kaldığı tespit ediliyor. Şiddetin türü ile birlikte değerlendirilmesi analizinde ise katılımcıların çoğunun, (% 87,3'ü) sözlü şiddete maruz kaldığı, ayrıca % 12.2 oranıyla fiziksel şiddetin % 0.5 oranında ise cinsel şiddetin yaşandığı tespit ediliyor.
Muhakkak ki şiddetin önlenmesinde en büyük rol eğitime düşmektedir. Ancak bugün olduğu gibi birtakım kanuni düzenlemeler ile sağlık çalışanlarına karşı işlenebilecek suçlarda caydırıcılığı arttırılması da şiddetle mücadelede son derece önem arz etmektedir. Bir süredir gündemde olan ve kamuoyunda sağlıkta şiddet yasası olarak bilinen ‘Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ 15 Nisan 2020 tarihi itibariyle Mecliste kabul edildi. İleriye yönelik umut vaat eden değişikliklerin incelenmesinin faydalı olacağı kanaatindeyim.
Düzenleme kamu ve özel tüm sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personellere yönelik işlenen bazı suçlarda cezaların arttırılmasıyla caydırıcılığı sağlamaya çalışırken aynı zamanda yaptırımların uygulanması bağlamında getirmiş olduğu değişikliklerle kamuoyunda oluşan yapanın yaptığının yanına kar kalması algısını ortadan kaldırmayı hedefliyor. Düzenlemeyle 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu ek 12. maddesine ilaveten: ‘Kamu ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sebebiyle işlenen 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan kasten yaralama (madde 86), tehdit (madde 106), hakaret (madde 125) ve görevi yaptırmamak için direnme madde (265) suçlarında;
a. İlgili kanunlara göre tayin edilecek cezalar yarı oranında arttırılır.
b. Türk Ceza Kanununun 51. Maddesinde düzenlenen hapis cezasının ertelenmesi ve Ceza Muhakemesi Kanununun 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklamasının geri bırakılması hükümleri uygulanmaz
‘Şiddetin vuku bulduğu sağlık kuruluşunda, faile veya yakınına mağdurun verdiği hizmeti verebilecek başka sağlık personeli bulunması halinde hizmet diğer personel tarafından verilir.’’ hükümleri getirilmiştir.
Özetle Meclis tarafından kabul edilen değişiklik neticesinde kamu ve özel tüm sağlık kuruluşlarında görev yapan çalışanlara karşı görevleri nedeniyle işlenen kasten yaralama, tehdit, hakaret, görevi yaptırmamak için direnme, suçlarında caydırıcılığın temin edilmesi amacıyla uygulanacak ceza oranları yarı oranda arttırılmıştır. Bununla birlikte cezaların infazına ilişkin Türk Ceza Kanunu 51. maddede hükmolunan cezaların ertelenmesine ilişkin düzenlemeler ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu 231. maddesinde öngörülen hükmün açıklanmasının geri bırakılması uygulamaları sağlık personellerine karşı işlenen suçlar bakımından failler için mümkün olmayacaktır. Sağlık çalışanlarımızın görevlerini yerine getirirken güvenliklerini temin edebilmek amacıyla yapılan değişiklikleri son derece olumlu buluyorum. Sağlıklı bir nefes alabilmemiz için fedakarca mesai harcayan tüm sağlık çalışanlarının güvenliğinin kanunlarla temin edilmesinin, Cumhuriyetimiz temel değerlerinden olan hukuk devleti ilkesine yakışır bir düzenleme olduğu kanaatindeyim. Yazımı burada sonlandırırken tarih sayfalarında, yapmış olduğu kanuni düzenlemeler neticesinde ‘Kanuni’ olarak anılan büyük devlet adamı Sultan Süleyman’ın meşhur sözünü sizlerle paylaşmak istiyorum: ‘Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi”
Stj. Av. Alperen DURAN
KAYNAKÇA
1) http://www.sagliksen.org.tr/ Sağlık Çalışanları Şiddet Araştırması, Sağlık-Sen AR-GE Birimi Aralık 2013
2) KAYA, Sıdıka; ‘Violation Against Doctors and Nurses in Hospitals in Turkey’ için bkz. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov (Erişim Tarihi ve Saati: 15.04.2020 — 16.23)