Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, Balyoz davasıyla ilgili gelişmelere karşı sessiz kaldığı gerekçesiyle kendisini eleştirenlere kamu görevlisi olduğu hatırlatması yaparak cevap verdi.

Sayın Özel, gündemde olmak istemediğinin altını çizerek bir numaralı gündem oldu. Sayın Özel’in açıklaması medyada manşetlerden görüldü. Ana haber bültenlerinin ilk sıralarında yer aldı. Demokratik hukuk devletlerinde normal görülen, Türkiye’de de olması gereken Genelkurmay Başkanının siyasi konularda konuşmamasıdır. Bir kamu görevlisi olarak yasalarla tayin edilmiş görevlerini  yapması, yargıya, yasamaya, yürütmeye müdahil olmaması esastır.

Yapılan eleştiriler karşısında Sayın Özel zorunlu olarak yaptığı açıklama ile susmasının gerekçelerini açıklarken askeri vesayetin bittiğini deklare etmiş oldu. Bu açıdan kendisini tebrik etmemiz gerekiyor.

Özel’in açıklamaları demokrasiye ve hukuk devletine yaraşır nitelikte; "Son Balyoz temyiz kararından sonra da bazı sanık ve yakınları tarafından konuşmamam konusunda yoğun eleştiriler olduğunu gördüm. Kurumsal kimliğim nedeniyle, yargıya intikal etmiş konularla yargı kararları üzerine yorum ve değerlendirme yapma hakkına sahip olmadığımı ve düşüncelerimi basın yolu ile kamuoyu ile paylaşmayı doğru bulmadığımı düşünüyorum.”

"Bir hukuk devletinde yargının ayrı bir erk olduğu bilincindeyim. Bu duruma özen göstererek, düşüncelerimi ilgili ve yetkili makam sahipleriyle paylaşıyorum. Bir kamu görevlisi, konuşacağı konuyla ilgili yeri, zamanı ve muhataplarını doğru analiz eder. Mümkün olduğu kadar konuşmamaya, gündemde kalmamaya gayret sarf eder."

Bu açıklamanın muhataplarını sadece Balyoz sanıkları ve yakınları olarak düşünmemeliyiz. Sandıktan iktidar beklentisi olmadığı için askeri vesayetten medet umanlar, “ordu göreve” diyerek darbe çağrısı yapanlar, ordu siyasete müdahale etmiyor diye eleştirenler  bu açıklamanın doğrudan muhataplarıdır.
 
''Koca bir askeri yıktılar, meğer kağıttan kaplanmış, biz bunu asker zannedermişiz, meğer ABD içini oymuş. O koca ağacı hop diye yıktılar. Ancak CHP'yi yıkamadılar'' sözlerinin sahibi CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum da, Özel’in açıklamasından üzerine düşeni almıştır sanırım.

Hukuk devleti bilinci tüm icraata yansımalı

Değişimin kolay olmadığını bilmeliyiz. Anayasa ve yasaları değiştirmek de tek başına sorunlara çözüm getirmiyor. Hukuki düzenlemelerin paralelinde bir zihniyet değişimini de sağlamak zorunda Türkiye.

Bu değişim, egemenliğin millette olduğu, millet egemenliğini demokratik usullerle seçtikleri aracılığıyla kullandığı, seçilmişlerin üstünde bazı kişilerin, zümrelerin, sınıfların vesayetinin kabul edilemeyeceği anlayışının kabullenilmesi ve ortak değer olarak savunulmasını gerektiriyor.

Hukukun üstünlüğü ilkesinin her kademede hayata geçirilmesi, hukuk kurallarını sosyal hayatı düzenleyen diğer kurallardan ayıran yaptırım gücünün herkese eşit uygulanması, kimsenin ayrıcalıklı olmadığının sözle değil uygulamalarla ortaya konulması Yeni Türkiye’nin olmazsa olmaz düsturları olmalıdır.

Ergenekon, Balyoz, 28 Şubat davaları, tutuklamalar, tahliyeler, mahkumiyetler, beraatlar değerlendirilirken yaklaşımlardaki ortak payda hukukun üstünlüğü, adalet ve adil yargılama ilkelerine uyulup uyulmadığı olursa, toplumsal barışın korunması kolaylaşacaktır.

Bu bağlamda Sayın Özel’in, yargı kararlarını yorum ve değerlendirme görevi olmadığı açıklamasını önemserken, TSK Personel Kanunu 65.Maddesinin uygulanmamasının da bir hukuk ihlali olduğuna işaret etmek istiyorum.

Haklarında 5 yıldan yukarı hapis istemiyle kamu davası açılan muvazzaf subayların yargılama sürecinde, soruşturma ve kovuşturmanın selameti açısından görevden uzaklaştırılmalarını öngören yasa hükmü niçin uygulanmamaktadır ? Açığa alma yetkisi olan ilgili bakanın önüne dosya hazırlanıp sunulmuş mudur? Tahliye olan ancak aynı zamanda mahkumiyet alan bir muvazzaf subayın görevine devam ettirilmesini yasa sakıncalı gördüğü halde yasa hükmü neden uygulanmaz?  Milli Savunma Bakanlığının açıklamasına göre bir yıl önce 250 dolayında subay, darbe teşebbüsü ve yasadışı örgüt kurma veya üye olma suçlarından tutuklu bulunuyordu. Üç general dışında açığa alma işlemi uygulaması duyulmadığına göre, yargıda ağır suçlamaların muhatabı sanıklar hakkında idari yönden neden işlem yapılmamakta ve neden görevden uzaklaştırma tedbiri uygulanmamaktadır ? Bu sorular da cevap beklemektedir.


(Bu köşe yazısı, sayın Reşat PETEK tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)