Gerek destekten yoksun kalanların gerekse bizzat iş gücü kaybı yaşayanların ölüm ya da cismani zararlar nedeniyle uğradıkları zararların tazmini için açılan davalarda alınan bilirkişi raporlarının genellikle ve yalnızca sonuç kısmına odaklanıldığı bilinmektedir. Salt hesaplama sonucu dikkate alınarak taraflarca raporun değerlendirilmesinin yargılamanın sıhhatini önemli derecede etkilediği tartışmasızdır. Söz konusu raporların hesap kısımlarında hata olabileceği bir yana kullanılan hesaplama yöntemlerinin Yargıtay içtihatlarına aykırılık teşkil edebileceği hususu da göz ardı edilmektedir.

Bu yazıda işlemiş dönem yahut işleyecek dönem zarar miktarının (hastane masrafları, iş gücü kaybı nedeniyle kazançtan veya ölüm nedeniyle destekten yoksunluk miktarı) yahut vücuttaki arıza ölçülerinin tazminat miktarına etkilerini gösterir cetvellerin incelenmesi gibi teknik hususların değil aslında en kolay tespit edilebilen ama aynı zamanda da en kolay gözden kaçabilen hesaplamanın ve indirimlerin temelinde yatan bir kaç küçük ayrıntıya değinilecektir.

· CSO 1980 / PMF 1931 ikilemi:

Ölüm ve cismani zararlarda muhtemel ömür/bakiye ömür hesaplamasında hemen herkesin diline pelesenk olmuş PMF 1931 yaşam tablolarının kullanıldığı aşikardır. Ancak son yıllarda kimi raporlardaki ömür hesaplarında okyanus ötesi hesaplama tablosu olarak nitelendirebileceğimiz CSO 1980 yaşam tablolarına rastlamak mümkün. Mevzuatımız ve yerleşik Yargıtay uygulamaları açıkça PMF tablolarına göre hesaplama yapılacağını göstermekte [1] iken CSO yaşam tablolarının uygulanmasında ise herhangi bir yasal dayanak yoktur.  Rakamın büyüdüğü hesaplarda bir karşılaştırma yapıldığında CSO'lu hesap ile PMF'li hesap arasında ciddi farklar olduğu görülecektir. Dolayısıyla değerlendirme kısmında kısaca hangi yaşam tablosunun kullanıldığına göz atmak raporun sıhhati açısından önem arz etmektedir.

· Aktüeryal peşin değer formulü / İskonto formulü (1/kn) ikilemi:

Söz konusu raporlarda basit, anlaşılabilir, sağlaması kolay bir hesaplama yöntemi olan progressif rant yöntemiyle hesaplamanın yapılması gerekli iken[2] kimi raporlarda aktüeryal peşin değer formülü ile hesaplama yapıldığı görülmektedir. Bu hususun da genellikle söz konusu hesaplama alanında uzman olan aktüerlerin raporlarında görüldüğü düşünüldüğünde, Yargıtay içtihatlarının göz ardı edilerek yalnız kendi iş kollarındaki yöntemlere olan alışkanlıkları sebebiyle hesaplamada aktüeryal peşin değer formulünün kullanıldığı kanısındayız. Esasen sigorta şirketleri lehine olan bu hesaplama, yargının ve sigorta şirketlerinin geniş katılım sağladığı 1993 Ankara Sempozyumu'nda uygulanması kararlaştırılan ve sonrasında Yargıtay içtihatları ile esas uygulanması gereken yöntem olarak saptanan progressif rant yöntemine aykırıdır. İşleyecek dönem hesabı için iskonto oranı ile yapılan hesaplamalarda %10, aktüeryal peşin değer formülü ile yapılan hesaplamalarda ise %3 faiz oranının baz alındığı düşünüldüğünde yöntem farkının hesaplamalarda ne kadar önemli olduğu anlaşılacaktır. Burada da yine değerlendirme kısmının işleyecek dönem hesabında gelirin %10 artırılıp azaltılan progressif ranttan doğan iskonto formulü (1/kn)'nün kullanılıp kullanılmadığı dikkate alınmalıdır. Progressif ranta ilişkin formülün uygulanıp uygulanmadığı - raporda yöntemin ismi anılmasa dahi - işleyecek ilk yıla ilişkin iskonto kat sayısının 0,90909 ya da 0,9090 olarak alınmasından ve işleyecek her yıl için gelirin %10 arttırılmasından kolayca anlaşılabilir.

· Ölüm durumunda iaşe, ibate vs masrafların zarardan indirilip indirilmediği:

İaşe yani yaşatma, besleme, geçinme masrafları yanında yatıp kalkma, kira, giyim-kuşam, öğrenim, evlenme, bakım vs masraflarının tazminat miktarından tenzil edilmesi halinde kalemlerde ciddi bir fark olacağı aşikardır. Ölüm halinde durum her ne kadar tazminat doğurabilecek ise de ölüm nedeniyle yapılması sona eren bu ve benzeri masraf kalemlerinin göz ardı edilmemesi, tazminattan indirim sebebi olarak raporda değinilmemişse bu eksikliğe dikkat çekilmesi gerekmektedir. Yaygın bir örnek olarak; ölen küçükse ailenin yetiştirme ve bakım masraflarının zarardan tenzil edilmiş olup olmadığına bakılmalıdır. Ölüm her ne kadar istenilmeyen sonuçlar doğursa da ölüm sonrası işlemiş ve işleyecek dönem hesabında bu olayın pozitif etkisi olduğu özellikle davalı tarafça göz ardı edilmemelidir.

· Mirasın durumu:

Ölenden davacılara geçen miras söz konusu ise Yargıtay kendi içinde uzun yıllar süren, hatta 4. HD'nin bir yıl içinde dahi çelişen kararlar vermesine rağmen (terekenin tazminat miktarından indirilmesi - tereke gelirinin tazminat miktarından indirilmesi) yine 4.HD son yıllarda benimsediği uygulamaya göre "ihtiyaç" kriteri ile hareket etmekte ve miras gelirinin tazminat miktarından mahsup edilmesi gerektiğini kabul etmektedir. Bu durumun tazminatı tamamen ortadan kaldırma ihtimali olduğu düşünüldüğünde mirasın tazminata ne denli etki ettiği anlaşılacaktır.

Söz konusu tazminat hesaplamalarında sonuca direkt etki eden ve dikkat edilmesi gereken pek çok teknik husus mevcut olsa da en kısa sürede en kolay tespit edilebileceği ve pratikte hesaba en çok etki edebileceği kanısında olduğumuz birkaç hususa değinmeye çalıştık. Özetle; dosya kapsamında ölüm nedeniyle mirasın durumu yahut yapılacak masrafların ortadan kalkmış olması hususu değerlendirilerek tazminat hesabına bu hususun yansıyıp yansımadığı ve yine yukarıda belirtilen teknik olsa da anında anlaşılabilecek ömür hesabı ve işleyecek dönem hesabında usule aykırı hesaplama yapılıp yapılmadığına kısaca göz gezdirilmesi dahi olası hesaplama hatalarının önüne geçecektir.


----------------------------
[1] Y3HD 13/11532 E - 13/16442 K "...Bu tablonun yasal dayanağı 506 Sayılı Yasa’’nın 22. maddesi olup, iş kazalarıyla meslek hastalıkları ve Analık Sigortaları Hakkında 4722 Sayılı Kanun’a ek olarak (Çalışma Bakanlığı ile Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı tarafından birlikte) hazırlamış ve 1965 yılında yürürlüğe konulmuştur. Her ne kadar, 5510 sayılı yeni Sosyal Güvenlik Yasasında paralel bir hüküm bulunmamakta ise de geçici 3. madde hükmü gereğince yeni düzenleme yapılıncaya kadar aykırı olmayan hükümler uygulanmaya devam edecektir. Başka bir ifade ile SGK ile yargı PMF-1931 yaşam tablosuna göre gelir bağlamaya ve tazminat hesaplamaya devam edecektir..."
[2] Ki bu hesaplama yöntemi geniş katılımlı 1993 Ankara Sempozyumu'nda varılan uzlaşı sonucu olup Yargıtayca benimsenen yöntemdir.