“Yaza dönsün kışınız, bayramlar bayram olsun” der dizelerinde Abdürrahim Karakoç. Ve sonra serzenişini dile getirir:
“Ana, bu bayram mı? . Çok ayıp
Çocukken gördüğüm bayramlar hani?.”
Yıllar önce çocukluğumuzda yaşadığımız bayramlar her zaman özlenir. ''Nerede o eski bayramlar'' diye sorarken aslında , bayram kutlamalarının da değişime uğradığını vurgularız.
Eski bayramlarda, hazırlıklar, bayram öncesinde yapılan alışverişler, evin temizliği ve konuklara ikram edilecek yiyecek, içecek ile başlardı. Bayram öncesi özellikle çocuklara yeni giysiler alınır, önce den mevcut olan giysiler yıkanır ütülenirdi. Evler de mutlaka yıkanır, süpürülüp temizlenirdi.
Gelecek konuklara ikram edilecek yiyecek ve içecek fakat özellikle tatlıları önce den hazırlamak çok önemliydi. Her aile kendi bütçesine göre konuklara börek, çörek, yaprak sarması, ev yapımı kadayıf, baklava, burma, şekerpare, sütlaç, muhallebi ikram eder, kolonya da unutulmazdı.
Aileler çoluk çocuk bir arada sofraya otururlardı.
Bayram kırgınlıkların unutulduğu, küskünlerin barıştıkları günlerdi.
Küçüklüğümde bayram günlerinde kentin büyük meydanlarında kurulan bayram yerleri çok kalabalık olur, aileler çocuklarını getirir, bu alanlarda çocuklar eğlenirdi. Bayram yerlerinde genel olarak salıncak, dönme dolap atlı karınca kurulur, bayram çadırlarında sigara paketlerine halka atılır, Karagöz-Hacivat bile oynatılırdı.
Bayramlar, özellikle küçükler için büyüklerin ellerini öperek ceplerini harçlıklarla doldurabilecekleri güzel bir fırsatlar dünyasıydı. El öpmenin ödülü önce çikolata ve şeker sonra da bayram harçlığıydı.
Bayram haftası her zaman herkes için bayram alışverişi ile başlardı. Bayram sabahlarında bayram giysileri giyilirdi. Mahalle halkı için bayramlaşma bayram namazı öncesi ve sonrası cami avlusunda başlardı. Camiden dönüldüğünde kurban bayramlarında; kurban kesme telaşı başlar, şeker bayramında ise genelde kahvaltı sofrasına oturulurdu. Mezarlık ziyaretleri de unutulmazdı.
Kurban bayramını yazmak istemiyorum. Çocukken keşke kurbanların evin avlusunda, önünde, sokaklarda, bahçelerde gözlerimin önünde kesildiğini görmeseydim.
O eski bayramları geleneksel olarak yaşayan insanlar giderek tükenmekte.
Köylerde, ilçelerde, küçük kentlerde geleneksel bayram kutlamalarının izlerine rastlamak mümkün. Çünkü aile bireyleri, akrabalar, komşular büyük küçük herkes bayramı birlikte kutluyor.
Fakat özellikle büyük kentlerde insanlar biri birlerine yabancılaşmış, geleneksel değerlerden uzaklaşmış oldukları için eski bayram kutlamalarına rastlamak zor.
Uzakta olanlar biri birlerine karşılıklı olarak kartpostal göndererek kutlama yaparlar, kartpostallara güzel sözler yazmaya çalışırlardı. Şimdi kartpostalların yerini elektronik posta almış.
Her şey değişime uğradığından bayram kutlamaları ve ruhu da değişime uğramış durumda.
O eski bayramları geleneksel olarak yaşayan insanlar giderek tükenmekte.
Köylerde, ilçelerde, küçük kentlerde geleneksel bayram kutlamalarının izlerine rastlamak mümkün. Aile bireyleri, akrabalar, komşular büyük küçük herkes bayramı birlikte kutluyor.
Fakat özellikle büyük kentlerde insanlar biri birlerine yabancılaşmış, geleneksel değerlerden uzaklaşmış oldukları için eski bayram kutlamalarına rastlamak zor.
Her şey değişime uğradığından bayram kutlamaları ve ruhu da değişime uğramış durumda.
Kentin Site-apartman yaşamında insanların komşuluk ilişkileri neredeyse “günaydın” anlamında selamlaşmak düzeyinde bile yok. Komşu, komşunun ölümünden bile çoğu zaman haber alamıyor. Görüşme, yardımlaşma, karşılıklı birer kahve içme unutulur olmuş.
Çocuklar için bayram meydanlarının yerlerini bilgisayar ekranları ve elektronik ortam almış durumda.
Bayram günleri başta çekirdek aile olmak üzere tüm akrabaların, eş-dost herkesin bir araya geldiği kucaklaştığı günlerdir. Üniversitede okurken bir süre Vezneciler Erkek Öğrenci yurdunda kaldım. Bayram haftası birkaç kişi dışında hemen hemen tüm öğrenciler doğup büyüdükleri, ailelerinin yaşadıkları memleketlerine giderlerdi. Nedendir bilemem ben gitmezdim. Yurtta kimse kalmaz ve ben de bir büyük yalnızlık içinde olur, o yalnızlığı sever o yalnızlığa sarılır ve yalnızlık içinde bayramı geçirirdim. Bu duygu “ıssız adam” olmaktan çok daha farklıydı.
O günlerde en çok mırıldandığım “Dışarıda bayram / Bayram bize mahrem /Sultanım biçarem / Doldur içelim” diye başlayan Ahmet Muhip Dranasın dizelerini unutamam.
Her zaman olduğu gibi günümüzde de bayram mahrem değil. Ancak bir kısım varlıklı vatandaşlar dışında dar gelirli vatandaşın bayramı yaşayacak moral ve ekonomik güçleri yok. Yüksek gelirli insanlar için bayram yurt içinde ya da dışında tatile çıkma fırsatı veriyor.
Ancak dar gelirli vatandaşlar özellikle emekliler için tatile çıkmak bir yana memleketlerine gitmek bile söz konusu değil. Çünkü ulaşım ücretleri çok pahalı. Bu insanlar torunlarına bayram harçlığı verme, şeker alma, et-sebze alabilme olanaklarının olmadıklarından yakınmaktadırlar.
Ulaşım çok pahalı hale geldiği gibi, yollarda yaşanan trafik yoğunluğu ve üzüldüğümüz yaralanma veya ölümle sonuçlanan trafik kazaları bayram da memlekete veya bir yerlere gitme isteğimiz için caydırıcı olmaktadır. Kardeşliğin doğduğu, sevgilerin birleştiği, sağlıklı ve mutlu, umutlu, sevgi dolu nice bayramlar dileğimle bayramınızı kutluyorum.