A.GİRİŞ

Bilindiği üzere kural olarak işçi sendikalarında toplu iş sözleşmesinden yararlanmak için toplu iş sözleşmesine taraf olan sendikaya üye olmak gerekir. Dayanışma aidatı ise üyelik haricinde de toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlanmayı sağlayan bir kurumdur.

Dayanışma aidatı esas itibariyle kaynağını işçi sendikalarından alan bir müessesedir. Buna göre 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun 39. Maddesinin 4. Fıkrasına göre "Toplu iş sözleşmesinin imzası sırasında taraf işçi sendikasına üye olmayanlar, sonradan işyerine girip de üye olmayanlar veya imza tarihinde taraf işçi sendikasına üye olup da ayrılanlar veya çıkarılanların toplu iş sözleşmesinden yararlanabilmeleri, toplu iş sözleşmesinin tarafı olan işçi sendikasına dayanışma aidatı ödemelerine bağlıdır. Bunun için işçi sendikasının onayı aranmaz. Dayanışma aidatı ödemek suretiyle toplu iş sözleşmesinden yararlanma, talep tarihinden geçerlidir. İmza tarihinden önceki talepler imza tarihi itibarıyla hüküm doğurur." hükmünden anlaşılacağı üzere işçi sendikalarının toplu sözleşmeden yararlanmak adına  kendilerine tabi olmayan işçilerden aldıkları kesintiye "dayanışma aidatı" denilmektedir.

Ancak bu husus memur sendikalarında aynı şekilde incelenemez.

B. MEMUR SENDİKALARINDA Kİ DURUM

375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin Ek 15. maddesinde; belediyeler ve bağlı kuruluşları ile il özel idarelerinin kadro ve pozisyonlarında istihdam edilen kamu görevlilerine sosyal denge tazminatı ödenebileceği, sosyal denge tazminatının ödenebilecek aylık tutarının, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununa göre yapılan toplu sözleşmede belirlenen tavan tutarı geçmemek üzere ilgili belediye ve il özel idaresi ile belediye ve il özel idaresinde en çok üyeye sahip kamu görevlileri sendikası arasında anılan Kanunda öngörülen hükümler çerçevesinde yapılabilecek sözleşmeyle belirleneceği hükmü yer almaktadır.

4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununun 28. maddesinde; toplu sözleşmenin; kamu görevlilerinin mali ve sosyal haklarını düzenleyen mevcut mevzuat hükümleri dikkate alınarak kamu görevlilerine uygulanacak katsayı ve göstergeler, aylık ve ücretler, her türlü zam ve tazminatlar, ek ödeme, toplu sözleşme ikramiyesi, fazla çalışma ücreti, harcırah, ikramiye, doğum, ölüm ve aile yardımı ödenekleri, cenaze giderleri, yiyecek ve giyecek yardımları ve diğer mali ve sosyal hakları kapsadığı, toplu sözleşme ikramiyesi hariç olmak üzere toplu sözleşme hükümlerinin uygulanmasında sendika üyesi olan ve sendika üyesi olmayan kamu görevlileri arasında ayrım yapılamayacağı hususunu hüküm altına almıştır.

"Mahalli İdarelerde Sözleşme İmzalanması" başlıklı 32. Maddesinde ise; 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek 15. maddesi hükümleri çerçevesinde sosyal denge tazminatının ödenmesine belediyelerde belediye başkanının teklifi üzerine belediye meclisince, il özel idaresinde valinin teklifi üzerine il genel meclisince karar verilmesi halinde, sözleşme döneminde verilecek sosyal denge tazminatı tutarını belirlemek üzere ilgili mahalli idarede en çok üyeye sahip sendikanın genel başkanı veya sendika yönetim kurulu tarafından yetkilendirilecek bir temsilcisi ile belediyelerde belediye başkanı, il özel idaresinde vali arasında toplu sözleşme sürecinin tamamlanmasını izleyen üç ay içerisinde sözleşme yapılabileceği, bu sözleşmenin bu Kanunun uygulanması bakımından toplu sözleşme sayılmayacağı ve bu kapsamda Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurulamayacağı hükme bağlanmıştır.

Yukarıda ki açıklamalar ışığında söylenebilir ki; 4688 sayılı Kanunun 28. maddesinde belirtildiği şekilde sendika üyesi olan ve sendika üyesi olmayan kamu görevlileri arasında ayrım yapılamayacağı sabittir. Aksine bir yorumun adaletli bir ücret dağılımı yoluyla ekonomik ve sosyal barışı sağlama amacına ve Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olacaktır.

Kaldı ki, 4688 sayılı kanunun 32. maddesinde böyle bir ayrım yapılmasına imkân sağlayan bir düzenlemenin de bulunmadığı, dolayısıyla yetkili sendika dışındaki sendikalara üye olan ya da sendika üyesi olmayanlar arasında bir ayrıma gidilemez.

Böyle bir ayrımın yapılması durumunda çalışanların dolaylı olarak sözleşme imzalama hakkına sahip en çok üyesi bulunan sendikaya üye olunmaya zorlanması halinin ortaya çıkacağı, bunun da Anayasa'nın 51. maddesine aykırı olacaktır.

Nitekim Danıştay bu hususta ; "Yukarıda anılan mevzuat hükümlerinden anlaşıldığı üzere, sosyal denge tazminatı sözleşmelerinin konusunun, toplu sözleşmelerde belirlenen tavanı aşmamak kaydıyla ilgili kurum ve kuruluşlarda çalışan kamu görevlilerine ödenecek sosyal denge tazminatını belirlemek olduğu; yine Kanun'un 28. maddesinde belirtildiği şekilde sendika üyesi olan ve sendika üyesi olmayan kamu görevlileri arasında ayrım yapılamayacağı, aksine bir yorumun sosyal denge tazminatının adaletli bir ücret dağılımı yoluyla ekonomik ve sosyal barışı sağlama amacına ve Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğu, kaldı ki Kanun'un 32. maddesinde böyle bir ayrım yapılmasına imkan sağlayan bir düzenleme bulunmadığı, sendika üyesi olan ile sendika üyesi olmayan ya da başka bir sendikaya üye olanlar arasında bir ayrıma gidilemeyeceği sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.”

Bu durumda, sosyal denge sözleşmesinde taraf olan sendikanın dışında kalan sendikaların üyesi olan ve hiçbir sendikaya üye olmayan kamu görevlilerinden dayanışma aidatı veya başka adlar altında farklı oranlar üzerinden ödenti (aidat) alınmasına ilişkin hükümlerin, sosyal denge tazminatının ödenmesinde aynı kadro veya pozisyonlarda bulunan kamu görevlileri arasında ayrım (eşitsizlik) yaratacağı açık olduğundan, dava konusu düzenlemede hukuka uygunluk bulunmamaktadır." ( Dan. 11. Dairesi 2016/1698 E. Ve 2017/6525 K.)

C. SONUÇ

Memurların hukuki durumu işçilerden farklı olup kendilerine has olan mevzuat hükümlerine göre değerlendirilmelidir. Uygulamada “ayrımcılık” yasağına takılmamak için idarelerle akdedilen memurlara ilişkin toplu sözleşmelerde dayanışma aidatı da hüküm altına alınmakta ve re’sen memurlardan kesinti yapılmaktadır. Bir memur sendikaya üye olsun ya da olmasın herhangi bir aidat ödemeksizin toplu sözleşmeden kaynaklı haklardan doğrudan doğruya yararlanır.

Dolayısıyla bir kamu kuruluşunda yetkili sendika dışında başkaca bir sendikaya üye olan yahut hiçbir sendikaya üye olmayan memurlar dayanışma aidatı adı altında ki kesintilerin kendilerine geri ödenmesini ve bu kesintilerin durdurulmasını talep edebilirler.