Akıl alacak gibi değil. Başörtüsü mağduru öğretmenin haksızlığa uğradığını kabul ve tescil eden Danıştay kararına Milli Eğitim Bakanlığı Hukuk Müşavirliği itiraz ediyor. Nasıl mı ? Anlatalım:

Yıl 2001. Yirmi birinci asrın ilk yılı. 28 Şubat’ın hak hukuk tanımayan uygulamalarının devam ettiği dönem.

T.C. Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilköğretim okulunda görevli din kültürü öğretmeni bir hanımefendi derse başörtülü olarak girer.

Kadın öğretmen hakkında kılık kıyafet yönetmeliğine aykırı davrandığı gerekçesiyle derhal soruşturma başlatılır.

Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu, “öğretmenin ideolojik amaçlarla kurumun huzur, sükun ve çalışma düzenini bozduğunu” öne sürerek, memurluktan ihracına karar verir.

Mağdur ve mazlum öğretmen bu hukuksuz işlemin iptali için idare mahkemesinde dava açar.

Mahkeme davayı reddeder. Mağduriyeti bir kat daha artar. Umudunu kesmez, belki hakkımı teslim ederler diyerek temyiz yoluna başvurur.

Danıştay 12. Dairesi yerel idare mahkemesinin kararını usulden bozar. Ancak idare mahkemesi kararım doğru diye ilk kararında direnir. Dosya Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kuruluna gönderilir, oradan da 12.Daireye.

12. Daire karar verir: “Davacının derslere başörtülü girmek şeklindeki fiili, çalıştığı kurumun huzur, sükun ve çalışma düzenini bozucu nitelikte bulunmadığı gibi, ideolojik ve siyasi amaçlarla yapıldığı da ortaya konulamamıştır. Bu haliyle dava konusu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolunda idare mahkemesince verilen kararda ise hukuki isabet görülmemiştir”

2001 yılında başlayan mağduriyet aradan geçen 12 yıl sonra bittiği için ‘geciken adalet adalet değildir’ diyerek eleştirmek için yazmadım bunları. Türkiye’de Adalet hep gecikiyor maalesef. Beklenmedik başka bir gelişmeye dikkat çekmek için yazıyorum. (Bürokratik vesayetten kurtulamadığımız bilenler için beklenen gelişme) Danıştay’ın bu kararına Milli Eğitim Bakanlığı Hukuk Müşavirliği itiraz etti.

İşte bürokratik vesayet.

Hak ve özgürlükler yerine devleti önceleyen yaklaşım.

Hukukun üstünlüğü yerine, ‘gözlerimi kaparım vazifemi yaparım’ mantığı.

İtiraz eden Hukuk Müşavirliği, Ak Partili Milli Eğitim Bakanına bağlı.

MEB, hak ve özgürlükler için, hukukun üstünlüğünü tesis için, vesayetten kurtulma için 11 yıldır mücadele veren Ak Parti iktidarının bakanlığı.

Gel gör ki, bürokrasi bildiğini okuyor: Karar MEB aleyhine bir karar öyleyse ben itiraz ederim.

Bu itirazdan Sayın MEB Nabi Avcı beyin önceden haberi var mıydı, doğrusu bilmiyorum. Ama konu basına intikal edince haberi olmaması mümkün değil.

Bu safhada bile Bakanlık itirazını geri alabilir, almalıdır. Böylece  Danıştay 12.Daire kararının kesinleşmesi sağlanıp, 12 yıl sonra gelen adaletin, mağduru mezara götürecek yeni bir sürece girmemesi engellenebilir, engellenmelidir.

Bürokrasinin klasik devlet refleksinden kurtulması, iktidarın politikalarına taban tabana zıt uygulamalar yapılamayacağının öğrenilmesi için bizzat Sayın Bakanın müdahalesi ile ilklerin yaşanması gerekiyor.
Benzer bir ayıbı başörtülü olduğu için üniversiteden atılan Leyla Şahin davası Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde görülürken yaşamıştık.

Mağduriyet, yukarıda anlattığımız olayda olduğu gibi 28 Şubat sürecinde başlamış ancak AİHM dava sürecinde, Leyla Şahin/TÜRKİYE davası görülürken başörtüsü yasağını Ak Parti iktidarının ilgili birimleri savunmuştu.

Ne garip değil mi ? Programı, hedefleri, vaatleri, politikalarıyla başörtüsüne özgürlüğü savunan Ak Partinin üçüncü dönem tek başına iktidarında, devlet bürokrasisi başörtüsüne ve özgürlüklere karşı uygulamalar yapabiliyor.

Başörtülü avukatlara özgürlük yolunu açan Danıştay 8.Daire kararından sonra 12.Daire kararı da, öğretmenleri ve diğer memurları ilgilendiren haksız ve hukuksuz bir uygulamaya son veriyor. Sayın bakanlar, bürokratik vesayetten kurtulmak için biraz daha gayret lütfen. Geç de olsa adalet tecelli ediyor, bari gölge etmesinler.


(Bu köşe yazısı, sayın Reşat PETEK tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)