Meclis yeni başkanını seçti. Cemil Çiçek yeniden seçilir seçilmez parti genel başkanlarını ziyaret ederek, yeni anayasa çalışmaları için destek istedi. Liderler turundan çıkan sonuç; uzlaşma komisyonu daha fazla mesai vererek çalışmalarına devam edecek.
Ak Parti komisyon çalışmalarından memnun değil.
CHP, MHP ve BDP’nin acelesi olmadığı anlaşılıyor.
İktidar ve muhalefet yetkilileri masayı terk eden taraf olmayacaklarını açıklıyorlar.
Masayı terk etmek siyaseten ne kadar tehlikeliymiş ki, hepsinin ortak tercihi masada oturmak olmasına rağmen masada çok fazla oturulmadığı da ortaya çıktı.
Günde ortalama bir saat masada oturulmuş. 450 günde 449 saat çalışmış uzlaşma komisyonu.
Gelinen noktada masaya yatırılan 177 maddeden 48’inde mutabakat sağlanmış, 129 madde tekrar tekrar görüşülmeyi ve mutabakatı bekliyor.
Kalan maddelerde mutabakat sağlanamazsa yeni anayasa taslağının Meclis’e gelme umudu yok.
Burada bir yanlışlık yok mu?
Veya yeni anayasa çalışmalarında asıl yanlış nerede yapıldı ?
Sorunu çözmekle görevlendirilen Uzlaşma Komisyonu, sorunun asıl kaynağı olmadı mı?
Meclis’te grubu bulunan dört partinin eşit olarak temsil edildiği, eşit oy sahibi olduğu, oybirliği ile kabul edilmeyen hiçbir maddenin Meclis’e sevk edilmeyeceğini ilke olarak kabul eden bu komisyondan yeni anayasa taslağı beklemekle ilk adım yanlış atıldı.
Antidemokratik bir komisyondan, demokratik bir çözüm beklemeye başladık.
Dünyanın hangi ülkesinde yüzde yüz mutabakatla bir anayasa yapılmış ki biz yapabilelim.
Çoğulcu, katılımcı, toplumun her kesimin temsil edildiği, toplumsal taleplerin olabildiğince geniş kapsamlı toplandığı ve değerlendirildiği bir hazırlık çalışması elbette doğruydu.
Katılımcılık oranı yüksek bir çalışmada bütünüyle mutabakat sağlanamayacağı sosyal bir realite. Katılımcılık ve mutabakat ters orantılı diyebiliriz. Bu nedenle, farklı siyasi görüşlerin masaya gelmesi önemli. Tartışılması önemli. Analiz ve sentez sonucu, toplumun mutabık kaldığı talepler ile farklılıkların ortaya konulup değerlendirilmesi gerekiyor. Ama sonuçta uzlaşma sağlanamayan konularda tek çıkar yol demokratik çözüm.
Yani anayasanın sivil, katılımcı, çoğulcu olma özellikleri demokratik olma özelliği ile neticeye ulaşabilecektir.
Ak Parti, uzlaşmaya verdiği önem dolayısıyla çok büyük bir özveride bulunarak, uzlaşma komisyonunda dört siyasi partinin eşit haklarla masaya oturmasını kabul etti. Alkışlanacak, takdir edilecek bir yaklaşım olmakla birlikte, demokratik olmayan bu oluşumla sonuca gidilecek yollar kapatılmış oldu.
330 milletvekili olan bir partinin oyu ile 30 milletvekili olan bir partinin oyu eşit tutulunca, demokratik çözüm yolu çıkmaza girdi.
Şimdi gelinen noktada, masada çözüm umudu tükenmiştir.
1982 Anayasasının asıl sorun teşkil eden devletçi ve ideolojik özelliklerinin değişmesini istemeyenlerin, masadan kalkan taraf olmayıp 2013 yılı sonuna kadar değil 2023 yılı sonuna kadar masada oturmalarında kendilerince bir sorun yoktur. Hele günde bir saat mesai ile olunca, tabii senatörler gibi daimi komisyon üyeleri olarak masada oturabilirler. Temsil güçlerinin oranını kendileri için her zaman bir mazeret olarak ileri sürebileceklerdir. Ancak Ak Parti’nin işi bu noktada daha zordur. Sandalye sayısının 330’u bulmaması mazereti halkı iknada yeterli olacak mıdır ? Bu soru önemini koruduğu içindir ki, Başbakan “gelin samimiyseniz mutabakat sağlanan 48 maddeyi Meclis’ten birlikte bir haftada geçirelim” çağrısını yaparak, kısmi anayasa değişiklikleriyle tedrici bir çözüm önermiştir.
Bu çağrı hayata geçirilebilirse, umut masadan Meclis’e taşınmış olacaktır. Ancak “yeni anayasa” umudu “anayasa değişikliğine” evirilmiş olarak Meclis’ gelecektir.
Uzlaşma komisyonunun siyasal partilerin temsil gücüyle orantılı demokratik biçimde oluşturulmaması “yeni anayasa” umutlarını bitirme noktasına getirdi.
Kurucu Meclis yetkilerini haiz bu Meclis, ‘yeni anayasa yapma usullerini’ kendisi belirleyerek neticeye gidebilecek iken, 48 maddelik “anayasa değişikliğini” tartışır hale geldik. Ne diyelim hayırlısı olsun. Demokraside çare tükenmez deniliyor.
(Bu köşe yazısı, sayın Reşat PETEK tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)
Trend Haberler
AVUKATIN KUSURLU EYLEMİ OLMASAYDI DAHİ TAKİP EDİLEN İŞ AYNI ŞEKİLDE SONUÇLANACAK NİTELİKTEYSE AVUKATIN EYLEMİNE BAĞLI OLARAK DOĞMUŞ BİR ZARARIN VARLIĞINDAN BAHSEDİLEMEYECEKTİR
AYM'nin iptal kararı sonrası Avukatlık Kanunu'nun staj maddesinde değişiklik
Noterlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
TASARRUFUN İPTALİ DAVASINDA ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN NAKDEN TAZMİN BORCUNUN (İİK m. 283, II) HESABINDA ESAS ALINACAK TARİH
Adliye önünde silahlı kavga: 1'i avukat 4 kişi yaralandı
Anlaşmak Suretiyle Evlilik Birliğinin Sona Erdirilmesini Süre Şartına Bağlayan Kuralın Anayasa’ya Aykırı Olmadığı