Genel olarak mala zarar verme suçu hakkında bilgi verdikten sonra bu hükmü açıklamaya çalışacağız. 151. madde düzenlemesi “Başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkan, tahrip eden, yok eden, bozan, kullanılamaz hale getiren veya kirleten kişi, mağdurun şikayeti üzerine, dört aydan üç yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.” şeklindedir.
Madde metninden açıkça görüleceği üzere mala zarar verme suçunun konusu taşınır ya da taşınmaz bir maldır. Suçun hareket unsuruna bakacak olursak kısmen ya da tamamen yıkma, tahrip etme, yok etme, bozma, kullanılamaz hale getirme veya kirletmedir. Dolayısıyla bu suç ile korunmak istenen hukuki değer bir başka kişinin taşınır ya da taşınmaz mal varlığına karşı yapılan ihlal ve saldırıları önlemektir.[1] Dolayısıyla mülkiyet hakkıdır.
Yukarıda belirttiğimiz üzere biz bu maddenin 2. fıkrasında belirtilen düzenlemeyi açıklayacağımızdan dolayı o fıkrada belirtilen hareketleri açıklayacağız. 151/2 fıkrasında düzenlenen hareketler ise öldürmek, işe yaramayacak hale getirmek ve değerinin azalmasına neden olmaktır.
Mala zarar verme suçunun manevi unsuru genel kast olup failde özel kast yani zarar verme amacı aranmaz.[2] Bunun sonucu olarak ise failin maddi unsurlarda belirtilen hareketleri bilmesi ve neticeyi istemesi yeterlidir.[3]
Yapılan bu açıklamalardan sonra dikkat edilecek olursa hayvanın sahipli olması ve haklı bir nedenin bulunmaması durumunda ancak mala zarar verme suçu oluşacaktır. Buna göre hukuka uygunluk nedenlerinin varlığı durumunda artık bu suçtan bahsedilemeyecektir. Nitekim vahşi, yırtıcı, hastalıklı ve başıboş bırakılmış bir hayvanın öldürülmesi halinde faile ceza verilmeyecektir.[4]
Buradaki hukuka uygunluk ibaresinden anlaşılması gereken şey ise Türk Ceza Kanunu kapsamında düzenlenmiş olan hukuka uygunluk nedenleridir.[5]
Yargıtay Ceza Genel Kurulu “Aşamalarda istikrarlı bir şekilde ve bir biriyle uyumlu olacak surette anlatımda bulunan katılanın saat 15.00 civarında sanıkları olay yerine yakın bir yerde hayvan otlatırken gördüğünü belirtmesi, sanıklarla arasında husumet bulunmayan tanık A. A.'ın saat 17.00-17.30 sıralarında katılanın besihanesinin bulunduğu taraftan sanıkları hayvanlarını getirirken gördüğünü ifade etmesi, tanık E.'un da eylemin gerçekleştirilme zamanına uygun olacak şekilde saat 16.00 civarında sanık A.C.'ı katılan U.'un besihanesinin penceresinden telaşlı bir şekilde çıkıp biraz ileride hayvan otlatan diğer sanık G.' ın yanına gittiğini söylemesi, bilirkişi ve tanık beyanlarına göre hayvanların zehirlenmek suretiyle öldüklerinin belirlenmesi, olaydan kısa bir süre önce sanıklardan G.' ın olay yeri çevresinde fuhuş yaptığı iddiasıyla katılan tarafından şikayet edilmesi nedeniyle aralarında husumet doğması ve bu bağlamda sanık G.'ın katılan U.'a hitaben “ben senin canını yakmasını bilirim” şeklinde beyanda bulunması, sanıkların aşamalarda yaptıkları savunmalarının birbiri içerisinde ve kendi aralarında çelişki oluşturması hususları birlikte değerlendirildiğinde; sanıkların katılana ait hayvanları haksız yere öldürmek suretiyle mala zarar vermek suçunu işlediklerinin kabulü gerekmektedir. şeklinde hüküm kurmuştur.[6]
Hayvanın sahipsiz olması durumunda ise bu suçun oluşmayacağını belirtmiştir ve nitekim Yargıtay da bu hususu “Katılanlara ait kedinin sanığın bahçesine girerek yumurtaları yemesi nedeniyle sanık tarafından, kedinin katılanlara ait olduğu bilinmeksizin, tüfekle öldürülmesi şeklinde geliştiği iddia olunan olayda, mahkemece sanığın kedinin sahipli olduğunu bilmediğine ilişkin beyanının aksini kanıtlar başkaca bir delil bulunmadığı, dosya arasındaki fotoğraflarda kedinin tasmasının bulunmadığı, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu hükümleri uyarınca da olay anında suça konu kedinin “sahipsiz hayvan” statüsünde bulunduğu gerekçeleri ile sanığın beraatine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.” şeklinde ifade etmiştir.[7]
Sonuç olarak yukarıda belirttiğimiz üzere 151. maddenin 2. fıkrasında sayılan hareketlerin ancak hukuka uygun bir neden olmaksızın ve sahipli bir hayvana karşı işlenmesi durumunda mala zarar verme suçu kapsamında değerlendirilecektir. Bir başka ifade ile sahipli bir hayvanın hukuka uygun bir nedenden dolayı öldürülmesi, işe yaramayacak hale getirilmesi veya değerinin azalmasına neden olunması bu suçu oluşturmayacaktır.
Bu düzenlemeye ek olarak hayvanın sahipli olup olmadığına bakılmaksızın öldürülmesi, işe yaramayacak hale getirilmesi veya değerinin azalmasına neden olunması suç olarak düzenlenmelidir. Nitekim her gün sosyal medyada bu konuda onlarca video görmekteyiz. Failler bu hususun suç olarak düzenlenmemesi karşısında yalnızca kabahat kapsamında değerlendirilen eylemleri sonucunda yalnızca para cezası ile cezalandırılmakta ve bu husus kendileri daha da cesaretlendirmekte ve eylemlerine devam etmektedirler. Şüphesiz hayvan diye tanımlanan varlıklar da canlıdır ve sahipli olup olmadığına bakılmaksızın korunmaya muhtaçtırlar.
Bu hususun yeni bir düzenleme ile gerekli özeni göstererek suç kapsamına alınmasını cani gönülden temenni ediyorum. Herkese saygılar.
(Bu köşe yazısı, sayın Av. Murat YILMAZ tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)
-----------------------------------
[1] ARTUK / Mehmet Emin, GÖKÇEN / Ahmet, YENİDÜNYA / Caner, Türk Ceza Kanunu Şerhi, 2. Baskı, 3. Cilt, Madde 88-153, s.5023.
[1] ARTUK / Mehmet Emin, GÖKÇEN / Ahmet, YENİDÜNYA / Caner, Türk Ceza Kanunu Şerhi, 2. Baskı, 3. Cilt, Madde 88-153, s.5023.
[2] TOROSLU / Nevzat, Ceza Hukuku Özel Kısım, 2005, s157/158.
[3] GÜROACAK / İsmail, Türk Ceza Kanununda Mala Zarar Verme ve İbadethane ve Mezarlıklara Zarar Verme Suçları, TBB Dergisi, 94, s. 165
[4] Türk Ceza Kanunu m. 151 “Mala Zarar Verme” Suçu Madde Gerekçesi
[5] ARTUK / Mehmet Emin, GÖKÇEN / Ahmet, YENİDÜNYA / Caner, a.g.e, s.5027.
[6] Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2012/15-1415E., 2013/462K., 19.11.2013 Tarihli Kararı.
[7] Yargıtay 15. Ceza Dairesi, 6123/41089, 11.09.2012 Tarihli Kararı.