Uzlaştırmanın soruşturma aşamasında gündeme gelmesi halinde;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Uzlaştırma” başlıklı 253. maddesinin 6. fıkrasında; “Resmi mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya bunların kanuni temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır.” hükmüne yer verildiği, bu hükümde yer alan “mağdura ulaşılamaması halinde” ibaresinden hareketle, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturmanın sonuçlandırılacağı, dolayısıyla uzlaştırma işleminin de sonlanacağı belirtildiğinden, soruşturma aşamasında uzlaştırmayı düzenleyen CMK m.253’de mağdurun ölümü ile ilgili açık bir düzenleme olmadığından, hükümde yer alan “mağdura ulaşılamaması halinde” ibaresi esas alınarak, Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliği m.7/7’de “Soruşturma evresinde mağdur veya suçtan zarar görenin ölümü halinde uzlaştırma işlemi sonlandırılır. Kovuşturma evresi için Kanunun 243 üncü maddesi hükmü saklıdır.” hükmünün öngörüldüğü,
Böylece; kasten yaralanıp da daha sonradan ölen mağdurun yaralandığı tarihte, hem suçun mağduru ve hem de suçtan zarar göreni olması itibariyle uzlaştırmanın sıkı sıkıya bu şahsa bağlı olduğu, bu şahıs öldükten sonra da geçmişe dönük olarak mirasçıların suçtan zarar gören olarak kabul edilmeyeceği düşüncesiyle, esasen CMK m.253’de yer almayan bir düzenlemeyi “Yönetmelikler” başlıklı Anayasa m.124’de kanuna aykırı ve kanunun dışında yönetmelik çıkarılamayacağı belirtildiği halde, “normlar hiyerarşisi” ilkesine aykırı olarak ve “suçtan zarar gören” kavramının tartışması yapılmayarak, “Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması” başlıklı Anayasa m.13’e aykırı şekilde, mağdurun ölümü bakımından Yönetmelik hükmü ile kısıtlamaya gidildiği,
Esasen Yönetmelik m.7/7’nin Anayasa m.124/1’e ve CMK m.253/6’ya aykırı olduğu, bu nedenle “normlar hiyerarşisi” ilkesi esas alındığında, Yönetmeliğin Anayasaya ve Kanuna aykırı olduğu gözetilerek, CMK m.253/6’ya göre uygulama yapılması gerektiği, ayrıca “suçtan zarar gören” adlı kavramın yasal düzenlemede tanımının olmadığı, bugüne kadar Yargıtay kararları ve doktrin ışığında bu kavrama tanımlama getirildiği,
Hayatını kaybeden bir kişinin geçmişe dönük mağduru olduğu yaralama fiilinden dolayı kendisinin suçtan zarar gören olacağı, fakat yaşadığı dönemde ve sonrasında muhtemel mirasçıları ile ölümden sonra gerçekleşen mirasçılara suçtan zarar gören sıfatının verilmeyeceği yönündeki düşünceye katılmadığımızı, mağdurun ölümünden sonra geriye dönük olarak mirasçıların suçtan zarar gören olacakları, CMK m.253’de de bunu engelleyen bir hükmün bulunmadığı, bu nedenle kasten veya taksirle insan yaralama fiillerinde daha sonra hayatını kaybedenin mirasçılarının geriye dönük “suçtan zarar gören” sıfatı ile uzlaştırma prosedüründe bulunmalarında hukuki bir sakıncanın bulunmadığı,
Uzlaştırmanın kovuşturma aşamasında gündeme gelmesi halinde ise;
“Mahkeme tarafından uzlaştırma” başlıklı CMK m.254’ün tatbik edileceği, uzlaştırmaya tabi suçun mağduru olanın ölmesinin mahkeme tarafından uzlaştırmayı engelleyip engellemeyeceği ve sürecin nasıl işleyeceği konusunda m.254’de hüküm bulunmadığı, ilgili Yönetmeliğin 7. maddesinin 7. fıkrasına bakıldığında, 7. fıkranın ikinci cümlesinde “Kovuşturma evresi için Kanunun 243 üncü maddesi hükmü saklıdır.” cümlesine yer verildiği,
“Katılmanın hükümsüz kalması” başlıklı CMK m.243’de “Katılan, vazgeçerse veya ölürse katılma hükümsüz kalır. Mirasçılar, katılanın haklarını takip etmek üzere davaya katılabilirler.” hükmünün bulunduğu, bu hükümde katılanın şikayetinden vazgeçmesi veya ölmesi halinde katılmanın hükümsüz kalacağı, ancak katılan öldüğünde mirasçılarının, katılanın haklarını takip etmek üzere davaya katılabileceğinin belirtildiği, bu durumda her ne kadar CMK m.254’de kovuşturma aşamasında uzlaştırma ile ilgili hüküm olmamakla birlikte, her iki taraf lehine de olan bu konuda hüküm bulunmamasının aleyhe değerlendirilemeyeceği,
Soruşturma aşamasında uzlaştırmayı düzenleyen CMK m.253/6’nın da yukarıda izah ettiğimiz şekilde soruşturmada tarafların aleyhine uygulanamayacağı gibi, kovuşturma aşamasında lehe olan Kanun hükmü ve Yönetmelik hükmü bulunması sebebiyle aleyhe uygulanamayacağı, CMK m.243’ün ikinci cümlesi dikkate alındığında, ölüm halinde ne olacağının, yani konunun katılmanın hükümsüz kalıp kalmayacağı bakımından açıkça düzenlendiği,
Her ne kadar katılanın ölmesi ile katılmanın hükümsüz kalacağı maddenin birinci cümlesinde belirtilmişse de, hemen ikinci cümlesinde katılan ölenin mirasçılarının katılanın haklarını takip etmek üzere davaya katılabilecekleri belirtildiğinden, uzlaştırmanın sadece soruşturma aşamasında değil, hem sürecin tarafların ve bilhassa sanığın lehine olması ve hem de Yönetmelik m.7/7’nin ikinci cümlesinde kovuşturma evresi bakımından CMK m.243’e atıf yapıldığından, kovuşturma aşamasında uzlaştırmaya gidildiğinde, katılan ölmüşse, katılanın yasal mirasçısı veya mirasçıları olmak kaydıyla uzlaştırmaya devam edilebileceği, yoksa sırf mağdur öldüğünden bahisle uzlaştırma işlemine son verilemeyeceği, mağdurun mirasçılarının mağdurla aynı haklara sahip olarak, onun haklarını takip etmek üzere uzlaştırmaya katılabilecekleri düşünülmelidir.
(Bu köşe yazısı, sayın Prof. Dr. Ersan ŞEN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)