Bir meslektaşım CMK’dan atanmış bir dosyayı sosyal medyada paylaşmış... İnternete kendi yazdığını aynen kopyalayıp buraya yapıştırıyorum:
13 yaşındaki küçücük bir kız, uyuşturucu bağımlısı babası tarafından 5 buçuk saat boyunca işkenceye maruz bırakılmış, sigara yedirilmiş, ıslatılmış ve bu süre içerisinde demir çubukla defalarca darp edilmişti.
Çocuğunun fotoğraflarını hasmına göndererek "kendi çocuğuma neler yaptım, sana neler yapacağımı tahmin et" tarzı mesajlar dahi atmış.
Bu psikopat baba, çocuğu hastaneye götürmemesi için annesini ölümle tehdit etmesine rağmen, anne çocuğu alarak hastaneye götürüyor. sonrası "sonun geldi, ölümün elimden olacak" tarzı mesajlar. Hepsine bizzat şahit oldum.
Babayla ilgili çocuğun hürriyetini tahdit, kasten yaralama, eziyet, öldürmeye teşebbüs, tehdit suçlarından şikayetçi olduk. Kendisi dün yakalanmış ve Sulh Ceza Hâkimliği’ne çıkarılmış. Bilin bakalım ne oldu. Salıverildi!!!
Kadın günlerdir yatalak babası ve kızı ile birlikte kendisini evine kilitlemiş yaşamaya çalışıyor. Bugün beni aradı, "Avukat hanım tek umudum tutuklanmasıydı, şimdi ben ne yapacağım, dışarı çıkmaya korkuyorum" diyor.
Avukat hanım çocuğun yüzünü paylaşmadan vücudundaki -darp diyemeyeceğim- resmen İŞKENCE izlerini de paylaşmış. Görünce kanım dondu.
Üstelik işkenecinin Facebook’undaki profil fotoğrafı da adamın yapabileceklerini anlamaya yetiyor. Elinde kocaman kasap bıçağı. Hiç tekin bir poz değil.
Acaba bu psikopatı tutuklamak için ne bekliyor Sulh Ceza Hâkimliği? İlla adam paralelmiş demek mi lazım? Ya da Cumhurbaşkanı’na hakaret mi etmesi lazım?
Avukat Hanım, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na sesini duyurmaya çalışıyor ama Bakanlık mı yetkili merci? Yargılama yapma ya da tutuklamaya karar verme yetkisi kimde? Gerçi seneledir savcılık avukatlık yapan devlet ileri gelenlerinden sonra hepimiz alıştık bu duruma. Hakim Savcıların bu şekilde yönlendirilmesine.
Biliyorum tutuklama cezalandırma amacıyla kullanılamaz. Fakat bir hukukçu bana çıksın ve bu sapıklara, ailesinin canına kast etmeye hazır bekleyen canilere ne yapılması gerektiğini söylesin.
Hapishaneler dolup taşıyor. İşkence, şiddet, ensest, kadın ölümleri almış başını gidiyor.
Sapık, katil, tecavüzcü, işkenceci edeceğini ediyor. Yaptığı yanına kar kalıyor. Olan kadınlara ve çocuklara oluyor.
Bu konulara hassasiyet göstermeden ezbere iş yapan hâkim savcılar da adli tatilde izne çıkmanın yolunu gözlüyor.
Hiçbir kurum doğru düzgü işlemiyor. Kimse işini hakkıyla yapmıyor.
Hep beraber bir toplumun çöküşünü izliyoruz.
Hakikaten Allah bize bir tufan gönderir mi dersiniz?
(Bu köşe yazısı, sayın Av. Feyza Altun Meriç tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)
Trend Haberler
Yargıtay’ın 3 Gün Kuralı
KARŞI DAVA AÇMA SÜRESİ (HMK m. 133)
AVUKATIN TARAF OLDUĞU (MESLEKTEN KAYNAKLI OLMAYAN) DOSYALARINDA E-TEBLİGAT ZORUNLULUĞU VAR MIDIR?
Kiracının Haklı Tahliyesi
TEVKİL YAPILIRKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER
SORUŞTURMAYA YER OLMADIĞI KARARI (SYOK) ÜZERİNE DEĞERLENDİRMELER: KABAHATLER KANUNU (MADDE 23) AÇISINDAN SYOK’UN DURUMU