Sabah sosyal medya yine korkunç bir haber ile çalkalandı. Ekşisözlük’te yazılan bir entry’ye göre önünde tabela olmayan adının sanının ne olduğu bilinmeyen ama rehabilitasyon merkezi olduğu söylenen bir binanın camlarından genç kadınlar sarkarak imdat diye çığlıklar atıyor ve “Bize işkence ediyorlar” diye bağırıyorlardı.
 
Kocaeli Baro Başkanı ile iletişime geçtim, kendisi o anda çocuk savcısının yanındaydı ve bana baronun Çocuk Hakları Komisyonu’nu harekete geçirdiklerini işin aslını muhakkak öğreneceklerini bildirdi.

Sonra AKP ve CHP Kocaeli milletvekilleri ile iletişime geçtim. Ayrıca bu olayı bizzat yerinde takip eden ve haberi yapan Bizim Kocaeli Gazetesi ilgilisi gazeteci Uğur Enç ile de iletişime geçtim.

Amacım işin doğrusunu öğrenmek. Bu olaylar sosyal medyada iyice linçe dönüşüyor bir sürü insan töhmet altında kalıyor. Ne yazık ki öyle bir hale geldim ki duyduğum hiçbir şeye inanmıyorum.

Üstelik CHP Kocaeli Milletvekili Fatma Hürriyet Kaplan’ın yakın zamanda verdiği, Kocaeli’nde engelli çocuklara ait rehabilitasyon merkezindeki şiddetin hızla örtbas edilmesine dair soru önergesi, Ensar Vakfı rezaletinin alelacele kapatılmaya çalışılması tüm vatandaşlar gibi benim de hem sabrımı taşırıyor hem de güvenimi azaltıyor.

Edindiğim bütün bilgilere göre maalesef bahsedilen kurum cinsel istismara uğramış ve ailesinden bile saklanılması gereken çocukların kaldığı bir sığınma evi. Bu nedenle kurumda ne tabela var ne de yerini bilen var. Savcılar dahi kurumun yerini bilmiyor . Mormali de bu. Zaten kimse bilmemeli. Ancak bugün itibariyle artık herkes biliyor ve kurum yerinin değişmesi gerekecek.

Kurumun tüm çalışanları kadın. Sadece kapıdaki güvenlik görevlisi erkek. Kurum gizli bir yer olduğu için çekim yapılması istenmemiş tabi bu da şüpheleri artırmış. Tahminim gizli bir yer olduğu için sivil polis geliyor, videolar binanın gizli olması gerekçesi ile silinmek isteniyor. Çekim yapıldığı için kişiler alelacele bulunup kayıtların silinmesi isteniyor. Çünkü sığınma evinin adresinin açığa çıkması, bu kadınların saklandıkları kişilerin buraya musallat olması çok daha büyük bir faciahı beraberinde getirir. 

Ama tüm bu bilgiler elimizde yokken ilgililerin tüm bu gizemli hareketleri, görüntüleri çekenleri haliyle dehşete düşürmüş hem de içeride pis işler döndüğü kanaatini uyandırmış.

Videolarda camdan bağıran kadınlardan bir tanesi daha önce bileğini kesmiş. İkinci kez tekrar edince kurum, kesici aletleri toplamak için bütün yurdu aramaya karar vermiş. Eşyaları aranırken kurum camından sarkarak bağıran genç kadınlardan biri de bileğini kesen kişi. 

Hatta bu iki genç kadını hekim muayenesine polis eşliğinde götürüyorlarmış çünkü kurum çalışanlarını oldukça zorluyorlarmış.

Bana olay ilk anlatıldığında inanmadım va saatlerce süren görüşmeler yaptım. Hatta İstanbul’dan olay yerine giden gazetecilerle de görüştüm. Kimseye kefil olmamakla birlikte, hükümete yakın uzak , ilgili kurumda çalışan çalışmayan tüm kişilerden aldığım bilgi hep aynı doğrultudaydı.

Burada kalan 30 kadar kadından 8’i kurumun kadın müdürü tarafından kendilerine iyi muamele edilmediği ve de arama sırasında itilip kakıldıkları yönünde ifade vermişler. Çünkü arama sırasında sığınma evinde arbede çıkmış. Ama kendi ifadelerinde cinsel istismar yahur fiziksel şiddete dair bir ibare yok.İfadeleri bana aktaran Kocaeli Baro Başkanı Sn. Avukat Sertif Gökçe. Kadınların sağlık raporları var mı bilmiyorum yahut bu olaydan sonra sokuldukları bir muayene var mı onu da bilmiyorum. Buraları soru işareti olarak bırakıyorum. İşkencenin izi sağlık raporunda -eğer gizlenmezse- her daim çıkar.

Sonuçta, bu olay bana bir kez daha sosyal medyanın gücünü, kurumlara olan güvensizliği ve hükümete yakın herhangi bir haber kaynağına gösterilen şüpheleri gösterdi.

Bugün Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Kocaeli İl Müdürü kaç kişiye açıklama yapmak zorunda kaldı bilmiyorum ama emin olduğum şey ise ona kimsenin inanmadığı. Barolar, avukatlar, gazeteciler, milletvekilleri kısacası olayla ilgilenen herkes doğru bilgiye ulaşabilmek için birbirini aradı durdu.  Gönül isterdi ki İl Müdürü şu şu açıklamayı yaptı ve şuan için yeterlidir diyelim ve içimize su serpilsin.

O kadar ahlaksızlık örtbas edildi ki kimsenin yapılan açıklamalara itibarı kalmadı.

Bu olaydan da kurumların ve hükümetin bir kez daha ders çıkarması - daha önce hiç ders çıkardılar mı  bilemiyorum- ve kendini silkelemesi gerekiyor.

Kurum önünde toplanıp gösteri yapan kişileri gözaltı yapan polise tepki de tüm bunların bir uzantısı.

Vatandaş açıklamalarına inanmıyor. Kurumlarda şiddet ve istismar adeta beklenen bir şey haline dönüşmüş.  Bu da şuan hem devlet kurumlarının hem de hükümetin ne kadar aciz ve toplum gözünde ne kadar itibarsız olduğunun kanıtıdır kanımca.

Sosyal medya aracılığı ile yayılan haberlere dikkat etmek, linçe dönüştürmemek çok önemli. Kendi adıma her zaman objektif olabilmeyi ve doğrunun tarafında olabilmeyi diliyorum. Bu nedenle somut ve aslı olan bilgilere ulaşmadan yazmayıi esip gürlemeyi tercih etmiyorum. 

Ülkemde istismar ve şiddet haberlerinin hayretle karşılanacağı, hükümetin tecavüzcüyü değil sağ kalanı savunacağı, polisin göstericiyi dövmek yerine koruyacağı, sığınma evlerine ihtiyaç duyulmayacağı günlerin tez zamanda gelmesini diliyorum.