Hawaii Five O Amerikan polisiye dizisidir. Dizide Hawaii adasında görevli polis ekibinin suçlularla mücadelesi anlatılmaktadır. Ekibin başı polis olmadan önce Amerikan donanmasında özel görevli Seal komandosu olarak çalışmıştır.
Amerikan donanmasında 2. Dünya savaşında Japonlar’ın, Pearl Harbour’da baskın düzenledikleri günde ölen askerlerin hatırasına tören düzenlemek ve o günü anmak herhalde gelenek haline gelmiş. O törene Pearl Harbour baskınından sağ kurtulan ve hayatta olan yaşlanmış eski askerler de davet edilmekte ve onore edilmektedirler.
Pearl Harbour baskınında Amerikan askerleri hazırlıksız yakalanmış çok kayıp vermişlerdir. Binlerce Amerikan askeri hayatını kaybetmiş, Amerikan donanmasının çok sayıda gemisi batırılmıştır. A.B.D. Pearl Harbour baskınından sonra 2. Dünya savaşına katılmıştır.
Dizinin bölümlerinden biri, Hawaii adasındaki Amerikan donanma birliklerinde Japonlar’ın Pearl Harbour’a düzenlediği baskında ölen binlerce askerin anısına düzenlenen törenle başladı. Törene Pearl Harbour baskınından kurtulan ve hayatta olan eski askerler de davet edilmişti. Hawaii Five O ekibi de eski donanma kıyafetleriyle törene katılmışlardı.
Törenden sonra yaşlı bir Japon törene katılan eski bir askerin peşine takıldı. Japon’un elinde tabanca vardı. Eski askeri takip ettiği ve onu öldürmek istediği anlaşılıyordu. Hawaii Five O ekibinin başı Japon’u, elindeki tabancayı ve takip ettiği eski askeri gördü. Japon tabancasını kaldırmış tam ateş edeceği anda olaya müdahale etti, tabancayı Japon’un elinden aldı ve Japon’u yakaladı, Sorgulamasını yaptı. Sonra ihtiyar Japon’un verdiği ifadeye göre olayı araştırmaya başladı.
İhtiyar Japon ailesiyle birlikte zorunlu olarak kampta kaldıkları tarihte eski askerin kampın muhafızlarından olduğunu, kampta babasını öldürdüğünü ve kendilerine ailelerinden kalan çok kıymetli Samuray Kılıcı’nı çaldığını, eski askeri bu sebeple öldürmek istediğini söyledi.
A.B.D. Japonya ile savaşa girdiğinde çok sayıda Japon vatandaşı vardır. A.B.D. vatandaşı olmuş bu Japonlar sadık Amerikan vatandaşlarıdır. A.B.D. karşıtı hiçbir haince hareketleri yoktur. Japonya ile ilişkide bulunduklarını gösterir hiçbir delil de yoktur; ama A.B.D. savaş başlayınca savaşta köyü bir sürprizle karşılaşmamak için Japon asıllı Amerikan vatandaşlarını bir kampa toplar. Kamptan Japon asıllı vatandaşlarının ayrılması yasaktır. Kamp muhafızların denetimindedir. İhtiyar Japon’un babasının öldürüldüğünü söylediği kamp bu kamptır.
Japonlar yaşadıkları evlerinden bir günde toplanmışlar, eşyalarını dahi alamamışlardır. İhtiyar Japon’un annesi kalan eşyalarının ne olacağını sorunca görevli asker “alabileceğiniz eşyalarınızı alın alamadığınız eşyalarınız Amerikan devletinin malı olacaktı” cevabını vermiştir. İhtiyar Japon’un ağabeyi kendi isteğiyle Amerikan ordusunda asker olmuş, savaşa katılmıştır. Bu ağabey İtalya’daki savaşlarda hayatını kaybetmiş, annesi oğlunun öldüğü haberini kampta almış, bu haberle yıkılmıştır. İhtiyar Japon o tarihte çocuk olduğu için asker olamamıştır.
Bunları neden anlatıyorum!
Biz ermeni soykırımı yapmakla itham ediliyoruz. 1.Dünya Savaşı’nda Ermeniler devletimize ihanet etmişlerdir. Ordumuz cephede savaştığı için köyler, kasabalar savunmasız kalmıştı. Ruslar tarafından silahlandırılan ermeni çeteleri köylere, kasabalara saldırdı ve halkımızı katletmeye başladı. Ordumuzun arka cephesi korumasız kaldı. Devlet halkını korumak, ordusunun ikmal yollarını açık tutmak zorundaydı.
Bu sebeple bir dizi tedbirler aldı. Katliam olaylarına Karışan bazı Ermeniler tutuklandı. Devletin aldığı en önemli tedbir tehcir kararıydı. Bu karar uyarınca Ermeniler binlerce yıldır yaşadıkları topraklarından İmparatorluğun güney eyaletlerine zorunlu olarak hicret ettirildi.
Devletimizin Ermeniler aleyhinde aldığı tek karar bu tehcir kararıdır. Bu tehcir nedeniyle biz ermeni soykırımı yapmakla suçlanıyoruz.
Yukarıda anlattım: A.B.D. vatandaşı olan Japonların tek ihanetini görmediği halde savaş sırasında kötü bir sürprizle karşılaşmamak için onları tecrit etmiş, dünya ile alakasını kesmiş, savaş boyunca zor şartlar altında yaşatmıştır. Biz ise Ermenilerin ihaneti üzerine zorunlu olarak tehcir kararını aldık. Tarihçilerimiz 1914-1922 arasında ermeni çetelerinin 520.000 küsur Türk ve Müslüman vatandaşımızı katlettiğini tespit etmişlerdir. Ermenilerin yaptığı katliamla ilgili tarihçilerimizin göstereceği çok sayıda delil vardır; ancak Ermenilerin iddia ettikleri katliamla ilgili ellerinde gerçek hiçbir delil yoktur.
Bizim bazı aydınlarımız ermeni tehcirini ermeni soykırımı olarak görmekte, bunu inkâr etmek uygar insana yakışmaz gibi sözler etmektedir.
Bir de son zamanlarda bazı aydınlarımızdan başka bir söylem duyulmaya başlanmıştır: AKP iktidarını düşürmek için HDP’ye oy verelim diyorlar. İyi de HDP Kandil’in, Öcalan’ın güdümünde olan bir partidir. Amacı şimdilik özerk kürdistanı kurmaktır. 6-7 Ekim olaylarını Abdullah Öcalan, Kandil ve HDP başlatmıştır. Bu olaylarda 49 vatandaşımız PKK teröristleri tarafından vahşice katledilmiştir.
AKP’yi beğenmeyebilirsin; ancak AKP’nin dışında CHP, MHP, BBP ve Vatan Partisi de var. Neden bu partiler oy vermeyi düşünmüyorsun da PKK’nın güdümünde olan HDP’ye oy verelim diyorsun. Ben bunu anlayamıyorum. Herhalde aydın olmanın başka bir anlamı var; fakat şu da bilinmeli ki HDP’ye oy vermek Atatürk’ün en büyük eseri olan ulusal ve üniter Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmesine oy vermektir.
Talat ŞALK
Emekli C. Savcısı
(Bu köşe yazısı, sayın Talat ŞALK tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)
Trend Haberler
Yargıtay’ın 3 Gün Kuralı
AVUKATIN TARAF OLDUĞU (MESLEKTEN KAYNAKLI OLMAYAN) DOSYALARINDA E-TEBLİGAT ZORUNLULUĞU VAR MIDIR?
KARŞI DAVA AÇMA SÜRESİ (HMK m. 133)
Kiracının Haklı Tahliyesi
TEVKİL YAPILIRKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER
SORUŞTURMAYA YER OLMADIĞI KARARI (SYOK) ÜZERİNE DEĞERLENDİRMELER: KABAHATLER KANUNU (MADDE 23) AÇISINDAN SYOK’UN DURUMU