Ülkemizde zaman zaman ceza infaz kurumlarında yapılan arama işlemleri tartışma konusu olmaktadır. Özellikle daha önceden mevzuatımızda var olan çıplak arama konusu tartışmalara neden olmuştur. Bu tartışmalar sonrasında infaz kurumlarında çıplak aramaya ilişkin yönetmelik hükümlerinde değişikliğe gidilmiştir.
Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile ‘çıplak arama’ ibaresi yönetmelikten çıkarılmış ve yerine ‘detaylı arama’ ibaresi getirilmiştir.[1]
12.11.2021 tarihli ve 31657 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 4773 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının 14 üncü maddesiyle bu fıkranın birinci cümlesine “ciddi emarelerin varlığı ve” ibaresinden sonra gelmek üzere “bunun başka suretle tespitinin olanaksız olması durumunda,” ibaresi eklenmiş, “çıplak” ibaresi, “detaylı” şeklinde değiştirilmiştir.
Arama kavramı
Arama kavramı, “birini veya bir şeyi bulmaya çalışmak, araştırmak, yoklamak" anlamlarına gelmekte olup arama işlemini ifade etmektedir.[2]
Arama, gizli olanı ortaya çıkarmak için yürütülen işlemler zincirinden oluşmaktadır. Bu nedenle gizli olmayan bir şeyin aranması da söz konusu olamaz.[3]
Genel olarak arama şu unsurlar üzerinde yapılmaktadır:
1) Kişilerin konutları,
2) Kişilerin iş yerleri,
3) Kişilerin araçları,
4) Kişilere ait diğer yerler,
5) Kişilerin üstleri,
6) Kişilerin eşyaları,
7) Kişilerin özel kâğıtları,
8) Kişilerin kullandıkları bilgisayar ve bilgisayar programları ile kütükleri
Belirtmek gerekir ki; kişinin üstünde yapılan aramanın beden muayenesi seviyesine ulaşmaması gerekir. Çünkü beden muayenesi ve vücuttan örnek alınması ile ilgili kurallar arama ile ilgili kurallardan farklıdır. Bu iki kurum farklı hükümlere tâbi tutulmuştur.
Cinsel organlar veya anüs bölgesine bakılması iç beden muayenesi kurumuna ait bir işlemdir. Bu bölgeler haricindeki ağız, koltuk altı gibi beden boşlukları ile ayak, kol, saç arası gibi vücut bölgelerine tıbbi araç veya yöntemler kullanılmaksızın bakılması arama hükümlerine tabi kılınmıştır.[4]
Aramaya ilişkin kurallar çok sayıda yasada hüküm altına alınmıştır.
Ceza Muhakemesi Kanunu dışında arama kurumu ile ilgili hükümler içeren bazı yasal düzenlemeler şunlardır:[5]
1) Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği
2) 2559 sayılı Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu,
3) 2803 sayılı Jandarma Teşkilât, Görev ve Yetkileri Kanunu,
4) 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu,
5) 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu, 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu,
6) 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun,
7) 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun,
8) 5253 sayılı Dernekler Kanunu,
9) 2935 sayılı Olağanüstü Hâl Kanunu,
10) 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu
11) 485 sayılı Gümrük Müsteşarlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname
İnfaz kurumlarında yapılacak arama işlemleri
İnfaz kurumlarında yapılacak arama işlemleri özellikle hükümlü ve tutuklular üzerinde gerçekleştirilmektedir.
Arama işlemlerinin tutuklular hakkında da uygulanabilmesi
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un[6] (CGTİHK), ‘Tutukluların yükümlülükleri’ başlıklı 116/1 maddesine göre, yasal düzenlemede yer verilen aramaya ilişkin hükümlerin tutuklular hakkında da uygulanabilmesi mümkündür.
Hakkında yakalama kararı çıkarılan hükümlü hakkındaki arama işlemleri
Hakkında yakalama emri çıkarılan hükümlünün yakalanabilmesi amacıyla gerektiğinde konutta, işyerinde ve kamuya açık olmayan kapalı alanlarda arama yapılabilmesi mümkündür. Burada infaz işlemlerinin yürütülebilmesi için hükümlünün yakalanması gerekmektedir. Bu nedenle CMK m. 119 hükümlerinin uygulanması zorunlu bir işlem olacaktır. Burada arama kararı alınması gerekmektedir. Arama kararlarının sulh ceza hâkimi tarafından verilmesi şarttır (CGTİHK m. 19/4).
Kapıların açılmaması ve temasın önlenmesi
Kapalı ceza infaz kurumlarında oda ve koridor kapıları kapalı tutulur (CGTİHK m. 34/1). Ancak kapıların arama ve sayım sırasında açılması gerekecektir (CGTİHK m. 34/1-c).[7]
Arama
İnfaz kurumlarında yapılacak aramada uygulanması gereken temel kurallar şunlardır:
1) Arama işlemi kurumlarda, odalar ve eklentilerinde, hükümlülerin üst ve eşyasında yapılabilecektir (CGTİHK m. 36/1).
2) Arama işlemi habersiz olarak her zaman yapılabilir (CGTİHK m. 36/1).
3) Her ay bir kez mutlaka arama yapılır (CGTİHK m. 36/1).
4) Aramalar, gerektiğinde dış güvenlik görevlileri veya kolluk kuvvetleriyle veya diğer kamu görevlilerince ortaklaşa gerçekleştirilebilir (CGTİHK m. 36/2).
Arama işlemi nedeniyle uygulanan disiplin cezaları
Arama işlemine karşı çıkmak ve/veya engellemek disiplin cezasını gerektirmektedir. Bu nedenle arama işlemine karşı çıkan veya engelleyen hükümlü/tutuklu disiplin cezası ile karşılaşacaktır.
Aramaya karşı çıkmak ve ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezası
Ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezası, hükümlünün bir aydan üç aya kadar ziyaretçi görüşüne çıkarılmaması şeklinde uygulanmaktadır (CGTİHK m. 43/1).
Aramaya karşı çıkmak eylemi, ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezasını gerektiren eylemler grubunda yer almaktadır (CGTİHK m. 43/2-b).
Hücreye koyma
Hücreye koyma cezası, hükümlünün eylemlerinin nitelik ve ağırlığına göre bir günden yirmi güne kadar, açık havaya çıkma hakkı saklı kalmak üzere, geceli ve gündüzlü bir hücrede tek başına tutulması ve her türlü temastan yoksun bırakılması şeklinde uygulanmaktadır (CGTİHK m. 44/1).
Bir günden on güne kadar hücreye koyma cezasını gerektiren eylemler arasında, sayım ve arama faaliyetlerine şiddet kullanarak engel olmak hali de bulunmaktadır (CGTİHK m. 44/2-h).
Ziyaret ve görüşlerde uyulacak esaslar
Ziyaret ve görüşlerde uyulacak esaslar ile ilgili İnfaz Kanununda hükümler yer almaktadır.
Buna göre; Hükümlüler, odalarından çıkış ve dönüşlerinde ayrı yerlerde ve farklı memurlarca üst ve eşya aramasına tâbi tutulacaklardır. (CGTİHK m. 86/6).
Ceza infaz kurumlarında yapılacak aramalarda insan onuruna saygı gösterilmesi ve bu ilkeler çerçevesinde arama işlemlerinin gerçekleştirilmesi gerekmektedir (CGTİHK m. 86/7).
Detaylı arama ve arama işlemleri
Bu konu ile ilgili ayrıntılı düzenlemeler İnfaz Yönetmeliğinde (İY) yer almaktadır.
Arama yapılacak yer ve şahıslar ile zamanı
Arama işlemi aşağıda belirtilen yerlerde ve kişilerin üzerinde yapılır:
1) İnfaz Kurumlarında,
2) Kurumların oda ve eklentilerinde,
3) Hükümlünün/Tutuklunun üst ve eşyasında
Arama işlemi yukarıda belirtilen yerlerde ve kişilerin üzerinde yapılabilir. Bu arama işlemi habersiz olarak yapılması gerekir. Bu şekilde her zaman arama yapılabilmektedir.
Kurumun tamamında yapılacak arama
Kurumun tamamında her ay bir kez mutlaka arama yapılması zorunlu bir uygulamadır. Bunun zamanı önceden belli olmamalıdır. Oda ve eklentilerinde yapılacak aramalarda bir hükümlünün hazır bulundurulması gerekmektedir (İY m. 34/1).
Detaylı Olarak veya Beden Çukurlarında Arama
Hükümlünün üzerinde, kuruma sokulması veya bulundurulması yasak madde veya eşya bulunduğuna dair makul ve ciddi emarelerin varlığı ve bunun başka suretle tespitinin olanaksız olması durumunda detaylı olarak veya beden çukurlarında arama işlemi yapılabilecektir.
Detaylı olarak veya beden çukurlarında arama işlemi kuruma sokulması veya bulundurulması yasak madde veya eşyanın bulunması amacıyla yapılmaktadır.
Burada öncelikle makul bir nedenin varlığı aramalıdır. Yani akla ve mantığa uygun neden olmalı[8] ve makul bir emare bulunmalıdır. Bu emarenin ayrıca akla uygun olması gerekmektedir.
Karar verme yetkisi
Kurum en üst amirinin gerekli görmesi hâlinde, detaylı olarak veya beden çukurlarında arama yapılabilecektir (İY m. 34/2).
Detaylı olarak veya beden çukurlarında arama işlemleri sırasında aşağıda belirtilen kurallara uyulması gerekir[9] (İY m. 34/2):
1) Gizlilik İlkesi: Detaylı arama, hükümlünün utanma duygusunu ihlal etmeyecek şekilde ve görevli dışında kimsenin görmemesini sağlayacak tedbirler alınarak gerçekleştirilir (İY m. 34/2-a).[10]
2) Tek Kullanımlık Giysi Verilme Zorunluluğu: Arama sırasında hükümlüye tek kullanımlık giyim önlüğü verilir. (İY m. 34/2-a).
3) Giysilerin Çıkarılma Yöntemi: Arama sırasında önce bedenin üst kısmındaki giysiler çıkarttırılır, bedenin alt kısmındaki giysiler üst kısmındaki giysiler giyildikten sonra çıkarttırılır (İY m. 34/2-b).
4) Çıkartılan Giysilerin Aranma Zorunluluğu: Çıkartılan bu giysiler de mutlaka aranır. (İY m. 34/2-b).
5) Bedene Dokunmama Konusunda Gerekli Özenin Gösterilmesi ve Eldiven Kullanma Zorunluluğu: Detaylı arama sırasında bedene dokunulmaması için gerekli özen gösterilir ve görevli tarafından eldiven kullanılır (İY m. 34/2-c).
6) Hükümlüden eşyayı çıkartmasının istenmesi ve işlemler konusunda bilgilendirme zorunluluğu: Aranan kişinin beden çukurlarında bir şeyin bulunduğuna dair makul ve ciddi emarelerin bulunması hâlinde öncelikle, hükümlüden madde veya eşyanın kendisi tarafından çıkartılması istenir, aksi hâlde bunun zor kullanılarak gerçekleştirileceği bildirilir (İY m. 34/2-c).
7) İşlemin doktor tarafından yapılması zorunluluğu: Beden çukurlarındaki arama, cezaevi tabibi tarafından yerine getirilir. (İY m. 34/2-c).[11]
8) En kısa Sürede Bitirme Zorunluluğu: Detaylı arama, mümkün olan en kısa süre içinde bitirilir (İY m. 34/2-ç).
9) Yapılan İşlemlerin tutanağa bağlanma zorunluluğu: Detaylı arama işlemi tutanağa bağlanır, tutanakta arama yapan görevliler ile hükümlünün imzası bulunur. Hükümlünün imzadan kaçınması hâlinde bu durum tutanağa geçirilir (İY m. 34/2-ç).[12]
10) Aynı Cinsten Olan Bir Görevlinin İşlemi Yapması: Beden ve üst aramaları aynı cinsiyetten güvenlik ve gözetim görevlileri tarafından yapılır. (İY m. 34/3).
11) Güvenlik Görevlisi veya Kolluk Görevlisinin Arama İşlemine Katılması: Aramalar, gerektiğinde dış güvenlik görevlileri veya kolluk kuvvetleriyle ya da diğer kamu görevlilerince ortaklaşa gerçekleştirilebilir (İY m. 34/4).
Yapılan değişiklikle ‘çıplak arama’ ibaresi yönetmelikten çıkarılmış ve yerine ‘detaylı arama’ ibaresi getirilmiştir. Ayrıca “ciddi emarelerin varlığı ve” ibaresinden sonra gelmek üzere “bunun başka suretle tespitinin olanaksız olması durumunda,” ibaresi eklenmiştir. Yapılan değişiklikler aslında çıplak arama işlemlerinin benzer şekilde eskisi gibi uygulanabileceği düşüncesini ve kuşkusunu ortadan kaldırmamaktadır.
Burada tartışılması gereken konu şudur: Kişinin üstünde yapılan aramanın beden muayenesi seviyesine ulaşması halinde beden muayenesi ve vücuttan örnek alınması ile ilgili kurallar geçerli olacaktır. Cinsel organlar veya anüs bölgesine bakılması iç beden muayenesi anlamına gelmektedir. Bu durumda da, Kurum en üst amirinin gerekli görmesi hâlinde, detaylı olarak veya beden çukurlarında arama yapılmasının hukuka uygun olup olmayacağı tartışma konusu yapılacaktır.
Öğretide; infaz kurumlarında detaylı aramanın yapılması gerektiği ancak bazı hususların ayrıntılı bir şekilde yeniden düzenlenmesinin isabetli olacağı yönünde görüşler ileri sürülmüştür.[13]
AİHM, bazı kararlarında detaylı arama (çıplak arama) konusunu da değinmektedir.
AİHM, ceza infaz kurumu güvenliğini sağlamak, suç işlenmesini veya düzenin bozulmasını önlemek için çıplak arama yapılmasının gerekli olabileceğini bazı kararlarında dile getirmektedir.[14]
AİHM, olayın şartları bakımından çıplak aramanın üzüntü ve aşağılama duygusunu artırabileceğini, bu yüzden kamu görevlilerinin hükümlü/tutukluların onurunu zedelemeyecek şekilde uygun davranışlarda bulunması gerekliliğine işaret etmektedir.[15]
Detaylı olarak veya beden çukurlarında arama yapılması, çocuklar dâhil hükümlü ve tutuklular açısından tek başına kötü muamele yasağını ihlal eden bir durum olarak görülmemektedir.
Detaylı olarak veya beden çukurlarında arama işlemi ile ilgili kurallar şu amaçlarla getirilmiştir:[16]
1) Öncelikle ceza infaz kurumlarının güvenliğinin sağlanması mümkün olacaktır.
2) Çıplak arama ile hükümlü ve tutukluların kurum içinde kendilerine, diğer hükümlü/tutuklara ve infaz koruma memurlarına zarar verecek veya suç oluşturacak uyuşturucu maddelerin, kesici ve delici aletlerin sokulmasının önüne geçilebilecektir.
Belirtmek gerekir ki; Detaylı olarak veya beden çukurlarında arama işleminin usulü ve sıklığı kötü muamele yasağının ihlali ile sonuçlanabilir.
Detaylı olarak veya beden çukurlarında arama işlemi ile ilgili kötü muamele yasağı yönünden dikkate alınması gereken hususlar şunlardır:[17]
1) Özellikle ceza infaz kurumunda güvenlik, düzen ve suç işlenmesinin önlenmesi amacını aşacak uygulamalardan kaçınılmalıdır.
2) Detaylı olarak veya beden çukurlarında aramanın hükümlü/tutuklular yönünden insan onurunu zedeleyecek nitelikte bir uygulamaya dönüşmemesi gerekir.
3) Çocukların özgürlüklerinden mahrum edilme nedeni ne olursa olsun yetişkinlerden daha hassas olduğu dikkate alınmalıdır. Bu nedenle çocukların fiziksel ve ruhsal olarak korunmasını sağlamak için özellikle dikkatli olmalı ve gerekli özeni göstermelidir.
4) Çocuklar da yetişkinler gibi aynı cinsiyetten personel tarafından aranmalıdır.
5) Çok sık arama yapılarak aramanın rencide etme uygulamasına dönüşmemesi gerekir.
6) Detaylı olarak veya beden çukurlarında arama işlemi başkalarının karşısında gerçekleştirilmemelidir.
Anayasa Mahkemesi, Detaylı olarak veya beden çukurlarında arama usulü, sıklığı, uygulanması açısından kişilerin onurlarını zedeleyecek bir usulde yapılıp yapılmadığının önemli olduğunu ve bu durumun dile getirilmediği hallerde hukuka aykırılıktan bahsedilemeyeceğini bazı kararlarında ifade etmektedir.[18]
Yargıtay, bazı kararlarında da kuruma sokulması veya bulundurulması yasak madde veya eşya bulunduğuna dair makul ve ciddi emarelerin varlığı şartının nasıl oluştuğunu, çıplak aramanın gerekli olup olmadığı hususunun araştırılması gerektiğini ve varlığı halinde haksız fiil niteliği taşıyıp taşımadığının değerlendirilmesi gerektiğini ifade etmektedir.[19]
(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)
-----------
[1] (Değişik: RG-12.11.2021-31657-CK-4773/14 md.)
[2] Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu Yayınları, 2009, s.113.
[3] Gizli olmayanın aranması gerekmemektedir ve yapılan işlem arama sayılamaz. Bkz.; Eryılmaz, Bedri, Türk ve İngiliz Hukukunda ve Uygulamasında Durdurma ve Arama, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2003 s. 33; Kunter, Nurullah/Yenisey, Feridun/Nuhoğlu, Ayşe, Muhakeme Hukuku Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku, 16. Baskı, Beta Basım Yayım Dağıtım, İstanbul, 2008, s. 989 vd. Buna ilişkin öğretide verilen örneklerden biri şudur: Örneğin; bir polis memurunun, yayalar ya da diğer araçlar bakımından tehlike oluşturacak şekilde kullanılması nedeniyle durdurduğu bir aracın arka koltuğunda, uyuşturucu madde veya tabanca görmesi üzerine bunlara el koyması arama olarak kabul edilmemektedir. Bkz.; Veli Özer Özbek, Ceza Muhakemesinde Koruma Tedbiri Olarak Arama, Seçkin, 1999, 1. Bası, s.18.
[4] YCGK, E: 2019/96, K: 2021/401, T: 16.09.2021.
[5] Bu liste Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği'nin 3. maddesinde yer almaktadır.
[6] Kanun Numarası: 5275, Kabul Tarihi: 13.12.2004, Yayımlandığı Resmî Gazete: Tarih: 29.12.2004 Sayı: 25685, Yayımlandığı Düstur: Tertip: 5 Cilt: 44.
[7] Benzer düzenleme için bkz.; Kapıların açılmaması ve temasın önlenmesi ile ilgili yönetmeliğin 33. Maddesi.
[8] Burada makul şüphe aklımıza gelmelidir. Akla uygunluk kavramı ile ilgili ayrıntılı açıklamalar için bkz. Öztürk, Bahri/ Erdem, Mustafa Ruhan, Uygulamalı Ceza Muhakemesi Hukuku, 11. Baskı, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2007, s. 580 vd.
[9] 12.11.2021 tarihli ve 31657 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 4773 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının 14 üncü maddesiyle bu fıkranın birinci cümlesine “ciddi emarelerin varlığı ve” ibaresinden sonra gelmek üzere “bunun başka suretle tespitinin olanaksız olması durumunda,” ibaresi eklenmiş, “çıplak” ibaresi, “detaylı” şeklinde değiştirilmiştir.
[10] a) (Değişik:RG-12/11/2021-31657-CK-4773/14 md.)
[11] c) (Değişik:RG-12/11/2021-31657-CK-4773/14 md.)
[12] ç) (Değişik:RG-12/11/2021-31657-CK-4773/14 md.)
[13] “Çıplak arama; özü itibariyle insanın kişiliği, onuru ve haysiyeti ile de ilgili olup, gerekmedikçe uygulanmamalı, gerekli olduğu durumda ise, ancak kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı hukuki ve meşru temelde kısıtlanmış insanların bulundukları yerlerde güvenliklerinin sağlanması, korunmaları ve yine kaldıkları yerlerin ve toplumun güvenliği, düzenin sağlanması, disiplinin tesisi için tatbik edilmelidir. Çıplak aramanın soyut, yani kuruma giriş, çıkış, kalış, ziyaret ve yer değişiklikleri ve somut olay temelli, yani makul şüphe sebebiyle gereklilik olduğunda, Anayasa ve kanuni temele sahip normlar düzenlenmeli, rutin, yani şüpheye ihtiyaç olmaksızın yapılan beden aramaları dışında kalanların tatbiki somut hukuki ve fiili gerekçeler içermelidir.” Bkz.; https://www.hukukihaber.net/ciplak-arama-makale,8617.html, ET: 13.11.2021.
[14] Van Der Ven/Hollanda, § 60.
[15] Valašinas/Litvanya, B. No: 44558/98, 24/7/2001, § 117; Iwańczuk/Polonya, B. No: 25196/94, 15/11/2001, § 59; Van Der Ven/Hollanda, §§ 61, 62; Pawel Pawlak/Polonya, B. No: 13421/03, 30/10/2012, § 141; Frerot/Fransa, B. No: 70204/01, 12/6/2007, §§ 38-47.
[16] (Turan Günana (5), B. No: 2013/5545, 15/12/2015, §§ 64, 65).
[17] AYM, E: 2014/15586, K: 2015/15586, T: 23.01.2019, R.G.: 30701, R.G.Tarih: 01.03.2019.
[18] AYM, E: 2014/15586, K: 2015/15586, T: 23.01.2019, RG; S: 30701, T: 01.03.2019.
[19] Y.5.CD, E: 2012/16248, K: 2014/3268, T: 24.03.2014: “…Ankara Kadın Kapalı Cezaevinde hükümlü olarak bulunan sanığın İstanbul Adli Tıp Kurumuna yüksek güvenlikli araçla ve gözetim altında götürülerek, rapor alınması yönünden işlemleri tamamlandıktan sonra kuruma geri getirildiği sırada çıplak arama yapılmak istendiğinin anlaşılması karşısında Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzüğün 46/2. maddesinde yer alan düzenleme gözetilerek üzerinde kuruma sokulması veya bulundurulması yasak madde veya eşya bulunduğuna dair makul ve ciddi emarelerin varlığı şartının nasıl oluştuğu, ayrıca sanığın dövülerek kötü muameleye maruz kaldığı şeklindeki savunması ve çıplak aramanın gerekli olup olmadığı, sanık yönünden haksız bir fiil niteliği taşıyıp taşımadığı üzerinde durularak hakkında TCK'nın 29 ve 129. maddelerinin uygulanması gerekip gerekmediğinin karar yerinde tartışılmaması…”