Hukuk fakültesi mezunu birisi olarak hukuk fakültesi birinci sınıf öğrencilerinden çok sayıda sorular aldım. Onların sorularından yola çıkarak tavsiye amaçlı tecrübe ve fikirlerimi içeren bu yazıyı kaleme aldım. Ancak bu tavsiyeler liseden yeni çıkmış ve ne yapacağını tam olarak bilemeyen hukuk fakültesi birinci sınıf öğrencilerine sadece öneri ve yol gösterim amaçlı olup sonuç veya başarı garantisi vermemektedir; şahsî düşüncelerimi içermektedir. Tavsiyelere uyup uymamak öğrencilerin kendi tercihindedir.
*Bilindiği üzere hukuk fakültelerinde derse devam zorunluluğu yoktur. Öğrenciler, üniversite sınavına yoğun çalışmanın verdiği etkiyle olsa gerek derslere devam etme konusunda gerekli özeni göstermezler. Ancak derslere düzenli katılım önemlidir. Çünkü ilkokuldaki veya lisedeki gibi dersin hocası kitaba bağlı kalmamakta, kitap harici bilgiler vermekte ve genelde de bu konuları -öğrencilerin derse devam etmelerini istediği için- sınavda sormaktadır. Aynı şekilde dersin hocasının derste hangi konuya ağırlık verdiğinden bahisle öğrencinin sınava çalışırken o konuya ağırlık vermesinde fayda vardır. Derse devam etmeyen, sınıftan hiçbir arkadaşıyla da tanışmamış öğrenci ise dersin hocasının derste hangi konular işlediğinden haberi olmadığı için genelde sınavda başarısız olur. Derslerde başarılı olmak için illa ki derse katılım şarttır demiyorum ancak bazen hocanın derste verdiği bir örnek yahut başından geçmiş bir olay; sınavda veya ileride meslek hayatında hayat kurtarabilir.
*Hukuk fakültesi öğrencilerinin en çok yaptığı yanlışlardan bir tanesi de kitaptan çalışmak yerine başkasının tuttuğu doğruluğu belli olmayan notlardan çalışmaktır. Başarılı olmak isteyen öğrencinin yapması gereken; öncelikle ders hocasının tavsiye ettiği kitap ve vakit kalırsa o derse ilişkin diğer kitaplardan çalışmaktır. Kitap ile birlikte ders hocasının derste anlattıklarını öğrenmek önemlidir; yani hem kitap hem de hocanın derste anlattıkları beraber öğrenilmelidir.
*Derslere düzenli katılımın yanında derslere düzenli çalışmak da önemlidir. Derste işlenen konu o gün içerisinde tekrar edilmeli ve kitaptan çalışılmalıdır. Aksi takdirde öğrencinin çalışmadığı tüm konular sınav gününden önceki akşama kalmakta, öğrenci sabahlamakta ve sınava uykusuz girmek durumunda kalmaktadır. Bu da öğrencinin sınavda uyuyakalmasına yahut soruları yanlış okumasına yol açabilmektedir. Sorunun yanlış okunması da yanlış cevaplamaya ve başarısızlığa sebep olmaktadır.
*Ders için alınan kaynak kitap güncel olmalıdır. Çünkü kanunlar, yönetmelikler değişebilmektedir ve böylece eski basım kaynaktan çalışan bir öğrenci soruyu eski kanuna/yönetmeliğe/bir maddeye göre öğrendiği için yanlış cevaplamış olabilmektedir. Ekonomik imkânsızlıklar nedeniyle güncel kitap alamamış, bir tanıdığının daha önce kullanmış olduğu kitabını alan öğrenci ise mevzuat değişikliklerini takip etmeli ve kitap üzerine ona göre notlar almalı, güncel değişiklikleri kitabına işlemelidir.
*Derse katılım, düzenli çalışma, güncel kitap kullanmanın yanı sıra öğrenci derse ilişkin kanun edinmelidir. Örneğin ‘Medeni Hukuk’ dersi için Türk Medeni Kanunu edinilmelidir. Pek tabii olarak kanun da güncel olmalıdır. Ders çalışırken o derse ilişkin kanun ile birlikte çalışılmalıdır.
*Ders, geçmek amaçlı çalışılmamalıdır. Hedefi yüksek tutmakta her zaman fayda vardır. Dersi geçmeyi hedefleyen bir öğrenci hedefi düşük olduğu için daha az ders çalışacağı için hedefine ulaşamayabilir. Ancak hedefini yüksek tutup dersi iyi bir not ile geçmek isteyen öğrenci daha çok çalışacağı için hedefine tam olarak ulaşamasa bile –olağanüstü bir durum olmadığı sürece- dersi geçmektedir. Ortalama mümkün olduğunca yüksek tutulmalıdır.
*Birinci sınıftan itibaren dersleri sıkı tutmak gerekir ki her okulun kendi yönetmeliğine göre değişik sistemler örneğin birinci ve ikinci sınıf ortalaması 4 üzerinden 1,80’i sağlayamayan öğrenci üçüncü sınıfa geçememesi gibi yahut o sınıfta üç adetten fazla dersi kalmış ise bir üst sınıfa geçememe gibi düzenlemeler söz konusu olabilmektedir. Her üniversitenin kendi sistemi farklıdır ve öğrenci mağdur olmamak adına bu sistemi bilmelidir.
*Öğrencinin daha önce hiç duymadığı fakat hukuk fakültesi hayatının vazgeçilmezi olan “pratik çalışmalar” vardır. Dersin hocası genelde pratik çalışma sorularını mail yoluyla, okuldaki fotokopiciye bırakarak veya öğrencilere ulaştıracak herhangi bir şekilde daha önceden göndermektedir. Bu pratik çalışmalar, derste çözülmeden önce hem derse hazırlık olması açısından hem de öğrenciye bir nevi kendini test etme imkânı sağlaması sebebiyle çözülmelidir. Derse hazırlık sadece pratik çalışma ile sınırlı kalmamalı, mümkün ise derse gitmeden önce kitaptan bir sonraki konu okunarak ders hakkında bir ön bilgi sahibi olunmalıdır.
*Çalışma tarzı olarak ise net olarak bir çalışma tarzı tavsiye etmek doğru olmaz. Çünkü herkesin kendisine göre bir algılama biçimi ve çalışma şekli vardır. Kimi yazarak çalışmaktan verim alır kimi okuyarak. Herkes kendine uygun çalışma tarzına göre çalışmalıdır.
*Tabii ki hayat sadece dersten ibaret değildir. Öğrenciler muhakkak sınıf arkadaşlarıyla tanışmalıdır. Bol kitap okunmalıdır. Herkes kendi hobisine devam edebilmelidir, örneğin müzik aleti çalıp futbol oynayabilmelidir.
*Bunun yanında unutmamak gerekir ki bir dersten kalmış olmak veya başarısız olmak dünyanın sonu değildir. Herkes her derste başarılı olacak diye bir kaide yoktur. Hedef; elinden gelenin en iyisini yapmak olmalıdır.
Girişte de zikredildiği üzere tavsiyeler kişisel niteliktedir, başarı garantisi vermemektedir. Hukuk fakültesine yeni başlayan öğrencilere faydalı olması dileğiyle, başarılar dilerim.
Zeliha Büşra TANIR