Hayatımız adeta bir dizi film.
Hepimiz bu dizinin içinde figüran gibi oynuyoruz, daha doğrusu oynatılıyoruz.
Yakın geçmişte gözde olan dizi filimler “Küçük Ev” veya “Dallas” Gibi dizilerdi.
“Küçük Ev”de bir çiftlikte yaşayan ve kötü insanlar arasında ailesini korumak için çalışan bir çiftçinin hikayesi anlatılmakta idi.
“Dallas” dizisinde hileci ve üç kağıtcı “J.R-Ceyar” ile kardeşinin karısı “Sue Ellen” arasında kalmıştık.
“Uzay Yolu”nda “Kaptan Kirk” ve “Mr.Spak” ile uzayın derinliklerine, “Aşk Gemisi”nde okyanuslar arası aşk hilelerine dalardık.
Buruşuk, kirli pardesü’sü içinde dolaşan “Komiser Kolombo” çok saf görünür ama tam kapıdan çıkarken dönüp aniden sorduğu sorular ile, suçluyu faka bastırırdı.
“Kaçak” dizisinde karısının, tek kollu gerçek katilini ararken, komiser “Gerald” tarafından katil diye kovalanan doktor “Richard Kimble” ile nefes nefese kalırdık.
“Kurtlar Vadisi”nde çoğumuz bir “Polat Alemdar” veya “Abdi Bey” idik. Onların yediği kurşunlarla sarsılır, başarıları ile mutlu olurduk
Daha sonraları “Zengin Kız Fakir Oğlan” gibi diziler gözde oldu. Zengin iki kız kardeşten birinin nişanlısı dürüst ama şaşkın bir oğlan, diğeri ise, soyguncu bekçinin deyimi ile üç kağıtçı ve hovarda “Zarp Bey”.
Say sayabilirsen…
Dizi uzadıkça sakalı uzayan ve nereye kadar uzayacağı belli olmayan “Muhteşem Süleyman”, “Osmanlı Tokadı, Elveda Rumeli, Yalan Dünya, Galip Derviş, Boynu Bükükler, Akasya Durağı, Umutsuz Ev Kadınları, Fatih Harbiye, Huzur Sokağı, Bu Günün Saraylısı, Bir Yusuf Masalı, Şafaktepe, Güneşi Beklerken, Seksenler, Doksanlar” ve daha niceleri…
Daha da sonraları diziler, daha da bir hayatın içinden yer almaya başladı.
“Allah’a şükür”; yerli dizilerimiz, yerli senaryolarımız ve gerçek dizi kahramanlarımıza kavuştuk.
Yatak odalarında kasalar, tuvaletlere kadar taşınan para sayma makineleri, kundura kutularına doldurulan dolarlar, euro’lar.
Eskiden “kundurama kum doldu, atmaya kürek ister” diye şarkılar vardı, şimdilerde “kundurama dolar doldu, saymaya yürek ister” diye türküler yakılmaya başlandı.
Önceki dizi filmlerde “mubah” sayılan “dinleme, izleme, tape, CD, tutuklama, el koyma, gizli çekim, açıktan suçlama” gibi teknikler şimdilerde “günah” sayılıyor.
Güncel bir dizi film de “Açılım” adı ile vizyona konuldu. Bazı kanallarda bunun adı “Demokratikleşme Paketi” olarak geçiyor.
İlk tanıtıcı jeneriği “Yakında iyi şeyler olacak” diye anons edilmişti.
Dizi gösterime girdi.
Paket açıldı ama içinden bambaşka şeyler çıktı :
“Türkçe dışında” farklı dil ve lehçede eğitim, Türkçe dışında siyasi propaganda, köylere Cumhuriyet öncesi farklı ve yabancı isimlerin verilmesi, çok düşük oy alan siyasi partilere bile “Hazine Kapısı”nın açılması, Şapka Kanunun kaldırılarak başlara “fes, takke, külah” giyme yolunun açılması..
yani kafanın içine sansür, tepesine özgürlük.
Dizilerden dizi beğen.
Eh, tabii hayatımız dizi film olunca.
Bizler de birer figüranız.
Hangi rolü layık görürlerse;
O dizinin içinde,
O rolü oynayacağız.
Perde kapanana kadar !...