Ankara Aile Mahkemesi Hakimi, boşanma davasında davacı bayanın avukatı Zübeyde Kamalak duruşmaya başörtülü girince, duruşmaya böyle kabul edemeyeceğini söylemiş ve  duruşmayı ertelemiş.

Başörtülü avukat, Danıştay 8. Dairesinin kararı doğrultusunda Türkiye Barolar Birliğinin genelge yayınladığını, “başı açık” olmaya dair meslek ilkesinin yürürlüğünün durdurulduğunu, başörtülü olarak mesleki cübbesiyle duruşmaya girmesinde hukuka aykırılık olmadığını hakime hatırlatmış.

Buna rağmen Hakim, “Danıştay 8. Dairesi avukatların başı açık görev yapmalarına dair düzenlemenin yürütmesini durdurmuş olsa da avukatların meslek kuralları ve kamu hizmeti yapmaları nedeniyle yargılamalara türbanlı giremeyecekleri” gerekçesiyle duruşmayı ertelemiş.

Önce çok açık ve net olarak ifade edelim ki, Hukuk devletinin bir hakimi böyle bir karar veremez. Bu karar hukuki değil keyfi bir karardır.
Hakimlerin bütün kararları Anayasa ve yasalar gereği hukuka uygun ve “gerekçeli” olmak zorundadır. Bu gerekçe verdiği kararın hukuki dayanaklarını, uyguladığı yasa, tüzük, yönetmelik hükümlerini içerir. Böylece ‘canım istedi böyle karar verdim’ dedirtmeyecek, keyfi bir karar olmadığını gösterecektir. Eğer böyle olmasaydı uyuşmazlıkların çözümünde hakim ve mahkeme sayısınca birbiriyle uyuşmayan kararlarla karşılaşırdık.

Hakimler ve mahkemeler yasa yapıcı da değildir. Var olan bir yasayı yok sayamayacağı gibi, ben bu yasayı beğenmiyorum bu nedenle uygulamayacağım da diyemez.

Kanunların, tüzüklerin, yönetmeliklerin nasıl değişeceği, yürütmesinin nasıl durdurulabileceği ve yetkili organlar da bellidir. Yönetmeliklerin hukuka uygunluğu denetlemek bu konuda karar vermek Danıştay’ın görevidir. Danıştay kararlarına karşı kanun yollarını da yasalar göstermiştir. Hukuki yoldan bu karar değişmedikçe, yürürlüğü durdurulan bir yönetmelik hükmünü başka bir mahkemenin veya hakimin uygulamaya devam etmesi mümkün değildir.

Anayasanın 90. Maddesi gereği, çalışma özgürlüğünü teminat altına alan üst hukuk normlarına göre, avukatın çalışma özgürlüğünü koruması gereken hakim, engelleyen kişi oluyor.  Hem de uygulamakla yükümlü olduğu Danıştay’ın kararına rağmen, TBB’nin bu karara uygulayın diyen genelgesine rağmen. Burada hukuka saygı yok, insan haklarına saygı yok, tam bir keyfilik var. Daha ötesi başörtüsü düşmanlığı.

Söz konusu kararla duruşmayı erteleyen hakimin de bildiği/bilmesi gereken bu ilkeler verilen kararın hiçbir hukuki dayanağının olmadığını gösterir. Böyle olmasaydı avukat başörtülü diye duruşma yapmayan, erteleyen hakim bunun gerekçelerini da kararına yazardı. Yazamamıştır, zira hukuka uygun hiçbir gerekçesi yoktur.

Hakimin bu uygulaması, yıllardır üniversitelerde uygulanan hukuksuz başörtüsü yasaklarını hatırlatıyor. Yürürlükteki yasa kılık kıyafet serbest demesine, Anayasa Mahkemesi de mevcut yasa anayasaya aykırı değildir demesine rağmen yıllarca keyfi yasak uygulandı ve onbinlerce öğrenci mağdur edildi. İdari makamların haddini bilmez hukuk tanımaz uygulamaları tam bir insan hakkı ihlali idi.

Şimdi de başörtülü avukatlar, haddini bilmeyen/ yani hukukun çizdiği sınırları tanımayan bazı hakimlerin keyfi uygulamaları ile karşı karşıya. Ama herkes biliyor ve görüyor ki, Türkiye’de demokratik hukuk devletinin çıtası gittikçe yükseliyor. Hiç kimse layüs’el değil. Hakimler de yetkilerinin sınırını/haddini bilecek. Hukuk devleti, herkesin  hukuka uygun hareket etmesini sağlayacak mekanizmalarını derhal işletmelidir.

Son bir not. Başörtüsü karşıtları, ‘bunlar herkesi zorla çarşafa sokacak’ teraneleri ile önyargılı bir düşmanlık gösteredursun, duruşmaya alınmak istenmeyen başörtülü avukat, başörtüsünü çıkardığı gerekçesiyle eşinden dayak yiyen bir kadını savunmak için duruşmaya gitmiş.


(Bu köşe yazısı, sayın Reşat PETEK tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)