"Adalet" için akan suların durmasını, eli kanda olsa bile herkesin işini gücünü bırakarak yargıya yardımcı olmasını arzu ederim. Çünkü adalet toplum için ekmek ve sudan bile daha önemlidir. Bunun için Yargı'nın toplumdaki en büyük güç olması gerektiğine inanır, ancak, "Güç bende!" tavrını ve en basit işlerde bile vatandaşın biat'ını beklemesini çok yadırgarım.
Hukuk veya ceza farketmez bir dava açılınca mahkeme taraflara sormadan bir duruşma günü belirler ve şöyle der: "Şu tarihte şu saatte duruşmaya gel, gelmezsen ......!"
Buna karşın vatandaş mazeretini bildirince mahkeme kabul etmek ve "duruşmayı ileri bir tarihe ertelemek" zorunda kalır.
Ceza davasında ise sanık, zorla getirilmedikçe, "doktor raporu" "yurt dışı seyahati" ve sair mazeretlerle hakimin elini kolunu bağlayar.
Tanıkların getirilmesi için yeni duruşma günü belirlenir ve aynı hikaye tanıklar için de terennüm eder, duruşmalar ileriki tarihlere ertelenir durur.
Arkasından bilirkişiler... Mahkeme: "Ali, Veli ve Selami'yi, onlara sormadan bilirkişi seçer, inceleme için gün tayin ederek duruşmayı ilerideki bir tarihe erteler. Mazeretli bilirkişi gelmezse, inceleme ve duruşma bir kere daha ilerideki bir tarihe ertelenir...
Mahkemelerimiz her bahane ile vatandaşı ayağına getirir, tezkere cevabı veya rapor gelmediği için ileri bir tarihe erteleyeceği iki dakikalık duruşmalar için bile saatlerce sıra bekletir, sonra da bir iş yapmadan geri gönderir...
Eh, yargıda işler öyle olunca sonuç da böyle olur! Vatandaş adaletin gerçekleşmesine yardım etmez; zorda kalmadıkça yargıyı takmaz!... Üç günde bitecek davalar da beş yılda bile bitmez!
Takvim ve saat insanları aynı anda buluşturmak içindir. Telefon ve video konferans sistemleri dünyanın doksan dokuz ülkesinden insanları sanal bir salonda aynı anda buluşturur ve konuşturur; internet, kişilerin günlük programlarını eşleştirir; eposta aynı anda binlerce kişiyle yazıştırır oldu!...
Böyle bir dünyada yargı, sadece kendisini değil biraz da vatandaşı düşünsün! "Güç Bende!" yöntemini terkedip "Dava Yönetimi"ne geçsin! Mahkemeler zahmet edip ilgililerle görüşerek herkese uygun tarihe gün versin; zorunlu değilse iletişim teknolojilerini kullanarak vatandaşın zamanını ve emeğini boşa götürmesin.
İşte o zaman yargı maliyet olmaktan çıkıp katma değer yaratır; vergi aldığı vatandaştan bir servet de dava harcı alan Devlet de aldığı bedelin karşılığını verir hale gelebilir.
"Yazarın izni ile Facebook/Mehmet Gün sayfasından aynen alınmıştır."
Trend Haberler
Yargıtay’ın 3 Gün Kuralı
KARŞI DAVA AÇMA SÜRESİ (HMK m. 133)
AVUKATIN TARAF OLDUĞU (MESLEKTEN KAYNAKLI OLMAYAN) DOSYALARINDA E-TEBLİGAT ZORUNLULUĞU VAR MIDIR?
Kiracının Haklı Tahliyesi
TEVKİL YAPILIRKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER
SORUŞTURMAYA YER OLMADIĞI KARARI (SYOK) ÜZERİNE DEĞERLENDİRMELER: KABAHATLER KANUNU (MADDE 23) AÇISINDAN SYOK’UN DURUMU