Muğla’da Tarih 1. Sınıf öğrenisi Feride, gazeteci Ali Cemal Karabudak’ın haberine göre akşam saatlerinde markete gitmek için evden çıkıyor ve Adana plakalı bir araca zorla bindiriliyor. Feride Arkdaşlarına “çabuk polise gidin, Adana’ya götürüyorlar yardım edin” diye mesaj atıyor.

Ne var ki kendisini kaçıran kişiler kıza polisi aratarak “kendi rızamla gittim” dedirtiyor.

Polis ise bir şey yapamayız kendi rızası varmış diyor.

Arkadaşları mesajı gösteriyor, “e ama aradı, rızamla geldim dedi” diyorlar.

Kızın tehdit edildiğini düşünemiyorlar.

Ya da umursamıyorlar.

Polis Feride’nin kaçırılıyorum ihbarını değil tehdit ile verdiği rıza beyanını dikkate alıyor.

Feride nerede hala belli değil.

Eğer Feride’nin ölüsü bulunursa bu polisler görevi ihmalden yargılanır mı?

Bu olay bana okuduğum bir araştırmayı hatırlattı. Bir tecavüzcü, soygun için girdiği mağazada elindeki bombayla tehdit ederek tecavüz ettiği kadının kendisiyle rızası ile birlikte olduğuna öyle inanmış ki, eyleminin tecavüz olduğunu anlaması için 5 sene bu konuda kitap okuması gerekmiş.

Şimdi biz bu polislere hangi kitapları okutsak da Feride’nin o an başına silah dayanmış olabileceğini, ölümle tehdit edilmekte olabileceğini, can korkusuyla rızam var dediğini anlatsak.

En azından vasat muhakeme yeteneğini haiz bir insan, bu kadar kısa sürede birbiriyle çelişen bu iki ifadeden şüphelenir ve bu işte bir anormallik olduğunu anlar. 

Ne dersiniz polisler bunu anlamıyor mu yoksa umursamıyor mu?


(Bu köşe yazısı, sayın Av. Feyza Altun Meriç tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)