Ceza infaz sisteminde yapılması öngörülen köklü değişikliklere dair uzun süredir devam eden çalışmaların sonuna gelindiği ve çok yakın zamanda onbinlerce hükümlünün cezaevlerinden çıkmasını sağlayacak bu değişikliklerin yürürlüğe gireceği kamuoyuna yansıyan gelişmelerden anlaşılmaktadır. Bu kapsamda, yapılması beklenen yasal değişiklikler özetle şu şekildedir:
1- Cezaların infazı ile ilgili hususlarda karar vermek üzere, müstakil infaz hakimlikleri kurulacaktır. Mevcut infaz hakimliklerinin görev alanı genişletilecek ve cezaların infazında uzmanlaşmış yetkili müstakil infaz hakimlikleri kurulacaktır. Tüm infaz işlemleri, infaz hakimlerinin görev ve yetkisine bırakılacaktır. İnfaz hakimliklerinin vereceği kararlara yapılacak itirazları ise, ağır ceza mahkemesi inceleyecektir.
2- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu m.53’de düzenlenen belli hakları kullanmaktan yoksun bırakma müessesesinde değişiklik yapılacaktır. Mevcut düzenlemede, mahkum olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından hak yoksunluğunun uygulanmayacağı yer almakta iken; yeni düzenlemede, cezasının infazına denetimli serbestlikle devam edilen hükümlüler yönünden de bu hak yoksunluklarının uygulanmayacağı görülmektedir. Ayrıca; TCK m.53/1-e’de yer alan “bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tabi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten” yoksun bırakmanın, mevcut düzenlemede sadece hapis cezası ertelenenler yönünden uygulanmamasına karar verilebileceği düzenlenmekte iken; yeni düzenlemede, bu takdir yetkisinin denetimli serbestlikten faydalanan ve koşullu salıverilen hükümlüler yönünden de uygulanabileceği öngörülmektedir.
3- Yeri gelmişken; Türk Ceza Kanunu m.87’de yapılacak değişiklikle, yaralama suçunun canavarca hisle işlenmesi halinde, verilecek ceza 15 yıldan az, kasten yaralama sonucu ölüm meydana gelmesi halinde ise ceza 18 yıldan az olamayacaktır. Bununla birlikte; eziyet çektirerek yaralama ve yaralama veya kasten insan öldürme suçuna teşebbüs sonucunda bitkisel hayata veya komaya girenler yönünden cezaların ağırlaştırılmasına dair bir hüküm olmadığı görülmektedir.
4- Ağır hastalık ve engellilik sebebiyle yaşamını tek başına idame ettiremeyecek durumda olanlar ile gebe olan veya doğumdan itibaren altı ayı geçmeyen kişiler hakkında; tutuklama tedbiri yerine, adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar verilebilecektir. Bu durumda olan kişiler hakkında mahkumiyet kararı verilmesi ve istinaf veya temyiz kanun yollarına başvurmaları halinde de, hükmü veren ilk derece mahkemeleri tarafından verilecek kararla adli kontrol tedbirinin uygulanabileceği öngörülmektedir. Kanaatimizce; CMK m.100, 101 ve 109’da öngörülen şartların varlığı halinde, Teklifte gösterilen sebeplerle bağlı olmaksızın tutuklamanın kaldırılarak, yerine adli kontrol tedbirine karar verilebilmelidir.
5- Adli kontrol tedbirine uyulmaması halinde tutuklama kararı verme yetkisinin, mahkumiyet kararı verildikten sonra istinaf veya temyiz kanun yoluna başvuran kişiler hakkında da hükmü veren ilk derece mahkemeleri tarafından kullanılabileceği öngörülmektedir.
6- Kasten işlenen suçlardan toplam üç yıl veya daha az hapis cezasına, taksirli suçlardan toplam beş yıl veya daha az hapis cezasına mahkum olanlar ile adli para cezası infaz sürecinde hapis cezasına çevrilenler ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu gereğince tazyik hapsine tabi tutulanlar, doğrudan açık ceza infaz kurumlarında cezalarını infaz edecektir. Terör suçları, örgüt kurmak, yönetmek veya üye olmak suçları ile örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar ve cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan mahkum olanlar ile ikinci kez mükerrerler ve koşullu salıverilme kararının geri alınması nedeniyle cezası aynen infaz edilenler hakkında bu değişiklik uygulanmayacaktır.
7- Hapis cezasının infazının gebelik ve doğum sebebiyle geri bırakılmasında aranan doğumdan sonra altı ay şartı, bir yıl altı ay olarak değiştirilecektir. Yeni düzenlemeye göre, gebe olan ve doğumun üzerinden bir yıl altı ay geçmemiş olan hükümlülerin cezasının infazı geri bırakılacaktır.
8- Cezanın infazının hükümlünün istemi üzerine geri bırakılmasının şartlarına ek olarak, “hükümlünün eş veya çocuklarının sürekli hastalık veya malullükleri nedeniyle bakıma muhtaç olmaları” hali eklenecek ve infazın hükümlü istemi üzerine geri bırakılması süresi altı aydan bir yıla çıkarılacaktır.
9- Hücreye koyma disiplin cezasını gerektiren haller arasında; ceza infaz kurumuna alkol sokmak, kurumda alkol kullanmak ve alkol bulundurmak da sayılacaktır.
10- İnfaz kurumuna ilişkin disiplin hükümleri ağırlaştırılacaktır.
11- Hükümlünün telefonla haberleşme hakkından derhal faydalanma hakkı şartlarına, “salgın hastalık” bulunması hali de eklenecektir.
12- Hükümlünün iyi halli olup olmadığının tespitinde uygulanacak prosedür güçlendirilecek, “otomatik iyi hal” algısı sona erdirilecektir.
13- Mazeret izninin kullanılabilmesi için aranan cezanın 1/5’inin iyi halli olarak infazı şartı, 1/10 olarak uygulanacaktır.
14- Salgın hastalık, doğal afet, savaş veya seferberlik nedeniyle izinden dönemeyen veya geç dönenlere disiplin cezası verilmeyecektir.
15- Mahkumiyet hükmünün yorumunda tereddüt olması ve lehe kanun sebebiyle yapılacak uyarlama yargılamalarında hüküm mahkemesi karar verecek, infaz edilecek cezanın hesaplanmasında tereddüt olması halinde ise infaz hakimi karar verecektir. Cezaların toplanmasına ilişkin kararlar da, infaz hakimliği tarafından verilecektir.
16- Denetimli serbestlik tedbirinden faydalanılabilmesi için, koşullu salıverilme için ceza infaz kurumunda geçirilmesi gereken sürenin 4/5’inin ceza infaz kurumunda infaz edilmesi şartı getirilecektir. Hükümlüler, denetimli serbestlikten en fazla üç yıl süre ile faydalanabilecektir. Sıfır-altı yaş grubunda çocuğu bulunan kadın hükümlüler ile ağır hastalık, engellilik ve kocama nedeniyle yaşamını tek başına sürdüremeyen hükümlüler yönünden bu oran 3/5 olarak uygulanacak ve denetimli serbestlikten faydalanmada azami süre dört yıl olacaktır.
17- Süreli hapis cezalarının infazında koşullu salıverilme oranı 2/3 yerine 1/2 olarak uygulanacaktır. Türk Ceza Kanunu m.81 ve 82’den mahkum olanlarda ise, koşullu salıverilme oranı 2/3 olacaktır.
Suç işlemek için örgüt kurmak veya yönetmek veya örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçtan dolayı mahkumiyet halinde, koşullu salıverilme oranı 3/4 olarak uygulanmaya devam edecektir.
Burada sorun, Türk Ceza Kanunu m.58/9 hükmünden kaynaklanabilecektir. Çünkü TCK m.58/9’da örgüt mensubu suçlular hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verileceği ifade edilmektedir ki, bu infaz rejimi Ceza İnfaz Kanunu m.108’de düzenlenmektedir. Ceza İnfaz Kanunu m.108’de yapılacak değişiklikle koşullu salıverilme oranı 3/4'den 2/3’e indirildiğinde, örgüt mensubu suçlular hakkında da koşullu salıverilme oranının 2/3 olarak tatbiki gündeme gelecektir. Ancak Ceza İnfaz Kanunu m.107’de suç örgütü kurmak, yönetmek ve örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarda koşullu salıverilme oranı şu an 3/4 olup, bu oranda değişikliğe gidilmeyeceği anlaşılmaktadır. Bu durumda; örgüt kurmak, yönetmek ve örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarda koşullu salıverilme oranının 3/4, örgüte üye olma suçunda koşullu salıverilme oranının 2/3 olacağı görülmektedir. Kanaatimizce; örgüte yardım etme suçunda koşullu salıverilme oranının 2/3 veya 3/4 olarak uygulanma ihtimali de bulunmamaktadır. Çünkü örgüte yardım suçundan mahkum olan kişi hakkında TCK m.58/9’un uygulanamayacağı, bu kişinin TCK m.6’da sayılan “örgüt mensubu suçlu” tanımına girmediği Yargıtay uygulaması ile de kabul edilmiş olup, ayrıca bu kişiler hakkında Ceza İnfaz Kanunu m.107/4’ün tatbik imkanı da bulunmamaktadır. Bu durumda, örgüte yardım suçundan verilen cezaların infazının 1/2 oranı üzerinden yapılması gerekecektir. İnfaz Kanunu “özel kanun” olduğundan, İnfaz Kanunu m.107/4’te değişiklik yapılmadıkça örgüt suçlarında koşullu salıverilme oranı 3/4 olarak uygulanacaktır.
18- Koşullu salıverildikten sonra uygulanacak denetim süresi yönünden ek tedbirler öngörülmektedir.
19- Denetim süresi içerisinde kasıtlı yeni bir suç işleyen hükümlü hakkında koşullu salıverilmenin geri alınmasına karar verilmesi halinde; mevcut sistemde hükümlü ikinci suçu işlediği tarihten bihakkın tahliye tarihine kadar olan tüm süreyi ceza infaz kurumunda infaz etmekte iken, yeni düzenlemede ise, denetim süresinde işlediği her bir suçtan verilen cezanın iki katı kadar süreyi ceza infaz kurumunda çekecektir.
20- Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarının infazında değişiklik öngörülmemektedir.
21- Mükerrir olan hükümlülerde koşullu salıverilme oranı 3/4’den, 2/3’e indirilecektir.
22- Türk Ceza Kanunu m.102/2’de tanımlanan nitelikli cinsel saldırı suçundan, m.103’de tanımlanan çocukların cinsel istismarı suçundan, m.104’ün ikinci ve üçüncü fıkrasında tanımlanan reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan, m.188’de tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçundan dolayı hapis cezasına mahkum olanlarda koşullu salıverilme oranı 3/4’den, 2/3’e indirilecektir. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçunun örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, koşullu salıverilme oranı 3/4 olarak uygulanmaya devam edecektir. Basit cinsel saldırı ve sarkıntılık suçlarının koşullu salıverilme oranı 1/2’ye inecektir.
23- Kasten işlenen suçlarda toplam bir yıl altı ay, taksirle ölüme sebebiyet verme suçu hariç olmak üzere taksirle işlenen suçlarda ise toplam üç yıl veya daha az süreli hapis cezaları; haftasonları kesintisiz veya haftaiçi gece saatlerinde infaz edilebilecektir. Terör suçları ile örgüt kurmak, yönetmek veya üye olmak suçlarından ya da örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlardan mahkum olanlar, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan mahkum olanlar, adli para cezası infaz sürecinde hapis cezasına çevrilenler, koşullu salıverilme kararının geri alınması nedeniyle cezası aynen infaz edilenler, bu özel infaz rejiminden hakkında uygulanmayacaktır.
24- Kadın, çocuk veya altmışbeş yaşını bitirmiş hükümlülerin mahkum oldukları toplam bir yıl, yetmiş yaşını bitirmiş kişilerin mahkum oldukları toplam iki yıl, yetmişbeş yaşını bitirmiş kişilerin mahkum oldukları toplam dört yıl veya daha az süreli hapis cezalarının konutlarında çektirilmesine infaz hakimi tarafından karar verilebilecektir. Terör suçları ile örgüt kurmak, yönetmek veya üye olmak suçlarından ya da örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlardan mahkum olanlar, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan mahkum olanlar, adli para cezası infaz sürecinde hapis cezasına çevrilenler, koşullu salıverilme kararının geri alınması nedeniyle cezası aynen infaz edilenler, bu özel infaz rejiminden hakkında uygulanmayacaktır.
25- Toplam beş yıl veya daha az süreli hapis cezasına mahkum olan veya adli para cezası infaz sürecinde hapis cezasına çevrilen hükümlülerden ağır bir hastalık veya engellilik nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında yaşamını tek başına sürdüremeyeceği tespit edilenlerin cezasının konutunda çektirilmesine infaz hakimi tarafından karar verilebilecektir.
26- Doğumdan itibaren altı ay geçen ve toplam üç yıl veya daha az süreli hapis cezasına mahkum olan veya adli para cezası infaz sürecinde hapis cezasına çevrilen kadın hükümlülerin cezasının konutunda çektirilmesine infaz hakimi tarafından karar verilebilecektir. Ancak bu infaz usulünden faydalanılabilmesi için, doğumdan tarihten itibaren bir yıl altı ay geçmemiş olması şartı aranacaktır.
27- Yukarıda yer verilen 21 ila 24. maddelere göre özel infaz usullerinden faydalanan hükümler, tabi oldukları infaz rejimine göre koşullu salıverilmeden faydalanabilecektir. Ancak bu kişiler hakkında, denetimli serbestlik hükümleri uygulanmayacaktır.
28- Yukarıda yer verilen denetimli serbestliğe ilişkin değişiklikler kalıcı düzenleme olup, bu düzenlemelerin yanında ayrıca denetimli serbestlikle ilgili geçici bir düzenleme de öngörülmektedir.
Geçici düzenlemeye göre; belirli bir tarihe kadar işlenen suçlarda, denetimli serbestlik süresi üç yıl olacaktır. Geçici düzenlemede öngörülen üç yıllık denetimli serbestlikten, uyuşturucu madde suçları ile cinsel dokunulmazlığa karşı suçlardan hükümlü olanlar da yararlanabilecektir. Örneğin; mevcut sistemde cinsel dokunulmazlığa karşı suçtan onbeş yıl hapis cezasına mahkum edilen hükümlünün koşullu salıverilebilmesi için ceza infaz kurumunda geçirmesi gereken süre 3/4 oranına göre onbir yıl üç ay olup, denetimli serbestlikten faydalanma süresi bir yıl olacağından, hükümlü on yıl üç aylık süreyi ceza infaz kurumunda geçirmektedir. Yeni sistemde öngörülen koşullu salıverilme oranları ile geçici, yani belirli bir tarihe kadar işlenen suçlarda uygulanacak iyileştirilmiş denetimli serbestlikte ise; cinsel dokunulmazlığa karşı suçtan onbeş yıl hapis cezasına mahkum edilen hükümlünün koşullu salıverilebilmesi için ceza infaz kurumunda geçirmesi gereken süre 2/3 oranına göre on yıl olacak ve üç yıl süre ile denetimli serbestlikten faydalanarak, toplamda yedi yılını ceza infaz kurumunda geçirmesi gerekecektir. Hükümlünün aynı suçtan dokuz yıl hapis cezasına mahkum edilmesi halinde ise; mevcut sisteme göre koşullu salıverilmesi için altı yıl dokuz aylık süreyi ceza infaz kurumunda infaz etmesi, denetimli serbestlikten bir yıl süre ile faydalanması, dolayısıyla beş yıl dokuz aylık süreyi ceza infaz kurumunda çekmesi gerekmekte iken, yeni sistemde koşullu salıverilme süresi altı yıl olacak ve geçici düzenlemeye göre üç yıl denetimli serbestlikten faydalanarak toplamda üç yılını ceza infaz kurumunda geçirecektir.
Teklife göre; kasten öldürme (TCK m.81 ve 82), özel hayata karşı suçlar, Millete ve Devlete karşı suçlar ile terör suçları (TCK m.314 dahil), bu maddeden faydalanamayacaktır.
Bu maddenin uygulanmasında gündeme gelebilecek sorun; örgütlü suçlardan mahkum olanların maddede istisna sayılmaması sebebiyle geçici düzenlemede öngörülen üç yıllık denetimli serbestlikten faydalanıp faydalanamayacağı hususundan kaynaklanabilir. Daha önce kaleme aldığımız yazılarda ifade ettiğimiz üzere; 671 sayılı KHK m.32 ile Ceza İnfaz Kanununa eklenen geçici 6. maddede öngörülen iyileştirilmiş denetimli serbestlik süresinden örgütlü suçlardan mahkum olanların faydalanamamasının sebebi, Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği m.6/2-ç idi. Yönetmeliğin bu hükmünde “mensup oldukları örgütten ayrıldıkları idare ve gözlem kurulu kararıyla tespit edilenlerin koşullu salıverilme tarihine bir yıldan az süre kalması” şartı kalması aranmakta olup, denetimli serbestlikten faydalanmanın ön koşulu açık ceza infaz kurumunda bulunmak veya bu kuruma ayrılmaya hak kazanmak olduğundan, örgüt suçlarından hükümlülerin koşullu salıverilmelerine bir yıldan az süre kalmadan açık ceza infaz kurumuna geçmeleri ve denetimli serbestlikten faydalanmaları mümkün olamamakta idi. Getirilecek yeni düzenlemede ise, durum değişebilecektir. Çünkü Ceza İnfaz Kanunu Geçici m.6’ya eklenecek üçüncü fıkrada; bu madde hükümlerinin kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan iyi halli hükümlüler hakkında da uygulanacağı düzenlenmekle, denetimli serbestlikten faydalanma için açık cezaevine geçme veya geçmeye hak kazanma şartının geçici olarak aranmayacağı sonucuna varılmaktadır. Dolayısıyla; örgütlü suçlardan mahkum olanların geçici düzenleme ile getirilen üç yıllık denetim süresinden faydalanabilmesi için, Yönetmelik m.6/2-ç’ye göre açık cezaevine geçmiş olması veya bu hakkı elde etmesi şartı aranmayacağından, TCK m.220 kapsamına giren örgüt suçlarından mahkum olan iyi halli hükümlülerin geçici düzenleme ile getirilecek üç yıllık denetim süresinden faydalanabileceği sonucuna varılmaktadır. Kanaatimizce; Geçici m.6’nın üçüncü fıkrasında yer verilen “iyi halli olma” koşulu, hükümlünün örgütten ayrıldığının tespit edilmesini de gerektirecektir. Sonuç olarak; örgütlü suçlardan hükümlülerin “iyi halli” olduğu tespit edildiğinde, üç yıllık denetimli serbestlikten faydalanması mümkün hale gelecektir.
Örgüte yardımdan mahkumiyetine karar verilenler yönünden yukarıda açıklanan sebeplerle, gerek yürürlükte olan geçici m.6’da öngörülen iki yıllık denetimli serbestlik süresinin ve gerekse aynı maddede yapılacak değişiklikte öngörülen üç yıllık denetimli serbestlik süresinin uygulanmasına engel bulunmadığı kanaatindeyiz. Mevcut Teklife göre bu tespitimize, sadece çıkar amaçlı suç örgütüne yardımdan dolayı TCK m.220/7’ye uyarınca cezalandırılanlar girmektedir. TCK m.314/3’ün atfı gereğince TCK m.220/7’ye göre cezalandırılanlar ise; TCK m.314’ün, “Terör suçları” başlıklı 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 3. maddesine göre “terör suçu” sayıldığından, her ne kadar bilerek ve isteyerek yardım eden kişi terör örgütünün mensubu olmasa da, Kanunun Teklifinin lafzı sebebiyle üç yıllık denetimli serbestlikten yararlanamayacaktır. Terör örgütüne yardım suçunun infazında, denetimli serbestlik ve koşullu salıverilme sürelerinde değişikliğe gidilmesi düşünülmekte ise, mevcut Teklife bu yönde hüküm eklenmesi gerekmektedir.
Yeri gelmişken; 671 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 32. maddesi ile Ceza İnfaz Kanunu’na eklenen Geçici 6. maddede olduğu gibi, bu düzenlemede de özel hayata karşı suçların kapsam dışında bırakılmasının çelişkiye sebep olabileceğini ifade etmek isteriz. “Özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlar” olarak tanımlanan TCK m. 132, 133, 134, 135, 136, 137, 138’in gerek suçların niteliği ve gerekse öngörülen hapis cezalarının miktarı itibariyle; geçici düzenlemenin kapsamı dışında tutulmasını gerektirecek ağırlıkta ve tehlikede olmadığı, tehlikelilik halinin daha fazla olduğu kabul edilebilecek suçların geçici düzenleme kapsamında olduğu dikkate alındığında, özel hayata karşı suçların da geçici madde kapsamına alınması gerektiği kanaatindeyiz.
Ceza İnfaz Kanunu Geçici m.6’ya eklenecek ikinci fıkrada; belirli bir tarihe kadar işlenen suçlardan mahkumiyet halinde, sıfır-altı yaş grubu çocuğu bulunan kadın hükümlüler ile yetmiş yaşını bitirmiş hükümlüler hakkında denetimli serbestlik süresinin iki yıl yerine dört yıl olarak uygulanacağı, ağır hastalık, engellilik veya kocama sebebiyle yaşamını tek başına sürdüremeyecek olan altmışbeş yaşını bitirmiş hükümlülerin ise koşullu salıverilmeleri için ceza infaz kurumlarında geçirmeleri gereken sürelerin, azami süre sınırına bakılmaksızın 105/A maddesinde düzenlenen denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infaz edilebileceği düzenlemeleri öngörülmektedir. Bu fıkradan faydalanamayacak olan hükümlüler ise; kasten öldürme suçlarından (madde 81, 82), cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan (madde 102, ikinci fıkra, madde 103 ve madde 104, ikinci ve üçüncü fıkra), özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlardan (madde 132, 133, 134, 135, 136, 137, 138), Millete ve Devlete karşı işlenen suçlar ile terör suçlarından mahkum olan hükümlülerdir ki, sorun bu noktada ortaya çıkmaktadır. Çünkü Kanunun geçici 6. maddesinin 1. fıkrasında cinsel suçlara yer verilmediği halde, ikinci fıkrada cinsel suçlar kapsam dışında tutulmuştur. Bu durumda; sıfır-altı yaş grubunda çocuğu bulunan kadın hükümlülerin, yetmiş yaşını bitirmiş hükümlülerin ve ağır hastalık, engellilik veya kocama sebebiyle yaşamını tek başına sürdüremeyecek olan altmışbeş yaşını bitirmiş hükümlülerin mahkumiyetlerine konu hapis cezalarının cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar olması halinde, haklarında Geçici 6. maddenin 1. fıkrasında öngörülen üç yıllık denetimli serbestlik süresinden faydalanabilecekleri sonucuna varılabilecektir.
29- Ceza İnfaz Kanunu Geçici m.6’da görülen diğer bir sorun; maddenin ikinci fıkrasında sayılan ağır hastalık, engellilik veya kocama sebebiyle yaşamını tek başına sürdüremeyecek hükümlülerin bu durumlarının Adalet Bakanlığınca belirlenen tam teşekküllü hastanelerin sağlık kurullarınca veya Adli Tıp Kurumunca düzenlenen bir raporla belgelendirilmesi zorunluluğuna ilişkindir. Çünkü Ceza İnfaz Kanunu m.16 ve 105/A’da “Adli Tıp Kurumundan alınan veya Adalet Bakanlığınca belirlenen tam teşekküllü hastanelerin sağlık kurullarınca düzenlenip Adli Tıp Kurumunca onaylanan rapor” şartı aranmasına rağmen, Geçici m.6/2’de tam teşekküllü hastanelerin vereceği rapor için ayrıca Adli Tıp Kurumu’nun onayının aranmayacağı anlaşılmaktadır ki, kanaatimizce bu durum çelişkili olup, uygulamada sorun yaşanmaması amacıyla bu konuya açıklık getirilmesine ihtiyaç bulunmaktadır.
Prof. Dr. Ersan Şen
Av. Beyza Başer Berkün
(Bu köşe yazısı, sayın Prof. Dr. Ersan ŞEN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.