Yasa yapıcı 82 madde ile haczi olanaklı olmayan alacak, hak ve malları betimleyerek, bunlar dışında kalan ve ekonomik değere haiz mal ve değerlerin haciz ve muhafazasına onay vermiştir. Dolayısıyla burada yer verilmemiş, tanımlanmamış ya da betimlenmemiş bir değerin haczine toplumsal ve bireysel kaygıların itkisiyle haczedilmesini yasaklar. Somut olayda şikâyete uğrayan karar; icra müdürlüğünün futbol oynamayı isteme hakkının haczine dair 13.08.2010 tarih ve 2008/2567 sayılı kararıyla bu kararın hükümsüzlüğünü konu edinen TFF’nin, 30.09.2009 T.ve 15682 numaralı bildirisidir. 
Bu kararla icra müdürlüğü borçlu kulübün alacaklısını doyurmak maksadıyla borçlunun başkaca değerlerine ilaveten, kimi futbolcuların sözleşme ve talimat kapsamında borçlu kulübe tanınan “futbol oynamayı isteme hakkı” nın haczini ve muhafazasına imkân verecek şekilde etkinlikte bulunur. Kararın infazı için kendisine gönderilen müzekkereyi yanıtlayan Federasyon, kararı talimatnameyle çeliştiğinden bahisle uygulamaz.
 Alacaklı vekili, mahkemeye başvurarak uygulamayı önleyen müdürlük tasarrufu ve bu kararı uygulamakta direnen Federasyon iradesinin, yargı kararıyla bertaraf edilmesini, başka bir ifadeyle futbol oynamayı isteme hakkının haczini olanaklı kılacak şekilde, futbolun muhafaza yoluyla yasaklanmasını ya da oyuncunun men edilerek futbol hakkının askıya alınması veya kısıtlanmasını ister.
 
Aşılması gereken sorun: Sözleşme ve profesyonel Futbolcunun Statüsü ve Transferleri talimatının, kulübe tanıdığı “futbol oynamayı isteme hakkı” nın doğası gereği haczedilip edilmeyeceği sonra da futbolcunun koruma(muhafaza) yoluyla futbol oynama hakkının sınırlandırılıp sınırlandırılmadığının belirlenmesiyle sınırlıdır.
 
Çözüme eşlik edecek hükümler sırasıyla İİK, 82, 85, 90, Profesyonel Futbolcu Sözleşmesi, Profesyonel Futbolcunun Statüsü ve Transferleri talimat hükümleri, bu hükümleri yorumlayan yargısal deneyim ve bilimsel görüşler olduğunu belirtiriz.
 
İİK 82 madde hükmü, bireysel ve kamusal zorunluluğu gerektiren olguların itkisiyle, cebri icradan istisna kılınan değerleri saymak suretiyle sınırlamıştır. Böylelikle alacaklının takip hakkının sınırları dışında kalan alacak, hak ve malların lokalize etmekten başka onları belirlemek ve betimleyerek haciz, muhafaza ve satış gibi işlemlerden istisna kılmıştır. İstisnai bu değerlerin ayrıksı olmanın sağladığı avantaja rağmen, dar yorumlanmak zorundadırlar. Dar yorumlanmak, burada sayılarak tasvir edilen değerlerin kapsamının kaideten genleştirilmesini yasaklar. Yargıç ya da uzantısı kurumların istisnalarla kapsamı büzülen değerler kümesine, başkalarını yorum yoluyla katmasına olanak yoktur.
 
Somut olayda şikâyete alacaklı, İİK 90 maddesi aracılığıyla borçlu kulübün futbol oynamayı isteme hakkının haczine imkân sağlamak amacıyla, futbolcuların eylemli olarak müsabakalardan men edilmesini istenir. İstem ve karar niteliği itibarıyla, sözleşme ve talimatlar uyarınca futbolcunun sözleşmeden kaynaklanan oyun oynama yükümünün, futbolcuların dışındaki eden ve gelişmelerin etkisiyle biçimlendirilmesini hedefler. Taleple bireyin muvafakati olmaksızın devri olanaklı olmayan nesne üzerinden bireyin yaşamına, irade ve özgürlüğüne hükmedilmesi istenmektedir. Bu istemle temin edilmek istenen maksat: haciz ve muhafazadan başka, haciz ve koruma gibi sınırlı hedefleri işler kılmak ya da bu kurumların alacaklıyı doyurmayı hedefleyen araçlarla borçluyu ödemeye zorlamak olarak da açıklanabilir.
 
Madde düzenlemesi haciz ve muhafazadan istisna olanları belirlemede ikili bir tutum izler. Birinci bentte devlet malı ile özel yasalarına göre haczi olanaksız olan mal ve değerlerden söz edilmesi, kimi mal ve değerleri özel yasa ve uygulamalar aracılığıyla haczin kapsamı dışında tutarak, bu konuda seçici olma, belirleme yetkisini düzenlemeye bırakır. Bundan sonra gelen bentler, kendince haciz ve muhafazasından endişe duyduğu mal ve değerleri sayarak bunlar üzerindeki mülkiyet hakkının sınırlandırılmasını yasaklar. Yasayı konuşturan mantalite, sayılan mal, alacak ve hakların yaşam hakkıyla kurduğu yoğun ve sürekli ilişkinin kendisidir. 
Sözleşme hakkından kaynaklanan alacak hakkının tahsili, mahkemelere erişim ve öznel bir hakkın korunmasını talep hakkı ile yaşam hakkı arasında haciz ve muhafaza edilmesi gereken değerler üzerinden meydana gelen bu gerilim, yaşam hakkını korumaya alan güvencelerden yana bir tutumla son bulmuştur. Yasa yapıcının bu kaygısı insanidir ve insanın yaşam hakkını korumak ve olanaklarını geliştirmek için ihtiyaç duyduğu nesneleri, erişim ve talep hakkının yakıcı etkisinin dışında tutar. Bu yaklaşım, kendisini bilimsel ve yargısal içtihatlar üzerinden geliştirme ve pekiştirmeyi ihmal etmez. Oluşan çizgi kendisini daha ziyade, yaşam hakkını korumaya alan ödünsüz bu paradigmanın pekiştirilmesi yani haciz edilemeyeceklerin portföyünün genişletilmesi şeklinde yansıtır.
 
İİK 82 madenin, ilk paragrafı referans alındığında: haczi olanaksız olan hak, alacak ve değerler arasında borçlu kulübün futbol oynamayı isteme hakkının özel koruma veya da güvenceye kavuşturulduğunu söylemek olanaksızdır. Dolayısıyla burada açıkça yer almayan ya da haczi olanaksız değerler arasında belirtilmemiş bu hakkın, lokalize edilen istisnalar kapsamına alınması ve haciz işleminin etkisinden uzak tutulması doğru olmaz. Sayılı olmamak, sayılı olanların ise yorum yoluyla genleşme yasağına tabi olmaları, onun haciz ve muhafaza edileceği anlamına gelmez. Bizi böyle düşünmeye zorlayan, yasa yapıcının birinci paragrafın ilk cümlesi ile gerçekleşmesini istediği amaç ve beklentiler yumağıdır. Zira bent, maddi hukuk kapsamında kalan ve devri buradaki dayanaklarla korumaya alınan mal, hak ve alacakların haczini kesin bir söylemle yoksamaktadır. Kanunu bu denli saltık eylemeye zorlayan, kişiyle maddi hukuk hükümleri üzerinden ilişki kuran bireysel hakların yaşam ve özgürlükler için oluşturduğu vazgeçilmesi namümkün ilişki tarzıdır.
 
Futbol oynamayı isteme hakkının 82 madde metninde sayılmamış olması, bu hakkın özel bir korumaya alınıp alınmadığı hususunun belirlenmesini, başka bir ifadeyle ayrıksı bir koruyucunun güvencesinde olup olmadığının araştırılmasını gerektirir. Maddi hukuk, özellikle Yurttaşlık Yasa’sı niteliği gereği kanunen devri mümkün olmayan, varlığı ve kullanımı kişiye bağlı, paraya çevrilmesi olanaklı olmayan ya da özel bir takım düzenleme gerektiren mal ve değerlerin haciz ve muhafaza isterlerinden ayrıksı tutulmasını istemektedir. Açımlamak gerekirse, yasa yapıcı ve onu yorumlayan deneyimler; şahsa sıkı sıkıya bağlı haklar kategorisi kapsamında kalanlar üzerinde bireyin tasarrufa zorlanmasını, irade hilafına başkaları yararına etki ve sonuçlar yaratmasını, üzerinde yegane söz hakkı olan bireye rağmen tüketilmesini yasaklamaktan başka, devredilseler bile haczini önlemekte ya da doğası gereği haczi mümkün olmayanları bu işlem ve eylemlerin uzağında tutmakta, bu kategoriye paraya çevrilmesindeki olanaksızlık ya da güçlükleri kıstas alarak, bu nevi hak ve alacakların doyurucu olmaktan çıkarmayı benimsemektedir. (Ertaş/Petek/Yeşilova,2007)Bu bakış açısı kendisini haczi mümkün olmayan mallar teorisi üzerinden uygulamaya tahvil etmekte, doktriner tartışmalarla doğası gereği haczi kabil olmayan mal ve değerlerin İİK 82/1/1 madde hükmü kapsamına alınarak, bunlar üzerindeki mülkiyet hakkının sınırlanması ve ortadan kaldırılması önlenir.
 
Müçtehitler, futbol sözleşmesinden kaynaklanan istihdam edilenin taahhüt ettiği edimin haczedilemeyeceğine sonucuna varmaktadırlar. Bu sonucu mümkün kılan, haczi talep olunan nesne ile ona egemen olan özne arasındaki ayrılmaz ya da bağlı ilişki ve bu ayrılmazlığın yarattığı güçlüklerdir. Öğreti, futbolun oyuncunun kişiliğiyle haddinden fazla ve ayrılmaz bir ilişki kurduğunu ve oluşan bağın, futbolcunun iradesine rağmen koparılmasını soğuk karşılar. Hukuk; öznesiyle ilişkisi koparıldığında anlamını yitiren veya öznesiyle anlama kavuşan hak ve yetkilerin kaynağında muhafazasını, öznenin olanaklarını geliştirmesi için yaşamsal addeder. Futbolcunun borçlandığı edimi bizzat yerine getirme ödevi, futbol sözleşmesinin, alacağın temliki kurumuyla akrabalık kurmasını önlemektedir. Bu engel, borçlu kulübün futbol oynamayı isteme hakkının, futbolcunun iradesi dışında, üçüncü kişilere devrini ihtimal olmaktan çıkarır. Bu bakış açısının izleri, alacağın temliki hükümlerinin sağladığı olanakların, işlerliğini savunan görüşlere itibar edilmesini güçleştirir.
 
Transferin kısıtlılığı, futbolcunun onayına bağlılığı ve kulüpler arası hakkın devrinin, eski sözleşmenin yenisiyle yer değiştirmesi koşuluna endeksli olması, borçlu ile futbolcu arasındaki ilişkinin dayattığı edimlerin öznelliği futbolun, kişiye bağlı olmaklığını pekiştirmekte, bağın kuvveti kulübe tanınan futbol oynatma hakkının hacizle kısıtlanmasını güçleştirir. Bu güçlüğün mevcut hükümlerle aşılması olanaksızdır. Olanaksızlığı egemen kılan, futbol sözleşmesinden kaynaklanan ya da oyun hakkını etkileyen ilişkilere dair hükümlerin, icra mevzuatıyla sağlıklı bir ilişki kurmadaki yetersizliği veya başarısızlığıdır.
 
Transfer düzeninin, transferin tahakkukunu sağlayan parametreler arasına futbolcunun iradesini katarak, naklin gerçekleşmesini futbolcunun onamına bırakması, yanların refakatiyle başlayan takibe, süreçten ziyadesiyle etkilenen futbolcunun katılmasını zorunlu görür.
 
85.madde; uygulayıcıya eylerken yanların yararlarının dengelenmesini salık verir. Yanların takip sürecine katılımını, onların karardan etkilenme debisine endeksleyen güncel hukuk, 85/son madde ile belirlenen bu ilkenin hacmini, içine sözleşmenin diğer tarafı futbolcunun katılmasını gerekli addeder. Futbolcu, alacaklı ile borçlu kulüp arasında meydana gelen takip ilişkisinin etkileneni olarak, izleyici olmaktan öte sürece katılmak ve kötü gidişatı lehine dönüştürme hak ve yetkisine sahip olması, oyun hakkının haciz dışı bırakılmasını tolare eden diğer edendir.
 
Futbolcu; kendisi dışında gelişen ve yaşamını tehdit eden olay ve olgulara karşı koyma hakkına sahiptir. İİK 85.madde ve onunla aynı hedefi izleyen usulün tartışma zeminini genleştirmeyi erek edinen dâhili dava, ihbar gibi kurumları takip diyalektiğinin çoğulcu yapıya kavuşmasını sağlayarak, kararın meşruluk debisinin irtifa kazanmasını hedefler. Bu hedefin getirilerinden biri de haciz veya hacizden muafiyet ve istisnalar arasına futbolcunun yararlarını katan dinamiğidir.
 
İcra müdürlüğü, hakkın spesifik özelliklerini anımsayarak, dengelenmesi gereken yararların kapsamına futbolcuya ait olanı da ekleme zorunluluğu, futbolcunun sürece dahli ile burada tutulmasını ödeve dönüştürmektedir.
 
Anlatılan nedenler, oynama ödevi ile kişilik arasında yoğun ve ayrılmaz bir ilişki vücuda getirerek, bağın futbolcunun onayı olmaksızın çözülmesine, oynama ödevinin üçüncü kişiye devrine ya da cebri icra yoluyla ayrılmasına imkân vermemektedir. Öteki deyişle, oyunun öznesiyle kurduğu ilişkinin doğası, verilen sözlerin, yüklenen ödevlerin sıradan nedenler ve harici amillerin yarattığı türbülanstan etkilenmesine onay vermekten kaçınır.
 
Profesyonel futbolcu Statüsü ve Transfer Talimatı bir bütün olarak, kulüplere futbolcunun mesleği gelişimini sağlamak, korumak, kollamak yani oyun ve özne arasındaki ilişkiyi kurumsallaştıracak optimum önlemlerin alınmasını buyurur. Bu bakış açısının kendisini, transferi düzenleyen(14-15), transferi kısıtlayan(11/4-5), transferi futbolcunun rızasına endeksleyen (12/4),futbol yaşamının transferle kısıtlamasını yasaklayan (15), kulübün üçüncü kişilerin bireysel ve kurumsal etkinliğinden ve gücünden korumayı hedefleyen (23/1), futbolcunun kadro dışı bırakılmasının, oyunu olumsuz etkilemesini önleyen dinamiği (24), kulübün futbolcunun kişisel ve kurumsal gelişimini sağlama ödevini garanti eden hükümlerle, bu hükümle uyumsuzluğu cezalandıran yaptırımlar(28), müsabaka hakkını kısıtlanmasını yoksayan (28/5) madde aracılığıyla tahkim ettiğini belirtmek olasıdır.
 
Sayılı nedenlerin her biri futbolcu sözleşmesi ve bu sözleşmeden kaynaklanan hak ve ödevleri, diğer akitlerden ayırmakla kalmamakta, bu hakkın bilindik ayin ve işlemlere muhatap olmasını önlemektedir. Futbol oynama ödevi veya futbol oynamayı isteme hakkının, ayrıksı güvenceyle temellendirilmesi onun sıradan olmadığına karine oluşturur. Talimat yapıcı ve onu şekillendiren bakış açısı, futbolun hız kesmeyen endüstrileşmesine rağmen, olup bitenlerin odağındaki bireyin insan olduğunu anımsamıştır. Her şeyin iyi bir futbol uğruna, futbolcunun özel ve kurumsal kimliğini sürdürülebilir kılacak bir yaşama özgülenmesi, futbolcu yararı ve istencinin dışlanmasını önlemektedir. Kurumsallaşma, hastalıktan tutun dinlenmeye, kişisel gelişimden transfere değin birçok alanı hemen her şeyiyle kucaklamakta, futbol yaşamının sağlıklı bir seyir izlemesini temine yönelmektedir.
 
Kurumsallaşan yararlarının süreç dışı bırakılmasına anlatılanlar direnmekte, kişi ve oyun ikilisinin ayrılmazlığına yönelik, gayri hukuki ve sıradan eylemler yoksanmaktadır. 
Haciz ve muhafaza, mülkiyet hakkının kısıtlanması manasına gelir. Müdürlük haciz yetkisini işler hale getirmeden ya da bunu meşru araç ve yollardan pratize etmeden, futbol oynama hakkını muhafazaya kalkışması, korumayı temelsiz bırakır. Temelden yoksun bir üst veya ardıl takip işleminin yarattığı etki ve sonuçların geçerliliğine korumacı mantalite onay vermez. Dolayısıyla somut olayda usulüne göre verilmiş bir muhafaza işleminden söz etmek mümkün olmadığı gibi, dayanaktan yoksun bu kararın bilinen etkilerini doğurması mümkün olmaz. İmkânsızlığı yaratan, haczin nasıl ve ne şekilde mümkün olduğu ve onun hangi öncül, temel, güvence veya dayanağa yaslanarak yaşama geçirileceğinin izahtan vareste tutulmasıdır. Hukuk nedenceden yoksun bir işlem ve onu var eden karara geçerlilik atfetmez. Geçersizliği gerektiren, sıfır gerekçeli haciz ve muhafazanın demokratik denetimine imkân vermeyen mizacıdır. Toplumsal meşruiyet ölçülü gerekçeyle beklenen anlamına kavuşur. Dayanaksız kararlarla, haciz ve koruma gibi yakıcı etkileri meşrulaştırmaya, sıralı normlar onay vermez.
 
Somut olayda salt muhafaza hükümlerinden yararlanılarak, futbolcuların müsabakadan alıkonmaları amaçlanır. İcra müdürlüğünün futbolcunun müsabakalardan alıkonmasını, İİK 90 maddeye yaslar. Oysa anlatılan nedenlerle futbol oynama hakkının haczi kabil değildir. Karar doğru varsayılsa dahi, varsayımsal doğrunun temelsiz olanla işler kılınmaya kalkışılması, ihlalin sonuçtan bağımsız değerlendirmesini zorunlu kılar. Muhafazanın, hacizden bağımsız uygulanabilirliği, bireyin müsabakaya katılma hakkından yoksun bırakılıp bırakılamayacağına ilişkin vargı öncelikle, muhafaza işlemiyle temin edilmek istenen maksat ve bu amacın kapsamının lokalize edilmesini öngörür.
 
Satış veya muhafazanın aşkınlık riski yaratması, sorunun çözümünde futbolcunun bin bir güçlükle vücuda getirdiği emek mesai ve kariyerinin referans alınmasını ya da sorunun merkezine oyuncunun yetenek, beceri ve kariyerin oturtulmasını gerektirir.
 
Alacaklı ve borçlunun yararlarının esas alan çözümün meşru ve hukuki addedilmesi ya da anılan denklemde sağlıklı sonuç almayı önleyen değerleri kullanmakta sebat; emek, mesai, zaman ve olanakları zorlayarak meydana getirdiği birikim ve değeri hiçleştirmektir. Toplumsal meşruiyet, emek mesai ve zaman sarf edilerek ya da olanaklar zorlanarak oluşturulanın, onu vücuda getirene rağmen ve hukuki olmayanla bertaraf edilmesini hoş görmez.
 
İİK’ da haciz ve muhafazayı bu hak bakımından düzenleyen özel hükümlerden yoksunluk, gözlerin mevcuda odaklanmasını zorunlu kılar. Oyunun futbolcuya kattığı değer, bu değerin alacaklıların iştahını kabartan doğası, onu doyurucu olana evirse de, iştahı tetikleyen tadın, futbol oynamayı isteme hakkını engellemesini gerektirmez.
 
Muhafaza: mahcuzun alacaklının takip hakkını güvenceye alan ve tahsili olanaklı kılan önlem, hazırlık işlemi veya malın satışa elverişli halde tutulmasını, değerin satışa değin korunmasını, hatta artırılmasını hedefleyen eylem ya da ardışık işlemler kümesi olarak tanımlanabilir. Bu tanım, muhafaza ile temin edilmek istenenleri; mahcuzun teşhis ve tanınması, satışa elverişli halde tutulmasını, değer kaybını önlemeyi, değer artışını sağlamayı çare, olanak ve kolaylıklar şeklinde sıralar.
 
Anılan tanım; muhafaza ile temin edilmek isteneni, takibin yanlarıyla sınırlamak yerine içine alacaklı, borçlu ve üçüncü kişinin yararlarını alacak yani mikro yararları denkleştirecek şekilde belirlemek ve betimlemeyi salık verir. Muhafazanın, mülkiyet hakkını kısıtlayan dinamiği, haciz kurumunun bilinen etkilerinin eylemli olarak ve tüm sıcaklığıyla hissedilmesine neden olur.
 
Muhafazanın futbolcu ve borçlunun geleceği üzerinde yarattığı değiştirme ve dönüştürme gücü, onun amaçlarıyla uyumlu kullanılmasını zorunlu kılar. Aşkın kullanım, işlemi aşkınlık ölçüsünde gayri meşru ve hukuki olana dönüştürür.
 
Bu veriler gözetildiğinde haciz ile satış arasındaki bantta, futbolcunun oynama ödevinin muhafaza yoluyla engellenip engellenmeyeceği, bu kısıtlama ya da askıya alma halinin belirlenen amaç ve hedeflerle ne denli bağdaşacağı, muhafazanın misyonuyla futbolun hedefleriyle temin edilecek amaçların objektif koşullarda yarıştırılmasına bağlıdır. Öteki ifadeyle futbolcunun, onca hükümle korunan yarar, rol ve işlevi ile alacaklının takip hukukundan kaynaklanan hakları arasındaki şiddetli gerilimin aşılması doğru yerde konumlanmayı gerektirir.
 
Muhafaza, alacaklının olabilecek en az riskle doyurulmasını sağlayan zorunlu, kimi zaman da gerekli olan bir önlemdir. Bu önlemin varlık sebebiyle uyumlu ve orantılı bir şekilde kullanılması geçerliliği için zorunludur. Aşkın kullanımı belirleyecek edenlerden başat olanı, futbolcunun talimatla korumaya alınan bireysel ve üstün yararlarıdır. Yinelemek gerekirse, futbolcu statüsü ve transferini belirleyen hükümler yekten, futbolcunun emek, mesai ve zaman tüketerek vücuda getirdiği, kendisini yetenek, deneyim, bilgi, birikim, kariyer ve oyun olarak karakterize eden değerin sürekliliğini sağlamayı hedefler. 
Bu dizge, futbolcunun var ettiği değerin kendisine, çevresine, borçlandığı kulüp ve kulübün ilişki kurduğu kişi ve kurumları içine alan, olabildiğince geniş ve kapsamlı bir koruma ağının yürürlüğünü misyon edinir. Kulübün atıl oyuncuyu hazır tutma, belli bir periyotla sınırlı olarak transferini yasaklama ve müsabaka limitini aşacak şekilde oynatma ödevi, futbolu ilerletecek olanak ve kolaylıklardan yararlandırma yükümüyle futbolcuların geleceklerinin üçüncü kişilerin etkisinden kurtaracak bilimum önlemler alma ödevi, futbolcunun kişiliğinde oyununu kurumsallaştıran anlayışın tezahür biçimidir.
 
Bu anlayış, futbol oynama hakkı veya ödevinin bu ilkeleri aşacak, aşındıracak ve kısıtlayacak iradi ve cebri her türlü işlemi kesinlikle reddeder. Muhafazanın tanımı, içerik hedef ve ereği, talimatlarla belirlenen bu ilkeleri doğrular niteliktedir. Muhafazanın, mahcuzun yanların yararlarının aksine yok edilmesini, değer kaybına uğramasını ve satışa değin değerini artırmasını hedeflemesi, futbol oynama hakkının sözde yarar ve pratiklerle örselenmesini yasaklar.
 
Müsabakaya, antrenman ve eğitim çalışmalarına katılma teminatıyla oyuncunun biyolojik, fiziksel, ruhsal, düşünsel ve kültürel gelişimi sağlanmak istenmiştir. Garantiler yumağı, sözleşmeden kaynaklanan bir hakkın, sözleşme dışı kimse ve kuruma devrini, futbolcunun sözleşme hakkını kısıtlayacak veya futbol yaşamını sekteye uğratacak, kariyeri riske edecek ve futbolcuyu söze aykırı şekilde futbol oynamaya icbar edecek şekilde yorumlanamaz. 
Futbolcunun korunması gereken biricik yararı kariyer ve gelişimi değere dönüştüren bu olanak ve kolaylıkların var ettiği haklar setidir. Beklenen yarar, muhafazanın temine yöneldiği mahcuzun değerini koruma ve mevcudun optimuma erişimini sağlama ereğiyle örtüşmektedir. Bu bağlam, muhafazaya negatif anlam yüklenerek futbolun, müsabakadan men suretiyle yasaklanması gibi amaçlarla çelişen bir uygulamaya vesile olmaktan başka kondisyon, fizik, bilgi, birikim, deneyim ve yetenekte gerilemeye neden olacağı, başlayan düşüşün performans ve transferi doğrudan ve olumsuz etkileyeceği muhakkaktır.
 Futbolcunun varlık sebebi, nesnesi futbolu oynamak, özgürlüğünü bu nesne üzerinden idame etmektir. Futbol, bireysel olanaklara hizmet eden bir özgürlüktür. Bireyin kendi dışında ve başkalarının kusurundan kaynaklanan nedenlerle, bu hakkından yoksun bırakılamaz. Yoksunluk, değerden düşmeye sebep olmaktır. Değer yitimini tetiklemek, muhafazanın amaçlarından değildir. Muhafaza, mahcuzun optimuma erişimini hedefler. Oynamamak, oynatmamak veya oynamaya zorlamak ya da iş görme borcunun ifasını önlemek, cebri icranın amaçlarından değildir.
 
İcra müdürlüğünün, talep üzerine alacaklının alacağını tahsil amacına matuf olarak, futbolcuyu müsabakadan men edecek şekilde muhafaza kararı vermesi, İİK 85 maddesi ile çelişmektedir. TFF, takip hukukunun bilinen amaçlarıyla bağdaşmayan bu uygulamayı saptayarak uyuşmazlık yaratması yerinde bir deneyimdir. Karara karşı, şikâyetin zamanla sınırlı olmaması, itirazın süresinde yapılmadığına ilişkin savunmayı güçten düşürür. İşlemin hükümsüzlüğe yakın doğası temel ve güvenceden yoksun bu deneyimle bilahare ya da gerektiğinde ibralaşmaya kolaylaştırır. Yasanın, niteliğinden ötürü haczine onay vermediği ya da anlatılan birçok nedenin ittifakıyla paraya çevrilmesi mümkün olmayan bir hakkın, cebri icra yoluyla satışını sağlayacak işlemlere tevessül edilmesi, defolu işlemle zamandan ayrık olarak mücadele edilmesini hukuki ve meşru kılar. Alacaklının, haciz ve muhafazası olanaksız nesneye yönelik bir kararı uygulamayan veya uygulamamakta direnen idarenin, bu kararının bertaraf edilmesini istemesi mümkün olsa da, kararın hukukla izahı kabil olmaması yoksamayı iradesini benimsemeyi kolaylaştırır.
 
Sonuç olarak, usul ve yasaya aykırı şekilde oluşan haciz ve muhafaza kararının uygulamasını hedefleyen isteğin reddine dair irade, yasanın ruhuyla uyumlu ve oluşturulan gerekçelerle bağdaşır olmasından ötürü yerindedir. Yerinde olan bu karar, TFF futbol oynama hakkının muhafaza yoluyla önlenmesi kararının uygulanabilirliğini yoksayan kararını da doğrular mahiyettedir. Dolayısıyla hem müdürlük kararı hem de uygulanamaz bu kararı öteleyen, TFF kararının şikâyet yoluyla ortadan kaldırılmasına yönelen istemin reddedilmesi isabetlidir.