İcra dairelerindeki yolsuzluk iddialarını azaltmanın çareleri üzerinde kafa?yoran yasama, icra dairelerince tahsil?edilen paraların ilgili bankalar aracılığıyla ödenmesini düşünür ve bu bankayı seçme yetkisini Bakanlığın takdirine bırakır.

Madde, tercih edilecek bankanın nitelikleri konusunda suskundur. Bu suskunluğun nedeni, takdir marjının dayandığı ölçütlerin kabul edilemez olmasından neşet eder. Meşru olmayan bu yaklaşım, uygun bankanın?seçimindeki ölçütü ve ölçüsüzlüğü sırra dönüştürür. Sırrın, kuşkuyu besleyen özelliği ya da?firari genleri, seçimle eş zamanlı olarak spekülasyonları tetikler. Bakanlığın?zan altında kalmaması, bu tercihin hangi sebeplerden neşet ettiğini periyodik raporlarla?merak eden herkese, toplum ve kamuya anlatmasına bağlıdır. Özü itibariyle kendisinin olmaması?gereken nemayı sahiplenen idarenin, nema konusundaki?merakları gidermesi, saydamlık söylemini pratize edecektir.

Tahsilâtla reddiyat arasındaki sürenin maksimum üç günle sınırlanması,?ödemenin tahsille eş zamanlı olarak gerçekleştirilmesi gerektiğine dair kabul,?gecikmelerden neşet eden kaygıları göreceli olarak ortadan kaldıran hatırlı bir gelişmedir. İcranın söze sadakati, tahsilâtları vakit geçirmeden reddiyata?dönüştürmesi konusundaki özveri ve maharetine bağlıdır.

Banka ile meşru ilgili arasındaki ilişki ya da alacak transferini talebe bağlı?olmaktan çıkaran buyruk, ödemelerin gerçekleşmesini ödeve dönüştürerek gecikmelerin?yaratacağı riskleri önleme azmindedir.

Parayla fiziki ilişkiyi minimize?etmeye eğilimli bu akıl, bankalar nezdinde korunan alacakların getirilerinden?kimin, nasıl ve ne şekilde istifade edeceğini izahtan vareste tutmuştur.?Meşru ilgili ile icra dairesinin tahsilât ve reddiyat bağlamlı münasebetlerine?mesafe koyan yaklaşımın, yazgısını belirleyecek olan niyetlerle onları ete?kemiğe bürüyen icraattır. Zaman ve onunla işbirliğine gönüllü icraatın ortaklığı, yasanın?ömrünü biçmeye muktedirdir.

Yüzlerce belki de binlerce ihbar ve şikâyetlerle bu alanın denetime açılmasını?isteyen yurttaşların, sağır sultanı işitir kılan bu feryat ve figanını anılan çözümle?karşılanması, kötülerin iyisi olarak telakki edilebilir. Düzenlemeyi tolare?edilebilir kılan, ahkâmın olup bitenleri anlamış olmasından neşet etmekle birlikte,?çare olarak öne çıkarılanın bir başına, bu işi kökünden çözen olmadığının ayırt edilmemesidir.

Her şeye rağmen öznelerin parayla bağını koparabilmesi her şeyin müsebbibi?eğitimsizlik, ekonomik olanaksızlıklar, organizasyon eksiği, politik tercih?veya kültürel kodlar gibi edenlerle iyi, sıkı ve daimi bir dostluğa?ihtiyaç duyar. Aksi halde su akar yolunu bulur misali, kuşkulu ilişkiler veya?kötü niyet önünde sonunda ilgililerle ilişki kurmanın habis yollarını keşfederek,?yasanın tedbir olarak öne çıkardığı çözümü, bir gecede buruşturması, boşa?çıkarmasıyla sonuçlanabilir.

Anılan paraların ülke genelinde ulaşacağı rakamın büyüklüğü, cebri icradan?neşet eden bir getirim alanının İİK 85 maddesi ile cebri icra hukukunun?ilkeleri doğrultusunda düzenlenmesi, buraya çöken bulutları nispeten dağıtacaktır.?Cebri icranın, meşru ilgililerin yararları üzerine inşa edilen dinamiği,?özü itibarıyla alacaklı ve borçlunun tasarrufuna bırakılması gereken nemanın,?bu ilişkiyi gözeten ve düzenleyenlere tevdiini yasaklar.
Liberal desenlerle şekillenen mülkiyet hakkını, epey zorlayan ve meşruluk?sorunlarının habercisi bu tonun, hayra alamet olmadığı aşikârdır. Başkasına ait?varlık üzerinde fırsat alanları yaratarak, iştahları kabartan bu anlayışın kendisini?yasayla peçelemesi, onun sorgulanmasını önlemez. Sevk ve idareyle mahdut?bu ilişki tarzının, buradaki devasa kaynağa gözünü dikmesi, mali disiplinin?kaygılarına hizmet eden aşkın bir yaklaşımdır.

Demek istediğimiz kamuoyunun dikkatini öteden beri çeken devasa bu birikimden nemalanma iştah ve isteklerinin dur durak bilmemesi,?eleştiri itiraz ve şikâyetlere rağmen idarenin başkasına ait olana ?el koymakta sebat etmesi, bu paranın aidiyeti ve akıbetine dair tartışmaları her daim gündemde tutacaktır.


(Bu köşe yazısı, sayın Hilmi ŞEKER tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)