Çok güzeldi. Daha otuzunda bile yoktu. İncecik, sarışınca. Öğretmenmiş. Nişanlısı için kredi çekmiş, ilk başlarda adam ödemiş, sonra da çeşitli bahanelerle ödememeye başlamış. Ayrılmışlar, tüm kredi borcunu da maaşına dokunamayarak ödemiş haciz korkusundan. Bizim Borçlu Olmadığın Parayı Ödemek’in gerçek hayat versiyonu yani.

Nasıl geri alabilirim paramı?

Öncelikle, bu kredi çektiğin parayı ona nasıl verdin?

Kredi hesabıma geçer geçmez hemen onun hesabına havale yaptım.

Açıklama kısmına ne yazdın?

Hiçbir şey yazmadım.

Ah, en büyük hata. Yargıtay, açıklama kısmı boş bırakılmış havaleleri daha önceden alınmış bir borcun ödendiğine dair karine olarak kabul ediyor. Gerçi böyle dediğimizde sanki TBK m. 102 kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme muaccel borç için yapılmış sayılır demiyor da, Yargıtay kendi kendine bunu karine kabul ediyor gibi anlaşılıyor da, neyse, bozmayalım piyasayı, biz de öyle diyelim.

E o zaman açıklama kısmını boş bıraktım diye yapacak bir şey yok mu?

Hayır, var tabii. Sadece açıklama kısmına borç veriyorum diye yazsaydık artık ispat yükü onda olacaktı, bu aldığı borcu ödediğini ispat etmesi gerekecekti. Şimdi ispat yükü bize geçti. O gönderdiğimiz paranın daha önceden alınmış bir borç için olamayacağını, kişinin zaten öyle bir borç verebilecek durumda olmadığını, esasen de bizim böyle bir borca ihtiyacımız olmadığını ispatlamamız gerekecek. Ama keşke yazsaydın bir şeyler, öyle de boş bırakılmaz.

Sevdim adamı, sevdim ki hiç düşünmeden krediyi çektim verdim, eğer güvenmeyip açıklama kısmına bir şeyler yazabilecek durumda olsaydım zaten hiç kredi çekmezdim ki…

Haklıydı. Bizimki de laf sanki. Hep hukuk düşünmekten işletme körlüğü oluşmuş, insani duyguları yitirmişiz. Ama Nietzsche ne güzel söylemiş; nerede güzel bir kadın varsa orada onu sevmekten bıkmış bir erkek vardır. Almış krediyi, bırakmış kızı. Ne zaman oldu bu krediyi çekip verme işi?

İki yıl kadar oluyor.

Tamam. TBK m. 146 kanunda aksine bir hüküm yoksa tüm alacaklarda on yıllık zamanaşımı olur der. Gerçi TBK m. 147 ortaklık ilişkisinden doğan borçlarda zamanaşımını beş yıl yapar ama, evlilik de bir tür adi ortaklık olduğuna göre, acaba Törensiz Nişanlanmanın Geçerliliği..? Hayır, hayır; kendi doktrinsel icatlarımı kendime saklamam gerekiyor. Zamanında bu evlilik & adi ortaklık rabıtası yüzünden hem eşya hukukundan hem de ticaret hukukundan kalmayı becerebilmiştim, yargıcın kafasını karıştırmaya gerek yok.

İki yıl oldu ama ben ayrıldıktan sonra taksitleri öderken sürekli mesaj attım, bak senin borcun için ödüyorum, senin yüzünden diye. Yani aslında zamanaşımı kesilmiş olmuyor mu?

Güldüm. Aklıma İhtar Zamanaşımını Keser mi geldi.

Ne yapacağız şimdi?

İİK m. 46 gereği haciz yoluyla ilamsız takip yapacağız. Hiç zannetmiyorum ama İİK m. 62 yedi gün içerisinde itiraz etmezse borç kesinleşir. Çok yüksek ihtimal itiraz edecektir, biz de İİK m. 67 bir sene içerisinde itirazın iptali için icra mahkemesine başvuracağız.

Niye iki iş yapıyoruz? En başta asliye hukukta alacak davası açsak daha pratik olmaz mı?

İlk olarak çok küçük bir ihtimal de olsa tebligatın eline geçmeyip muhtarlığına bırakılma ihtimali var, süreyi kaçırabilir. Ama en önemlisi, haksız yere itiraz ettiği için İİK m. 68 yüzde yirmi icra inkar tazminatı öder.

Orada yüzde yirmiden aşağı olmamak üzere diye yazıyor. Daha fazla ödemesi gerekmez mi?

Orada öyle yazar ama yüzde yirmiden fazlasını vermezler. Eskiden de yüzde kırktan aşağı olmamak üzere diye yazardı, gene de üstünü vermezlerdi.

Benim mahkemeye gelmem gerekecek mi?

Yok. İmzaya itiraz durumları olmadığı sürece icra mahkemesinde duruşma olma ihtimali çok azdır. Ama işte karşı taraf HMK m. 228 yemin teklifinde bulunursa gelmen gerekecek. Gerçi HMK m. 200 senetle ispat kuralı var. 2025 yılı için 33.000 TL üstüne de, tanık dinletilemez ama belki elinde delil başlangıcı vardır, HMK m. 202 bu durumlarda tanık dinlettirilebiliyor. Yani yemindi, tanıktı, duruşmalı olma durumu olabilir.

E tamam, böyle durumda kabul edin yemini, eda da eyleyin.

HMK m. 74 vekil açıkça yetkilendirilmemişse yemini kabul edemez. Kaldı ki HMK m. 232 yemin tarafa teklif olunur ve tarafça yerine getirilir. Hani Patronu Duruşmaya Getirtmek’te görmüştük; taraf tüzel kişiyse bile ancak organı tarafından yerine getirilebilir diye.

Ben onun bir daha yüzünü görmek istemiyorum. Yemin durumunda ben duruşmaya gelmem, feragat ederim.

HMK m. 312 feragat halinde seni HMK m. 323 yargılama giderlerine sanki mahkemeyi kaybetmişsin gibi ödemeye hükmeder. Üstelik bunların arasında Kanuni Vekalet Ücreti Vekilin mi de var. HMK m. 229 yemin teklifini yerine getirmeyen taraf iddia edilen vak’ayı ikrar etmiş sayılır der.

Ben bu işten daha da borçlu çıkacağım galiba.

İşin içine aile hukuku girince biraz da öyle oluyor. Kim bilir ne iddialar ortaya atılacak. Aslında o paranın ortak harcamalarınız için kullanıldığı söylenilecek. En güzeli tabii ki testi kırılmadan önlem almak, basiretli tacir, bonus pater familyas olmak da, gönül işte bu, dinlemiyor ki.