Karar Özeti: “…Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; sanığın askerlik arkadaşı olan katılanı arayarak elinde 482.000 İsviçre Frangı olduğunu ve bozdurması için yardımcı olmasını istediği, 19/01/2015 günü yanındaki kimliği tespit edilemeyen iki kişi ile birlikte katılanın yanına geldikleri, katılanın teklifi kabul ederek Yapı Kredi Bankasından 50.000 TL çekip sanığa verdiği, parayı alan sanığın İsviçre Frangının yanında olmadığını evden aldan alıp geleceğini söyleyerek oradan uzaklaştığı ve tekrar dönmediği, katılanın tüm aramalarına rağmen sanığa ulaşamadığı, bu şekilde sanığın hileli davranışlarla katılanı aldatıp, katılanın zararına olarak, kendisine haksız menfaat temin ettiği ve katılana karşı dolandırıcılık suçunu işlediği iddia edilen somut olayda, Bolu C. Başsavcılığının 05/05/2016 tarih 2016/1350 Esas sayılı iddianamesi ile sanığın dolandırıcılık suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ve ilk derece mahkemesince sanığın atılı suçu işlediği sabit görülerek cezalandırılmasına karar verilmiş ise de, katılanın yıllarca görmediği ve sadece sosyal medya üzerinden görüştüğü asker arkadaşı sanığın katılana " elimde 482.000 İsviçre Frangı var bunu bozduramıyorum yardımcı olur musun " demesi üzerine Ankara'dan Bolu iline gidip söz konusu yabancı paraları herhangi bir şekilde görmeden sanığa 50.000 TL verdiğini ileri sürdüğü olayda sanığın atılı suçun işlendiğine hükmedilebilmesi için katılanın hileye maruz kaldığının ve bu hileli hareket sonucunda malvarlığı tesliminin gerçekleştiğinin objektif olarak ortaya konmasının gerektiği, sanığın hareketlerinde katılanın iradesini etkileyecek şekilde hilenin mevcut olmadığı, ortada nitelikli bir yalanın bulunmadığı, katılanın çok basit bir şekilde sanığın söylediği isviçre franklarını görme ihtimalinin bulunduğu ve görmemesi durumunda elindeki parayı teslim etmeyeceği gerçeğinin ortada olduğu, öte yandan böyle bir paranın döviz işi yapan işletme ve bankalardan çok rahatlıkla bozdurulabileceği gerçeğinin bilinmesi karşısında, Yargıtay 15.CD. 2017/12715 E 2018/8944 K sayılı kararında belirtildiği üzere sanığın eyleminin basit yalan niteliğinde olduğu, olayda hile unsurunun bulunmadığı, unsurları itibariyle oluşmayan dolandırıcılık suçundan sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği…” (T.C. Sakarya BAM 8.C.D.2019/624 E. 2019/652 K. 30.05.2019 Tar. Sayılı İlam)
“Dolandırıcılık Suçunda Hile Unsuru”
Giriş:
Dolandırıcılık suçunun özünde, mağdurun iradesini hileli davranışlarla etkileyerek kendisi veya başkalarına haksız bir menfaat sağlama amacı yatmaktadır. Lakin, her yanıltıcı davranışın dolandırıcılık suçuna vücut verdiğini söylemek mümkün değildir. Failin hileli hareketinin niteliği, yoğunluğu ve mağdur üzerindeki etkisi, suçun oluşumu için belirleyici faktörlerdir. İnceleme konumuz olan “Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi’nin 2019/652 E.” sayılı kararı da bu unsurların değerlendirilmesinde önemli bir emsal teşkil etmektedir.
Olayın Özeti:
Sanık F.E., asker arkadaşı olan katılan H.T.’nu arayarak, elinde 482.000 İsviçre Frangı olduğunu ve bunları bozdurmakta zorlandığını, yardımını isteyerek 50.000 TL dolandırdığı iddiasıyla yargılanmıştır. Bolu 1. Asliye Ceza Mahkemesi, sanığı dolandırıcılıktan mahkûm etmiştir.
Objektif Hile Unsuru
Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi, tarafımızca yapılan başvuru üzerine yaptığı istinaf incelemesinde, ilk derece mahkemesinin kararını kaldırmış ve sanığın BERAATİNE karar vermiştir. Kararın en dikkat çekici yönü, hile unsuru açısından yapılan değerlendirmelerdir. Mahkeme, dolandırıcılık suçunun işlendiğinin kabulü için, katılanın hileye maruz kaldığının ve bu hile sonucunda malvarlığı tesliminin gerçekleştiğinin somut delillerle ispatlanmasının zorunlu olduğuna hükmetmiştir.
Kararın Gerekçeleri:
Bölge Adliye Mahkemesi karar gerekçesinde Katılanın “…İSVİÇRE FRANKLARINI GÖRME İHTİMALİNİN BULUNDUĞU VE GÖRMEMESİ DURUMUNDA ELİNDEKİ PARAYI TESLİM ETMEYECEĞİ GERÇEĞİNİN ORTADA OLDUĞU, ÖTE YANDAN BÖYLE BİR PARANIN DÖVİZ İŞİ YAPAN İŞLETME VE BANKALARDAN ÇOK RAHATLIKLA BOZDURULABİLECEĞİ GERÇEĞİNİN BİLİNMESİ…” karşısında sanığın eyleminin HİLE DEĞİL BASİT YALAN niteliğinde olduğu gerekçesiyle sanığın BERAAT ine karar vermiştir.
Sonuç:
Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi'nin 2019/652 sayılı kararı, dolandırıcılık suçunda hile unsurunun belirlenmesi konusunda önemli bir emsal teşkil etmektedir. Bu karar, hilenin ispatında sadece mağdurun beyanına değil, olayın tüm nesnel unsurlarının titiz bir değerlendirmesine dayalı bir yaklaşımı benimsemiştir. Mahkeme, "hile"nin, mağdurun iradesini etkileyecek kadar güçlü ve inandırıcı olması gerektiğini, basit bir yalanın bu kriterleri karşılamadığını ve dolayısıyla dolandırıcılık suçunu oluşturmayabileceğini ortaya koymuştur.
Kararın en önemli katkısı, "hile" ile "basit yalan" arasındaki ayrımı somut bir olay üzerinden açıkça ortaya koymasıdır. Mahkeme, katılanın, sanığın iddiasını doğrulayabilecek imkanlara sahip olmasına rağmen parayı verdiğini, sanığın iddiasının kolayca doğrulanabilir olduğunu ve bu nedenle sanığın eyleminin basit bir yalan niteliğinde kaldığını tespit etmiştir. Bu yaklaşım, gelecekteki dolandırıcılık davalarında, hile unsurunun değerlendirilmesinde objektif kriterlerin dikkate alınması ve "hile" ile "basit yalan" arasındaki ayrımın daha net bir şekilde çizilmesi için önemli bir rehber niteliğindedir. Karar, adalet sisteminin, dolandırıcılık suçlamalarında sadece mağdur beyanına değil, olayın tüm gerçeklerine dayalı bir değerlendirme yapması gerektiğini vurgulamaktadır.