Deniz taşımacılığı sektörü, teknolojik gelişmelerin ve dijital dönüşümün etkisiyle köklü bir değişim sürecinden geçmektedir. Bu dönüşüm, yalnızca operasyonel süreçleri değil, aynı zamanda hukuki ve idari yapıları da yeniden şekillendirmektedir, Bu değişimin en somut örneklerinden biri de 1 Temmuz 2025 tarihinden itibaren yasal bir zorunluluk haline gelen ve geleneksel kağıt bazlı seyir defterlerinin yerini alan Elektronik Seyir Defteri (ESD).

Gemi ve liman işletmesi perspektifinden bakıldığında, ESD'nin uygulanması, hem operasyonel verimliliği artırmakta hem de hukuki sorumlulukların yerine getirilmesinde kritik bir rol oynamakta. Bu yazıda, elektronik seyir defterinin tanımı, hukuki altyapısı ve liman işletmeleri açısından etkileri, bir in-house hukuk müşavirinin gözünden değerlendirilecektir.

Elektronik Seyir Defteri: Tanımı ve Uluslararası Çerçeve

Elektronik seyir defteri, gemilerde seyir, makine operasyonları, personel hareketleri ve çevresel olaylara ilişkin kayıtların dijital ortamda, gerçek zamanlı ve standartlaştırılmış bir şekilde tutulmasını sağlayan bir sistemdir. Uluslararası Denizcilik Örgütü'nün (IMO) SOLAS (Güvenlik İçin Uluslararası Denizde Can Emniyeti Sözleşmesi) ve MARPOL (Deniz Kirliliğinin Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi) kapsamındaki dijitalleşme girişimleri, ESD'nin küresel ölçekte benimsenmesini hızlandırmıştır. Özellikle, IMO'nun MEPC.312(74) sayılı Kararı, yağ kayıt defteri gibi belirli kayıtların elektronikleştirilmesini teşvik ederek, olası manipülasyonlara karşı koruma ve standartlaşma sağlamayı hedeflemektedir.

Türkiye'de, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'nın 2025 itibarıyla yürürlüğe koyduğu düzenlemeler, belirli tonajdaki Türk bayraklı gemiler için ESD kullanımını zorunlu hale getirmiştir. Bu düzenleme halihazırda yaklaşık 850 gemiyi kapsamakta olup, düzenleme kapsamında genellikle kuru yük, dökme yük, ro-ro ve konteyner gemileri gibi ticari gemiler bulunmadır. Balıkçı tekneleri, küçük yatlar ve su araçları gibi küçük tonajlı (150 GT altı) gemiler ise ESD’den muaf tutulmaktadır. Yasal yükümlülükler ve yapılan değişiklikler 12 Temmuz 2025 tarihli ve 32954 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Gemilerin Düzenli Seferleri Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’te yer almaktadır.

Özetle ESD, kağıt defterlere kıyasla veri giriş hatalarını azaltmakta, denetim süreçlerini kolaylaştırmakta ve çevresel raporlama yükümlülüklerini (örneğin, MARPOL Ek I ve II kapsamında atık yönetimi) daha etkin bir şekilde yerine getirme imkânı sunmaktadır.

Hukuki Çerçeve ve Yükümlülükler

Türk hukukunda, elektronik kayıtların delil niteliği 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 199. maddesi ile düzenlenmiştir. Bu madde uyarınca, güvenli elektronik imza ile oluşturulan veya sertifikalı sistemlerle tutulan ESD kayıtları, aksi ispat edilmedikçe hukuken geçerli sayılmaktadır. Liman işletmeleri için bu, özellikle denetim süreçlerinde ve uyuşmazlık durumlarında (örneğin, kaza incelemeleri veya sigorta talepleri) oldukça önemli bir avantaj sağlamaktadır. ESD verileri, liman devleti kontrollerinde (Port State Control) doğrudan delil olarak sunulabilir, bu da denetim süreçlerinin hızlanmasına ve şeffaflığın artmasına katkı sağlar. Nitekim güncel Yargıtay kararları[1] da uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcılarının da ispata elverişli olduğu yönündedir.

Bununla birlikte, ESD sisteminin güvenilirliği, manipülasyon risklerinin önlenmesiyle doğrudan ilişkilidir. IMO yönergeleri ve Türk düzenlemeleri, sertifikalı yazılım ve donanım kullanımını zorunlu tutarak, geriye dönük veri değişikliklerini engelleyen mekanizmalar öngörmektedir.

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK), ESD kapsamında işlenen personel bilgilerinin (örneğin, çalışma saatleri veya sağlık verileri) korunmasını zorunlu kılmaktadır. Liman işletmeleri, KVKK uyumluluğunu sağlamak için veri işleme politikalarını gözden geçirmeli, özellikle uluslararası veri aktarımlarında (örneğin, yabancı liman otoritelerine veri paylaşımı) KVKK uyarınca gerekli izinleri almalıdır. Örneğin, uluslararası veri aktarımlarında KVKK 9. maddesi uyarınca açık rıza alınmalı veya veri anonimleştirme teknikleri kullanılmalıdır. Aksi halde ihlaller nedeniyle ciddi idari para cezaları ile karşı karşıya kalınabilir.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın verileri 2024'te ESD pilot uygulamalarında %80 uyum sağlandığını belirtmekte, 2025 yılına ilişkin verileri yıl sonunda görebileceğiz. Burada önemli olan, ESD’nin diğer hukuki düzenlemeler ile uyum içerisinde yürütülebilmesidir.

Yönetmelik’te ayrıca kıyı tesislerinde bağlama ve benzeri işletme ücretlerinin Türk Lirası olarak alınacağı, bu ücretler için üst sınırların ilgili makamlarca belirleneceği, Türk bayraklı gemiler için ön denetim zorunluluğu bulunduğu, yabancı bayraklı gemiler için liman devleti kontrol denetimleri uygulanacağı belirtilmekte.

ESD Yükümlüleri Açısından Operasyonel ve Hukuki Etkiler

ESD yükümlüleri, herhangi bir yaptırımla karşı karşıya kalmamak ve işlemlerini verimli bir şekilde yürütebilmek için geçiş sürecinde hem operasyonel hem de hukuki açıdan bir dizi sorumlulukla karşı karşıyadır.

Öncelikle, gemi personeli ve liman çalışanlarının ESD kullanımı konusunda kapsamlı bir eğitim alması gerekmektedir. Bu eğitimler, yalnızca sistemin teknik kullanımını değil, aynı zamanda veri girişlerinin doğruluğunu ve hukuki sonuçlarını da kapsamalıdır.

İlaveten, liman işletmeleri, ESD verilerinin liman devleti denetimlerine uygun şekilde saklanmasını ve erişilebilir olmasını sağlamalıdır. Bulut tabanlı yedekleme sistemleri, veri kaybı riskini azaltırken, iki faktörlü kimlik doğrulama ve veri şifreleme gibi siber güvenlik önlemleri de KVKK ve IMO standartlarına uyum için vazgeçilmezdir.

Hukuki açıdan, ESD verilerinin sigorta talepleri veya hukuki uyuşmazlıklarda delil olarak kullanılabilmesi için kayıtların eksiksiz ve zamanında tutulması, bu kaydı tutan taraflarca garanti altına alınmalıdır. Örneğin, bir çevre kirliliği olayında, MARPOL ihlaline ilişkin doğru ESD kayıtları, işletmenin sorumluluktan kurtulmasını sağlayabilir. Ayrıca, liman işletmeleri, armatörlerle yaptıkları sözleşmelerde ESD uyumluluğunu bir madde olarak eklemeli, bu sayede denetimlerde ortaya çıkabilecek riskleri paylaşmalıdır.

Sonuç ve Öneriler

Elektronik seyir defteri, deniz taşımacılığı sektöründe dijitalleşmenin yalnızca bir aracı değil, aynı zamanda hukuki ve operasyonel süreçlerin modernizasyonunda bir dönüm noktasıdır. Özellikle hatlar ve liman işletmeleri personelleri için düzenli, simülasyon temelli ESD ve KVKK eğitimleri düzenlenerek veri giriş hatalarını önlenmelidir.

KVKK ve IMO standartlarına uygun veri işleme politikaları oluşturulmalı, uluslararası veri aktarımları için gerekli izinler alınmalıdır.

Armatörlerle yapılan anlaşmalarda ESD uyumluluğu açıkça tanımlanmalı, sorumluluk paylaşımı netleştirilmelidir.

-----------

[1] Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, 10/06/2020 tarihli ve 2017/1014 E. 2020/4488 K. sayılı kararı, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi'nin 08/09/2020 tarihli ve 2019/1997 E. 2020/866 K. sayılı kararı.