Hukuk Fakültesi Sayısı Çok Azdır, Daha da Artmalıdır
Mevcut çok yetersizdir, daha çok hukuk fakültesi açılmalıdır. Açtıkça kalite daha da düşecek, açtıkça aslında sonunda elde ne hukuk ne fakülte kaldığı görülecek. Diplomalar anlamsız, mezunlar işsiz, ülke hukuksuz kalacaktır. Yani diplomanın, mezunun, fakültenin önündeki göstermelik “hukuk” yazısı tümüyle anlamsızlaşacaktır. İşte o zaman, belki bunun gerçeği ve doğrusu neydi diye arayan olur.
Şu anda hukukun fakülte, meslek öncesi, meslek sonrası, meslek içi, uzmanlık, sertifika vs. binbir gösterişli ad altında eğitimlerin ekserisi, az bilenlerin hiç bilmeyenlere “ders” veya “uzmanlık” görüntüsünde tevatür, bilineni tekrar, hatırayı ikrar, kısmen temenni, kısmen eksik bilgi anlatımına dönüşmüştür. Yeter ki, bir diploma, sertifika vs. sonunda duvarda, çerçevede şık duran bir belge olsun. Herkes “hoca” herkes “eğitici” olmuş, duvarlar belge, masalar plaket dolmuş zaten.
Hal bu olunca, komşu teyze avukattan daha çok biliyor, bakkal amca hukuk konusunda hüküm veriyor, tek sıfatı “hukukçu” olan zevat televizyonda yargılama yapıyor, gazetecilerin hukuk bilgisinin yanına yaklaşılmıyor, sosyal medya yüksek mahkeme olmuş, az bilenler hiç bilmeyenlere, zır cahiller kara cahillere ahkâm kesiyor, mafya dünyaya nizam veriyor. Neden? O belgelerin, diplomaların, sertifikaların, onları veren kurumların ve verenlerin içi boş (hakkını veren azınlığı tenzih ediyorum). Kısaca her yer hukuk fakültesi herkes hoca olmuş her mekan adalet (!?) dağıtan yer haline gelmiş. Kimin umurunda?...
Bekri Mustafa
IV. Murat döneminde içki ve meyhane düşkünlüğü ile bilinen Bekri Mustafa, bir caminin önünden geçmektedir. O sırada musalla taşında da bir cenaze yatmaktadır. Fakat namazı kıldıracak imam ortalarda yoktur. Cemaat beklemekten yorulmuştur. Tam bu sırada başında sarık, sırtında cübbesiyle oradan geçmekte olan Bekri Mustafa'yı hoca zannederek cenaze namazını kıldırmasını isterler. Bekri Mustafa, ben hoca değilim dese de dinlemezler ve zorla cemaatin önüne geçirirler. Bekri Mustafa namazı kıldırdıktan sonra tabutun örtüsünü açar ve ölünün kulağına bir şeyler söyler.
Cemaatten ölüye ne söylediğini merak edenlere de gülerek cevap verir: 'Sen şimdi aramızdan ayrılıp ahirete gidiyorsun, eğer orada bu dünyanın ahvalini sana sorarlarsa, Bekri Mustafa imam oldu dersin, onlar durumu anlarlar dedim' der...
Hukuk Fakültesi Sayısı Artmalı ki Bekri Mustafalar Çoğalsın
Bekri Mustafalar artmalıdır. Lakin Bekri Mustafa haddini ve halini bilmektedir; oysa mevcutda kimse haddini, halini ve konumunu bilmemektedir. Zaten bu kadar pervarsızlık ve hadsizlik, cehaletin arttığının somut tezahürüdür. Malum cahiller cesur olur!.. O cehaletin ve o cehalete eşlik eden menfaatin dağıttığı, mülkün temeli olan “adalet”… “Adalet” olur mu? Bu, adalet olursa ancak Bekri Mustafa’nın öte tarafa mesaj gönderdiği mevtadır!
Bekri Mustafalar!... Buyrun cenaze namazına!…