GİRİŞ
5271 sayılı Ceza muhakemesi Kanunu’nun 7188 sayılı kanun ile yeniden düzenlenen 250. Maddesinde,[1] soruşturma aşaması sonunda bazı suçlarla ilgili olarak kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilmediği takdirde seri muhakeme usulü uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.[2]
Bu yasal düzenlemede kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilebilecek suç tipleri açık bir şekilde belirtilmiştir. Bu suç türleri hakkında KDAE kararı verilmemesi halinde seri yargılama usulü uygulanacaktır.
Yasa koyucu, bu düzenleme ile soruşturma aşamasında filtre edilemeyen bazı suçların yargılamasının hızlı bir şeklide bitirilmesini amaçlamıştır.
Seri muhakeme usulü, şüphelinin daha az bir yaptırım beklentisiyle bu usulün uygulanmasını kabul etmesi esası üzerine kurulmuş bir yargılama sistemidir.
Seri muhakeme usulü, bir tarafta şüpheli diğer tarafta savcılık ile hüküm ve denetim makamı olarak mahkemenin bulunduğu bir süreci ifade etmektedir.
Yasal düzenlemenin gerekçesinde; seri muhakeme usulünün Kıta Avrupası hukuk sistemi içinde Fransa, İtalya, Almanya ve Romanya gibi ülkelerden modellenen bir sistem olduğu ifade edilmektedir.
Seri muhakeme usulü esas itibariyle, şüphelinin usulün uygulanmasını kabul etmesine hukukî sonuç bağlamak suretiyle yargılamanın en kısa sürede bitirilmesini amaçlamaktadır.
Seri muhakeme usulü bu anlamda, belirli bir önem derecesinin altındaki suçlarda yargılama sürecinin formalitelerden arındırılmasını ve yargılama süresinin kısaltılmasını, işlenen suçlara kısa süre içinde etkili ve orantılı bir karşılık verilerek bozulan kamu düzeninin yeniden sağlanmasını temin etmek maksadıyla getirilmiş bir yargılama sistemidir.
Suç şüphesi altında bulunan kişiler, soruşturma sürecinde susma, herhangi bir açıklamada bulunmama hakkına sahip olduğu gibi sorumluluğu kabul hakkına da sahip bulunmaktadır.
Yasa koyucu, suçun niteliği ve cezasının ağırlığına veya geleneksel yargılama usullerinin kullanılmasında hukukî ve sosyal bir yarar bulunup bulunmadığına bakılmaksızın, bütün ceza davalarının mahkemeye taşınmasının adil ve hakkaniyetli olmadığını düşünerek seri yargılama usulünü hüküm altına almıştır.
Yasa koyucunun bu yöndeki düzenlemelerinde, ağır iş yükü altında bulunan ceza adalet sistemlerinin önemli sayılmayan ve tehlike arz etmeyen basit suçlarda yargılama sürecini basitleştirecek adımlar atması konusundaki Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin tavsiye kararlarının da etkisi olduğunu ifade edebiliriz.
Kanun gerekçesinde; 1960'lı ve 1970'li yıllardaki köklü değişikliklerle "maslahata uygunluk" ilkesinden daha geniş bir biçimde istifade edilmeye başlanan Alman hukukunda, günümüzde Alman Ceza Usul Kanununun 257c maddesinde yer alan şekliyle "mahkeme ve muhakeme süjeleri arasında anlaşma" adı altında, sanığın suçu kabul etmesi durumunda uygulanan bir muhakeme usulü bulunduğu; Kıta Avrupası hukuk sisteminde yer alan İtalya ve Fransa'da da bu kurumun bulunduğu, söz konusu kurumun, "suçluluğun ön kabulü üzerine duruşma" ismiyle Ceza Usul Kanununun 495-7 ilâ 495-16 maddeleri arasında yer aldığı; Fransa'da, soruşturma konusu eylemi gerçekleştirdiğini ve usulün uygulanmasını kabul eden şüpheli çoğunlukla aynı gün içinde mahkemeye sevk edilmekte olduğu ve geleneksel bir yargılama yapılması durumunda alması muhtemel asgari cezaya oranla daha düşük bir yaptırımla karşılaştığı; adı geçen usulün, Fransa'da, beş yıla kadar hapis cezası gerektiren suçlar bakımından uygulanabildiği ifade edilmektedir.
Yasa koyucu, seri muhakeme usulünü Almanya, İtalya ve Fransa hukuk sistemlerinden modelleyerek hüküm altına aldığını yasa gerekçesinde açıkça belirtmektedir.
7188 sayılı Kanunun 23. maddesiyle, 5217 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun mülga 250 nci maddesi yeniden düzenlenerek, seri muhakeme usulüne ceza adalet sistemimizde yer verilmiştir.
5217 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 250. maddesinin birinci fıkrasında seri muhakeme usulüne başvurulabilecek suçlar katalog şeklinde belirlenmiştir.
Soruşturma aşaması sonunda, bu suçlarla ilgili olarak Cumhuriyet savcısı tarafından kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilmediği takdirde seri muhakeme usulü uygulanacaktır.
YÖNETMELİK HÜKÜMLERİ
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 250. Maddesinin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Adalet Bakanlığı tarafından çıkarılan yönetmelikle belirlenecektir. (CMK m. 250/15)
Yasa koyucu, bu düzenleme ile seri yargılama yöntemine ilişkin ilkelerin belirlenmesi amacıyla, yasa hükmü ile belirtilen esasların yanında yöntemin uygulanma şekli ile ilgili hususların detaylandırılması için yönetmelik çıkarılması gerekliliğini hüküm altına almıştır.
Nitekim Ceza muhakemesinde seri muhakeme usulünün uygulanmasına dair usul ve esasları belirlemek amacıyla Ceza Muhakemesinde Seri Muhakeme Yönetmeliği[3] (CMSMY) çıkarılmıştır.
Yönetmeliğin kapsamı
Ceza Muhakemesinde Seri Muhakeme Yönetmeliği hükümleri şu hususları kapsamaktadır: (CMSMY Md. 2)
1) Seri muhakeme usulünün uygulama alanını,
2) Usule ilişkin düzenlemeleri,
3) Usulün teklifini,
4) Yaptırımları belirleme usulünü,
5) Cumhuriyet savcısı tarafından düzenlenen talepnamede yer alacak hususları,
6) Mahkemece talepnamenin değerlendirilmesini,
7) Talep üzerine verilecek kararları,
8) Talep üzerine verilecek kararlara ilişkin itiraz usulünü ve uygulamaya dair diğer hususlar.
Ceza Muhakemesinde Seri Muhakeme Yönetmeliği, yukarıda 8 başlık altında belirtilen hususları kapsamaktadır.
Dayanak
Ceza Muhakemesinde Seri Muhakeme Yönetmeliği, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 250 nci maddesine dayanılarak oluşturulmuştur. (md. 3)
Tanımlar
Ceza Muhakemesinde Seri Muhakeme Yönetmeliği’nde ayrıca düzenlemede yer alan bazı kavramların tanımları da yapılmıştır. (CMSMY md. 4)
Kanun: Düzenlemede yer alan kanun tabiri, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununu ifade etmektedir. (CMSMY md. 4/1-a)
Mahkeme: Seri muhakeme usulü ile ilgili uygulamalarda mahkeme ibaresi, yetkili asliye ceza mahkemesini işaret etmektedir. (CMSMY md. 4/1-b)
Seri Muhakeme Usulü: 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 250 nci maddesinde düzenlenen muhakeme usulü, seri muhakeme usulü olarak anlaşılmalıdır. (CMSMY md. 4/1-c)
Talepname: Seri muhakeme usulünde Cumhuriyet savcısı tarafından mahkemeye sunulan talep yazısı, “talepname” olarak tanımlanmıştır. (CMSMY md. 4/1-ç)
Yasa koyucu burada özellikle iddianame tabirini kullanmamıştır. Zira kendine has özellikleri olan ve kamu davası açılması açısından farklı bir yöntem içeren seri muhakeme usulünde, mahkemeye hitaben yazılan yazı, işaret edilen bu farklılıklar nedeniyle “talepname” olarak ismiyle hüküm altına alınmıştır.
SERİ MUHAKEME USULÜNDE GÖZETİLMESİ GEREKEN TEMEL İLKELER
Ceza Muhakemesinde Seri Muhakeme Yönetmeliği’nin beşinci maddesinde, seri muhakeme usulünün uygulanmasına yönelik bazı temel ilkeler hüküm altına alınmıştır.
Bu ilkeler, ceza muhakeme usulünün uygulanması sırasında kesinlikle uyulması gereken koşulları işaret etmektedir. Bu temel ilkeler şunlardır:
Önödeme ve uzlaştırma
Seri muhakeme usulü, Önödeme ve uzlaştırma kapsamındaki suçları kapsamamaktadır. Başka bir söylemle bir suç önödeme veya uzlaşma kapsamında ise, seri muhakeme usulü uygulanmayacaktır. (CMSMY md. 5/1)
Seri muhakeme usulünün uygulanması zorunluluğu
Yasa koyucu bazı durumlarda seri muhakeme usulünün uygulanmasını zorunlu tutmuştur.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 250 nci maddesinin birinci fıkrasında sayılan suçlarda kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilmesi üzerine kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilmediği hallerde, seri muhakeme usulünün uygulanması zorunlu tutulmuştur. (CMSMY md. 5/2)
Kabul şartı
Ceza muhakemesinde seri muhakeme usulünün uygulanabilmesi şüphelinin bu usulün uygulanmasını kabul etmesi şartına bağlanmıştır. Burada ayrıca iki husus ön plana çıkmaktadır.
Bunlardan birincisi şüpheli özgür iradesi ile bu usul hükümlerinin uygulanmasını kabul etmelidir.
İkincisi ise, teklifin müdafi huzurunda yapılması ve şüphelinin müdafi yardımında yararlanarak seri muhakeme usulünün uygulanmasına yönelik iradesini açıklamasıdır.
Bu nedenle şüpheli, müdafi huzurunda özgür iradesi ile bu usulün uygulanmasını kabul etmiş ise seri muhakeme usulü uygulanabilecektir. (CMSMY md. 5/3)
Hüküm kuruluncaya kadar vazgeçilebilme imkânı
Yasa koyucu, her ne kadar bu usulün uygulanmasını bazı hallerde zorunlu tutmuş ise de, şüphelinin bu usulün uygulanmasına yönelik iradesini hüküm kurulması halinden önceki aşamada değiştirmesi mümkündür.
Diğer bir deyişle, şüpheli mahkeme tarafından hüküm verilmesinden önceki aşamada, seri muhakeme usulünün uygulanmasına yönelik iradesinden vazgeçebilir. (CMSMY md. 5/4) Şüphelinin, seri muhakeme usulünün uygulanmasına yönelik iradesinden vazgeçmesi halinde ise, artık bu yargılama yöntemi uygulanamayacaktır. Bu durumda da genel hükümler çerçevesinde hareket edilecektir.
Tercüman bulundurulacak haller
Şüpheli meramını anlatabilecek ölçüde Türkçe bilmiyorsa veya engelli ise 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 202 nci maddesi hükmü uygulanacaktır. (CMSMY md. 5/5)
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 202. Maddesinin birinci fıkrasına göre; şüpheli meramını anlatabilecek ölçüde Türkçe bilmiyorsa; mahkeme tarafından atanan tercüman aracılığıyla seri muhakeme usulünün uygulanmasına ilişkin hususlar tercüme ettirilmelidir.
Engelli olan şüpheli, seri muhakeme usulünün uygulanmasına ilişkin esaslı noktalar, anlayabilecekleri biçimde anlatılmalıdır. (CMK md. 202/2)
Şayet şüpheliye belirtilen durumlarda tercüman atanmadan seri muhakeme usulü uygulanmış ise, yapılan işlemlerin geçersiz sayılması gerekecektir. Örneğin; dilsiz olan şüpheliye tercüman tayin edilmeden seri muhakeme yöntemine ilişkin kuralların uygulanması halinde 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 202. maddesine muhalefet edilmiş olacaktır.[4]
Türkçe bilmeyen şüpheliye tercüman atanması halinde yemin verilmelidir. Yemin verilmemesi halinde 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 64 ve 202. maddelerine aykırı davranılmış olacaktır.[5]
Ayrıca Türkçe bilmeyen şüpheli için görevlendirilen tercümanın giderlerinin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 324/5 maddesine göre yargılama gideri sayılmayacağı ve Devlet Hazinesinden karşılanması gerektiği hususu uygulama sırasında gözetilmelidir.[6]
Şüphelinin yurt dışında olması veya şüpheliye tebligat yapılamaması hali
Seri muhakeme usulü, şüpheliye ulaşılamaması halinde uygulanamayacaktır. Şayet şüphelinin resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama halinde bu usul hükümleri doğal olarak tatbik edilemeyecektir. Yine şüphelinin yurt dışında olması veya başka bir nedenle şüpheliye ulaşılamaması hâlinde, seri muhakeme usulü uygulanmayacaktır. (CMSMY md. 5/6)
Burada şüphelinin yurtdışında olması ve tebligat yapılabilecek halde olmasında bu usul hükümlerinin uygulanabilmesinin mümkün olup olmadığı tartışma konusu yapılabilir. Bu aşamada şüphelinin bu usul hükümlerinin uygulanması konusunda irade göstermesi gerekmektedir.
Şüpheli bir şekilde haberdar olması ve istemesi halinde bu usul hükümlerinin uygulanmasına engel bir durum bulunmamaktadır. Yani şüphelinin yurtdışında ikamet adresinin bulunması, sırf bu yüzden seri muhakeme usulünün uygulanmasına engel değildir.
Seri muhakeme usulünün uygulanmasında yapılacak tebligat işlemleri de büyük önem arz etmektedir. Yapılacak tebligatların tebligat mevzuatına uygun olması gerekir.
Zorla getirme kararı verme ve yakalama emri düzenlenme yasağı
Seri muhakeme usulünün uygulanmasını teklif etmek amacıyla şüpheli hakkında zorla getirme kararı verilmesi veya yakalama emri düzenlenmesi mümkün değildir. (CMSMY md. 5/7)
Şüphelinin belirtilen suçlarda gözaltına alınmasının mümkün olup olmadığı hususu tartışma konusu yapılabilir. Zorla getirme veya yakalama emri verilemeyen bir suçta gözaltı uygulamasına gidilmesi ölçülülük ilkesi açısından sorunlara neden olabilir. Ancak seri muhakeme usulü kapsamında yer alan suçlar genelde gözaltı uygulamasına müsait olmayan suçlardır.
Buna karşın gözaltı kurumunun uygulanma koşullarının varlığı halinde gözaltı işlemi yapılabilmesi mümkündür. Bunu engelleyen herhangi bir hüküm bulunmamaktadır.
Şüphelinin Seri Muhakeme Usulünü Kabul Ettiğine İlişkin Beyanları İle Bu Usulün Uygulanmasına Dair Diğer Belgelerin Delil Olarak Kullanılamayacağı Haller
Seri muhakeme usulünün herhangi bir sebeple tamamlanamaması veya mahkemece soruşturmanın genel hükümlere göre sonuçlandırılması amacıyla dosyanın Cumhuriyet başsavcılığına gönderilmesi hâllerinde, şüphelinin seri muhakeme usulünü kabul ettiğine ilişkin beyanları ile bu usulün uygulanmasına dair diğer belgeler, takip eden soruşturma ve kovuşturma işlemlerinde delil olarak kullanılamayacaktır. (CMK m. 250/10; CMSMY md. 5/8)
Bu yasal düzenlemenin, şüphelinin hiçbir kaygı taşımadan kendisine yapılacak teklifi değerlendirmesi için getirildiğini söyleyebiliriz.
Hâkimin, şartları oluşmadığı düşüncesiyle usulün uygulanmasına ilişkin talebi reddetmesi veya usulün failden kaynaklanan nedenlerle uygulanamaması durumunda, failin bu usulün uygulanması amacıyla yaptığı açıklamaların, daha sonra yürütülecek soruşturma ve kovuşturmalarda delil olarak kullanılamayacağı esası yasa koyucu tarafından benimsenmiştir.
Bu düzenleme ile yasa koyucu, adli sistemden ılımlı bir karşılık beklentisiyle usulün uygulanmasını kabul edecek failin teşvikini amaçlamıştır.
Güvenlik tedbirlerine ilişkin hükümlerin uygulanmasının mümkün olması
Seri muhakeme usulü sonucunda yaptırım uygulanması, ayrıca güvenlik tedbirlerine ilişkin hükümlerin uygulanmasına engel teşkil etmeyecektir. (CMSMY md. 5/9) Örneğin, suç eşyasının müsaderesine karar verilebilecektir.
Başka bir söylemle, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 250. Maddesi kapsamında yaptırım uygulanması halinde, şartların varlığı halinde güvenlik tedbirlerine ilişkin hükümlerin uygulanması da mümkündür. (CMK m. 250/7)
Seri muhakeme usulünde, öngörülen yaptırımın kanuni sonucu olarak güvenlik tedbirlerine ilişkin hükümlerin uygulanması doğal bir sonuçtur.
Örneğin, seri muhakeme usulünün uygulandığı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine tahsis edilen veya suçtan meydana gelen eşyanın Türk Ceza Kanununun 54 üncü veya 55 inci maddesi gereğince müsadere edilmesi imkân dâhilindedir.
Örneğin, seri yargılama usulünün uygulandığı yargılama süreci sonucunda hapis cezasına mahkûm edilen fail hakkında Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde yer alan belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin güvenlik tedbirlerinin uygulanması gerekecektir.
İddianamenin iadesi koşulu
Seri muhakeme usulüne tâbi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan suçlarda bu usul uygulanmaksızın iddianame düzenlenmiş ise, bu durumda mahkeme iddianameyi Cumhuriyet başsavcılığına iade edebilecektir. (CMSMY md. 5/10) Seri muhakeme usulü kapsamında olan suçlarda, bu usulün uygulanması zorunlu tutulmuştur. Bu nedenle bu zorunluluğa uyulmadan kamu davası açılması halinde, iddianamenin iadesine karar verilecektir.
İddianamenin düzenlenmesinden önceki her aşamada şüphelinin bu usulün uygulanmasından yararlanabilmesi imkanı
Şüpheli, iddianamenin düzenlenmesine kadar olan bölümde, Cumhuriyet savcısına başvurarak hakkında seri muhakeme usulünün uygulanmasını talep edebilme hakkına sahiptir. Bu durumda Cumhuriyet savcısı tarafından seri muhakeme usulünun uygulanması gerekecektir. (CMSMY md. 5/11)
Örneğin, önceki aşamalarda bu usulü kabul etmemiş veya kendisine ulaşılamamış olan şüpheli, şayet hakkında iddianame düzenlenmemiş ise, cumhuriyet savcısına başvurarak seri muhakeme usulünün uygulanmasını talep etmesi mümkündür.
SERİ MUHAKEME USULÜNÜN UYGULANABİLECEĞİ SUÇLAR
Seri muhakeme usulünün uygulanabileceği suçlar, 5271 sayılı Ceza muhakemesi Kanunu’nun 250. Maddesi ile Ceza Muhakemesinde Seri Muhakeme Yönetmeliği’nin 6. Maddesinde[7] açık bir şekilde belirtilmiştir.
5271 sayılı Ceza muhakemesi Kanunu’nun 7188 sayılı kanun ile yeniden düzenlenen 250. maddesi ile Ceza Muhakemesinde Seri Muhakeme Yönetmeliği’nin 6. maddesinde ifade edilen ve KDAE kararı verilmeye müsait veya erteleme kararı verilmediği takdirde seri yargılama usulünün uygulanabileceği suçlar şunlardır:
Türk Ceza Kanununda yer alan suçlar:
1) Hakkı olmayan yere tecavüz (madde 154, ikinci ve üçüncü fıkra),[8]
2) Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması (madde 170),[9]
3) Trafik güvenliğini tehlikeye sokma (madde 179, ikinci ve üçüncü fıkra),[10]
4) Gürültüye neden olma (madde 183),[11]
5) Parada sahtecilik (madde 197, ikinci[12] ve üçüncü fıkra),[13]
6) Mühür bozma (madde 203),[14]
7) Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan (madde 206),[15]
8) Kumar oynanması için yer ve imkan sağlama (madde 228, birinci fıkra),[16]
9) Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması. (madde 268),[17]
Özel Ceza Yasalarında yer alan suçlar:
1) 10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunun[18] 13 üncü maddesinin birinci,[19] üçüncü[20] ve beşinci[21] fıkraları ile 15 inci maddesinin birinci,[22] ikinci[23] ve üçüncü[24] fıkralarında belirtilen suçlar.
2) 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun[25] 93 üncü maddesinin birinci fıkrasında[26] belirtilen suç.
3) 13/12/1968 tarihli ve 1072 sayılı Rulet, Tilt, Langırt ve Benzeri Oyun Alet ve Makinaları Hakkında Kanunun[27] 2 nci maddesinde[28] belirtilen suç.[29]
4) 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun[30] ek 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde[31] belirtilen suç.
Yukarıda belirtilen suçlarla ilgili olarak Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilmediği takdirde, uyuşmazlık konusu suç seri yargılama usulüne tabi olarak yürütülecektir.
5271 sayılı Ceza muhakemesi Kanunu’nun 7188 sayılı kanun ile yeniden düzenlenen 250. Maddesinde seri yargılama usulü belli aşamalara tabi tutulmuştur.
SERİ MUHAKEME USULÜNÜN UYGULANMAYACAĞI HÂLLER
Yaş küçüklüğü ve akıl hastalığı ile sağır ve dilsizlik halleri
Seri muhakeme usulü, yaş küçüklüğü ve akıl hastalığı ile sağır ve dilsizlik hallerinde uygulanamayacaktır. (CMK m. 250/12)[32]
Nitekim Ceza Muhakemesinde Seri Muhakeme Yönetmeliği’nin yedinci maddesinin birinci fıkrasında; suçun seri muhakeme usulü kapsamında bulunması halinde dahi Türk Ceza Kanununda yer alan; yaş küçüklüğü (TCK md. 31), akıl hastalığı (TCK md. 32) veya sağır ve dilsizlik (TCK md. madde 33) hâllerinde bu usul uygulanmayacağı hüküm altına alınmıştır.
Bu yasal düzenlemede belirtilen haller, şüphelinin özel durumları nedeniyle zorunlu müdafi tayini gerektiren hallerdir. Kanun koyucu, bu gibi hallerde seri yargılama yönteminin uygulanamayacağını açık bir şekilde belirtmiştir.
Suçun iştirak hâlinde işlenmesi
Ceza Muhakemesinde Seri Muhakeme Yönetmeliği’nin yedinci maddesinin ikinci fıkrasına göre; seri muhakeme usulü kapsamındaki suçun, iştirak hâlinde işlenmesi durumunda şüphelilerden birinin bu usulün uygulanmasını kabul etmemesi veya birinci fıkra kapsamında değerlendirilmesi gereken yaş küçüklüğü ve akıl hastalığı ile sağır ve dilsizlik halleri olan kişilerle birlikte işlenmesi hâlinde seri muhakeme usulü uygulanmayacaktır.
İştirak Halinde İşlenen Suçlarda Sirayet
Suçun iştirak halinde işlenmesi durumunda şüphelilerden birinin bu usulün uygulanmasını kabul etmemesi halinde bu husus diğer şüphelilere de sirayet edecek ve sonuçta tüm şüpheliler hakkında seri muhakeme usulü uygulanmayacaktır. (CMK m. 250/11)[33]
Yasa koyucunun bu hükmü, suçu birlikte işleyen faillerin aynı eylemle ilgili olarak farklı farklı cezalara uğratılmasının yaratacağı sorunları gidermek amacıyla getirmiş olabileceğini söyleyebiliriz.
Örneğin; seri yargılama yöntemini kabul eden faillerden biri cezalandırılırken, kabul etmeyen failin normal yargılama ile beraat etmesi hali söz konusu olabilir.
SERİ MUHAKEME USULÜNÜN UYGULANMASI
Delillerin toplanması aşaması
Cumhuriyet savcısı seri muhakeme usulüne tâbi bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya, yani soruşturma işlemlerine başlaması gerekmektedir. (CMSMY md. 8/1)
Öncelikle burada isnat edilen suçla ilgili tüm delillerin toplanması gerekmektedir. Tüm deliller toplandıktan sonra şüpheli hakkında kamu davası açılması gerekip gerekmediği hususu tartışmaya açılmalı ve bu durum cumhuriyet savcısı tarafından değerlendirilmelidir. Şüphelinin atılı suçu işlediği yönünde bir kanaat oluşması ve yeterli delil elde edilmesi durumunda suçun seri muhakeme usulüne tabi olup olmadığı belirlenmelidir.
Soruşturma konusu suçun, seri muhakeme usulüne tâbi olması Cumhuriyet savcısının maddi gerçeği araştırma yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacaktır. (CMSMY md. 8/1)
Şayet atılı suçun şüpheli tarafından işlenmediği veya kamu davası açmaya yeterli delil bulunmadığı hallerde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi mümkündür.
Bilgilendirme Aşaması
Cumhuriyet savcısı veya kolluk görevlileri, şüpheliyi seri muhakeme usulü hakkında bilgilendirmek zorundadırlar. (CMK m. 250/2, CMSMY md. 8/2)[34]
Bu bilgilendirmenin tutanağa bağlanması ispat açısından faydalı olacaktır.
Seri yargılama usulünde, öncelikle, Cumhuriyet savcısı veya Cumhuriyet savcısının talimatı üzerine kolluk görevlileri tarafından şüpheliye seri muhakeme usulü hakkında bilgi verilmeli ve bu şekilde şüphelinin uygulanacak yöntem hakkında aydınlatılması sağlanmalıdır.
Bu aşamadan sonra Cumhuriyet savcısı tarafından müdafii huzurunda şüpheliye usulün uygulanması teklif edilmeli ve şüpheli bu usulün uygulanmasını kabul ederse seri yargılama usulü uygulanmalıdır.
Teklif sırasında müdafiinin hazır bulunması, bu usulün uygulanabilmesi için olması gereken zorunlu koşullardan biri olarak öngörülmüştür.
Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi gereken haller
Yapılan soruşturma sonucunda kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma yapılmasının mümkün olmadığı durumlarda, Cumhuriyet savcısının kovuşturmaya yer olmadığına dair bir karar vermesi gerekecektir. (CMSMY md. 8/3)
Uygulamada takipsizlik kararı olarak bilinen bu karara karşı genel hükümler çerçevesinde yasa yollarına başvurma hakkı olanlarca itiraz edilebilmesi mümkündür. Karar kesinleştikten sonra soruşturma takipsizlik kararı ile kapanmış olacaktır.
Kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilmediği haller
Kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilmesi üzerine kamu davasının açılmasının ertelenmesine Cumhuriyet Savcısı tarafından karar verilmemesi halinde, seri muhakeme usulünün uygulanması (diğer şartlarında uygun olması koşuluyla) mümkün olacaktır. (CMSMY md. 8/4)
SERİ MUHAKEME USULÜNE DAVET
Şüphelinin seri muhakeme usulü kapsamında olan bir suçu işlemesi halinde, öncelikli olarak soruşturma işlemlerini yapan kolluk birimi tarafından seri muhakeme usulü ile ilgili olarak bilgilendirmesi gerekmektedir.
Soruşturma evrakı kolluk birimi tarafında fezlekeye bağlanarak Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesi ve soruşturma defterine kaydedilmesi halinde, seri muhakeme usulünün uygulanabilmesi ve buna ilişkin işlemlerin yerine getirilmesi amacıyla çağrılması gerekecektir.
Bu yüzden Cumhuriyet savcısının şüpheliyi seri muhakeme usulünün uygulanmasını teklif etmek amacıyla en kısa sürede davet etmesi zorunlu bir işlemdir. Bu davet; telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi iletişim araçlarından yararlanmak suretiyle de yapılabilecektir. (CMSMY md. 9/1)
Burada şüpheliye yapılan tebligatlar büyük önem arz etmektedir. Şüpheliye diğer çağrı yöntemleri ile ulaşılamaması halinde, tebligat mevzuatına uygun tebligat çıkarılması gerekmektedir. Bu tebligat işlemlerinden sonuç alınamaması halinde şüpheliye ulaşılamadığı hususu kabul edilmelidir.
Örneğin, telefon veya benzeri araçlar kullanılarak şüphelinin davet edilmesi ve bu davete şüphelinin icabet etmemesi durumunda hemen şüpheliye ulaşılamadığı hususu kabul edilmemelidir. Bu durumda şüpheliye tebligat mevzuatına uygun şekilde tebligat çıkarılmalıdır. Bu tebligat işlemlerinden de sonuç alınamaması halinde, şüpheliye ulaşılamadığı sonucuna varılmalıdır.
Şüphelinin davete icabet etmemesi, şüpheliye ulaşılamaması ve şüphelinin yurt dışında bulunması halleri
Resmi mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma veya başka bir nedenle şüpheliye ulaşılamaması halinde, seri muhakeme usulü uygulanmayacaktır. (CMK m. 250/13)
Şüphelinin mazeretsiz olarak davete icabet etmemesi, resmî makamlara beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmaması veya yurt dışında olması veya başka bir nedenle şüpheliye ulaşılamaması hâlinde Cumhuriyet savcısı tarafından bu durum tutanağa bağlanmalıdır.
Yasa koyucu bu hallerde seri muhakeme usulü işlemlerinin yürütülmesinin mümkün olmadığını düşünerek bu kuralı getirmiştir.
Şüphelinin davete icabet etmemesi, şüpheliye ulaşılamaması ve şüphelinin yurt dışında bulunması hallerinde, Cumhuriyet Savcısının genel hükümler çerçevesinde soruşturmaya devam etmesi gerekecektir. (CMSMY md. 9/2)
Burada yine tebligat ile ilgili hukuka aykırı durumların kurumun uygulanması açısından bazı sorunlara neden olabileceği olasılığı bulunmaktadır. Hukuka aykırı tebligatların ilgili öznelerin hak kaybına neden olması hali söz konusu olabilir.
SERİ MUHAKEME USULÜNÜN TEKLİFİ
Teklif öncesi bilgilendirme
Cumhuriyet savcısı seri muhakeme usulünün uygulanmasını teklif etmeden önce ?