Giriş
Bu çalışmada aynı davada görülen bir kişi tarafından işlenen zarar suçu ile tehlike suçundan sanığın nasıl yargılanıp cezalandırılacağı örnek güncel bir Yargıtay kararı ile işlenecektir.
Suçun oluşması için suçun konusunun üzerinde bir zararın meydana gelmesinin arandığı suçlara zarar suçları denilmektedir. Buna göre yapılan tipe uygun hareket ile suçun konusu üzerinde bir zarar meydana gelmektedir. Mala zarar verme (TCK md.151), hırsızlık (TCK md.141), kasten öldürme (TCK md.81) suçlarını zarar suçları olarak örnek vermek mümkündür. Söz konusu olan zarardan kastedilen sadece ekonomik zarar değildir. Suçun konusu üzerindeki bu zarar, mala zarar verme ya da hırsızlık suçunda mağdurun mal varlığında azalma yaratan ekonomik zarar şeklinde olabileceği gibi; kasten öldürme ya da yaralama suçları gibi suçlarda ise, yaşamın kaybedilmesi ya da vücut bütünlüğünün zarar görmesi şeklinde ortaya çıkabilmektedir.
Tehlike suçu ise suçun oluşumu bakımından bir zararın meydana gelmesinin aranmadığı, sadece zarar tehlikesinin oluşmasıyla yetinilen suçlara ise, tehlike suçları denilmektedir. Tehlike suçlarının ne olduğunun anlaşılması için öncelikle tehlike kavramının anlamının ortaya konulması gerekmektedir. En sade anlatımla tehlikeyi, bir zararın meydana gelme ihtimali olarak ifade edebiliriz. Tehlike suçları başlığı altında bunlar yaptırıma bağlamıştır.(1)
Bilindiği üzere TCK Madde 44 gereği ‘’İşlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır.’’ Böylelikle aynı fiille birden fazla suç işleyen faile, en ağır olan suçtan cezalandırılması yoluna gidilir. Fiilin sonucunda işlenen diğer suçlardan fail cezalandırılmayacaktır ancak cezada artırım yoluna gidilecektir. Fikri İçtima kurumu sayesinde fail üst üste verilebilecek ve toplamında ağır olabilecek cezalardan kurtulmuş olmaktadır. Önemle belirtmek gerekir ki, fikri içtima katalog suçlarda ve özellikle neticesinde cismani zarar meydana gelen suçlarda, nitelikli kasten yaralama suçunda (yaralama suçunun basit hali istisna olmak üzere) uygulama alanı bulamayacaktır. Kanun koyucu böyle bir düzenleme koyarken suçların ağırlığını göz önünde bulundurmuştur. Bir diğer istisna ise zarar suçu ve tehlike suçu bakımındandır. Tehlike suçunda neticesinde zarar doğmuş fiil yoktur ancak zarar suçunda dış dünyada etki bıraktığı için cezalandırmada öncelikli ele alınır.
Yargıtay Kararı üzerinden sanığın işlemiş olduğu zarar suçu ve tehlike suçundan cezalandırılma yöntemini ele alacağız.
12. Ceza Dairesi 2019/11888 E. , 2021/5464 K. nolu kararında:
‘’Sanık ... hakkında trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma ve taksirle yaralama suçlarından açılan kamu davasında yapılan yargılama sonunda her iki suçtan sanığın mahkumiyetine karar verilmiş ise de, TCK'nın "Trafik güvenliğini tehlikeye sokma" başlıklı 179/3. maddesinde alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek olan kişinin araç kullanma hâlinin suç olarak düzenlendiği, maddede belirtilen suçun tehlike suçu olduğu, somut olayda ise bir kişinin yaralanmış olması sebebiyle zarar suçunun oluştuğu, Dairemizin yerleşik uygulamasına göre; tehlikeli eylemin zarara yol açması ve her iki suçun birlikte işlenmesi halinde sanığın hangi suç nedeniyle cezalandırılacağı belirlenirken, suçlar için Kanunda öngörülen cezaların ağırlığının değil, zarar suçu-tehlike suçu ölçütünün esas alınması suretiyle, sanığın taksirle yaralama suçundan cezalandırılmasının mümkün olduğu ahvalde sadece taksirle yaralama suçundan cezalandırılması, ancak kovuşturma şartı olan şikayetin gerçekleşmemesi, şikayetten vazgeçilmesi veya uzlaşma nedeni ile taksirle yaralama suçundan cezalandırmanın mümkün olmadığı ahvalde ise, sanığın TCK'nın 179. maddesinde düzenlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan cezalandırılması gerektiği, somut olayda sanığın taksirle yaralama suçundan cezalandırıldığı gözetildiğinde, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan ''hüküm kurulmasına yer olmadığına'' kararı verilmesi yerine bu suçtan mahkumiyetine karar verilmesi;
Kanuna aykırı olup, sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi ve halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA;’’ (2)
şeklinde hüküm kurmuştur.
Zarar ve tehlike suçlarında fikri içtima söz konusu olamayacaktır çünkü Yargıtay özel dairesinin de yerleşik içtihadına göre sanığın zarar suçundan cezalandırılmasını gerektiğini söyleyebiliriz. Yargıtay kararına göre öncelikle zarar suçu olan taksirle yaralama suçundan sanığın cezalandırılması gerekmektedir. Sanık, zarar suçundan cezalandırılmadığı takdirde ikinci aşama olarak tehlike suçundan cezalandırılmasına geçilmektedir. Yani nihayetinde sanık, fikri içtima kurumunun gereği olduğu gibi tek suçtan cezalandırılmaktadır. Burada ceza hukukunun fiileri cezalandırma konusunda öncelik sıralaması farklıdır. Örneğin, dava konusu taksirle yaralama suçunun şikâyete tabi olması hasebiyle şikâyet olmadığı ihtimalini göz önünde bulundurursak, kovuşturma şartı olan şikâyet olmadığı gerekçesiyle zarar suçunu atlayıp, sanık tehlike suçundan cezalandırılırdı.
Sanık, alkol kullanarak trafiğe çıktığı için tehlike suçunu işlemiştir. Aracıyla trafiğe çıkması ile suç tamamlanmıştır. Akabinde zarar suçu için ise mağdurun vücuduna acı vermesiyle suç tamamlanmıştır. Görüldüğü üzere, aynı zaman dilimi içerisinde iki farklı fiil söz konusudur. Aynı zamanda zarar suçunun nedeni, tehlike suçuna konu olan sanığın alkollü olmasıdır. Ancak, sanık alkol kullanmasaydı zarar suçu işlenmeyecekti şeklinde bir kesinlik söz konusu değildir. Salt sebep olarak kabul edemeyiz. Taksirle yaralama suçunda sanık cezalandırılırken kusur oranı hesabında tehlike suçu etkili olacaktır ve bu kusuru artıracaktır. Çünkü sanık, özen ve dikkat gösterme yükümlülüğünü ihlal etmiştir.
Yerel mahkeme hatalı hüküm kurma yoluna giderek her iki suçtan da sanığın cezalandırılmasına karar vermiştir. Bu sebeple tehlike suçu olan ‘’alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek olan kişinin araç kullanma’’ suçunda ‘hüküm verilmesine yer olmadığı kararı’ verilmesi gerekmektedir. Aynı zamanda non bis in idem ilkesi ihlal edilmiştir. Çünkü non bis in idem kuralı gereğince fail, fiilinden dolayı ancak bir defa cezalandırılabilir.
Hiç kimse, hak ettiğinden fazla cezaya mahkûm edilemez. Aksi takdirde, adil yargılanma hakkı ve ölçülülük ilkesi ihlal edilmiş olacaktır.
Sonuç olarak bu noktada karıştırılmaması gereken nokta, zarar suçu olduğu için öncelikle taksirle yaralama suçundan sanığın cezalandırılması yoluna gidildi. Fikri içtima gereğince en ağır olan suçtan cezalandırma yapılır kuralından dolayı değil. Tehlikeli eylemin zarara yol açması ve her iki suçun birlikte işlenmesi halinde sanığın hangi suç nedeniyle cezalandırılacağı belirlenirken, suçlar için Kanunda öngörülen cezaların ağırlığı değil, zarar suçu-tehlike suçu ölçütünün esas alınır.
(Bu makale, www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanmak üzere kaleme alınmış olup, ancak hukuka ve etik ilkelere uygun atıf yapılması suretiyle kullanılabilir. Çalışmanın telif hakkı saklıdır.)
KAYNAKÇA
1. https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Bahar/ceza_hukuku_genel_hukumler
2. https://karararama.yargitay.gov.tr/YargitayBilgiBankasiIstemciWeb