Ceza kanunlarında ceza yaptırımına bağlanmış sonuca/sonuçlara neden olan hareket, doğal insan hareketidir. Hukuk normunda ceza yaptırımına bağlanmış sonuç, dış dünyada meydana getirilmiş değişikliktir. Doğal insan hareketinin hukuken hareket olarak kabulü için hem özgür iradi insan hareketi olması hem de ceza normunda ceza yaptırımıyla karşılanan sonucu doğurması gerekir. Diğer deyişle cezalandırılan sonuca neden olan cezalandırılan hareket, özgür iradeyle yapılmış insan hareketidir. İnsanın ceza yaptırımına bağlanmış hareketi ise doğal harekettir. Doğal insan hareketi ise eşyanın doğası gereği ya icrai harekettir ya da ihmali harekettir.
İnsanın doğal hareketi, ilgili hareketin doğası gereği bünyesinde doğal çokluk içeren bir tek hareket olabilir. Bu tür hareket, eşyanın doğası gereği bünyesinde çoklu hareket özelliği sergileyen doğal harekettir ve salt bu nedenle hukuken birden fazla hareket olarak kabul edilemez. Fakat bazen, aslında doğal olarak farklı hareketlerin de doğal olarak bir tek hareket özelliği sergileyen başka harekete normatif olarak dâhil edilmesi de mümkündür.
Örneğin, telif suçlarında 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na göre ‘’Bir eseri, icrayı, fonogramı veya yapımı hak sahibi kişilerin yazılı izni olmaksızın işleyen, temsil eden, çoğaltan, değiştiren, DAĞITAN, her türlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma ileten, yayımlayan ya da hukuka aykırı olarak işlenen veya çoğaltılan eserleri satışa arz eden, satan, kiralamak veya ödünç vermek suretiyle ya da sair şekilde yayan, ticari amaçla satın alan, ithal veya ihraç eden, kişisel kullanım amacı dışında elinde bulunduran ya da depolayan kişi hakkında bir yıldan beş yıla kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur(FSEK md.71/I,1).
Bu örnekte; ceza yaptırımına bağlanan ‘’dağıtmak’’ seçimlik hareketi 5846 sayılı FSEK’nun 23.maddesi kapsamında yayma hakkının kullanım biçimlerinden biridir ve mali haktır. Buna göre bir eserin aslı veya çoğaltılmış nüshalarını kiralamak, ödünç vermek, satışa çıkarmak ve diğer yollarla dağıtmak, yayma hakkının kullanılmasıdır.
Bu bakımdan fail, bir eserin çoğaltılmış nüshalarından bir kısmını, sözgelimi on kişiye kiralasa, başka on kişiye ödünç verse ve kendisi de satışa çıkarsa, tek bir dağıtma hareketinin faili olur. Aslında bu örnekte kiralamak, ödünç vermek, satışa çıkarmak hareketleri doğal olarak birbirlerinden ayrı hareketlerdir; ancak yasa koyucu tüm bu hareketleri normatif olarak tek bir dağıtma hareketi olarak kabul etmiştir. Bu örnekteki kiralamak vd. gibi örnek hareketler, doğası gereği tek değil, normatif olarak tek dağıtma hareketidir.
Buna karşın bir başka örnek olarak bozulmuş gıda maddelerinin ‘’dağıtımı’’ hareketini verebiliriz. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 185. maddesine göre gıda maddelerini zehirlemek veya bozmak sonucu doğuran hareketler cezalandırılmaktadır (Bkz.Keskin Kiziroğlu, Serap, Zehirli Madde Katma Suçu, Özel Ceza Hukuku, Cilt V, Genel Tehlike Yaratan, Çevreye Karşı ve Kamunun Sağlığına Karşı Suçlar, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul 2019). TCK’nın 185. maddesine göre ‘’(1) İçilecek sulara veya yenilecek veya içilecek veya kullanılacak veya tüketilecek her çeşit besin veya şeylere zehir katarak veya başka suretlerle bunları bozarak kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye düşüren kimseye iki yıldan on beş yıla kadar hapis cezası verilir. (2) Yukarıdaki fıkrada belirtilen fiillerin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak işlenmesi halinde, üç aydan bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.’’
Görüldüğü üzere bu suçun taksirli hareketle işlenmesi de ceza yaptırımına bağlanmıştır. Buradan yola çıkarak, örneğin bir yemek şirketinin bilinçli ya da bilinçsizce özen yükümlülüğüne aykırı olarak bozuk yemek üretmesi TCK’nın 185/2. maddesindeki suçu bir defa oluşturduktan başka; ilgili yemek şirketi faillerinin bozuk bu yemeği aynı gün bir veya birden fazla kuruma öğlen yemeği olarak, yine aynı gün başka bir veya birden fazla kuruma akşam yemeği olarak dağıtmasıyla ve insanların bu yemeği yemeleri sonucu oluşan ölüm sonuçlarında TCK’nın 85/2. maddesinin kaç kere uygulanacağı sorusu akla gelmektedir.
Yemek dağıtılan kurumlardan öğlen yemeğinde A kurumunda 2 kişi, B kurumunda 3 kişi; akşam yemeği dağıtılan kurumlardan ise C kurumunda 4 kişi, D kurumunda 3 kişinin bozuk yemekten ölümü sonucu doğduğunda, dağıtım icra hareketini başlatan fail ya da failler A kurumundaki 2 kişinin ölüm sonucu için TCK 85/2; B kurumundaki 3 kişinin ölüm sonucu için TCK 85/2; C kurumundaki 4 kişinin ölüm sonucu için TCK 85/2 ve D kurumundaki 3 kişinin ölüm sonucu için TCK 85/2 olmak üzere, bu maddeden dört kez ayrı ayrı cezalandırılabilecek midir, yoksa farklı kurumlardaki bu ölüm sonuçlarının sebebini oluşturan zehirlenmenin sebebi, aynı bozuk yemeğin aynı doğal tek ‘’dağıtımı’ hareketi olduğundan, dağıtım hareketinin doğal tekliği, dolayısıyla aynılığı nedeniyle fail/failler sadece tek suçtan TCK’nın 85/2. maddesinden bir kez mi cezalandırılacaktır?
Öldürme fiilleri ceza kanunlarında serbest icrai hareketli suçlardandır; diğer deyişle ölüm sonucunu doğuran icrai hareket her türlü hareket olabilir.
Bu son örnekte birbirinden bağımsız iki hareket ‘’bozuk yemeği üretme’’’ hareketi ile bozuk yemek olmasına rağmen, bozuk yemeği ‘’dağıtma’’ hareketidir. TCK’da ceza yaptırımına bağlanmış ölüm sonuçlarının nedeni olan doğal insan hareketi bu örnekte, iradi olarak yapılmış ‘’dağıtım’’ icrai hareketidir. Zehirlenmenin kendisi bizatihi hareket değildir, dağıtım hareketinin ilk sonucudur ve sonraki ölüm sonuçlarının da sebebidir; ölümlerin sebebi olan zehirlenmenin sebebi, ‘’dağıtım’’ icrai hareketidir. Dağıtımın birden fazla yere yapılmış olması, ‘dağıtma’’ hareketini yer sayısınca çoğaltmaz. Çünkü bizatihi ‘’dağıtma’’ hareketi eşyanın doğası gereği bünyesinde doğal çokluğu içeren bir harekettir. Örnekte ‘’bozuk yemeği dağıtmak’’ hareketindeki ‘’dağıtmak’’ davranışının anlamı Türk Dili Sözlüğüne göre ‘’herhangi bir şeyi ayrı ayrı kimselere vermek’’ ya da diğer deyişle bir şeyi bir merkezden çeşitli yerlere göndermek işidir. Bu bağlamda hareketin tekliğinin tespitinde ‘’dağıtma’’ hareketine ne zaman başlanmış olup, devamında kesiklik olmadan ne zaman sona erdirilmiş olduğunun tespiti önemlidir. Bu bakımdan aynı günde başlanmış olup da o gün boyunca yapılan dağıtım, başlanmış olan aynı dağıtım icra hareketinin devamıdır ve en son dağıtılan yerde o günkü dağıtım hareketi tamamlanmış olur. Ertesi gün yeniden dağıtıma geçilmesi bir önceki günün hareketinin devamı niteliğinde değildir. Çünkü başlanmış dağıtım hareketi o gün sonlandırılmış olmakla tamamlanmıştır. Önceki günün dağıtım hareketi tamamlanmış ve bitmiştir. Ertesi günün dağıtım hareketi yeni bir dağıtım hareketidir. Bu nedenle farklı işyerlerine/kurumlara da olsa aynı dağıtım hareketinin sonucunda, dağıtılmış bozuk yemek nedeniyle birden fazla ölüm sonucunun farklı işyerlerindeki/kurumlardaki zehirlenmelerle gerçekleşmiş olması, salt dağıtımın yönelik olduğu işyerinin/kurumun farklılığı/fazlalığı nedeniyle, başlanmış ve devam etmekte olan dağıtım hareketini de farklılaştırmaz, çoğaltmaz. Dağıtım hareketinin icrasına aynı gün başlanmış ve aynı gün devam etmiştir. Aynı dağıtım hareketinin sürdürülüp, devam ettirilmesiyle aynı dağıtım hareketinin sebebi olduğu birden fazla zehirlenmeyle birden fazla ölüm sonucunda taksirli hareket, bozuk yemek olduğu bilindiği halde bu nitelikteki yemeği ‘’dağıtma’’ hareketidir. Zehirlenmeleri doğuran dağıtma hareketi; icrasına aynı gün başlanmış ve devam ettirilerek aynı günde tamamlanmış olan –bir- ‘’dağıtma’’ hareketi olduğundan; ‘’dağıtma’’ hareketi de karşısında dağıtım yapılan birden fazla kişiyi/yeri doğal olarak gerektiren bir hareket olduğundan, normda tek ceza ile cezalandırılan birden fazla ölüm sonucu (TCK 85/2) aynı bir ‘’dağıtma’’ hareketinin sonucu olmakla tek bir TCK md. 85/2 kapsamında kalır. Esasen TCK’nun 85/2. maddesinde söz edilen ‘’fiil’’ teriminden anlaşılması gereken de ‘’hareket’tir. Çünkü fiil, hareket-nedensellik bağı ve sonuç üçlüsünden meydana gelen bir bütündür ve ölüm sonucu, fiilden değil hareketten doğar.