Ceza yargılamasında tanık ve bilirkişi önemli bir delil grubunu oluşturmaktadır. Özellikle yargılama konusu olayı gören tanıkların duruşmada dinlenilmesi, gerçeğin ortaya çıkması açısından özellikle yerine getirilmesi gereken bir konudur.
Bu konudaki sanığın veya katılanın talebinin reddi halinde, yine tanık veya uzman kişinin dinlenilmesini istiyorsanız, bu kişileri mahkemeye getirmeniz gerekecektir.
Çağrılması reddedilen tanığın veya uzman kişinin doğrudan mahkemeye getirilmesi ile ilgili kural, 5271 sayılı CMK’nin 178. Maddesinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı CMK’nin 178. Maddesine göre; Mahkeme başkanı veya hâkim, sanığın veya katılanın gösterdiği tanık veya uzman kişinin çağrılması hakkındaki dilekçeyi reddettiğinde, sanık veya katılan o kişileri mahkemeye getirebilecektir.
Bu halde bu kişilerin duruşmada dinlenilmesi gerekmektedir.
Ancak Mahkeme başkanı veya hâkim, bu taleplerin davayı uzatmak amacıyla yapılması halinde bu taleplerin reddine karar verebilecektir.[1]
5271 sayılı CMK’nin “Delillerin ortaya konulması ve reddi” başlıklı 206/2-c maddesine göre, İstem, sadece davayı uzatmak maksadıyla yapılmışsa mahkeme başkanı veya hâkim, bu talebin reddine karar verebilecektir.
5271 sayılı CMK’nin 178. Maddesi ret hâlinde sanığa iki seçenek sunmaktadır:
Birinci seçenek: Sanık veya katılan, o kimseyi doğrudan doğruya davet ettirebilir.[2]
İkinci seçenek: sanığın veya katılanın, davet edilmesini istediği kimseyi kendisinin getirmesidir.[3]
Davayı uzatmak amacıyla yapılan talepler
Yasal düzenlemeye göre; sanığın veya katılanın göstermiş olduğu tanığın veya uzman kişinin çağrılmasına ilişkin dilekçenin veya sözlü talebin mahkeme tarafından reddedilmesi durumunda, sanık veya katılan tarafından davayı uzatmak amacıyla bu kişilerin mahkemeye getirilmek istenmesi yönündeki taleplerin, mahkeme başkanı veya hâkim tarafından reddine karar verilmesi mümkündür.
Burada asıl sorun bu konudaki taleplerin, davayı uzatmak amacıyla yapılıp yapılmadığının tespitinde ortaya çıkmaktadır.
UYGULAMA
Öncelikle uygulamada sanığın ve katılanın gösterdiği tanık veya uzman kişinin çağrılması hakkındaki dilekçenin reddedilmesi üzerine, sanık veya katılanın o kişileri mahkemeye getirmesi halinde, bu kişiler duruşmada dinlenilmesi zorunlu bir işlemdir. Bu konuda mahkemenin takdir hakkı yoktur.[4]
Belirtmek gerekir ki, bu halde de mahkeme, sırf yargılamanın uzatılması amacına yönelik olduğunun sabit olması halinde ilgililerin bu yöndeki taleplerine reddedebilecektir.[5]
Örneğin; Sanık vekilinin duruşmada hazır etmiş olduğunu beyan ettiği iki tanığının dinlenmesini talep ettiği olayda; sanık vekilinin talebinin içeriği ve yargılama safahati dikkate alındığında, bu talebin yargılamayı uzatmaya yönelik olduğu yolunda herhangi bir delil ve emare bulunmadığı halde tanıkların dinlenmemesi halinde, sanığın savunma hakkının hüküm için önemli olan hususlarda mahkeme kararı ile sınırlandırılmış olacaktır.[6]
Davayı uzatmak amacıyla yapılan talep kavramı
Mahkeme duruşmada hazır edilen tanık veya uzman kişinin dinlenilmesi taleplerini reddederken somut, belirlenebilir bir gerekçe sunmak zorundadır. Soyut olarak davayı uzatmak amacıyla yapılan talep değerlendirilmesi ile bu konudaki taleplerin reddi hukuka aykırı olacaktır.
Örneğin; "tanıklık yapacakları konu gözönüne alınarak dinlenmeleri davaya bir katkı sağlamayacağından" gerekçesi ile bu yöndeki talebin reddedilmesi doğru olmayacaktır.[7]
“Davayı uzatmak amacıyla yapılan talep” kavramının kapsamı
“Davayı uzatmak amacıyla yapılan talep” kavramının kapsamının daraltılarak uygulama yapılmasının daha doğru olacağını düşünmekteyiz. Çünkü zaten duruşmada hazır edilmiş olan tanığın veya uzman kişinin dinlenilmesi bir davayı ne kadar uzatabilir?
Mümkün olduğunca duruşmada hazır edilen delil niteliğindeki öznelerin dinlenilmesi gerekir. Bu yöndeki bir tavrın yargılama kalitesini artıracağını düşünmekteyiz.
Bu nedenle, mahkemelerin mümkün mertebe duruşmaya getirilen tanıkların dinlenmesi yönünde karar vermelerinin, adli hatanın önlenmesi ve gerçeğin ortaya çıkarılması anlamında daha isabetli olacağını ifade edebiliriz.
Örneğin; Sanık müdafi tarafından dilekçe ile dinlenmesini talep ettiği ve mahkemece duruşmada dinlenmesi yönündeki talebin reddine karar verilen tanığın duruşmada hazır edildiği halde, CMK'nin 178 maddesi gereğince dinlenmesi zorunlu olmasına rağmen, dinlenmemesi savunma hakkının kısıtlandığı anlamına gelecektir.[8]
Bundan başka sanık tarafından bildirilen tanığın usulü yanlışlıklar gerekçe gösterilerek dinlenilmemesi, yine savunma hakkını kısıtlayacaktır.[9]
Yargıtay, dinlenilmesi talep edilen ve duruşmada hazır edilen tanıkların, 5271 sayılı CMK'nin 178. maddesi gereğince dinlenilmesi gerektiğini, bu hükme aykırı uygulamanın sanığın savunma hakkının kısıtlanması anlamına geleceğini ifade etmektedir.[10]
Tanık Dinletme Hakkı ve Anayasa Mahkemesi Kararları
AİHM ve Anayasa Mahkemesi, iddia ve savunmaya ilişkin hususların doğrulanması için hükmün esasına etkisi olabilecek tanık beyanlarının alınmamasının, sanığa tanıkların sorgulanması olanağının sağlanmamasının adil yargılanma hakkının ihlali olarak kabul etmektedir.[11]
Olayın aydınlatılmasına katkısı tartışılmaksızın, tanık dinletme istemlerinin gerekçesiz olarak reddedilmesi halinde, adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık dinletme hakkının ihlal edildiği anlamına gelecektir.[12]
Tanıkların dinlenmek üzere çağırılmasının uygun olup olmadığının değerlendirilmesi yetkisi, kural olarak mahkemelere aittir.[13]
Bu yüzden, bir sanığın bazı tanıkları dinletemediğini dile getirmesi yeterli olmayıp, ayrıca bu tanıkların dinlenmesinin niçin önemli olduğunu ve gerçeğin ortaya çıkması için neden zorunlu olduğunu açıklamak suretiyle tanık dinletme talebini desteklemelidir.[14]
Anayasa mahkemesine göre; mahkemeler, somut davadaki maddi gerçeğin ortaya çıkmasına yardımcı olmayacağını değerlendirdiği hallerde savunma tanıklarının dinlenmesi yönündeki taleplerin reddine karar verebilirler. Bu durum herhangi bir hak ihlali oluşturmaz.[15]
Anayasa mahkemesi, sanığın dilekçesinde belirttiği tanıkların dinlenme talepleri konusunda mahkemenin bir karar vermeksizin, mevcut delillere göre karar vermesi halini, mahkemenin bu talebi örtülü olarak reddettiği şeklinde yorumlamaktadır.[16]
Kanaatimizce bu yorum hatalıdır. Bu durum şayet karar gerekçesinde bu hususa ilişkin bir açıklama yok ise, mahkemenin dilekçede sanık tarafından belirtilen tanıkları ve talebi hiç görmediği veya bu dilekçenin bir şekilde unutulduğu şeklinde yorumlanmalıdır. Bu yoruma göre değerlendirme yapılmalıdır.
Anayasa mahkemesi, mevcut delil durumuna göre değerlendirme yapılması ve bu örtülü ret kararına rağmen sanık tarafından gösterilen tanıkların mahkemede de hazır edilmemesi halinde hak ihlali oluşmayacağını kararlarında ifade etmektedir.[17]
(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.
-----------------------------------
[1] Eklenmiş Cümle RG: T.29.10.2016, S. 29872; KHK NO: 676/4; Eklenmiş Cümle RG: T. 08.03.2018, S. 30354; Mükerrer Kanun No: 7070/4.
[2] Bu hâlde sanık bir dilekçe ile başvurur ve o kimsenin yol giderleri ile tarifesine göre ödenmesi gerekli-'tazminat bedelini mahkeme kalemine yatırır. Bunun üzerine kişi mahkemece çağırılır ve davetiye ile birlikte yatırılan para kendisine verilir. Adı geçen artık davete uymakla yükümlüdür. Sözü geçen para tebligat sırasında verilmemekle beraber mahkeme kalemine yatırıldığı tebligatta kaydedilmiş olursa yine hazır bulunmakla yükümlü olur.
[3] Bu kişinin açıklamaları olayın aydınlatılmasına yarayacak olursa, mahkeme, gider ve tazminatın Devlet Hazinesinden ödenmesine karar verebilecektir.
[4] Antalya BAM, 7.CD, E: 2016/64, K: 2016/76, KT: 25.11.2016
[5] Antalya BAM, 7.CD, E: 2016/64, K: 2016/76, KT: 25.11.2016: “…5271 sayılı CMK'nın 178. Maddesinde "mahkeme başkanı veya hakim sanığın ve katılanın gösterdiği tanık veya uzman kişinin çağrılması hakkındaki dilekçeyi reddettiğinde sanık veya katılan o kişileri mahkemeye getirebilir bu kişiler duruşmada dinlenir" hükmü uyarınca sanık veya katılan tarafından duruşmada hazır edildiği bildirilen tanıkların dinlenmesi yasanın amir hükmü olup, tanık bildirilmesinin sırf yargılamanın uzatılması amacına yönelik olduğunun sabit olması hali dışında mahkemenin bu hususta takdir hakkı bulunmamaktadır.”
[6] Antalya BAM, 7.CD, E: 2016/64, K: 2016/76, KT: 25.11.2016.
[7] İstanbul BAM, 20.CD, E: 2017/894, K: 2017/790, KT: 10.04.2017: “…Yine sanığın müdafisinin 09.02.2017 tarihli celsede hazır ederek dinlenmesini istediği iki tanığın C.M.K'nun 178.maddesi gereğince sadece "davayı uzatmak amacıyla yapılan talep" olması halinde dinlenmesinin red edilebileceği amir hükmüne rağmen "tanıklık yapacakları konu gözönüne alınarak dinlenmeleri davaya bir katkı sağlamayacağından" gerekçesi ile red edilmesi, Dosya kapsamına göre olayın görgü tanığı olmadığına göre; Mağdurların duruşmada usulü dairesinde dinlenmesi, dinlenmeyecek iseler sebebinin gösterilerek önceki beyanlarının okunarak tartışılması gerekir iken bunun yapılmaması, Sanığın 07.09.2016 tarihli duruşmada verdiği savunmasında: "ben cezaevine girdikten sonra mahallede bulunan bazı kişilerin kendisine tayini çıksın diye gözdağı verdik şeklinde sözler söylediklerini duydum" şeklinde beyanı ve C.M.K'nun 155 ve 262 maddeleri gözönüne alındığında sanığın eşi olan H. D.'ın dosyaya sunmuş olduğu 14.11.2016 tarihli dilekçede geçen "biz bu işin buraya karar varacağını tahmin edememiştik, amacımız Y. hocanın sadece gözünü korkutup bu camiden kaçırmaktı diye etrafta söylenirken duyulmuştur. Bu mevzu yakındaki Sokullu cami hocalarından İ. T. beye sorulabilir, şahitlik edeceğini umarım" şeklindeki beyan birlikte değerlendirildiğinde, ismi geçen tanığın duruşmaya celbi ile bu hususta dinlenmesi ve sonucuna göre değerlendirme yapılması gerekirken bunun yapılmamış olması, Dolayısı ile bu durumların sanığın savunma haklarının kısıtlanması kabul edilerek, Hukuka aykırı ve istinaf başvurusunda bulunan sanık müdafisinin ileri sürdüğü nedenler bu sebeplerle yerinde görülmüş olmakla, C.M.K'nın 289/1-h 280/1-b maddeleri uyarınca başkaca yönleri incelenmeksizin HÜKMÜN BOZULMASINA,…”
[8] Antalya BAM, 1.CD, E: 2017/236, K: 2017/216, KT: 13.02.2017: “…Sanık Ü. S. müdafi tarafından 08/08/2016 tarihli dilekçe ile dinlenmesini talep ettiği ve mahkemece 03/11/2016 tarihli celsede dinlenmesi yönündeki talebin reddine karar verilen tanıklardan H. A.'nın 01/12/2016 tarihli celsede hazır edildiği halde, CMK'nun 178 maddesi gereğince dinlenmesi zorunlu olmasına rağmen, dinlenmeyerek savunma hakkının kısıtlandığı, ayrıca olayla bağlantısı olduğu bildirilen ve tahrik hükümlerinin uygulanmasına gerekçe olarak gösterilen Manavgat 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/675 esas sayılı dosyasının tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı, uygulanacaksa tahrikin derecesi açısından bu dosya ile birlikte görülmesinde zorunluluk bulunmasına rağmen bu dosyayla birleştirilmeden yada Manavgat 3. Asliye Ceza Mahkemesi dosyasının sonucu beklenmeden hükme gidilmesinin savunma hakkını kısıtlar mahiyette olduğu anlaşılmakla; yukarıda açıklanan gerekçelerle Hüküm için önemli olan hususlarda mahkeme kararı ile savunma hakkının sınırlandırılmış olması, Hukuka aykırı ve istinaf başvurusunda bulunan Cumhuriyet savcısının, katılanlar vekilinin ve sanık müdafilerinin istinaf nedenleri bu sebeplerden yerinde görüldüğünden CMK'nın 289/1-h, 280/1-b maddeleri uyarınca başkaca yönleri incelenmeksizin HÜKMÜN BOZULMASINA, dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere hükmü bozulan ilk derece ( Manavgat 2. Ağır Ceza) mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,…Kesin olmak üzere 13/02/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…”
[9] İzmir BAM, 4.CD, E: 2017/429, K: 2017/476, KT: 06.03.2017: “…3-20.10.2016 tarihli celsede, sanık müdafi tarafından dinletilmek istenen tanık İ. D.'ın CMK. 52. maddesi gerekçe gösterilerek dinlenmemesine karar verilmiş ise de, CMK.178. maddeye aykırı olarak, tanığın ifadesinin Mahkemece daha sonra değerlendirilmek ve takdir edilmek üzere, sırf usuli yanlışlık gerekçe gösterilerek dinlenmeyerek savunma hakkının kısıtlandığı,…”
[10] Y.3.CD, E: 2017/11193, K: 2018/1501, KT: 07.02.2018; Y.14.CD, E: 2017/1941, K: 2017/3719, KT: 06.07.2017: “…Sanık müdafiin 02.05.2016 tarihli celsede hazır ettiğini bildirdiği tanıklarının dinlenilmemesi suretiyle 5271 sayılı CMK'nın 178. maddesine aykırı davranılması,…” Y.3.CD, E: 2016/1870, K: 2016/15418, KT: 05.09.2016: “…Karar: 1) Sanığın savunma tanığı olarak bildirdiği ... ile ...'ın tanık olarak beyanları alınmaması suretiyle 5271 sayılı CMK'nin 178. maddesine muhalefet edilerek savunma hakkının kısıtlanması,…” Y.15.CD, E: 2012/ 20157, K: 2014/12633, KT: 24.06.2014: “…Sanığın, bulduğu boş bonoyu katılanın ticari ilişkisi olmadığı Y. H. adına düzenleyip Y. H. adına ciro edip kendi adına icra takibi yapıp tahsil etmeye çalıştığı iddia edilen olayda sanık müdafii 13/04/2010 tarihli karar celsesinde daha önce mahkemeye dilekçe ile bildirilen tanıkları hazır ettiğini belirtmesine ve tanıkların duruşma salonu dışında hazır olmasına rağmen, mahkemenin bu tanıkları dinlemeyerek, CMK'nın 178. maddesine aykırı uygulama yaparak savunma hakkını kısıtlaması,…” Y.1.CD, E: 2007/8816, K: 2008/3763, KT: 07.05.2008: “…Dava: HS.'i kasten öldürmekten ve izinsiz silah taşımaktan sanık MB'ın yapılan yargılanması sonunda, hükümlülüğüne ilişkin K… İkinci Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 19.01.2007 gün ve 258/11 sayılı hükmün duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi sanık müdafii tarafından istenilmiş ve hüküm kısmen resen de temyize tabi bulunmuş olduğundan dava dosyası C. Başsavcılığından tebliğname ile Dairemize gönderilmekle: duruşmalı olarak incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi. Karar: Sanık müdafiinin 12.01.2007 havale tarihli dilekçesiyle dinletmek istediği tanıkların isimlerini bildirdiği 19.01.2007 tarihli oturumda da tanıkları hazır ettiği halde CMK. nun 177 ve 178. maddesi uyarınca hazır tanıkların dinlenilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,…BOZULMASINA, 07.05.2008 gününde oybirliği ile karar verildi….”
[11] ANAYASA 2.Bölüm, E: 2015/1668, KT: 22.02.2018 (Bireysel Başvuru)
[12] ANAYASA 2.Bölüm, E: 2015/1668, KT: 22.02.2018 (Bireysel Başvuru): “….Tanık Dinletme Hakkı Yönünden:19. Başvuru formunda, savunma tanıklarının dinlenmediği öne sürülmüş ve biri kız olmak üzere dört tanığın adı bildirilmiştir. Mahkemece bu tanıkların dinlenmesi taleplerinin gerekçesiz olarak reddedildiği iddia edilmiş olmakla, bireysel başvurunun tanık dinletme hakkı yönünden de incelenmesi gerekir…21. Başvuru konusu yargılamada başvurucu, mağdurun kendisini teşhis etmesinin nedeninin, kız arkadaşlarına laf atma yüzünden çıkan bir kavga olayı olduğu, yağma yapmadığı gibi mağduru yaralamasının yağma amacıyla olmadığını ısrarlı ve istikrarlı biçimde savunmuş ve muhtemelen olayın bu yönünün aydınlatılması amacıyla tanık göstermiştir. Bu tanıkların dinlenmesi ve başvurucu sanığın ifadelerini teyit etmesi, başvurucu sanığın ifadelerinin, yani mağdurun yanma yağma amacıyla gitmediğinin kanıtını oluşturabilecektir. Ancak mahkemece, başvurucu sanığın rastgele gözlerine kestirdikleri mağduru yağmalamak amacıyla hareket ettiklerini kabul etmiş görünmektedir. Bu konuda gerekçeli kararda yeterli açıklama bulunmamakla beraber, verilen cezada “suç kastının yoğunluğu ” ve “suçun işleniş şekli ” gibi nedenlerle temel cezadan uzaklaşılmış olmasından, mahkemece, başvurucunun olayın bir kavga sırasında meydana geldiği, mağdurun kendisini oradan hatırladığı ve teşhis ettiği, yağma eylemi bulunmadığı şeklindeki, olayın aydınlatılması bakımından önem taşıyabilecek ve savunmalarına haklılık kazandırabilecek, dolayısıyla netice cezayı etkileyebilecek tanık anlatımlarına gerekçesiz olarak fırsat verilmediği anlaşılmaktadır….Bu nedenle olayın aydınlatılmasına katkısı tartışılmaksızın, tanık dinletme istemlerinin gerekçesiz olarak reddedilmesi sonucunda başvurucunun adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık dinletme hakkının da İHLAL EDİLDİĞİNE karar verilmesi gerekir….”
[13] ANAYASA 2.Bölüm, E: 2013/8397, KT: 16.10.2014.
[14] Anayasa Mahkemesi İkinci Bölüm, Atila Oğuz Boyalı Başvurusu, (Başvuru Numarası: 2013/99), KT: 20.3.2014.
[15] Huseyn ve diğerleri/Azerbaycan, B. No: 35485/05, 45553/05, 35680/05 ve 36085/05, 26/7/2011, prg:196.
[16] ANAYASA 2.Bölüm, E: 2013/8397, KT: 16.10.2014.
[17] ANAYASA 2.Bölüm, E: 2013/8397, KT: 16.10.2014: “….3. Tanık Dinletme Hakkının İhlali İddiası… 33. Başvurucu, ilk derece mahkemesi tarafından, özel yetkili mahkeme uygulamaları ile ilgili olarak anlatımda bulunmak üzere, o dönemde görevli teknik personel ile yetkili Cumhuriyet Başsavcısı ve Vekillerinin tanıklıklarına ilişkin talebinin değerlendirilmemesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür….45. Derece Mahkemesi sıfatıyla davaya bakan Yargıtay 5. Ceza Dairesi, mahkûmiyet kararı verirken olayla ilgili doğrudan bilgi sahibi olan tanıkların beyanlarına ve yukarıda bahsi geçen delillere dayanmıştır (gerekçeli karar, s. 26-29). Başvurucu, savunmasına itibar edilmemesi halinde dilekçesinde belirttiği tanıkların dinlenmelerini talep etmiştir. Söz konusu yargılamada mahkeme, davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirerek, gösterilen tanıkların davayla ilgisini takdir etmiş, taleple ilgili olarak açık bir karar vermemiş, bu tanıkları dinlemeyerek talebi örtülü olarak reddetmiştir. Bu örtülü ret kararına rağmen başvurucu gösterdiği tanıkları mahkemede de hazır etmemiştir. 46. Başvuru formu ve ekleri incelendiğinde, başvurucunun ayrıca tanıkların dinlenmesinin niçin önemli olduğunu ve gerçeğin ortaya çıkması için niçin gerekli olduğunu açıklamak suretiyle tanık dinletme talebinde bulunmadığı anlaşılmaktadır. Başvurucu hakkında verilen mahkûmiyet kararının, sanık savunmalarına, diğer tanık beyanlarına ve maddi delillere dayanılarak verildiği de gözetildiğinde, yargılamanın bir bütün olarak adil olmadığına ilişkin bir bulguya da rastlanmamıştır. 47. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun yargılandığı davada tanık dinletme talebinin kabul edilmediği yönündeki iddialarının "açıkça dayanaktan yoksun" olduğuna karar verilmesi gerekir…”