Kefalet Sözleşmesi: Kefil ile borcun alacaklısı arasında yapılan; asıl borçlunun borcunu ödeyemediği durumlarda alacaklıya borcu ödeyecek ikinci kişi güvencesi sağlayan, asıl sözleşmeden bağımsız bir sözleşmedir.
Kefilin Sorumluluğu:
Kefilin Sorumluluğu TBK madde 589/1’de düzenlenmiştir. İlgili düzenlemeye göre; ‘’Kefil, her durumda kefalet sözleşmesinde belirtilen azami miktar kadar sorumludur.’’
Kefilin sorumluluğundan anlaşılan her zaman için sadece borçlunun ödemediği borç olarak anlaşılsa da kefilin, imzalanan kefalet sözleşmesinden ve kanundan kaynaklanan başkaca sorumlulukları da vardır. Kefil, kefil olunan borcun aslı ile sorumludur. Asıl borç miktarını aşan bir sorumluluktan bahsedilemez. Asıl borçta meydana gelen azalma ve artma kefilin sorumluluğunu da etkiler.Kefil, borçlunun borcunu ödememesinden kaynaklanan müspet zarardan sorumludur fakat eğer asıl borçlunun kusuru ile borcu gereği gibi ifa etmemesi sonucunda cezai şart ortaya çıkarsa kefil bundan sorumlu olmaz.Kefil, alacaklının borçlu aleyhine açtığı davanın giderlerini ve takip masraflarını ödemekle sorumludur.
TBK madde 589/3’e göre kefil; ‘’İşlenmiş bir yıllık ve işlemekte olan yıla ait akdi faizler ile gerektiğinde tahvil karşılığında ödünç verilen anaparanın işlemiş bir yıllık ve işlemekte olan yıla ait faizlerinden sorumludur.’’
Kefilin asıl borçtan sorumluluğu borcun vadesinin gelmesiyle başlar.
Borcun muaccel hale gelmesi için ihbar çekilmesi gerekli olan hallerde kefile de ihbar çekilmesi gerekir. Kefil için de borcun muaccel hale gelmesi yapılacak ihbarla gerçekleşir. Bu ihtar ile borçlu dururken kefile haciz yapılabilir.
TBK madde 155’e göre ‘’Zamanaşımı asıl borçluya karşı kesilince kefile karşı da kesilmiş olur. Zamanaşımı kefile karşı kesilince asıl borçluya karşı kesilmiş olmaz.’’
Kefilin takibi üst başlığı altında düzenlenmiş olan Türk Borçlar Kanunu’nun 590.maddesinde : “ Borçlunun iflası sebebiyle asıl borç daha önce muaccel olsa bile, belirlenen vadeden önce kefile karşı takibat yapılamaz.
Bütün kefalet türlerinde kefil, ayni güvence karşılığında hakimden, mevcut rehinler paraya çevrilinceye ve borçlu aleyhine yapılan takip sonucunda kesin aciz belgesi alınıncaya veya konkordato kararına kadar kendisine karşı yöneltilen takibin durdurulmasına karar verilmesini isteyebilir.
Asıl borcun muaccel olması, alacaklı veya borçlunun önceden süre içeren bildirimde bulunmasına bağlıysa kefalet borcu için bu süre, bildirimin kefile yapıldığı tarihte işlemeye başlar.
Kefil olmak, Borçlar Kanunu ‘nda asıl borçlu ile aynı vasıfta yer almaktadır. Bu kapsamda ödenmeyen bir borçtan dolayı icra takibi başlatıldığında alacaklı belli kurallar içerisinde alacağı tahsile yönelik her türlü işlem yapma hakkına sahiptir. Yalnızca alışveriş veya kredi kefilliği değil çek ve senetten dolayı da aynı sıfat kazanılabilir. Ödenmeyen borca karşı, borçlu dururken kefile haciz yapılabilir.
Kefaletin Sona Ermesi
Kefalet sözleşmesi asıl borca bağlı bir borç olduğundan, asıl borcun herhangi bir sebeple sona ermesi (borcun ödenmesi, borcun üstlenilmesi, ibra vb) halinde kefalet sözleşmesi de sona erer. Gerçek kişilerin yaptığı kefalet sözleşmesi kural olarak 10 yıl geçerli olduğundan, 10 yıllık sürenin dolmasıyla veya kefalet sözleşmesi süreli yapılmışsa bu sürenin dolmasıyla da sona erer. Bunlar dışında kefaletten dönülmesi (TBK m.599), süresiz kefaletin belirli şartlarla sona ermesi (TBK m.601-602), alacaklının ödemeyi kabulden kaçınması (TBK m.593), kefilin alacaklıyı ibra etmesi gibi sebeplerle de kefalet sözleşmesi sona erer.
Kefilin İcra Takibinin Durdurabilmesi İçin Uygulanması Gereken Koşullar
Takibin durdurulmasını isteyen kefil, itirazını icra dairesine değil mahkemeye yapmalıdır. Kefile karşı icra takibi başlatıldıktan sonra ve ( iflasın açılışına ya da haciz yapılmışsa elde edilen tutarın bölüştürülmesine kadar) bunun her safhasında itiraz yapılabilir. Kefilin kendisine yöneltilmiş bir icra takibi bulunmuyorsa, borçlu adına takibin durdurulmasını isteme hakkı bulunmamaktadır.
Türk Borçlar Kanunu ile kefalet sözleşmelerinin geçerliliği bazı şartlara bağlanmıştır. Buna göre kefil, sorumlu olduğu azami borç miktarını, kefalet tarihini ve eğer müteselsil kefil oluyorsa bu anlama gelen ifadeyi kendi el yazısı ile sözleşmeye yazmalıdır. Bu koşulları taşımayan kefalet sözleşmeleri geçersiz olup kefil yönünden hüküm ifade etmemektedir. Bu durumlarda, kefilin geçersizliği ileri sürmesi gerekmektedir.
Kefile karşı başlatılmış olan icra takibin durdurulabilmesi için kefilin ayni güvencede bulunması da gerekmektedir. Ayni güvence; taşınmaz rehinleri, teslimi gerekli menkul rehni, kıymetli evrakın güvence olarak gösterilmesi olabilir. Ne tür bir ayni güvencenin takibin durdurulması için gösterileceğini kefil kendisi belirleyecektir. Hakim ancak ileri sürülen ayni teminatın ya da teminat miktarının yeterli olup olmadığına karar verecektir. Ancak gösterilen ayni teminatın kefilin azami sorumluluğu ile sınırlı olmak üzere ana para, takip boyunca işlemiş olan faiz miktarı ve masrafları da kapsaması gerekmektedir. Aksi takdirde alacaklının bu husustan doğan bir zararı söz konusu olacaktır. Yasanın açık hükmü gereği kişisel teminatlar, kefaletler, banka teminat mektupları kefil tarafından icra takibinin durdurulması için gösterilemeyecektir.
Ayni teminatın değeri, muhtemel faizlerle giderler dikkate alınmak suretiyle icra takibine konulan sorumluluk tutarı dikkate alınarak belirlenecektir. Buna göre adi kefil, yalnızca kendi payına düşen borç miktarı için ayni güvence gösterecekken müteselsil kefil de de eğer bölme def’isi var ise durum bu şekilde olacaktır. Aksi takdirde asıl borcun tamamını kapsayacak şekilde teminat gösterilmelidir.
Bazı durumlarda da kefiller için olumlu sonuçlar da çıkmaktadır. Öyle ki çeşitli yargıtay kararlarıyla borcun kefilden tahsil edilemeyeceği yönünde olan kararların yanı sıra, alacağa dair sözleşmelerde kefilin sorumluluklarını engelleyen detaylar da olaya göre olabilmektedir. Bu minvalde, sözleşmenin bir avukat aracılığı ile düzenlenmesi elzemdir. Zira, alacaklı alacağından ötürü dilerse direkt olarak borçluya haciz yapabileceği gibi, borçlu dururken kefile haciz de yapabilir. Bu tür bir durumla karşılaşmamak adına, kefalet sözleşmesi imzalanırken kefaletin süresi, miktarı ve kefaletin türü sözleşmede detaylı olarak belirtilmelidir.