TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

HÜSEYİN KOÇ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/52333)

 

Karar Tarihi: 21/5/2024

R.G. Tarih ve Sayı: 9/8/2024-32627

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Ekin ÇANKAL

Başvurucu

:

Hüseyin KOÇ

Vekili

:

Av. Umut ATEŞOĞLU

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, bir siyasetçi hakkında kullanılan ifadelerden dolayı aleyhe manevi tazminata hükmedilmesi nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, gazeteci olup 7-24 Esenler Haber Noktası adlı internet gazetesinin de sahibidir. Başvurucu 8/7/2018 tarihinde www.7-24esenlerhaber.com isimli internet sitesinde "Küfürbaz ilçe başkanı" başlıklı yazısında Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Esenler ilçe başkanı olan B.Ü. hakkında şu ifadeleri kullanmıştır:

"CHP Esenler ilçe başkanı [Ü.], partiden ayrılanlara veya partisine oy vermeyenlere sosyal medya hesabından çok ağır küfürler etti. [Ü.ye] cevap eski ilçe başkanı ve kongre delegesi [C.T.den] geldi.

Yıllarca CHP'nin politikalarını savunanlara, [B.E.nin] şiirinden alıntı yaparak kaçan köstebekler, fareler, telaşlı karıncalar benzetmesiyle hakaret yapan ilçe başkanına CHP'lilerden büyük tepki geldi. Sosyal medya hesabından yaptığı çağrışımla genel başkan değişikliğine taraf olan [Ü.], bazı nedenlerden dolayı partiden ya kendi isteği ile ya da partinin organlarınca gönderilenlere hakaret içeren sözler sarf etti.

 [Ü. ye] eski ilçe başkanı, kongre delegesi [C.T.] 'Bu partiden ne kaçan köstebek (fareler) ne de telaşlı karıncalar. İnsanları tercihlerinden dolayı köstebek ne de karınca gibi tanımlayamazsınız. Partinin genel başkanı var siz de ilçe başkanısınız. Bu paylaşımlarla bulunduğunuz yer uyuşmuyor.' diye uyarıda bulundu.

Esenler CHP ilçesinin şımarık ilçe başkanı kıvırarak eveleyerek geveleyerek bir kelam etti ve eski ilçe başkanı [C.T.ye] 'burası yeri değil gel kapalı kapılar arkasından konuşalım' dedi.

 [B.Ü.] 'Yakışmayan ne sayın [C.T.] eski genel başkanımız [B.E.nin] şiiri ile cumhurbaşkanı adayımızın fotoğrafı... Hoşunuza gitmeyen bir şey varsa arayın konuşalım buradan tartışma açmak sizin gibi deneyimli bir siyasetçiye yakışmıyor' şeklinde cevap verdi.

7-24 esenlerhaber imtiyaz sahibi olarak cevap hakkımı kullanıyorum...

Bay [Ü.], 'Eski ilçe başkan yardımcın olarak ve birçok bedel ödeyen birisi olarak, yaptığın bu hakaretleri sana ve sana hesap sormayan yönetimine misliyle iade ediyorum... Bay [Ü.] ve yönetiminize ben köstebek, fare, telaşlı karıncalar dersem bu güzel ve zararsız hayvanlara hakaret yapmış olurum, size ben ve benim gibi düşünen arkadaşlarım beyin hücreleri gelişmemiş yaratık bile demeyeceğiz. Partili yoldaşlarımıza, gençlerimize yaptığınız veya yaptırdığınız küfürlerin hesabını vereceksiniz. Sizler küfür yapmayı ve en aşağılık işlere bulaşmayı gelenekselleştirdiniz. Siz ihale kovalayanlar (Bakırköy Belediyesinden, çöp döküm) ihalesi alanlar, seçimlerde hezimet alanlar, siz başka başka işlere bulaşanlar, neden koltuklarda oturduğunuzu en alasından ortaya koymak bizim gazetecilik görevimizdir. Sizin azıcık yüzünüz varsa, onurluysanız bu yaşattığınız rezilliklerin karşısında bir saniye durmadan istifa edin... Bekleyin hakaret yapmadan her şey nasıl yazılır göreceksiniz..."

3. Mezkûr ifadelerin hedefinde olan CHP Esenler İlçe Başkanı B.Ü. (davacı) kendisine hakaret edildiğini, söz konusu iddiaların iftira niteliğinde olduğunu iddia ederekBakırköy 10. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) başvurucu aleyhine 10.000 TL tutarında manevi tazminat davası açmıştır.

4. Davacı aynı zamanda başvurucunun kullandığı ifadelerle basın yoluyla kişilik haklarına saldırdığı iddiasıyla Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına şikâyette bulunmuştur. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş; şikâyete konu sözlerin sert eleştiri niteliğinde olduğu, atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığı, söz konusu haberin basın ve ifade özgürlükleri kapsamında kaldığı değerlendirilmiştir. Davacının bu karara itirazı 11/12/2018 tarihinde Bakırköy Sulh Ceza Hâkimliği tarafından reddedilmiştir.

5. Mahkeme ise 30/5/2019 tarihli kararı ile manevi tazminat davasını reddetmiştir. Mahkeme; gerekçesinde ihtilaflı haberin sert eleştiri niteliğinde olduğunun, davacının siyasetçi kimliği sebebiyle sert eleştirilere tahammül etmesi ve başvurucunun haberde kullandığı ifadelerin basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizmiştir.

6. Karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi (Bölge Adliye Mahkemesi) ilk derece mahkemesinin kararını kaldırarak davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, 6.000 TL manevi tazminatın başvurucudan tahsil edilmesine kesin olarak karar vermiştir.

7. Bölge Adliye Mahkemesi gerekçesinde özetle ifade özgürlüğünün sınırının kişilerin şeref ve itibarının korunması hakkı olduğunu, çatışan bu iki hak arasında dengeleme yapılırken öncelikle dava konusu yayının davacıya ilişkin kısmının kamuyu ilgilendiren ve kamunun yararına ilişkin bir tartışmaya katkı sağlayıp sağlamadığına bakılması gerektiğini belirtmiştir. Mahkeme, başvurucunun kaleme aldığı düşüncelerin hakaret etme amacı taşıdığını değerlendirerek başvurucunun davacının kişilik haklarına saldırdığını kabul etmiştir. Kararın ilgili kısmı şu şekildedir:

"Somut olaya gelince; dava konusu yayında, 'küfürbaz başkan, size ben köstebek fare dersem bu güzel hayvanlara hakaret etmiş olurum, beyin hücreleri gelişmemiş yaratık bile demeyeceğiz, sizler küfür yapmayı ve en aşağılık işlere bulaşmayı gelenekselleştirdiniz' şeklindeki ifadelere yer verildiği görülmüştür.

Davaya konu yazının eleştirme, olaya katkı sunma, olaylara başka bir bakış açısıyla bakma ve değerlendirme amacıyla yazılmadığı, yazı bütünlüğü içerisinde hakaret etme amacı taşıdığı anlaşılmaktadır. Bu durumda düşünceyi açıklama değil kişilik haklarına saldırı amaçlandığından davalının eylemi manevi tazminatı gerektirir."

8. Başvurucu 12/11/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

9. Başvurucu; hem gazeteci hem de Esenler ilçesinde tanınan bir siyasetçi olduğunu, geçmiş yıllarda CHP Esenler ilçe teşkilatında yöneticilik yaptığını, davacı ile aralarında teşkilat içinde yaşananlar dolayısıyla husumet olduğunu, paylaştığı yazının davacının kendisine söylediklerine cevaben kaleme alındığını ifade etmiştir. Başvurucuya göre davacı, bir siyasetçi olarak kendisine yöneltilen eleştirilere sıradan bir insana kıyasla daha fazla tahammül göstermelidir. Başvurucu; gazeteci sıfatıyla yaptığı haber sebebiyle aleyhine manevi tazminata hükmedilmesinin ifade özgürlüğü üzerinde caydırıcı etkisi olduğunu, bu şekilde ifade ve basın özgürlüklerinin, eşitlik ilkesinin, kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

10. Adalet Bakanlığı görüşünde, ifade özgürlüğü ile şeref ve itibar hakkı arasında adil bir denge kurulup kurulmadığının değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir.

11. Başvuru, ifade özgürlüğü kapsamında incelenmiştir. Anayasa Mahkemesi Anayasa'nın 26. maddesinde düzenlenen ifade özgürlüğü ile onun özel güvencelere bağlanmış şekli olan ve Anayasa'nın 28. maddesinde düzenlenen basın özgürlüğünün demokratik bir toplumun zorunlu temellerinden olduğunu, toplumun ilerlemesi ve her bireyin gelişmesi için gerekli temel şartlardan birini oluşturduğunu daha önce pek çok kez ifade etmiştir. Bu bağlamda inceleme yapılırken ifade özgürlüğü ile basın özgürlüğünün herkes için geçerli ve demokrasinin işleyişi için yaşamsal önemde olduğu dikkate alınacaktır (Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, § 69; Bekir Coşkun [GK], B. No:2014/12151, 4/6/2015, §§ 34-36). Zira basın özgürlüğünün kamuya çeşitli fikir ve tutumların iletilmesi ile bunlara ilişkin bir kanaat oluşturması için en iyi araçlardan birini sağladığı açıktır (İlhan Cihaner (2), B. No: 2013/5574, 30/6/2014, § 63).

12. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmiştir.

13. İfade özgürlüğüne gerçekleştirilen müdahalenin dayanağı olan 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 58. maddesinin kanunilik ölçütünü karşıladığı değerlendirilmiştir. Müdahalenin başkalarının şöhret veya haklarının korunmasına yönelik önlemlerin bir parçası olduğu ve meşru bir amaç taşıdığı sonucuna varılmıştır. Bu noktada müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk ölçütü yönünden incelenmesi gereklidir.

14. Temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı bir müdahale olması gerekir (Bekir Coşkun, §§ 53-55; Mehmet Ali Aydın, §§ 70-72; AYM, E.2017/130, K.2017/165, 29/11/2017, § 18; AYM, E.2018/69, K.2018/47, 31/5/2018, § 15). Buna göre ifade özgürlüğüne yapılan bir müdahale, zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamıyorsa ya da zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamakla birlikte orantılı değilse demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir müdahale olarak değerlendirilemez.

15. Bu bağlamda somut olayda gazeteci başvurucunun ifade özgürlüğü ile siyasetçi olan davacının şeref ve itibarının korunması hakkı arasında adil bir denge kurulmalıdır (bu konuda genel ilkeler için bkz. İlhan Cihaner (2), §§ 65-73). Çatışan bu iki hak arasında dengeleme yapılırken kullanılması gereken ölçütler genel olarak ise şunlardır:

i. İfadelerin kim tarafından dile getirildiği (Kemal Kılıçdaroğlu, B. No: 2014/1577, 25/10/2017, § 59; Nihat Zeybekci, B. No: 2015/5633, 8/5/2019, § 29),

ii. Hedef alınan kişinin kim olduğu, ünlülük düzeyi ve önceki davranışları yanında katlanması gereken eleştirinin sınırlarının sade bir vatandaşa göre daha geniş olup olmadığı (hedef alınan kişinin kamusal yetki kullanan bir görevli olması nedeniyle yapılan değerlendirmelerin bulunduğu kararlar için bkz. İlhan Cihaner (2), § 82; Nilgün Halloran, B. No: 2012/1184, 16/7/2014, § 45; Kadir Sağdıç [GK], B. No: 2013/6617, 8/4/2015, §§ 60-66; Ali Suat Ertosun (7), B. No: 2014/1416, 15/10/2015, § 36; Zübeyde Füsun Üstel ve diğerleri [GK], B. No: 2018/17635, 26/7/2019, §§ 128, 129; hedef alınan kişinin siyasetçi olması nedeniyle yapılan değerlendirmelerin bulunduğu kararlar için bkz. Bekir Coşkun, §§ 66, 67; Ergün Poyraz (2) [GK], B. No: 2013/8503, 27/10/2015, § 56; Kemal Kılıçdaroğlu, §§ 59-61),

iii. İfadelerin genel yarara ilişkin bir tartışmaya katkı sağlayıp sağlamadığı, kamuyu ile diğer kişilerin düşünce açıklamaları karşısında sahip oldukları hakların ağırlığı (İlhan Cihaner (2), §§ 66-73; Bekir Coşkun, § 69; Çetin Doğan (2) [GK], B. No: 2014/3494, 27/2/2019, § 62; Nihat Zeybekci, § 32)

iv. Kamuyu bilgilendirme değeri, toplumsal ilginin varlığı ve konunun güncel olup olmadığı (İbrahim Okur (2), B. No: 2018/12363, 26/5/2021, § 28; Seray Şahiner Özkan, B. No: 2016/6439, 9/6/2021, § 44)

v. Katılanın kendisine yöneltilen ifadelere cevap verme olanağı olup olmadığı (Nihat Zeybekci, § 39; Temel Coşkun, B. No: 2017/1632, 29/1/2020, § 33; Şaban Sevinç (2), B. No: 2016/36777, 26/5/2021, § 42)

vi. İfadelerin hedef alınan kişinin hayatı üzerindeki etkisi (Ali Suat Ertosun (2), B. No: 2013/1592, 20/5/2015, § 33; Hüseyin Kocabıyık, B. No: 2020/15593, 22/11/2022, § 24)

vii. Cezalandırmaya konu edilen ifadelerin kullanıldığı bağlamından koparılıp koparılmadığı (Nilgün Halloran, § 52; Bekir Coşkun, §§ 62, 63; Önder Balıkçı, B. No: 2014/6009, 15/2/2017, § 45, Nihat Zeybekci, § 36)

viii. Başvurucunun yaptırıma maruz kalma endişesinin başvurucu üzerinde caydırıcı etki yaratıp yaratmayacağı (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Kemal Kılıçdaroğlu ve Cumhuriyet Halk Partisi, B. No: 2014/12482, 8/5/2019, § 46)

ix. Dava konusu söylemlerin maddi vakıaların açıklanması veya değer yargısı olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği (Deniz Karadeniz ve diğerleri [GK], B. No: 2014/18001, 6/2/2020, §§ 48, 49; Durmuş Fikri Sağlar (2) [GK], B. No: 2017/29735, 17/3/2021, § 50)

16. Anayasa Mahkemesi somut olayın koşullarında başvurucunun yaptığı haber sebebiyle aleyhine manevi tazminata hükmedilmesinin zorunlu bir ihtiyaca karşılık gelip gelmediğini, gerçekleşmesi amaçlanan meşru amaçla orantılı olup olmadığını, bunu haklı göstermek için ortaya konan gerekçenin Anayasa Mahkemesince ortaya konulan ve yukarıda açıklanan kriterleri karşılayan ilgili ve yeterli bir gerekçe olarak görünüp görünmediğini davanın bütününe bakarak değerlendirecektir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Bekir Coşkun, § 56; Tansel Çölaşan, B. No: 2014/6128, 7/7/2015, § 56; Kemal Kılıçdaroğlu, § 58; Zübeyde Füsun Üstel ve diğerleri, § 120).

17. Somut olayda başvurucunun bir zamanlar CHP Esenler İlçe Teşkilatında görev aldığı ve davacı ile birlikte çalıştıkları dönemden kalma husumetlerinin bulunduğu, tarafların her ikisinin de siyasetçi olduğu ve ihtilafın merkezindeki ifadelerin esasen davacının teşkilattan ayrılan başvurucu ve diğer kişilere yaptığı göndermeye cevaben kaleme alındığı görülmüştür. Başvurucu; alaycı, sert, abartılı hatta muhatabı açısından rahatsız edici olduğu kabul edilebilecek ifadeler eşliğinde kamu menfaatine ilişkin bir meselede bazı olgusal isnatlarda bulunmuştur.

18. İlk olarak başvuruya konu yazıda, Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçeli kararında tırnak işareti içine aldığı şekilde bir ifade öbeği bulunmadığının altı çizilmelidir. Bölge Adliye Mahkemesi, başvuruya konu yazıya yayılmış vaziyette ve kendi bağlamları içinde anlamları bulunan, başkalarınca kaba ve sert bulunabilecek bazı sözcükleri bütününden cımbızlayarak bağlamlarından kopartmıştır. Oysa Anayasa Mahkemesinin pek çok kararında vurgulandığı üzere derece mahkemelerinin bir kısıtlamanın ifade özgürlüğü ile bağdaşıp bağdaşmadığı hususunda karar verirken kullanılan ifadeleri bağlamından koparmaksızın olayların, yazının, cümlelerin bütünlüğü içinde değerlendirmesi gerekir (Nilgün Halloran, § 52; Önder Balıkçı, § 45; Cem Atmaca, B. No: 2018/6030, 8/9/2021, § 37).

19. Gerçekten de Bölge Adliye Mahkemesi somut olayda kullanılan ifadelerin bağlamını, dile getirilme şekli ve nedenini, söylenen sözlerin arka planı olup olmadığını, davacının önceki davranışlarını, açıklamaların kamusal bir tartışma ekseninde gerçekleşip gerçekleşmediğini değerlendirmeksizin ifadeleri cımbızlayarak ve hatta ifadelerin biçimlerini bozarak ele almış ve kullandığı bağlamları gözetmeksizin karar vermiştir. Bölge Adliye Mahkemesi Anayasa Mahkemesince ortaya konulan ölçütleri gözetmemiş (bkz. § 15), ifade özgürlüğünün korunması ile şeref ve itibarın korunması hakkı arasında adil bir denge kurmaya çalışmamış, başvurucunun düşünce açıklamasının davacının şeref ve itibarını zedelediğini ikna edici biçimde ortaya koyamamıştır. O hâlde Bölge Adliye Mahkemesinin başvurucu aleyhine manevi tazminata hükmedilmesine ilişkin ileri sürdüğü gerekçeler, başvurucunun ifade özgürlüğüne yapılan müdahale için ilgili ve yeterli olarak kabul edilemez.

20. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

21. Başvurucu ihlalin tespiti ile yeniden yargılama talebinde bulunmuştur.

22. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği mahkemece yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin ifade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılması amacıyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesine (E.2019/1520, K.2021/1947) iletilmek üzere Bakırköy 10. Asliye Hukuk Mahkemesine (E.2018/382, K.2019/203) GÖNDERİLMESİNE,

D. 487,60 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.287,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 21/5/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.