TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

NEZİR ASAROĞLU BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/41253)

 

Karar Tarihi: 6/6/2024

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Ekin ÇANKAL

Başvurucu

:

Nezir ASAROĞLU

Vekili

:

Av. Şakir ÇALIŞKAN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, gazeteci olan başvurucunun yetkilisi olduğu haber sitesinde yayımlanan bir yazıdan dolayı adli para cezasıyla cezalandırılması nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucunun tüzel kişi yetkilisi olduğu Anlayış Basın Yayın İletişim Hizmetleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin imtiyaz sahibi olduğu www.sehirmedya.com isimli haber sitesinde 9/5/2020 tarihinde "[Ö.M.nin] Fetö Kamburu!" başlıklı bir haber yayımlanmıştır. Haberde yer alan ifadeler şöyledir:

"Bursa’da BTSO Başkanlığı için bir süredir hamleler yapan ve bu hedef doğrultusunda büyük bir çalışmanın içine giren Bursa Ticaret Borsası Başkanı [Ö.M.], adeta bu uğurda şeytanla bile işbirliği yapabilir görüntüsü veriyor. Türk devletini hedef alan 17-25 kalkışmasının ardından bile FETÖ’cü işadamı kuruluşu BUGİAD’la ilişkilerini kesmeyen [M.], hükümet ve AK Partiyi hedef alan FETÖ’cü medyanın canlı yayınında, Erdoğan düşmanlarıyla buluştu.

Bursa uzun süredir belli kişi ve grupların dizayn faaliyetlerini ibretle izliyor. Eski Bakan [F.Ç.] destekli FETÖ’cü enBursa.com oluşumunun bir süredir parlatmaya çalıştığı isimlerden biri de Bursa Ticaret Borsası Başkanı [Ö.M.]. Görev sorumluluk bölgesinde tüccarın sıkıntılarıyla ilgilenmesi gerektiği yerde siyaset ve BTSO seçimlerine kendini endeksleyen [M.], AK Parti karşıtlığının odağı olan kişi ve kurumlarla da yakın ilişkiler kurmaktan geri kalmıyor.

[M. ] KİMLERLE YAYINDA?

Türkiye’de darbe söylentilerinin ayyuka çıktığı bir dönemde, hükümeti ve Bursa AK Parti yönetimiyle belediye başkanlarını hedef alan FETÖ’cü enBursa.com’un da bünyesinde bulunduran EA Medya’nın İnci Sözlük ve Uludağ Sözlük’ün kurucularıyla yayına çıkan [M.], hem [F.Ç.] hem de tayfasına selam çakarken, BTSO seçimlerine yönelik hamlelerini de sürdürmüş oldu.

[S.İ.] HÜKÜMETE ÇAKIYOR!

Kardeşi AK Parti’de milletvekilliği yapmış ve kendisi de mevcut konumunu AK Parti’ye borçlu olan [Ö.M.], dün hükümete ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a her fırsatta çakan İnci Sözlük’ün kurucusu ve ortağı [S.İ.], enBursa.com’un kurucusu [E.A.] ve Uludağ Sözlük sahibi Sivaslı Aşkenazi Yahudilerinden [İ.A.yla] iki sözlüğün canlı yayınını katıldı. İnci Sözlük’ün ortağı [S.İ.], sistematik bir şekilde hükümete çakıyor. [İ.], Gezi kalkışmasının da destekçilerinden biri aynı zamanda.

KENDİSİ YAHUDİ KARDEŞİ FİRARİ

[E.A.nın] ortak olduğu ve [Ö.M.nin] canlı yayına çıkmayı kabul ettiği ikinci isim ise Uludağ Sözlük’ün sahibi [İ.A.]. Twitter hesabından başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere en tepeden en aşağıya kadar devletin tüm birimlerini hedef alan ve F tipi sistematik eleştiriler getiren Sivaslı Aşkenazi Yahudilerinden [İ.A.nın] kardeşi de ByLock kumpasçısı firari [Y.A.]. İşin ilginç yanı Uludağ Sözlük ve İnci Sözlük, bu kadar iktidar karşıtı Erdoğan muhalifi olmalarına rağmen özellikle yerel seçimler önceki gerek sözlüklerden gerek kullandıkları hesaplardan [F.Ç.nin] Bursa Büyükşehir Belediye Başkan adayı olması için büyük propaganda ve çalışma yaptı. Neden?

VE ENBURSA.COM EMİN ADANUR

Yerel seçimler öncesi Eski Bakan [F.Ç.nin] önce Büyükşehir Belediye Başkanı olabilmesi için büyük çaba harcayan ekipte yer alan üçüncü isim enBursa.com’un sahibi [E.A.]. Bu ekip [Ç.nin] aday gösterilmeyeceğinin anlaşılmasının ardından CHP adayı [M.B.ye] açık destek verdi, AK Parti Büyükşehir Belediye Başkanı [A.A.] hakkında kara propaganda çalışması yürüttü. Enbursa.com son dönemde AK Parti, AK Parti Bursa İl Başkanı ve özellikle Büyükşehir Belediyesi ile ilgili kara propaganda çalışmalarının merkezi durumunda. Daha trajik olanı ise bir süre önce yayına çıkartılan enBursa.com’un sahibi [E.A.nın], “FETÖ’ye devletin anahtarını AKP verdi” demesi ve hedef göstermesi oldu. Marksist isimlerle çalışan [A.], 17-25 Aralık sonrası FETÖ eylemlerine katılmış ve Bursa İmamı firari [C.S.yle] görüntüler vermiş bir isim. İsimler ve ilişkiler ne kadar da FETÖ’yü işaret ediyor! Bursa Ticaret Borsası Başkanı [Ö.M.], 17/25 sonrası FETÖ’cü işadamı derneği BUGİAD üyeliğini ısrarla sürdürmüştür.

[Ö.M.] KİME HİZMET EDİYOR?

Bursa Ticaret Borsası Başkanlığı koltuğu kendisini kesmeyen ve daha fazlasını isteyen [Ö.M.], şimdi [R.H.nin] desteği ile BTSO’ya yürümek istiyor. [E.A.nın], [A.A.] ve AK Parti’yi hedef alan açıklamaları ortada dururken, [Ö.M.nin] bu yayına çıkması oldukça ilginç ve tartışmalı bir durum. Bu süreçte hamlelerini ona göre atan [M.nin] FETÖ ve Gezi destekçisi, AK Parti ve Erdoğan karşıtları ile bir araya gelmesi oldukça ilginç. Acaba [M.] ne yapmak istiyor? Açık açık AK Parti ve Erdoğan’ı hedef alan kişilerle yan yana gelerek bir yol ayrımının sinyallerini mi veriyor? Yoksa veda edecek onun mesajı mı? Yoksa düşmanımın düşmanı dostumdur diyerek, herkesle bir araya gelerek ittifak kurabileceğini mi göstermeye çalışıyor? Bursa kamuoyu dikkatle takip ediyor. [Ö.M.] nereye koşuyor?"

3. Haber yazısında adı geçen Ö.M. (müşteki), kendisinin FETÖ'cü olduğunu iddia ettiğini ileri sürerek başvurucu aleyhine şikâyette bulunmuştur. Müşteki, Bursa'da bilinen saygın bir iş insanı olup Bursa Ticaret Borsası Başkanlığını sürdürdüğünü belirterek söz konusu haber yazısıyla başvurucunun iftira suçunu işlediğini iddia etmiştir. Başvurucunun şikâyetin odağındaki haber yazısıyla müştekiye hakaret ettiğini değerlendiren Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı, başvurucunun cezalandırılması istemiyle iddianame düzenlemiştir.

4. Bursa Asliye Ceza Mahkemesi başvurucunun mezkûr haber yazısında hakaret suçunu işlediği kanaatine vardığından basit yargılama usulüne göre yürüttüğü yargılama sonucunda 1.300 TL adli para cezasına hükmetmiştir. İlk derece mahkemesi, mezkûr haber yazısındaki ibarelerin müştekinin Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) ile irtibatlı olduğunu ima ettiğini, bunların Yargıtay kararlarında belirtildiği şekilde onur, şeref ve saygınlığı incitecek nitelikte olduğunu değerlendirmiştir. İlgili karara karşı başvurucu, itiraz yolunu kullanmıştır. İtiraz üzerine aynı Mahkeme tarafından görülen yargılamada bu sefer başvurucunun 1.740 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir. Karar kesin niteliktedir.

5. Başvurucu 29/6/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

II. DEĞERLENDİRME

6. Başvurucu; on yıla yakın zamandır gazete çıkardığını, FETÖ'cü kişiler hakkında 17-25 Aralık sürecinden sonra FETÖ'cü olduklarını söylemekten çekinmediğini, bu kişilerin isimlerini de yayımladığını, müştekinin ise FETÖ'cü olduğunu ifade etmediğini, sadece kendisinin FETÖ'cü olduğu bilinen bir derneğe üye olmasını eleştirdiğini belirtmiştir. Müştekinin ticaret borsası başkanlığı görevini yürüttüğü süreçte dershanelerin kapatılmasını eleştirdiğini, müştekinin bu tarz eylemlerini ve sıkı bağlantıda olduğu kişileri dikkate alarak müşteki hakkında birtakım değerlendirmelerini haberde paylaştığını vurgulayan başvurucu, bunun gazetecilik görevinin bir parçası olduğunun altını çizmiştir. Başvurucu, ilk derece mahkemesinin mahkûmiyete ilişkin kararında herhangi bir gerekçenin bulunmadığını da vurgulayarak adil yargılanma hakkı ile ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini iddia etmiştir. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, ifade özgürlüğü ile şeref ve itibarın korunması hakkı arasında adil bir denge kurulup kurulmadığının değerlendirilmesi gerektiğiniifade etmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

7. Başvuru Anayasa'nın 26. maddesinde yer alan ifade özgürlüğü kapsamında ve 28. maddesinde yer alan basın özgürlüğü ışığında incelenmiştir. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

8. İfade özgürlüğüne gerçekleştirilen müdahalenin dayanağı olan 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 125. maddesinin kanunilik ölçütünü karşıladığı değerlendirilmiştir. Müdahalenin başkalarının şöhret veya haklarının korunmasına yönelik önlemlerin bir parçası olduğu ve meşru bir amaç taşıdığı sonucuna varılmıştır. Bu belirlemenin ardından müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluğu yönünden inceleme yapılacaktır.

9. Temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı bir müdahale olması gerekir (Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 53-55; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, §§ 70-72; AYM, E.2017/130, K.2017/165, 29/11/2017, § 18; AYM, E. 2018/69, K. 2018/47, 31/5/2018, § 15 ). Buna göre Anayasa'nın 26. maddesinde korunan ifade özgürlüğüne yapılan müdahale, zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamıyorsa ya da zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamakla birlikte orantılı değilse müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olduğu değerlendirilemez.

10. Ayrıca ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için kamu makamları tarafından ortaya konulan gerekçelerin ilgili ve yeterli olması da gereklidir (diğerleri arasından bkz. Kemal Kılıçdaroğlu, B. No: 2014/1577, 25/10/2017, § 58; Bekir Coşkun, § 56; Tansel Çölaşan, B. No: 2014/6128, 7/7/2015, § 56; Zübeyde Füsun Üstel ve diğerleri [GK], B. No: 2018/17635, 26/7/2019, § 120; Sırrı Süreyya Önder [GK], B. No: 2018/38143, 3/10/2019, § 60). Bunun için başvuruya benzer davalarda mahkemelerin taraflardan birinin ifade özgürlüğü ile diğerinin şeref ve itibarının korunması hakkı arasında adil bir denge sağlamaları hayati önem taşımaktadır. Şu hâlde eldeki başvuruda çözümlenmesi gereken esas mesele; somut olayda ilk derece mahkemesinin gazeteci başvurucunun ifade özgürlüğü ile müştekinin şeref ve itibarının korunması hakkı arasında adil bir denge kurup kurmadığı, başvurucunun düşünce açıklamalarının bu sözlerin muhatabı olan kişinin şeref ve itibarını zedelediğini ikna edici bir biçimde ortaya koyup koyamadığı olacaktır (bu konuda genel ilkeler için bkz. İlhan Cihaner (2), B. No: 2013/5574, 30/6/2014, §§ 65-73). Çatışan bu iki hak arasında dengeleme yapılırken kullanılması gereken ölçütler genel olarak şunlardır:

i. İfadelerin kim tarafından dile getirildiği (Nihat Zeybekci, B. No: 2015/5633, 8/5/2019, § 29; Kemal Kılıçdaroğlu, § 59),

ii. Hedef alınan kişinin kim olduğu, ünlülük düzeyi ve önceki davranışları yanında katlanması gereken eleştirinin sınırlarının sade bir vatandaşa göre daha geniş olup olmadığı (hedef alınan kişinin kamusal yetki kullanan bir görevli olması nedeniyle yapılan değerlendirmelerin bulunduğu kararlar için bkz. Nilgün Halloran, B. No: 2012/1184, 16/7/2014, § 45; Ali Suat Ertosun (7), B. No: 2014/1416, 15/10/2015, § 36; Zübeyde Füsun Üstel ve diğerleri, §§ 128, 129;İlhan Cihaner (2), § 82; Kadir Sağdıç [GK], B. No: 2013/6617, 8/4/2015, §§ 60-66; hedef alınan kişinin siyasetçi olması nedeniyle yapılan değerlendirmelerin bulunduğu kararlar için bkz. Bekir Coşkun, §§ 66, 67; Ergün Poyraz (2) [GK], B. No: 2013/8503, 27/10/2015, § 56; Kemal Kılıçdaroğlu, §§ 59- 61),

iii. İfadelerin genel yarara ilişkin bir tartışmaya katkı sağlayıp sağlamadığı, kamuoyu ile diğer kişilerin düşünce açıklamaları karşısında sahip oldukları hakların ağırlığı (Bekir Coşkun, § 69; Çetin Doğan (2) [GK], B. No: 2014/3494, 27/2/2019, § 62; Ergün Poyraz (2), § 56; Kadir Sağdıç, §§ 60-66; İlhan Cihaner (2), §§ 66-73; Nihat Zeybekci, § 32),

iv. Kamuyu bilgilendirme değeri, toplumsal ilginin varlığı ve konunun güncel olup olmadığı (İbrahim Okur (2), B. No: 2018/12363, 26/5/2021, § 28; Seray Şahiner Özkan, B. No: 2016/6439, 9/6/2021, § 44 ),

v. Şikâyetçinin kendisine yöneltilen ifadelere cevap verme olanağının bulunup bulunmadığı (Temel Coşkun, B. No: 2017/1632, 29/1/2020, § 33; Şaban Sevinç (2), B. No: 2016/36777, 26/5/2021, § 42; Nihat Zeybekci, § 39),

vi. İfadelerin hedef alınan kişinin hayatı üzerindeki etkisi (Ali Suat Ertosun (2), B. No: 2013/1592, 20/5/2015, § 33; Hüseyin Kocabıyık, B. No: 2020/15593, 22/11/2022, § 24),

vii. Cezalandırmaya konu edilen ifadelerin kullanıldıkları bağlamından kopartılıp kopartılmadığı (Nilgün Halloran, § 52; Bekir Coşkun, §§ 62, 63; Önder Balıkçı, B. No: 2014/6009, 15/2/2017, § 45, Nihat Zeybekci, § 36),

viii. Başvurucunun yaptırıma maruz kalma endişesinin başvurucu üzerinde caydırıcı etki yaratıp yaratmayacağı (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Ergün Poyraz (2), § 79; Kemal Kılıçdaroğlu ve Cumhuriyet Halk Partisi, B. No: 2014/12482, 8/5/2019, § 46),

ix. Dava konusu söylemlerin maddi vakıaların açıklanması veya değer yargısı olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği (Deniz Karadeniz ve diğerleri [GK], B. No: 2014/18001, 6/2/2020, §§ 48, 49; Durmuş Fikri Sağlar (2) [GK], B. No: 2017/29735, 17/3/2021, § 50;).

11. Anayasa Mahkemesi; somut olayın koşullarında başvurucunun ihtilaflı haber sebebiyle adli para cezasıyla cezalandırılmasının zorunlu bir ihtiyaca karşılık gelip gelmediğini, meşru amaçla orantılı olup olmadığını, bunu haklı göstermek için ortaya konan gerekçenin Anayasa Mahkemesinin ortaya koyduğu ve yukarıda açıklanan ölçütleri karşılayan, ilgili ve yeterli bir gerekçe olarak görünüp görünmediğini davanın bütününe bakarak değerlendirecektir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Kemal Kılıçdaroğlu, § 58; Bekir Coşkun, § 56; Tansel Çölaşan, § 56; Zübeyde Füsun Üstel ve diğerleri, § 120).

12. İhtilafın odağındaki haberde ismi geçen müşteki, Bursa'da tanınan bir iş insanıdır. Başvuruya konu haberde başvurucu, Bursa Ticaret Borsası başkanı olan müştekinin Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) başkanlığı için bir süredir çalışmalar yürüttüğünü, 17-25 Aralık sürecinden sonra "Fetöcü iş adamı kuruluşu" olan BUGİAD'la (Bursa Girişimci İşadamları Derneği) ilişkilerini sürdürdüğünü, hatta "Fetöcü medyanın" canlı yayın programına çıktığını ifade etmiştir. Şu hâlde başvurucunun müşteki hakkında olgusal isnatlar ileri sürdüğü açıktır. Yazının devamında ise başvurucu, asıl görevinin sorumluluk bölgesindeki tüccarın sıkıntılarına çare bulmak olduğunu düşündüğü müştekinin ilgi odağının ise siyaset ve BTSO seçimleri olmasını eleştiri konusu yapmıştır. Başvurucu yazının sonunda yerel kamunun ilgisini çektiği anlaşılan müştekinin eylemlerinden bazı çıkarımlar yaparak okuyucuya ucu açık bazı sorular yöneltmiştir.

13. İlk derece mahkemesi; somut olayda kullanılan ifadelerin dile getirilme şekli ve nedenini, söylenen sözlerin arka planı olup olmadığını, müştekinin önceki davranışlarını, açıklamaların kamusal bir tartışma ekseninde gerçekleşip gerçekleşmediğini değerlendirmeksizin ve ifadelerin içerisinde geçtiği bağlamlardaki anlamlarını gözetmeksizin karar vermiştir. Anayasa Mahkemesince ortaya konulan ölçütler gözetilmeksizin (bkz. § 10), ifade özgürlüğü ile şeref ve itibarın korunması hakkı arasında adil bir denge kurmaya çalışmayan ilk derece mahkemesinin başvurucunun ifade özgürlüğüne yapılan müdahale için ilgili ve yeterli bir gerekçe de ortaya koymadığı değerlendirilmiştir.

14. Sonuç olarak Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

15. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden yargılama ve 100.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

16. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği mahkemece yapılması gereken iş, yenidenyargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019,§§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

17. Öte yandan ihlalin niteliği dikkate alınarak başvurucuya net 30.000 TL manevi tazminat ödenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin ifade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Bursa 34. Asliye Ceza Mahkemesine (E.2021/138, K.2021/531) GÖNDERİLMESİNE,

D. Net 30.000 TL manevi tazminatın başvurucuya ÖDENMESİNE,

E. 487,60 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.287,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 6/6/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.