TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
ERHAN ŞAHİN BAŞVURUSU (3) |
(Başvuru Numarası: 2020/28613) |
|
Karar Tarihi: 31/10/2024 |
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Hasan Tahsin GÖKCAN |
Üyeler |
: |
Yusuf Şevki HAKYEMEZ |
|
|
İrfan FİDAN |
|
|
Muhterem İNCE |
|
|
Yılmaz AKÇİL |
Raportör |
: |
Muhammed Cemil KANDEMİR |
Başvurucu |
: |
Erhan ŞAHİN |
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, ceza infaz kurumu idaresi tarafından düzenlenen hükümlü ve tutuklu bilgi formunda yer alan "aktif örgüt üyesi" nitelendirmesi nedeniyle masumiyet karinesinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu, FETÖ/PDY terör örgütü üyesi olduğu iddiasıyla yargılandığı dava nedeniyle hüküm özlü olarak Tekirdağ 1 Nolu Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza infaz Kurumu) bulunduğu sırada verdiği dilekçeyle nakil talebinde bulunmuştur. Bu başvuruya verilen cevabın ekinde bulunan hükümlü ve tutuklu bilgi formunda başvurucu aktif örgüt üyesi olarak gösterilmektedir.
3. Başvurucu bu ibarenin kaldırılması talebiyle Tekirdağ 2. İnfaz Hâkimliğine başvurmuştur. İnfaz Hâkimliği başvuruyu reddetmiştir. Kararda, Ceza İnfaz Kurumunca mahkemeye gönderilen 20/5/2020 tarihli yazıdan alıntı yapılarak, başvurucunun ailesi ile olan iletişimi ve kurum dışına göndermiş olduğu mektuplarında terör örgütüyle organik bağını kopardığına dair hiçbir izlenim edinilmediği, bugüne kadar ceza infaz kurumu idare gözlem kuruluna örgütten ayrıldığına dair herhangi bir beyanda bulunmadığı, örgütten ayrıldığı yönünde tutum ve davranışlarda bulunmadığı ifadelerine yer verilmiştir. Kararın gerekçesinde, bilgi formunun Adalet Bakanlığının talebi üzerine düzenlendiği, infaz kurumunun düşüncesini içeren kayıtların mahkemeleri bağlamadığı, kaldırılmasının talep edilebileceği ve İnfaz Hâkimliğinin formların düzenlenmesini önleme yetkisi olmadığı belirtilmiştir.
4. Başvurucu bu karara karşı Tekirdağ 1. Ağır Ceza Mahkemesine itiraz etmiştir. Başvurucunun itirazı reddedilmiştir.
5. Başvurucu nihai hükmü 5/8/2020 tarihinde öğrendikten sonra 2/9/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
6. Komisyon tarafından başvurucunun adli yardım talebi kabul edilmiş, -kısmi kabul edilemezlik kararıyla- masumiyet karinesine ilişkin iddiasının kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
7. Başvurucu, İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesinin 22/5/2019 tarihli kararıyla 8 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmıştır. Başvurucunun istinaf talebini İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi 24/9/2019 tarihli kararıyla reddetmiştir. Bu kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 3/11/2020 tarihli kararıyla başvurucu hakkındaki hüküm onanmış ve karar kesinleşmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
8. Başvurucu, hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı olmadığını belirtmiş, buna rağmen tutuklu ve hükümlü bilgi formunda kendisi hakkında "aktif örgüt üyesi" ifadesine yer verilmesinin masumiyet karinesini ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, Ceza İnfaz Kurumunca sistemde bulunan seçeneklerden başvurucuya uygun seçeneğin işaretlendiği, başvurucunun terör örgütü üyeliğinden tutuklandığı dikkate alınarak "aktif örgüt üyesi" ibaresinin seçildiği, başvuruya ilişkin olarak kurum uygulamalarının mevzuat çerçevesinde yerine getirildiği, herhangi bir keyfî uygulamanın veya usulsüzlüğün bulunmadığı belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
9. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
10. Anayasa Mahkemesi tarafından masumiyet karinesine ilişkin ilkeler birçok kararda belirlenmiştir (diğerleri arasından bkz. Galip Şahin, B. No: 2015/6075, 11/6/2018; Barış Baş [GK], B. No: 2016/14253, 2/7/2020; Yıldırım Güvenç, B. No: 2017/32945, 11/2/2021). Bu kararlarda, ceza davasını takip eden ceza yargılaması niteliğinde olmayan herhangi bir yargılamada da (hukuk, disiplin gibi) masumiyet karinesine özen gösterilmesi gerektiği ve karar vericilerin kullandıkları dilin kritik önem taşıdığı vurgulanmıştır.
11. Anayasa Mahkemesi İsmet Karabulut (2), B. No: 2020/24390, 5/10/2023 kararında, başvurucu hakkında açılan ceza davası devam etmekteyken başvurucuya ilişkin hükümlü ve tutuklu bilgi formunda başvurucu için "aktif örgüt üyesi" ifadesi kullanılması nedeniyle masumiyet karinesinin ihlal edildiği iddiasını değerlendirmiştir. Anayasa Mahkemesi mezkur kararında, başvurucu hakkında Ceza İnfaz Kurumu idaresi tarafından düzenlenen belgede kullanılan başvurucunun aktif örgüt üyesi olduğu yönündeki ifadenin Ceza İnfaz Kurumu idaresince başvurucunun yargılanmakta olduğu suçu işlediği ve söz konusu örgüte aktif olarak bağlılığını devam ettirdiği yargısını içerdiği, söz konusu nitelendirmenin suçluluğa dair bir kanaat ifade ettiği ve bu anlamda masumiyet karinesini zedeler nitelikte olduğunu değerlendirmiştir (İsmet Karabulut (2), § 47). Kararda, başvurucu hakkında terör örgütü üyeliği suçlamasıyla açılan ceza davasında verilen mahkûmiyet kararı henüz kesinleşmeden başvurucunun aktif örgüt üyesi olarak nitelendirilmesi nedeniyle masumiyet karinesinin ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır (İsmet Karabulut (2), § 49).
12. Somut başvuruda, başvurucu hakkında terör örgütü üyeliği suçlamasıyla açılan ceza davasında verilen mahkûmiyet kararı henüz kesinleşmeden başvurucuya ilişkin olarak hükümlü ve tutuklu bilgi formunda "aktif örgüt üyesi" şeklindeki bir değerlendirmeye yer verilerek başvurucunun suçlu olduğuna dair bir yargıda bulunulduğu, bu ifadelere karşı yapılan başvurunun da reddedilerek bu durumun giderilmediği görüldüğünden İsmet Karabulut (2) kararından ayrılmayı gerektiren bir neden bulunmamaktadır
13. Açıklanan nedenlerle başvurucunun Anayasa’nın 36. ve 38. maddelerinde güvence altına alınan masumiyet karinesinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
14. Başvurucu ihlalin tespiti ve 200.000 TL tazminat talebinde bulunmuştur.
15. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100). Öte yandan ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Masumiyet karinesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesi ile 38. maddesinin dördüncü fıkrasında güvence altına alınan masumiyet karinesinin İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin masumiyet karinesinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Tekirdağ 2. İnfaz Hâkimliğine (E.2020/777, K.2020/929) GÖNDERİLMESİNE,
D. Tazminata ilişkin talebin REDDİNE,
E. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 31/10/2024tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.